http://www.egedesonsoz.com/yazar/baslik/10659
Tarihte kadın ve erkeklerin oyu ile seçilen ilk başkan Hz.Muhammet’ti. Statüsü ve yetkileri de “hakem başkanlık”la sınırlıydı.
Her kentin ayrı kamu hukuku ve tam yetkili valisi vardı. Valiler; Hz.Muhammet’e sormadan kararları il istişare meclisinde tam yetki ile kendileri alırdı.
Vergi sistemi çok netti. Zenginler vergi verirdi; yoksullar da yoksullukları oranında vergiden yararlanırdı. Muhasebe kayıtları İslâm öncesinden beri Roma muhasebe sistemine göre tutulurdu. Hz. Muhammet idaresinde sık sık kanun da çıkmazdı af da. Muhasebe oyunları ile kimse vergi kaçırmazdı/kaçıramazdı.
Her türlü suç o dönemde de işlenirdi. Mağdurun suçlu ile anlaşma hakkı vardı ama hiçbir suçlu, torpille cezasız bırakılmazdı.
Savaş esirleri, bir süre öğretmenlik yapma karşılığında serbest bırakılırdı.
Hz.Muhammet; peygamberliğinin hiçbir döneminde muhaliflerini kitleler halinde suçlu ilan etmedi ve cezalandırmadı.
Beytülmale ait kaynakları fetva, kalem oyunu veya kurnazlıkla kendisine konak, saray, akrabalarına servet, yakınlarına ulufe yapmadı.
Kendisini düşman görenlerle “barış antlaşması” yapmaktan çekinmedi. Antlaşmaları bozan taraf da olmadı.
En güçlü olduğunu sandığı anda, arkadaşları tarafından yalnız bırakıldı. Fakat o kimsenin hatırı veya muhalefeti nedeniyle barıştan vazgeçmedi.
İnsanların gerçeği anlamaları için çok çaba gösterdi. Hiçbir zaman oy veya taraftar hastalığına kapılmadı.
Hz. Muhammet’in gerçek misyonu, arkadaşlarına Kur’an’ı eksiksiz ezberletmek ve yaşamı ile insanlara örnek olmaktı. Onun arkadaşlarını toplayıp ayetlerin nasıl açıklanacağına ilişkin dersler verdiği görülmedi. O “Ben nasıl yapıyorsam sizler de öyle yapın!” gibi yaşamıyla örnek olmaya çalıştı.
Tebliğini yaşayarak yaptı…
***
Emirlerin Hz Muhammet’in yolundan gittiklerini sananlar olabilir. Oysa gerçek çok farklıdır. Emevilerden beri Müslüman yöneticilerin peygamberi Muaviye’dir ve Muaviye mukallidi zalim sultanlardır.
Hiçbir emir seçilmedi. Eceliyle ölen yok gibi, çoğu saray içi darbe ile başkan oldu.
Emirler bin yılı aşkın süreden beri devletlerini tam yetki ile idare ettiler. Emir’in dışındakilerin tamamı gerçek anlamda ancak birer kukla olabildi.
Beytülmal, emirin şahsi cüzdanı gibidir. Kamu maliyesi diye bir şey hiç olmadı.
Verginin hiçbir dönemde kalıcı bir kuralı olmadı. Emir ihtiyaç duydukça vergi topladı, yetmeyince de komşu emirliği yağmaladı. Ta ki petrol bulununcaya kadar.
Emirin her eyleminin İslâm Dini’ne uygun olduğunu halka anlatan ulema sıkıntısı da hiç çekilmedi.
Emir ve sülalesinin halka karşı işledikleri suçtan dolayı yargılandığı ve cezalandırıldığı görülmedi.
Petrolden sonra herhangi bir mesleği olan yerel halka rastlanmadı.
Bilgisayar çağında bile kayıtları doğru tutulan bir mali düzen kurulmadı.
İnşallah ve maşallah, nokta ve virgülden daha çok kullanıldı.
Askeri bir zafer kazandıkları görülmedi. Nasıl olduysa artık, her kabile, bir şekilde devlet de olabildi.
Hurmadan başka alın teri ile ürettikleri bir metaları olmadı. Her iş, Güney Asya’nın körpe bebelerine yaptırıldı ve günahın da alası işlendi.
Petrol sayesinde her şeyi satın alabildiler ama hukuk, adalet, dürüstlük, şeffaflık ve özgürlüğe sahip olmayı ise âdeta akıl bile edemediler.
Her konuya fasih bir aksanla ayet ve sayısız hadis okuyan Ortadoğu uleması ve ümerası, konu eşitliğe, adalete, hakka ve hukuka gelince rahatlıkla dünyanın en gaddar, bana kalırsa en münafık ve kâfiri olabildiler.
Asker olup ülkelerini savunma yerine, ülke savunmasını Batılı özel güvenlik şirketlerine ihale ettiler.
Emirler kendi aralarında birbirlerini kılıçtan geçirebilirler. Ama İngiltere, ABD ve İsrail’e itiraz edemezler.
***
Ortadoğu’nun bin yılı aşkın tarihinde Hz.Ömer’den sonra kanun hâkimiyetini hiçbir emir sağlayamadı. İnsanlar bugüne âdeta cahiliye üzere geldiler.
Ortadoğu’nun tarihinde Haçlı Krallıkları ve İsrail Devleti dışında hiçbir idare “iç yönetiminde” adil bir düzen kuramadı.
***
Savaş kazanmak, adil olmanın kanıtı sayıldı. Durum böyle olunca da ne ÜRETEN bir ekonomi kurulabildi ne de ADİL bir yönetim.
Ortadoğu’nun bin yıllık düzeni hiç değişmeden bugünlere bu şekilde geldi ise bu coğrafyada post kavgasında taraf olmak, bu kavgadan zafer ve yarar ummak saflık olacaktır.
Araplar önce Mümin olmalı. Bunun da yolu; laik, demokrat, liberal, insan haklarına saygılı, şeffaf mali sistem ve mutlaka bir mesleğe sahip olmaktan geçer.