“Kör-sağır-dilsiz”lere sesleniş/serzeniş!
Savaş bitmedi, devam ediyor!..
Hangi savaş devam ediyor?
Sömürü sermayesi ile insanlığın savaşı devam ediyor…
Hele meseleye Türkiye açısından bakıldığında; Osmanlı İmparatorluğu yıkılmasına rağmen, İstiklâl Savaşı kazanılmış olmasına rağmen, savaş bitmedi, devam ediyor…
Soruyorum: Ekonomi ile ilgili istiklâl savaşımız devam etmiyor mu?.. Sömürü sermayesine her sene 40-50 (kırk-elli) milyar dolar faiz ödemiyor muyuz?.. Bütçemiz her sene açık vermiyor mu?.. Sömürü sermayesinin “karşılıksız para sistemi” ile dünya ile birlikte biz de en acımasız şekilde sömürülmüyor muyuz?.. Hem karşılıksız hem de faizli para sistemi!!!
Bir soru daha: TÜRKİYE’DE son on yılda da bu “SÖMÜRÜ DÜZENİ” değişti mi?..
***
Sermaye ile siyasiler yani ülkelerin halklarını temsil eden yöneticiler arasındaki en son büyük çatışma 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’deki ikiz kulelerin bizzat sömürü sermayesi tarafından yani kendi kendine yıktırılması ile resmen başladı... Sonrasını biliyorsunuz…
Sömürü sermayesinin bütün bu çırpınışları da ayan beyan gösteriyor ki; sermayenin tarihî görevi sona ermiştir. Bu görevin ne olduğunu (dünyayı sanayileştirmek) zaman zaman bu köşede yazdık. Şimdi cereyan etmekte olan bu savaşı ulusal devletler kazanacak.
Evet, savaş sömürü sermayesi ile ulusal devletler arasındadır. Sermaye, siyasi gücünü kaybetmesine rağmen, ekonomik gücü sayesinde ekonomik baskılar yapabiliyor. Sermayenin ekonomik gücü karşılıksız dolara dayanmaktadır. Aslında sermayenin bir gecelik ömrü kalmıştır. Karşılıklı ulusal paraların çıkarılması ve altının uluslararası ödeme aracı kabul edilmesi gerçekleştiği gün, sömürü sermayesinin işi biter. Dünya işte bu yöneticileri bekliyor.
Sömürü sermayesi ülkemize bir şey yapamıyor, tam olarak Türkiye üzerindeki oyunlarını oynayamıyor, çünkü bizim ekonomimiz genel olarak kayıt dışı bir ekonomidir.
ABD’nin siyasi gücü ikiye ayrılmış durumdadır. Bu bölünme aslında ekonomik güç bölünmesidir. ABD sermayesi ikiye bölünmüştür; bankerler ve patronlar yani faizci finans sömürücüleri ve reel üretim fabrikatörleri. Bu çatışma çıkar çatışmasıdır.
Reel ekonomi ve üretim sahibi patronlar, karşılıksız dolara dayanan faizci finans ekonomisi sahiplerini yeneceklerdir. Dünya devletleri de patronların tarafını tutmaktadır. Sermayeyi yenmek için mevcut para sistemini değiştirmek yeterli olacaktır. Karşılıksız faiz parası yerine, “emek karşılığı çıkarılan üretim/ürün parası” ikame edilecektir.
***
Bunun başarılabilmesi için İstanbul’da bir “Kuyumcular Kooperatifi” kurulmalıdır. Bu kooperatif “Altın Bonosu” çıkaracak, dünyada kuyumculara verecek ve “Altın Bono” uluslararası transferlerde para olarak kullanılacaktır. ABD’deki federal devletler, karşılığı olmayan dolar dışında kendi paralarını çıkarmalı ve kendi ekonomilerini onunla düzenlemelidirler. ABD de “dolar”dan başka bir parayı çıkarmalıdır. Rusya, Çin, Avrupa devletleri de paralarını “Altın Bonosu” ile kullanılır hâle getirmelidirler.
Türkiye’nin de acilen yapması gerekenler vardır… Ülkemizdeki iktidarlar, muhalefet, bürokrasi ve dışa bağımlı medya bu gidişata karşı direnmekten vazgeçmelidirler... Ülkemizdeki iktidarlar dedik; on senedir zalim düzeni devam ettiren AKP özellikle dâhildir...
İnsanlığın en büyük sorunları arasında “karşılıksız dolar” kadar kötü etkisi olan şey bir musibet de “bürokrasi musibeti”dir. Sermaye insanlığı sömürmesi için birtakım formaliteler koymuştur ve bunları millî bütçelerle finanse etmektedir. Siyasiler patronlar tarafındadırlar. Bürokratlar ise sermaye taraftarıdırlar. Bürokrasi meselesini ya da musibetini çözmek için: a) Herkes sigorta edilmeli, aidatsız sigorta edilmelidir. b) İsteyen bürokratlara faizsiz kredi verilerek iş kurmalarını sağlayıp bürokrasiyi boşaltmalıyız. c) Bürokratların yerini genel hizmetliler almalıdır. d) “Genel Hizmet Kooperatifleri” kurulmalıdır...
Ey “KÖR-SAĞIR-DİLSİZ”ler; bu çare ve çözümlere ne zaman yöneleceksiniz?!.