Rabbimizin vaadi (Adil Düzen) yerine gelecektir
Kur’an Ayı Ramazan’ın son haftasına da ulaştık, elhamdülillah… KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın genel olarak 919. haftasına, özel olarak da İsra Suresi çalışmamızın 24 yani son haftasına ulaştık, elhamdülillah… Geçen haftaki çalışmamızdan bölümler sunayım…
‘Evet, Rabbimizin vaadi yerine gelecektir.
Rabbimizin vaadi nedir? / Sermaye’nin mağlup olacağı… / Başka? / Şeriat düzeninin geleceği, faizli zinacı merkezi sistemin sona ereceği, yani Allah’ın nurunu tamamlayacağı vaadidir. “Adil Düzen” gelecek, Bin Dil Üniversitesi kurulacak, lojmanlı işyeri siteleri oluşacaktır. Yerinden yönetimli hakemler sistemi gelecektir. Basın kooperatifleri kurulacaktır. Ortak ambarlar ve nakliyeler insanlığı tek vücut haline getirecektir...’ (s.3)
*
‘Demek ki bir musibete uğradığımız zaman fazla üzülmeyeceğiz. Huşu içinde Rabbimizden gelecek nusreti bekleyeceğiz. Bir başarı elde ettiğimizde fazla sevinmemeliyiz. Onun şükrünü eda etmezsek işimiz çok daha kötü olur. İnsanlar sizi övmeye başladıkları zaman korkmalısınız, kendinizi bir şey zanneder de uçurma yuvarlanabilirsiniz...’ (s.4)
*
‘Halk dayanışma ortaklıklarına sorunlarını bildirir.
- Din sorunları tesbit eden kuruluştur.
- İlim sorunların çözüm planlarını üreten kuruluştur.
- Mesleki dayanışma sorunların çözümlerini organize eden kuruluştur.
- Buna karşılık siyasi dayanışma bölüşmeyi sağlar ve böylece sorunlar çözülür.’ (s.5)
*
‘Kur’an’ın kendisi uygarlık değildir. Kur’an’ın bu yönünü anlamayanlar onu çözüm zannederler. Kur’an çözümleri gösterir. Siz o çözümü bulur ve uygularsanız çözüm olur.
Doktor sizi tedavi etmez, reçete yazar, siz eczaneye gidip ilaç alırsanız tedavi olursunuz. Yoksa reçete sizi tedavi etmez. Bugün doktorların yazdığı reçete misali Kur’an’ın reçetelerini halk muska yapıp boynuna takıyor ve onunla kurtulacağını sanıyor. Oysa Kur’an muska yapıp boynuna asmak için gelmedi. Kâinat eczanesine gidip oradan ilaç almak ve kullanmak üzere yazılı olan bir reçetedir Kur’an...’ (s.6)
*
‘Burada bilinmesi zor olan şudur. Mademki her şeyi Allah yarattı. O halde kötü olan bir şey yoktur. Her şey Allah’ın takdiri ile olmaktadır. O halde insanlar neden suç işliyorlar ve neden cennete neden cehenneme gidiyorlar?
Buna verdiğimiz cevap şudur. Bir öğrenciye sualler sorulur. Suallere doğru cevaplar verenler sınıfı geçerler. Doğru cevap veremeyenler sınıfta kalırlar veya bütünlemeye kalırlar. Bakanlık bunu neden yapıyor? Öğrenciler öğrensinler de sınıflarını geçsinler diye yapıyor.
Allah bizi bu dünyaya getirdi ve imtihana aldı. Allah’ın takdir ettiği olaylar olduğu gibi gitmektedir. Ama biz bu şekilde imtihan ediliyoruz. Bu benim yorumum değildir. Kur’an bunu çok açık bir şekilde anlatmaktadır. Cehennem bir azap yeri değil bir eğitim yeridir...
Devlet vardır, onun pek çok daireleri vardır. Siz hangisine başvurursanız başvurun aynı devlete başvurursunuz. Şimdi bunu fıkıhta uygulamaya kalktığınızda vatandaş devlet dairelerinden herhangi birisine başvurabilir. Devlet dairesini simgeleyen Türk bayrağının asılı olduğu yerde tüm insanların başvurabildiği yerdir. Bu makam bunu reddetmez. Onu gerekli yere o gönderir. Ona da haber verir. Bunun için köyde muhtarlar, bucakta müdürler, ilçede kaymakamlar ve ilde valiler vardır. Dilekçeyi kabul eden merkezler bunlardır. Bunlar da bu dilekçeyi reddetmezler. Vatandaş istediğine başvurur. O gerekli yere havale eder.
Bugün daireler dilekçeyi almakta, istedikleri zaman da kabul etmektedir. Bucak müdürleri de uygulamadan kalktığı için halk mağdur olmaktadır. Böyle durumlarda vatandaşın yapacağı iş kaymakama veya valiliğe başvurmadır. Onlar senin dilekçeni almamazlık edemezler. Daire ne olursa olsun noterle gönderirsiniz yahut iadeli taahhütlü gönderirsiniz.
Bütün bunları halkımıza kuracağımız “semt kooperatifleri” öğretecektir...’ (s.8)