
REŞAT NURİ EROL
Seek00:00Current time00:00Volume
MAKALEYİ DİNLEDedem NURİ EROL hakkında: “Efendimizin sünnetine icabet edip kocaman bir aileye ‘muhacir’ olma şerefini yaşatarak tespih taneleri gibi dizilmiş 33 torununun vatan sahibi Müslümanlar olması için elinden gelenin en iyisini yaptın. Bugün tarih diye okuyup ‘Vay be, neler olmuş’ dediğimiz şeyleri bizzat yaşayarak 95 yıl dimdik durdun. Biz senden razıyız, Allah da razı olsun. Senin ruhunu aynen bu dünyada olduğu gibi ahirette de dimdik tutabilmeyi nasip etsin sana, cenneti vatan kılsın. Zira bizim cennet tasavvurumuzda senin bahçen, dut ağacın ve onun altı var. Dünyadan yorulunca, bunalınca, kafayı dağıtmak için güzel bir şeyler düşünmeye çalıştığım zaman aklıma oralar geliyor, hayata devam edebilmek için güç depoluyorum. Derya’yla (Hanımımla) sana geldiğimizde, ‘Bu sıralar hep ölmek istiyordum ama şimdi sizi görünce bugün yaşamak istiyorum!’ demiştin; bu sözlerinin ötesinde nasıl bir bağ olduğunu seni defnettikten bir gün sonra anlayabiliyorum ancak. Ben de öyle Nuri Dedem; senin gibi yaşamak, senin gibi ölmek istiyorum.” Torunun Selman NURİLER
Önceki üç yazımın devamı olarak kaldığım yerden devam ediyorum…
Kur’an (KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın yani Kehf Suresi’nin bu son ayetlerinde) bize söylememizi, uyarmamızı, irşat etmemizi, tebliğ etmemizi emrediyor. Ayrı ayetlerle bunu beyan ediyor. Peki, nasıl söyleyeceğiz, bu görevimizi nasıl yapacağız?
Sohbetler tertip edeceksiniz, birbirinize misafir olacaksınız ve anlatacaksınız. Ortaklıklar oluşturacaksınız ve bu ortaklıklara davet edip onlara ilgili Kur’an ayetlerini anlatacaksınız. Onlar belki ortak olmazlar ama siz böylece söyleme fırsatını bulursunuz... Kur’an’ın bu konulardaki ilgili ayetleri ve emirleri hepimizi her zaman düşündürmelidir...
Meselenin bir de farklı ve bambaşka yönleri de vardır. Mesela, biz iyi işler yapıyor zannettiğimiz halde kötülükle ve çok önemli yanlışlıklar yapmış oluruz. Sömürü Sermayesi, güya “aile sağlığını koruma” adı altında aileleri, yöneticileri, topyekûn toplulukları, bütün dünyayı yanıltmakta ve aileye yıkıcı işler yaptırmaktadır. Evliliklerle ilgili engeller, boşanma zorlukları, kadın hakları, ortak kazanç kanunları hep aile müessesesini yıkmaya yöneliktir. Görünüşte ise aileyi korumak için alınmış tedbirler olarak görülür.
Gümrükler ve vizeler ülkenin ekonomisini çökerten tuzaklardır. Görünürde bütün bu uygulamalar ve benzerleri ile güya ülkenin sanayisi korunmaktadır.
Çok iyi bildiğimiz başka bir örnek verelim. Yabancı uyruklu hemşirelerin maaşını beş bin, altı bin dolara çıkartarak güya onları korumaktadır, oysa vatandaş olan hemşirelere sadece iki bin TL maaş vermektedir. O da sadece sigorta parası ediyor. Bu uygulama çalışmayınca hemşirelerin kaçak çalışmasına göz yumularak insanlar yolsuzluğa zorlanıyor. Meşhur KDV uygulaması da maalesef böyledir. Bunun dışında birçok bürokrat var ki, devletin gelirini artırarak devlete hizmet ettiğini sanmaktadır. Bunun için vatandaşı ezmekte ve zulmetmektedir. İşletmeleri iflas ettirmekte, devleti yaşatacağım derken işletmeleri ve dolayısıyla ülke ekonomisini yani topyekûn ülkeyi batırmaktadır. Sosyal sigorta insanın haklarını koruyacağım demekte ama insanların aile yapısını bozmaktadır. En iyi sigorta aile dayanışmasıdır.
İşte, bugünkü dünya Kur’an’ın bize apaçık bir şekilde tasvir ettiklerini yaşatmaktadır.
Peki, bu durumda çare ve çözüm nedir, yapılması gereken nedir?
Çözüm Kur’an’a dayalı fıkıhtır, çağın fıkhını oluşturmadır.
Şeriat yani “hak ve hukuk” ne söylüyorsa onlar yapılmalıdır.
Modalara ve nice batıllara değil, doğal kanunlara uyulmalıdır.
Bizim aklımızın iyi gördüğü değil, Allah’ın iyi gördüğü yapılmalıdır.
Ana tedbir olarak ise müspet ilim ile Kur’an’ın öğrettikleri eksiksiz yapılmalıdır.
Meclis’te kalkan iki fazla parmakla yani “ekseriyet sistemi” ile bu sorunlar çözülmez.
Biz bu Kur’an’ı yorumlarken müspet ilmin verileri için de yorumluyoruz.
Birileri çıkıp da bize ‘bu söyledikleriniz müspet ilme aykırıdır’ diyemiyor.
Biri çıkıp da ‘siz Kur’an’ı yanlış anlıyorsunuz’ diyemiyor; sadece dışlıyor!
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi hidayet üzere olanların üzerine olsun…
Babam Nuri Erol için tekrar dua talebi
25.12.17 - GEÇEN ay “...Ve BABAM NURİ EROL İÇİN DUA TALEBİ” başlıklı bir yazı yazmıştım… Evet, “NURİ EROL” yani “BABAM” için; yoğun bakımd...
Bugünkü dünya düzeni “zulüm düzeni”dir
19.12.17 - Önceki yazıda başlıktan itibaren anlatılanların başarılması için yapılması gerekenler nelerdir? Her şeyden önce yazılanları yan...
Adil Düzen’i kavradığınızda Allah iktidar eder
18.12.17 - Önceki yani dünkü yazımın sonunda yazdığım ve orada kaldığım yerden devam etmem gerekiyor. Nedeni o satırlar...
Erdoğan: ‘Kudüs giderse Kâbe ve İstanbul gider’
17.12.17 - Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü konuşmalarında yine Kudüs’ten söz etmeseydi, bugünkü bu yazıyı yazmayacaktım; ama o konuşmalar yap...
Millî Gazete sevdalısı İsmail Bedir Hoca’ya rahmet
16.12.17 - ‘İSMAİL BEDİR HOCA’YA RAHMET DİLİYORUM…’ ara başlığı ile Adnan Öksüz yazalı (08.12.207) bir hafta oldu... Burhan Bozgeyik de ‘İ...
Kudüs için asıl yapılması gereken ve teferruat…
15.12.17 - KUR’AN VE İLİM çalışmalarımız, 20 (yirmi) yıldan beri hiç aksamadan günlük ve haftalık olarak devam ediyor, her hafta 10-15 say...
‘Kudüs: Şimdi ne olacak?’ diyen danışman ve…
12.12.17 - Bu yazının yazıldığı bugün, Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Çarşamba günü olağanüstü toplantıya çağırdığı İslâm İşbirliği Teşki...
Kudüs’ten sonra; sıra Mekke ve Medine’de mi?
11.12.17 - Siz “Kudüs teslim alınır mı; önceki gibi ve yeniden…” başlıklı yazınızın yayımlandığı gün; diğer yazarlar bu...
Kudüs teslim alınır mı; önceki gibi ve yeniden…
10.12.17 - Bundan önceki “Kudüs sorunu sadece Kudüs’ün sorunu değildir” başlıklı yazımın son cümlesini tekrar hatırlatmam gerekiyor; o cüm...
Kudüs sorunu sadece Kudüs’ün sorunu değildir
09.12.17 - KUDÜS… Sadece Kud...
12345678910