Bu geminin Nuh’un gemisi olmadığı kesin kesin de inşallah bu gemi Titanic’te değildir…
Bu geminin mahiyetinin, bizi helâk etmek için mi yoksa musibetten kurtarmak için mi olduğu çok çok önemlidir.
“Bütün dünya ile aynı gemideyiz” diyorsan bulunduğun gemi Titanic’ten başkası değildir. Çünkü Gavur ile Mümin’in, zalim ile mazlumun birlikte aynı gemide olma ihtimali yoktur.
Bu sebepledir ki asla ama asla zalime, mazluma gösterdiğiniz merhamet ve sevginin aynısını göstermeyelim ve zalimin, sadece Müslüman coğrafyasına değil diğer bütün mazlum coğrafyalara neler yaptıklarını ve neler yapmaya devam ettiklerini asla unutmayalım.
***
Şimdi bu gemi batarken geminin yüksek tarafında bulunanlar her şeyin yolunda ve kitaba uygun olduğunu iddia ediyorlardı. Lakin,
Bu geminin yüksek tarafının da suya batma ihtimali belirince her şeyin yolunda olduğunu iddia edenlerin kalbini de bir korku, bir telaş kaplamış oldu.
Allah bu insanlara ve tüm insanlığa paranın da halledemeyeceği dertlerin olabileceğini, dilerse, görünmez ordularla tüm insanlığı çaresiz bırakıp yok edeceğinin sinyalini de vermiş oldu.
Şimdi hakikaten hepimiz aynı gemideyiz! den kasıt; Kodamanların kaçacağı ülkelerin hemen hepsi bu musibetle boğuşuyor ve musibetin tam olarak devasının bulunamayış olmasındandır. Bu musibet, para ile halledilebilen bir musibet olsaydı kodamanlar epeyce rahatlayacak ve musibet geçinceye kadar kendilerini başka başka ecnebi gemilerine atacaklardı.
Aslında ortada bir gemi yok!
Ortada bir musibet var ve musibetten kurtulmak için Allah tarafından denize bırakılmış can simitleri mevcuttur. Bize düşen bu musibetten kendimize nasihat çıkarıp, tövbe ederek Rabbimize sığınmaktır. Lakin kuru kuru da tövbe olmaz. Tövbe, bırakmak demektir. Üstümüzde, ailemizde bize ait olmayan bütün paraları, malları ve de diğer haramları derhal bırakacağız. Bıraktıktan sonra musibetten muhasebeye giden bir tefekküre dalacağız. Dilerse Allah bize mutlaka yardım edecektir.
***
Yazımızın sonuç bölümü için dört ayet seçtim bir de naçizane fikir sundum siz değerli okuyuculara…
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla:
"Eğer Allah insanları zulümleri yüzünden hesaba çekecek olsaydı, yer üstünde hiçbir canlı mahluk bırakmazdı." (Nahl/61)
"Andolsun sizi biraz korku, biraz açlık biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele." (Bakara/155)
"Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. Bununla beraber Allah yine de çoğunu affeder." (Şura/30)
“De ki; Ey kendilerinin aleyhine kötülükte haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder.” Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Azap size gelip çatmadan önce rabbinize yönelip O’na teslim olun; sonra kimseden yardım göremezsiniz.” (Zümer/53-54)
***
Türkiye olarak bu musibetten bizim payımıza düşen ne olur? Sorusunun çokça sorulduğu şu kritik zamanlarda, benim naçizane diyeceğim şudur: Terazinin bir kefesinde Milletçe yaptığımız hayırlardan kazandığımız sevaplar, diğer kefesinde de en tepeden en alta işlediğimiz günahlar vardır. Umudumuz, sevapların günahlara ağır gelmesidir. Allah umudumuzu kırmasın duası ile…Yazı bitti. Bin selam.
saymayansayilmaz@gmail.com