Saygıdeğer dostlar, bir fikir sahibi olmadan önce o fikrin ne olduğunu, sizi ulaştıracağı hedefin ve yerin ne olacağını araştırmak, öğrenmek çok önemlidir. Bir fikre eleştiri getirirken eleştiri getireceğimiz o fikre hakim ve bilinçli olmakta bir o kadar önemlidir.
Şimdi; “Efendim, Komünizm, Sosyalizm mi kaldı, ne gereği var bu yazının!?” diye iç geçirenler olacaktır içinizde. Meselemiz ne Komünizm, ne Sosyalizm, ne de Komünizm’in anaçları sayılan, 1848 yılında beraber Komünist Manifesto'yu yazan safkan Yahudi, Siyonist Karl Heinrich Marx ve Friedrich Engels hiç değildir.
((Aslında, Siyonizmin öncüsü, Komünizm’in babası Morizt Moses Hess’tir. Moses Hess, 1841'de Ren Gazetesi'ni kurdu ve bir yıl sonra 24 yaşındaki genç Marks'ı gazetenin editörü yaptı, Marks'ın aklında ilk başlarda Komünizm filan yoktu. Hess, bu fikirleri Marks’ın aklına soktu. Daha sonra Friedrich Engels ile tanıştırdı vs vs vs…))
Peki, bizim meselemiz nedir..?
Meselemiz doğru düşünebilmek, doğru analiz yapabilmek ve nihayetinde de toplum olarak hakikaten çok acil ihtiyaçlarımızdan olan, kaliteli bir entelektüel seviyeye ulaşabilmektir. Peki bunca zahmet, bunca çaba neden gereklidir..? Şunun için gereklidir;
Olaylara olan bakış açımız ve anlama kapasitemizin belli bir yeterliliğe ve olgunluğa ulaşması, öncelikle İslam dahil bütün konularla ilgili düşünsel ve kavramsal anlamda dalacağımız tefekkürümüzün kıymetini ve derecesini de artıracaktır. Derece ve kıymetimiz artınca da birbirimizle çok daha güzel iletişim kurmuş ve anlaşmış olacağız. Tabi ki de (çok af buyurun) bu telkinlerden, yazılardan ve buna benzer içerikli değerli insanlarımızın yazdıkları kitaplardan nasibini bizatihi almayan, lüzumsuz, ağzı köpüklü dangalaklarda her daim yaşayacaklar aramızda.(Buda imtihanımızdır bizim.)….Dedikten sonra şimdi gelelim asıl mevzumuza.
Bölüm-1
Karl Heinrich Marx (Marks)’a göre, insanlık ve toplumların tarihi şöyle gelişmiştir:
Temel komünizm (1); Feodalizm’den yani derebeyliklerden önceki dönem yani fertlerin sınıflandırılmadığı, sınıfsal bilincin oluşmadığı, ilkel dönemler…
Feodalizm (2) (feudalism): Batı Avrupa'da ortaya çıkıp Ortaçağ boyunca egemen olmuş olan tarıma dayalı üretim tarzıyla belirlenen ekonomik sistem ve toplum türü. Marksist terminoloji de köleliğe dayanan ekonomik sistemi izleyip, kapitalizmden önce gelen ve derebeylerin egemenliği ve sertlik. Başka bir takışa tanımla, toprağı ve üzerinde yaşayan köylüleri tek bir kimsenin malı sayan Ortaçağ rejimi. Bir diğer adı Derebeylik…
Kapitalizm (3): İlk olarak feodal sistemin yıkılması ile ortaya çıkmıştır. Yıkılan Feodal sistemin yerine getirilmiş diyebiliriz. Kapitalizm bu sistemin son bulması ile ortaya çıkmış bir ekonomik sistemdir. Çok hızlı yayılmış ve tüm dünyada geçerli olmaya başlamıştır. Üretim araçlarının özel mülkiyete bağlanması ve kar amacı güdülerek işletilmesine dayanan ekonomik sistem ve ideolojinin adıdır. Kapitalizmde kişilere işletmelerini ve gelirlerini diledikleri gibi yönetme özgürlüğü sunulur. Kapitalizm, parayı doğru kullanma fikri olarak bilinir. Fakat paranın kar amacına uygun olarak sürekli değer kazanmasına yönelik yatırım ve yaptırım gücünü ifade eder. Paradan kaynaklı güç sembolü olarak yorumlanır…
Sosyalizm(4): İktidarın ve üretim araçlarının halkın kontrolünde olduğu, ortaklaşa kullanıldığı bir sistemdir. Kapitalizmi reddeden sistemde bireycilik değil toplumculuk anlayışı öne çıkmaktadır. Sosyalizm aynı zamanda komünist sisteme zemin hazırlayan ideoloji ve harekettir…
Ve ulaşılacak hedef, Komünizm (5): Özel mülk ve kar amacı güden ekonominin kamu mülkiyeti ile değiştirilerek en azından temel üretim araçlarının (madenler, fabrikalar vb.) ve toplumun doğal kaynaklarının kontrolünün halkın elinde olmasını amaçlayan politik ve ekonomik öğretidir. Komünizmde ayrıca sınıf farkı ortadan kalkar.....(Kısa tanımlar)
Sonuç olarak;
Karl Marks ve Marksizm teorisyenleri, Komünizm’i ulaşılabilecek en son, en gelişmiş sistem olarak görüyorlardı. Görüyorlardı görmelerine de madalyonun ters yüzü hiçte öyle parlamıyor, ışık saçmıyordu maalesef. Bizatihi ölüm, katliam saçıyordu.
1849’da Marx’ın dergisi “Neue Rheinische Zeitung”da, Engels’in Marksist terimlerle yazdığı “sınıflar arası savaşa” göre;
“Sosyalist devrim olduğunda, sınıf çatışmaları başladığında, Avrupa’da ilkel toplumlar varlığını sürdürüyor olacak. Macarlar, Slavlar vs… Yok edilmeleri gerekiyor çünkü tarihsel mücadelede iki (1) (2) aşama geride bulunuyorlar ve devrimci olacak (4). ve (5). noktaya onları getirmek imkansızdır..”
Karl Marks’a göre:
""Oldukça zayıf sınıf ve ırklar, yeni yaşam koşullarını oluşturmak için ortadan kaldırılmalıdır. Devrimsel bir toplu ölümle can vermelidirler..""
– Karl Marx- (People’s Paper, 16 Nisan 1853)
Hess, Marx ve Engels gibi safkan Siyonist düşünürler, tarihsel olarak toplu soykırımın öncüleri olmuşlardır. Hess, Marx ve Engels’ten önce, açık bir şekilde bir ırkın soykırımını savunan başka bir Avrupalı düşünür yoktur. Düşünce, teori anlamında, daha öncesinde de yok. Ne kadar tehlikeli ve zehirli bir tohum saçtıklarını anlamışsınızdır diye düşünüyorum.
Allah’ın bir hikmetidir. Bu düşüncelerin, ideolojilerin öncülerinin, teorisyenlerinin hemen hepsi safkan dindar birer Yahudiyken; Sosyalizm, akabinde gelecek olan Komünizm Yahudi toplumlarınca hiç benimsenmemiştir. Madem halkı kurtuluşa, refaha, huzura erdiriyordu da; 1948 yılında kurulan işgalci İsrail’in Tevrat’a göre değil de Marksizm, dolayısıyla Komünizm ilkelerine göre yöneltilmesi gerekmiyor muydu...?
Oy.
Komünizmden cıvıtılarak elde edilen solculuk denen menem şey; Bu ülkeye bizatihi Komünizm gelmesin diye Batılılar tarafından üretilerek, piyasaya sürülmüş bir sululuktur, ciddiyetsizliktir, samimiyetsizliktir.
Eskinin MİT Müsteşarı şimdinin Merhumu Mahir Kaynak zamanında ne demişti hatırlayalım: “Adına komünist, solcu denen önde gelen kim varsa (bir kişi hariç) hepsi ile koordineli çalışıyorduk…” Yani Mahir KAYNAK satın almıştık demeye getiriyor…Hazır konusu açılmışken, ölenler öldü de kalanlara yani Doğu Perinçek’e, Ataol Behramoğlu’na vb. yaşayanlara bir selam gönderelim bu yazı vesilesi ile..!
An itibarı ile Marksizmin, Komünizmin ne olduğundan bir haber ortada Fidel OKAN vb. cart curt lakaplarla gezen solcuların içtikleri rakılar, yedikleri mezeler ve ishal olmuş çenelerinden başka fikir anlamında savunacakları ve insanlığı en sonunda Cennet'e götürecekleri hiç bir doğruları yoktur…Yazı bitti. Bin selam.
Yıllarca başörtüsü mağduru yapılmış, Star gazetesi köşe yazarı ve yazar, çok kıymetli Sibel ERASLAN ablamızın Kültür ve Turizm Bakanlığı müşavirliğine getirilmesi çok yerinde, doğru ve benim için çok sevindirici bir karar olmuştur. Ayrıca devlet erkanımızı bu konuda tebrik ederim.
Bölüm-2’de; Moskof İti’nin, 1917’den günümüze kadar yaptığı katliam, zulüm ve sürgünleri yazacağız inşaallah.
Mail: saymayansayilmaz@gmail.com Twitter: @hikmetguvel
Not: Aşağıda, daha önce yazdığım iki yazı okunduğunda bu yazımız çok daha iyi anlaşılacak ve aklınızda tek bir soru işareti kalmayacaktır.
1/ “Yaşasın Halkların Kardeşliği..!?” 23.10.2017
http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/8703/SonEk/11577/Hikmet-Guveloglu/Yasasin-Halklarin-Kardesligi
2/ “Kum Fırtınası (FED>New York>Rusya)” 11.10.2017
http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/8674/SonEk/11577/Hikmet-Guveloglu/Kum-Firtinasi-FEDNew-YorkRusya