Başlarken herşeyi yok’luğa “bina” etmiştim. Sonrasında yani yokluğun üstüne “medeniyet” kurulsa ne yazar !? Tarih mi; o, yazdırana bağlı yüktür. Taşıyan için anakronizm metot olur. Bu yüzden unutkanlığın rahmet yönü çoktur.
Hukukta “butlan” terimine benziyor: “koşulsuz anlaşma olmaz; olan, “oyun” ya da metafizik yönü fazladır. Oyun, sevimli sahtelik; metafizik olgusuzluktur. Dip not yapmadan değineyim: sufizmde sözü edilen ‘hallenmek’, şeriatta yani hukuk(lar) devletinde beyan edilmez, içkin tecrübedir.
Binaların temellerine benziyor; anlaşmaların temelini sınırlar, ilkeler, yaptırımlar oluşturur. Bunların eksikliği, yapılan anlaşmaları sakatlar; sakatlanan anlaşmaların sürmesi ve etki oluşturması anlaşma kapsamında “yok” sayılır; etkileri anlaşma dışında kalır.
Paranın sahte oluşu, işlemlerin geçersiz sayılması, yaşamın sosyal bağlardan yoksun kalması; bedenlerin ruhsuzluğu diyebiliriz.
Şimdilerde negatif kanatta pek çoklar; bazıları “klon” diyor.
Buna rağmen yaşam, bunca ‘sahteliğin’, ‘yokluğun’, “güvencesizliğin” içinde sürüyor.
Buna rağmen devletler, kendi aralarında ve vatandaşlarıyla benzer anlaşma yapmaktan geri durmuyor. Yaşamın özü olan emeğin, karşılığında ödenen para, yanlış veya kasıtlı politikalar sebebiyle enflasyon, devalüasyon kötülüklerine kurban ediliyor.
*
Kendiliğinden doğrulanan sözlerden biri dir: “kervan yolda düzülür”.
Anlatmak istediğime açıklık getirir sanırım.
Bütün planlama, sıralama, zamanlama, talimatlar; kağıt üstünde güvenilirdir. Harekete geçildiğinde bir çok şey bütün tecrübeye rağmen yolundan çıkar; dağılmazsa, hedefi doğrultusunda devam ederse yolunu bulur. Hareket için hareketli planlama daha uygun görülüyor.
Bisiklet sürenler bilirler; illa hareket etmeli. İki nokta, üçüncüsü olmadan edemez; ya hareket, ya da dayanak ile ‘güvenli’ kullanılır.Tersi de doğru; hareket, tek noktada oluncaya, hatta ‘noktasızlığa’ dek gelişir. Havada yol alan uçaklar; hava sürtünmesi olmayan tüplerde taşıma vagonları böyledir.
Şimdi saptayabiliriz: “sahtelik- gerçeklik sarkacında hareket, gerçekliği tutarsız (muhal) kılıyor.”
*
Yüz yıllardır “hareket ve değişimin, değişmeyen tek gerçek” olduğu bilinir. İki soru beliriyor:
- değişen ‘gerçeklik’ olur mu, ya da gerçeklik değiştiğinde ‘gerçekliği’ kalır mı?
- tek gerçeklik olan değişim, sabit olmadığına, o da değiştiğine göre ona ne kadar ‘gerçeklik’ diyebiliriz?
Bu durum, matruşka veya soğan katmanlarını, yaşamdaki konum ya da durumları ‘gerçeklik’ olarak sunmayı doğruyor. Yani ‘belirsizlik’ ya da ‘olasılık’ gelecek için her yerde kendini gösteriyor.Astro fizikçiler artık “belirsizlik veya olasılık gelecek için mutlaktır”, diyebiliyor.
*
‘Sahtelik’, ‘gerçeklik’, ‘değişkenlik’, ‘mutlaklık’; alın size varlık ve doğa döngüsünün dört asal “meleği”!
Anlaşılır olması için benzetme yapalım:
Mutlaklık zemininde “değişkenlik” okyanusu ve üstünde “gerçeklik” gemisi. Sonrası hepten “sahtelik”.
Yüzeyde kabuklar/biçimler, ilişkiler ve bağlar.
Bunlardan “doğru” hedef çıkar mı; çok zor!
Koşulların kısıtlığında seçimler yapan insanlık, her zaman gerçekliğin peşinde olduğunu söylüyor. Böylece, savaşlar, yıkımlar kesilmiyor. Çünkü tüm gerçeklik, göreceli; insanlık bunu bildiği halde, başka savaş sebebi bulamıyor.
*
İnsanlık sahtelikten kurtulamaz. Belki bağımlıdır.(1) Bunca değişimin arenasında, hakikati kendi içinde dahi samimiyetle savunmuyor. (2)
Savunduğu ne varsa, sahtelikte kalıyor. Kısaca, aradığımız gerçekliği yüzeyde bulamayız.
Çünkü sıraladığım gibi sahtelik, gerçekliğin “üstünde”, boynuzun kulağa “galebesini” oynuyor. Bu kıyasın sahteliğini biliyoruz, kulak ile boynuz yarıştırılmaz; yine de ısrar ediyoruz.
Açıklamalar:
- Bağ ; (eski Türkçe) “bağlama eylemi, düğüm; bohça, ittifak” Yemin sözcüğünün mührü.(Arapça) “Güney, sağ taraf, sağ el. Sağ eli kaldırarak verilen söz.” Aramice, Süryanice aynı anlama geliyor: “yamin”. Akad dilinde “imnu”. “Mühür”, ya da “bağ”; benliğin lehte oluşum arayışını gösterdiği kesindir. Kendine uygun olan ile “sözleşme” yapar; yukarıda değindiğimiz üzere, her sözleşmenin hedefi, sınırı, ilkeleri vardır; yani geçicidir.
Başka bakış açısından devam edelim:
İlginçtir, matematikte bağımlı değişkenler, bağımsız değişmenlere tepki olarak değiştiği gözlenen değişkenlerdir Bağımsız değişkenler ise bağımlı değişkenlerde bir değişime neden olmak için bilinçli veya kasti bir şekilde manipüle edilen değişkenlerdir.(wikipedia) Anlaşılacağı üzere bağın ikonik olan Gordiyon düğümü dahi sahtelikten kurtulamıyor; Büyük İskender düğümü çözmeyip, keserek sahteliğini göstermiştir. Yine de devletler, bekalarını gerçek kılmak için düğümlüyorlar
- Hud Suresi/11.40”…(Nuh’un örneği)onunla ile birlikte çok az kimse iman etmişti.”
Saad Suresi/38:24 “… Davud’un örneği)Mallarını birleştiren insanların çoğu birbirlerine haksızca davranır; ancak, iman edip doğruluğa çalışanlar hariç; bunlar da pek azdır….”
Saba Suresi /34:13 “… (Davud ailesi )verdiğimiz iktidar nimetlerine minnettarlığınızı göstermek için şükredin; bana yönelenlerin az bir kısmı minnettardır..”