Bu ülkede yaşayan insanların hiçte azımsanmayacak bir kadarı; Sayın Cumhurbaşkanımızın (Allah göstermesin) başına bir iş getirilir veya normal bir ecel ile vefat eder veya siyasetten bir şekilde çekilirse şayet; Yandık, öldük, bittik, perişan olduk dangalaklığının ruh hali ile yaşıyor.
Böyle vehimlerin sahibi insanlara diyorum ki, derhal kendinize gelin! Bu toprakların bekasını, geleceğini vehimlerinize bağlamayın, vehimlerinizi topluma bulaştırmayın, toplumda bu tür panik algıları oluşturmayın. “M. Kemal Atatürk, Adnan Menderes, Turgut Özal ve Erbakan ölünce nasıl bir şey olmadıysa bu Cennet Vatana, Sayın Cumhurbaşkanımızda gün gelip hakkın rahmetine kavuşunca hiç bir şey olmayacak” diye düşünmenin Türkiye’nin lehinde bir düşünce olduğu kanaatindeyim.
Elbette ki liderimizi ele ve elin maşalarına karşı koruyup, kollayacağız. Lakin esas marifetin Millette, marifetin kaynağının da her daim Allah ve Resulüne gösterilen itaatte olduğunu aklımızdan bir an bile çıkarmayacağız.
Son olarak bir vekil çıktı meydane, “Sayın Cumhurbaşkanımıza Gazilik ünvanı verilsin” dedi. Kimsede “korkusundan veya aman yanlış anlaşılır, neme lazım” diye ağzını açamadı. Bir kınama, uyarı da gelmedi bu vekile. Ben sayın cumhurbaşkanımızın bu tür lüzumsuzluklara, hadsizliklere ve firavunlaştırma hamlelerine, davranışlarına prim vermeyeceğine inanıyorum…Kirvem, vakıanın bu tarafında hal böyledir...
Vakıanın bir de rakip tarafı var tabi ki de;
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin..!
Şimdi, hem bu hitabeyi okudum, idrak ettim, sonra en yüksek telden ben Atatürkçüyüm diye bağıracaksın. Hem de kalkıp 15 Temmuz gecesi hain istila girişimine direnen, yaralanan, ölen ve şehit olan insanlara militan etiketi vuracaksın. Her kimsen, hadi oradan... Atatürkçüymüş..!?
Vakıanın bir de aslolan, hakikat tarafı var kirvem;
Kaybettik,
Solculuğumuzu,
Sağcılığımızı,
Atatürkçülüğümüzü.
ve Müslümanlığımızı...
Şahsiyetimizi,
Adamlığımızı,
Yanlış bile olsa duruşumuzu kaybettik.
Hepimizin başı sağolsun..!
Helal ile haramı, hak ile haksızlığı, söz ile lafı yan yana; Olması gerekenin yerinde olamaması gerekeni gördükçe çok fena asabım bozuluyor. Lisede okurken, “bir insan hem namaz kılacak hem de haram yiyecek, torpil geçecek, rüşvet verecek, alacak, devletin malını peşkeş çekecek vs, vs” olumsuzlukları yan yana koyamazdım. Ne kadar saf ve ne kadar çok hakikat yürekli olduğumu 1994 yılında anladım.
Delirerek ölmek istemiyorum. 107 makale dile kolay 3 ile çarpsan yaklaşık 300 sayfalık kitap olur. “Allah insanı iddiasından vurur” sözünün muhatabı olmamak adına yazı yazma işini bırakıyorum demiyorum lakin çok çok seyrelteceğim dostlarım… Allah’ın umurunda isem ne mutlu bana…Yazı bitti. Bin selam