http://www.egedesonsoz.com/yazar/baslik/10621
Kur’an’da iki tür ceza sistemi anlatılır. Biri Tevrat’ta yazıldığı gibi, dünyevi cezalar. Diğeri de ölümden sonra olduğuna inanılan Cehennem’deki cezalar!
Geleneksel anlayış bu yöndedir.
Tevrat’ta cennet ve cehennem hakkında açık hüküm yoktur. Bu nedenle Yahudiler, Tevrat’taki cezaları, bu dünya hayatına ilişkin suçlara verilen cezalar olduğuna inanırlar.
Hıristiyanlar, Tevrat’ı ve onun cezaî hükümlerini bir istisnası ile kabullenmişlerdir. İncil’de İsa (as)’nin ağzından “Tevrat’ta belirtilen cezalar doğrudur, ama ben derim ki en iyi insan affeden insandır” gibi bir açıklama yer almaktadır.
İncil’deki bu ibare zamanla genişleyerek Hıristiyanlık neredeyse şeriatsız bir din haline gelmiştir. Bazı dönemlerde, kutsal metinlerde yer almayan “ateşteyakmak” gibi cezalar verilmiş olsa da bunu dinden bağımsız düşünmek en doğru olanıdır.
Genel olarak Hıristiyan toplumlarda cezalar kralların emirnamelerine göre verilmiştir.
***
Kur’an’da bedeni cezalar, Tevrat’a atıflar yapılarak anlatılmıştır. (Maide-45)
Kur’an’daki önemli fark şudur:
Kur’an; diğer kutsal kitaplarda yer almadığı kadar cennet ve cehenneme ilişkin ayrıntılı anlatımlar yapmaktadır. Hangi filleri işleyenlerin cehennemde hangi cezaları göreceği de detaylı açıklanmıştır ki; bu dikkat çekicidir.
Ama bu kadar açık anlatıma rağmen hiçbir İslâm âlimi, cehennem ayetlerinden yola çıkarak bir ceza sistemi kurmamıştır.
Kimse böyle bir tartışmaya girmemiştir.
Bunun nedeni şu olabilir:
-Tevrat âlimlerinin yüzyıllar boyu üzerinde tartıştıkları ve uyguladıkları ceza sistemi, Müslüman âlimleri de etkilemiş olabilir.
-Kur’an’ın geçmiş şeriatler hakkında bilgi vermesi ve önceki şeraitlerin, inananlar arasında bugün de geçerli olabileceğine ilişkin hükümlere yer vermesi de etkilemiş olabilir.
-Tarihsel ve sosyolojik gelişmeler ve İslâm’ın yayıldığı Emevî, Abbasî… dönemlerinde dünyada geçerli olan cezalandırma şekilleri, Müslüman âlimlerin farklı bir ceza sistemi üzerinde görüş açıklamalarını engellemiş olabilir…
Dönemin İslâm âlimleri, devletin yönetim şekli üzerinde görüş açıklamaktan korktukları gibi, bilinen ceza sistemleri dışında fikir yürütmekten de çekinmiş olabilirler. İktidar uğruna babanın oğulu, oğulun babayı, kardeşin kardeşi öldürdüğü bir çağda… muhalefeti sadece öldürerek yok eden siyasal sistemde “malî ve bedenîolmayan” bir ceza sistemini, kim ve hangi cesaretle gündeme getirecekti?
Bu çok zordu!
Ama kimse “İslâm âlimlerinin, Kur’an’da başka bir ceza sistemi olmadığı için malî ve bedenî ceza sistemini kabul ettiklerini” tek görüş olarak ileri süremez.
Kur’an’ın bir tek ceza sisteminde ısrar etmemesi şu anlama gelir:
Yahudilerin veya Hıristiyanların uyguladığı ceza sistemini bazı istisnalarla sizler de uygulayabilirsiniz, demektir.
Bazı istisnalar derken;
-Recim (taşlanarak öldürülmek) Tevrat’ta vardır; Kur’an’da yoktur.
-Kısas cezası; af edilebilir, para cezasına dönüştürülebilir. Mağdur bu seçenekleri kabul etmiyorsa son çare olarak kısas cezası uygulanır… gibi.
Yahudilerin, bir dönem de Hıristiyan ve Müslümanların, Allah’ın emri diye uyguladıkları malî, organ eksiltme ve öldürme cezaları Kur’an’ın cehennem ayetlerinde yer almamaktadır.
Cehennemde verilen cezalar arasında, suç ne kadar ağır olursa olsun, “malî, organ eksiltme ve öldürüp kişiliği ortadan kaldırma” gibi bir ceza verilmez.
İslâm kültüründe Cehenneme ilişkin ayetler o kadar abartılı ve irrasyonel, hatta Allah’ın adaleti ile uyuşmayacak şekilde anlatılmıştır ki, benim bu kısa yazımda örnekler vererek açıklama yapmam zor olacaktır.
Bu konuda beni düşündüren konu ise şudur:
İlahi adaletin tam gerçekleşmesi sonucu verilen cehennem cezalarında malî cezalar olmadığı gibi el kesme gibi organ eksiltme ve idam edip bedeni ve kişiliği yok etme cezası da yoktur.
Bu kesin!
***
Modern zamanlarda büyük tartışmalar sonucu oluşturulan ceza hukuku, hem dinlere hem de krallara ve sultanlara karşı geliştirilmiştir. ABD ve Suudi Arabistan’da, bedeni ortadan kaldır ölüm cezaları üzerinde çok düşündüklerini sanmıyorum.
Suç patlaması yaşayan toplumlarda suçları azaltmak için “caydırıcı” nitelikli ağır cezalar verilmişse… toplum da bu cezalarda hem fikirse sonuç olarak saygı duymak gerekir!
Konumuz zaten ne ABD’dir ne de Suudi Arabistan.
Şunu belirtmek isterim:
Klasik fıkıh kitaplarında detaylarıyla anlatılan cezaların (hadlerin), yanlış olduğunu iddia etmiyorum.
Belirtmek istediğim, cehennem ayetlerinden yola çıkılarak verilecek cezalarda “malî ve bedenî” cezaların olamayacağıdır.
Ayrıca Kur’an’da ikinci belki de üçüncü ve dördüncü ceza sistemlerinin olabileceğine ilişkin ihtimallerdir.