1/ Sabah gazetesi başyazarı Mehmet Barlas -02/01/2018-
“BM adım adım yok olmaya gidiyor” başlıklı yazısından;
"…İran halkının mutsuzluğunu yine bu halk değerlendirecektir. Eğer rejim sağlam değilse, halka rağmen ayakta kalamaz. Ancak buna asla ABD karar veremez. Bu vesileyle bizim aynı hatayı Suriye'de 'Muhalif gruplar' diye terör örgütlerine verdiğimiz destekle ve Esad rejimini bizim bir iç sorunumuz gibi görerek yaptığımızı unutmayalım. ABD hem BM ilkelerini ayaklar altına alırken, hem de bu kurumun faaliyetlerini boykot ederek iyice etkisiz hale getirirken, biz bu çizgiye asla girmeyelim…"
İçinden geçtiğimiz şu kritik günlerde edilen binlerce duadan bazılarını Allah kabul ediyor. Tek cümle ile Allah, kabul ettiği dua içindeki olumsuz vasıflara denk gelen bazılarını böyle şaşırtıyor işte. Takkeler düşüyor, keller görünüyor, görebilen gözler için..!
2/ Hüseyin Öztürk -Yeni Akit Gazetesi- 03/02/2018-
“Abdullah Gül’ün düğmesine kimler basıyor!” başlıklı yazısından;
“…Şimdi gazeteci/yazar Banu Avar’dan bir Abdullah Gül anısı aktarmak istiyorum. “Banu Avar’la Konuşma” kitabında özetle şunları söylüyor:
1994’ün Şubat ayında BBC’nin programcılarından Nick Gowing’in editöründen bir telefon geldi.
O zaman Türkiye’de Refah Partisi fırtınası esiyordu. ‘Refah Partisi’yle ilgili bir bölüm yapacağız, bize birkaç röportaj ayarlar mısın’ dediler.
Tabii ilk aklıma gelen isim Necmettin Erbakan’dı. ‘Röportaj alabilirim sanırım! Hemen başlayayım çalışmalara…’ dedim.
Telefondaki ses ‘Onu istemiyoruz’ dedi. ‘Kimi istiyorsunuz’ dedim, ‘Erbakan’ın yardımcılarından Abdullah Gül’ü istiyoruz’ diye cevapladı.
O zaman Abdullah Gül’ü tanıyan yok! Röportaj istedikleri diğer isim Fehmi Koru idi. Randevuları aldım, geldiler, röportaj yapıp gittiler.
Bir hafta geçti geçmedi, Avustralya’nın en büyük televizyonu ABC birebir aynı konuşmayı yaptı benimle…”
Hadi insanları kandırdınız diyelim (haşa) Allah’ı da kandıracağınızı mı sandınız Yeni Akit yazarı Sayın Hüseyin ÖZTÜRK Bey.
Herkesin internette de çok rahatça bulabileceği yazılı ve hatta 6 dakikalık bir ses kaydı bile mevcut olan iddianın aslı şudur:
“Erbakan partinin başındaydı ama kimse onunla görüşmek istemiyor hepsi Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Fehmi Koru'dan randevu alınmasını istiyordu…” - Banu AVAR’ın iddiası - (yıl 1994) - Tabi ki de iddia..!? Doğru da olmayabilir.
Bakın dostlarım Sayın GÜL, Sayın ERDOĞAN, geçmişte başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış bazı insanların İngiliz, Yahudi, ABD li vs. lider, dernek, kuruluşları ile görüşmeleri çok normaldir. Normal olmayan Hüseyin Öztürk Bey’in yaptığıdır. Sayın GÜL devletin başı olsa idi muhtemelen Sayın Gül’ün ismi köşe yazısına koyulmayacaktı. İnsan önce kendisine karşı dürüst olacak ve Allah’ın her daim bizi gördüğünü unutmayacak..! Bu kellik toplumda çok yaygın, takke gerektirmeyen bir kelliktir…
3/ Hüseyin Gülerce -STAR GAZETESİ- 04 Ocak 2018
“Gül hamlesi: Süvari değiştirilmek isteniyor” Başlıklı yazısından;
“…Gül, iki ay önce 3 Kasım 2017 günü Bahçeşehir Üniversitesi’nde Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerini bile aşan şu konuşmayı yaptı:
"Hepimiz evimizin içini düzene koymamız gerekir. Bunu koymadığımız süre içerisinde, gün gelir ya insanlar ayaklanır veya dış müdahale kaçınılmaz hale gelir.
"Diplomasi dediğimiz şey iç politikadan farklıdır. Dış politikada hamaset, retorik; dış politikada hesapsız konuşmalar olmaz.
"Dış siyasette her şeyi komplo teorilerine bağlamamak gerekir. Her şeyi komplo teorilerine bağlamaya kalkarsak o zaman da 'O ülkeleri yönetenlerin hiç mi aklı yokmuş?' sorusunu sormamız gerekir."
Bu kadarı, eleştiri değil, doğrudan Erdoğan’a yönelik ağır suçlamalardır. Üslup, Gül’ün daha önceki üslubuna hiç benzememektedir.
Hele hele “gerekeni yapmazsak, ya ayaklanma olur, ya da ya da dış müdahale kaçınılmaz olur” ne demek?...”
Şunu baştan söyleyeyim, Sayın GÜL’ün bu ve uluorta KHK ile ilgili söylediği sözleri doğru bulmuyorum. Aralık ayının ilk haftası buna benzer bir yazı yazmayı düşünmüştüm, vazgeçmiştim. Neden? Çünkü, Sayın GÜL’ün bu ifadelerinin de içinde yer aldığı bir yazının fitneden başka bir işe yaramayacağının farkında idim lakin birileri zulada beklettikleri bu bilgileri zamanı gelince kamuoyunun önüne sürüverdiler.
Sadece gazeteci olarak ZAMAN gazetesinde yaklaşık 25 yıla kadar yazı yazan, adeta Fetö’nün sözcülüğünü ve ağabeyliğini yapan Hüseyin GÜLERCE’nin; Fetö’nün, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve hükümete karşı yürüttüğü sözlü saldırı, haber ve 17/25 Aralık tarzı fiili komplolardan dolayı ayrılışı hepimizin gözleri önünde cereyan etmişti.
Sevgili dostlarım Batılılar çok hindir, sinsidir, yamandır. “Oyun bitti yani takke düştü kel göründü artık” dediğiniz anda oyun, takkenin yerine bu sefer peruk takılarak devam ediyordur, farkında bile olmazsınız.
En büyük vasıfları YALAN ve İFTİRA olan karaktersiz, yapışık, sırnaşık, yılışık, hain bir yapıya bulaşmış kim varsa şüphe ile bakılmalı, attığı her adım takip edilmeli, her daim gözetim altında tutulmalıdırlar.
Nurettin VEREN ve Latif ERDOĞAN gibi adamlar, üstelik GÜLERCE gibi yanlışını! Hatasını! gördüğü için! ayrılmamışlardır. Bizatihi Fetö tarafından kovulmuşlar, yani ihraç edilmişlerdir. Anlatabiliyor muyum?
Bu adamlar 2-3-5-….- saatlik adamlardır. Gerek duyulduğu durumlarda savcılık gerekli bilgileri alır, o kadar işte. Üstüne üstlük adamlar gazetelerde köşe bulmuş, artık sadece Fetö ile ilgili de değil her konuda akıl satmaktadırlar. Akılları olsa senelerce terörist yetiştirip Fetö denen papazın müritliğini yapmazlardı.
Şunu çok net söylüyorum, bu tip adamların evlerinden sokağa çıkamamaları gerekirken böyle kravatlı gazete ve TV’lerde yer bulmaları, önce 15 Temmuz gecesi şehit, gazi olmuş cefakar milletimize çok büyük bir ayıptır.
Şimdi kamuoyuna soruyorum; Sayın GÜL hatalı bile olsa bu tip haber ve yazılar bu Millete fayda mı yoksa zarar mı getirir?
Ateşe benzin dökmek! Ve bir de Hüseyin GÜLERCE tarafından dökmek!!! Sayın GÜLERCE Sayın Cumhurbaşkanımızın gerçekten yanında mıdır? Yoksa böyle kritik zamanlarda kovana çomak sokup ortalığı kızıştırmakla mı görevlidir..?
Batılı adamın en büyük vasıflarından birisi de şudur. Bir topluma yutturmaya çalışacağı bir adamı kendisine sövdürterek, saldırtarak ve pişman etmiş gibi davrandırtarak popülerliğini, rehberliğini, bilirkişiliğini devam ettirebilir..!?
Hep yerinde ve hepte güzel demiştir atalarımız; Kılavuzu karga olanın burnu çamurdan! çıkmazmış. Kılavuzlara çok çok dikkat…Yazı bitti. Bin selam