Saygıdeğer dostlar, bu yazı ile TRUMP/MODURA çekişmesinden ziyade, bambaşka bir realite ile yüzleştirmeye çalışacağım sizleri. Sabırla, tane tane, düşüne düşüne okumanızın faydalı olacağına inanıyorum. Buyurun…
“…İsrail karşıtı politikaları ile bilinen Venezüela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, sürpriz bir çıkış yaparak aile büyüklerinin Sefarad Yahudilerinin soyundan geldiğini ve Venezüela’ya geldikten sonra Katolik olduklarını söyledi.
İran’la kurduğu yakın ilişkiler, İsrail karşıtlığı ve Venezüela’da yaşayan Yahudilere karşı sürdürdüğü sert tutumdan dolayı Maduro, önceki devlet başkanı Hugo Chavez gibi antisemit olmakla eleştiriliyor.
Eski bir otobüs şoförü olan, Birleşik Sosyalist Partisi üyesi Maduro, Chavez hükümeti döneminde dışişleri bakanlığı görevini yapmış, Chavez’in ölümünden sonra halefi olarak geçici devlet başkanlığı görevini yürütmüştü.
(BURASI ÇOK ÖNEMLİ !) Maduro, nisan ayı seçimlerinde, Holokost kurtulanlarının torunu olan, Katolikliğe geçmiş yine bir Yahudi soyundan olan Henrique Capriles’i çok az bir farkla geçerek devlet başkanı oldu.
Maduro geçtiğimiz hafta başı yaptığı açıklamada, Güney Amerika Yahudi Kongresi Başkanı Claudio Epelman’ın, Budapeşte’de yapılan Dünya Yahudi Kongresi’nde Venezüela’da antisemitizm olduğu ve kendisini hedef alan açıklamalarından dolayı üzüntü duyduğunu söyledi. Maduro Yahudi halkına olan saygısını vurgularken yine de Suriye ve Gazze’ye yapılan saldırılardan dolayı İsrail’e karşı tepki göstermeye devam edeceklerini açıkladı…” (15 Mayıs 2013/Şalom Gazetesi)
***
“…Nasyonal sosyalizmin halka yabancı unsur ve devlet güvenliği açısından tehdit olarak gördüğü tek topluluk Yahudiler değildi. Çingeneler yahut Romanlar da aynı yaftayla yaftalanmıştı. Naziler onları Avrupa'ya yabancı bir halk olarak görmekle kalmayıp asosyal suçlular olmakla da itham ediyorlardı. Göçebe hayat tarzları ve karışık etnik kökenleri Nazilerin toplum vizyonuna uymadığı için Çingeneler takibata uğradı. Zira Nazilerin gözünde Heimat, yani memleket ve ırk saflığı çok önemliydi. Dolayısıyla Yahudiler gibi Çingeneler de Fremdköpfer'di. Nazilerin arzuladığı Alman milletinin bağrındaki bir diken gibiydiler. Şiddet yüklü propagandalar vasıtasıyla gene Yahudiler gibi karalandılar ve hakir gösterildiler. İkinci Dünya Savaşı'ndan önce bile ayrımcılığa, kötü muameleye ve şiddete maruz kaldılar. Nürnberg Irk Kanunları, soyunda kısmen Çingene kanı taşıyan iki kişi bulunan insanları Çingene olarak tanımladı. Bu açıdan Çingenelerin durumu Yahudilerden farklıydı çünkü bir insanın Yahudi sayılması için soyunda üç Yahudi bulunması gerekiyordu. 7 Mart 1936'da Çingeneler oy haklarını kaybettiler. 1937'de büyük şehirlerin civarında kurulan toplama kamplarına gönderilmeye başlandılar…”
Romanların (Çingenelerin) uğradığı zulüm ve soykırım, Yahudilerinkine nazaran daha az tanınan ve incelenen bir olgu. İkinci Dünya Savaşı sırasında Romanların uğradığı soykırıma araştırmacılar tarafından Romanca Porajmos (kıyım) veya Samudaripen (toplu katliam) ismi verildi.
Romanlar, Yahudiler kadar örgütlü değildi. Üstelik pek çok ülkede kayıtları tutulmuyordu. Bu yüzden kaç Roman'ın katledildiğini belirlemek güç ???...Tahminlere göre rakam 400 ila 500 bindir…” (Test of Civilisation testofcivilisation.eu/tr/zigeuners)
***
İki alıntı yazıdan/haberden sonra Holokost’un manası ile devam edelim. Kısaca Holokost; 1941- 8 Mayıs 1945 tarihleri arasında yapıldığı iddia edilen Nazi Soykırımı, Yahudi Soykırımı ya da Ha-Shoa; Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Partisi'nin yönettiği Nazi Almanyası döneminde, işgal edilen sınırlar içerisindeki yaklaşık 6 milyon Yahudi’nin sistemli bir şekilde öldürüldükleri soykırım iddiasıdır..!?
Aslında soykırıma uğrayan insanların çoğu çingene idi. Peki, hiç mi Yahudi soykırıma uğramadı? Tabi ki uğradı lakin çoğu eğitimsiz, kariyersiz, kültürsüz, gariban yahudilerdi. “6 milyon yahudi katliamı iddiası” kocaman bir palavradır. Katliamların acımasız olduğu doğrudur. O da dünyadaki diğer yahudileri ürkütmek için yapılmıştır.
Oy.
Tabi ki de çingenelerin ardında, yahudilerin sahip olduğu gibi güçlü bir sermaye, devlet ve lobiler olmayınca, çingenelerin uğradıkları katliamlar/soykırımlar tarihten/takvimlerden/belirli günlerden buhar olup gitti maalesef. Halbuki, Hiroşima + Nagazaki’den daha fazla insan katledildiği halde..!
ÇİNGENE KATLİAMLARI BİLİNÇLİ OLARAK UNUTTURULDU. BİLEREK GÜNDEME GETİRİLMİYOR. BUDA BİR YAHUDİ OYUNUDUR.
Konumuz çok fazla dağılmadan sadede gelelim biz;
İsrail Merkezi İstatistik Dairesi verilerine göre, 1948 yılından bu yana 3 milyon 200 bin Yahudi ülkeye göç ederken, 726 bin Yahudi ise 1948-2016 yılları arasında ülkeden geri dönmemek üzere ayrıldı. “726 bin” çok dehşet bir rakam öyle değil mi?
Zaman içinde, Siyonist yahudiler ne kadar zorlasalar da, film çevirseler de dünyadaki bütün yahudileri İsrail’de toplama fikri bir türlü istenilen boyuta, nüfusa ulaşamamıştır. Neden? Çünkü; Dünyanın dört bir yanına yayılmış rahatı, konforu yerinde olan bir insanı, yahudiyi çölün ortasına, belanın tam göbeğine göç ettirmek öyle kolay bir iş değildir. Bu sebeple Adolf Hitler, yahudi finansörler tarafından kiralanmış en ciddi manada bir rahat bozucudur. Anlatabiliyor muyum?
ADOLF HİTLER = NİCOLAS MODURA değilmiş gibi görünse de icra edilen görevler birbirine benziyor aslında. Hitler, büyük yahudi göçünün fitilini ateşlemiştir. Modura ve emsalleri de bu büyük göçe ufak ufak destek olmak için kendileri de Yahudi soyundan geldikleri halde, anlaşılmaz bir şekilde Yahudi karşıtlığı/İran seviciliği yapmaktadırlar. Bu durum çok ilginç değil, bu hin bir taktik, bu bir sinsi yahudi stratejidir.
Sonuç olarak;
Sadece kriz ve protestolarla adını duyduğumuz Venezuela, OPEC petrol rezervlerinin %24.8'ine sahip bir ülkedir ? Bu göç ve krizlerin sebebi;
-Petrol şirketinde yapılan büyük tasfiyeler
-Büyük yolsuzluklar
-Başarısız ülke/ekonomi idaresi
-Petrole olan bağımlılık -
…gibi göze görünen nedenler gibi görünse de, düşülen bu vahim durumun asıl sebebi bambaşkadır !?
-Petrol sektörüne, ilk defa 2001'de el atan Chavez, Venezuela'daki bütün rezerv arama, petrol üretim, satış vb. işlerini hükümete bağladı.
Bu, Venezuela'nın bilhassa tetkiki ve çıkarılması çok zor Orinoco Kemeri'ndeki ağır petrol rezervelerinde çalışan BP, Chevron, CNPC, Conoco, Exxon, Lukoil, Petronas, Repsol, Statoil, Total…gibi büyük uluslararası firmaların yaptıkları yatırımların hesaplarını altüst eden ilk adım oldu…
Bu hamle ile artık Venezuela, geri dönüşü çok zor olan bir yola girmiş oldu. Böylesine devasa Petrol payında, İranlı Muhammed Musaddık benzeri millileştirme çabaları, Venezuela’da başlayacak ekonomik/sosyal depremlerin en etkili tetikçisi olmuştur…Yazı bitti. Bin selam
saymayansayilmaz@gmail.com