“ABD Başkanı Donald Trump, 16 Ekim 2018 Salı günü, Fox Business'dan Trish Reagan ile yaptığı röportajda özetle şunları söyledi; “Federal Rezerve Sistemi’nin kısa ve bilinen adı ile FED’in, kendi başkanlığı için en büyük tehdit olduğunu; FED’in faiz oranlarını çok hızlı yükselttiğini…FED’in çok bağımsız olduğunu ve aldığı faiz kararlarına müdahale edemediklerini” söyledi…..Geçtiğimiz hafta Trump, FED'i, borsayı satışa yönelttiği için suçlamıştı. Bu durum, Dow Jones Industrial Average'ın tarihteki dördüncü en kötü nokta kaybıyla karşı karşıya kaldığını ve “FED’in çıldırdığını”söyledi…..”
ABD Başkanı Donald Trump, FED’in de sahibi olan sermaye sahiplerinin direktifleri ile mi konuşuyor ? Aklı başında hiç bir ABD Başkanı FED’i asla eleştiremez. Ha, eleştiriyorsa da mutlaka izin verildiği için eleştirebilir! Bu röportajla ilgili “acaba”diye pek çok şık belirmiştir zihinlerde. Donald Trump, “FED in, ne denli güçlü ve baş edilemez bir para ve finans sistemi olduğunu, bilmeyenlere, duymayanlara hatırlatılmak için bizatihi FED tarafından konuşturuluyor..” şıkkı doğru olan şıktır.
Şöyle bir Amerikan tarihine bakıldığında ilk kurulduğundan beri FED'in, hiçbir ABD Başkanı’ndan böylesine sert bir eleştiri almamış olduğunu görürsünüz. Ufak tefek serzenişler olmuştur. Diğer başkanlar gibi mevcut başkan Trump’ta sermayenin yani FED’in has adamıdır. Damadı, baş danışmanı Siyonist Jerad Kushner ile seçim esnasında Trump’a seçim baş danışmanlığı yapan ve sonrasında Trump tarafından İsrail'e Amerikan Büyük elçisi olarak atanan Siyonist David Fridman bunun en büyük kanıtıdır.
Oy.
Olur da birgün Donald Trump şaşırıp/kazara, “Ben Amerika’ya başkan olacağım ve kimseden direktif almadan Amerika’yı yöneteceğim!” derse şayet, katili uzaklarda, kıyılarda, köşelerde aramayın sakın. Hiç şüpheniz olmasın Donald Trump, damadı Jared Kushner tarafından öldürülür!
Sermaye sahipleri tarafından dünyada koparılan onca ekonomik kıyametlerden gaye, bu ekonomik kıyametten hasıl olan paranın bir şekilde yine sermaye sahiplerine akmasıdır. Çok yakın zamanda FED’in, Donald Trump aracılığı ile başlattığı dillerdeki adı ile “Dünya Ticaret Savaşı” ile başta ABD halkı ve bazı ülke halklarına yaklaşık 1.6 trilyon dolarlık bir fatura kesildi. Tahsilat yapılırken çok gürültü, patırtı çıkıyor. Lakin işler hep sermayeyi elinde tutan gücün istediği gibi yürüyor.
Dünya, asla yeni bir sistemin içine girmedi. Dünyayı idare eden para, silah, enerjinin ve diğer büyük ticaretlerin sahipleri ekonomik anlamda, 1913 yılında ne düşünerek FED’i kurdular ise, 2018’de de onu düşünmeye devam etmektedirler.
Bu sebeple, gelişmekte olan bizim gibi ülkelerin dünyada bir güç olma şansları yoktur. Sermaye sahipleri bazen bu ülkelere sıcak para pompalayıp parlatıyormuş gibi yapsa da, bunun blöf olduğunu en ufak bir ekonomik krizde anlıyor bu ülkeler…Anlatabiliyor muyum?
“Sermaye sahibi sülüklerin kurmuş oldukları bu acımasız sistemin ikamesi eli silahlı Gangsterler tarafından sağlanmaktadır. Mafya, sermayenin sahibi sülüklere çalışmakta ve bunun karşılığı olarak sülükler de Gangsterlere, bir insanın hayal edebileceğinden daha fazla para, konfor ve makam sunmaktadır.
Mafya tehdidi ile ülkeler zorla borçlandırılıyor. Ülkelerin ellerine kağıt parçaları tutuşturuluyor. Tek bir Brezilya örneği yeter bunu anlamak için. Brezilya ekonomik olarak hiçte iyi durumda değildir. Lakin elindeki ABD’li kağıt parçalarının ederi 255 milyar dolardır…”
Diye yazdım, ara verdim yazıya ve Tiwitter’da şöyle bir iletilere bakayım dedim, tevafuk olsa gerek ilk okuduğum ileti şöyleydi; “ABD, Irak hükümetini tehdit ederek Siemens ile yapmayı planladığı 15 milyar dolarlık elektrik alt yapı ihalesini General Electric'e vermesini sağladı …” (17/10/2018 -AA- ABD temsilcisi kardeşim Sayın Kasım İLERİ iletisi)…Vakti zamanında ABD, Irak’ı yerle bir ederken de sermayenin sahibi olduğu silah şirketlerine para kazandırmıştı öyle değil mi..?
Sonuç olarak;
Rahip Andrew Brunson ve Cemal Kaşıkçı olaylarını konuşmayalım demiyorum lakin önümüzde ekonomik anlamda şöyle tarihi bir fırsat vardır. Daha çok bunu konuşalım, buna kafa yoralım derim ben.
Doğu Akdeniz’de, Türkiye’nin yaklaşık 500 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak 3- 3,5 trilyon dolarlık doğal gaz rezervleri mevcuttur !!!
ABD’li, İngiliz ve İsrailli Jeolojik araştırma uzmanları ortaklaşa uzun zamandır çok titiz araştırmalar yaptılar. Deniz yetki alanlarına bakılınca Türkiye Yunanistan Mısır Libya ve İsrail’e göre çok daha avantajlı konumdadır. Lakin bu iş pek avantaja bakmıyor. Bu avantaj bir anda dezavantaja dönüşebilir. Neden? Çünkü, BM'de Sermayenin kontrolünde bir hakemdir. Peki ülke olarak bize lazım olan nedir?
Bize, dışarıda, vatanına sadık iş yapabilecek yerli ara bulucular lazımdır. Yani, özellikle ABD ve İngiltere'de güçlü bir lobi oluşturmamız şarttır. Dünyada çok güçlü Yahudi/Ermeni/Yunan lobileri var lakin etkili bir Türk lobisi yok. Azı müstesna, bizimkilerin çoğu dışarıya gider gitmez kendini kaybedip, hemen karşı tarafa geçiveriyor ve iştahlı bir şekilde Türkiye'nin aleyhinde işler yapmaya başlıyorlar. Dış politika ve icraatlar açısından Türkiye olarak yaşadığımız en büyük ve en ciddi sıkıntılardan biri budur.
Devletimiz ve şirketlerin ortak dış borcu 500 milyar dolar civarı olduğu...Bütçe gelirimizin 700 milyar TL ve giderinin de 760 milyar TL civarı olduğunu düşündüğümüzde, böyle bir enerji gelirinin anlamı en basit örnek ile şu demek olur; Devlet desteği ile asgari ücretli kardeşimizin, bir aylık maaşının bu günkü kur ile yaklaşık 800 dolara yükselmesi demek olur…!!! …Yazı bitti. Bin selam.
saymayansayilmaz@gmail.com