Sinan E.: Adil Düzen, benzeri olmayan bir deneme-3
Haber Duruş’tan Betül Bozan’ın, Sinan Eskicioğlu ile yaptığı uzun söyleşinin sadece “Adil Düzen” üzerine olan son sorusunu ve cevabı okuyorduk… Kaldığımız yerden devam…
“Ancak şu bir gerçek ki Adİl Düzen, İslam´ın yorumlanması ve hayata aktarılması noktasında yapılmış olan en kapsamlı ve İslami olan bir deneme. Türkiye´de ve dünyada benzeri olmayan bir deneme. / Bu yüzden Adİl Düzen ile ilgili yazılar kaleme alarak genç insanlarımıza tanıtmaya ve konuyu aktarmaya çalışıyorum.
Sorunuza geçecek olursak; Peki Müslümanlar bu kadar parçalanmış ve öncelikleri değişmiş durumdayken bu amacınızı ümmet olarak nasıl gerçekleştirebiliriz?
Şimdi başka bir kelimeyi tekrar irdelememiz gerekiyor: Ümmet. / Ümmet dediğimiz zaman neyden bahsediyoruz. / Dünyadaki diğer Müslümanlar ve bu Müslümanların birlikteliği.
Ben bugün ümmet kavramından bahsetmenin gerçekçi olduğuna inanmıyorum. Ümmet dediğimiz dünya Müslümanları, bir arada olma düşüncesinde değiller.
Olmaları gerekiyor mu? Aslında bu da başka bir önemli soru.
Ben ‘ümmet´i, en genel anlamıyla insanlık bilinci olarak görüyorum. Bu bağlamda Müslümanlar, ümmet durumundalar mı? Hayır değiller. / Parçalanmış ve öncelikleri değişmiş Müslümanlar. / Evet, Müslümanların öncelikleri değişmiş durumda. Müslümanların, İslam´ın hayata uyarlanması gibi bir sorunları, dertleri yok. Müslümanların öncelikleri maddi imkân (maddiyat), güç olma hırsı, gösteriş ve şov. / Parçalanma konusu, haklısınız. / Aslında ilmi ve İslami bir görüş ayrılığı olsa, zenginlik diyebiliriz demek isterdim ama çok sığ olan parçalanmışlıktan söz ediyoruz. / Nasıl gerçekleştirebiliriz?
Yanıldığımız konu belki de, şimdi ve bugün için istiyoruz. Tarihe baktığımızda medeniyetlerin birkaç yılda değil, yüzlerce yıl geçerek oluştuğunu görürüz.
‘Tarım toplumu özelliklerinin tam olarak hâkim olduğu bir dönem ve sosyal yapıda gelmiş olan İslam´ın, sanayi devrimi sonrası bilgi çağını yaşayan, ultra değişim geçirmiş bir dönemde nasıl anlaşılıp hayata geçirileceği’ sorusu daha fazla sorulmaya başlanacak.
Çözümler, alternatifler ortaya çıkacak. / Bu süre içerisinde Müslümanlar da olgunlaşacaklar. Maddi doygunlukla beraber maddi olgunluk habituslara işleyecek.
Gelecek nesiller bu soruları arttırarak, daha elle tutulur çözümleri yaşamaya başlayacaklar. Bunların da olgunlaşmasıyla yeni yaklaşımlar gelecek.
Bu yüzden ben yeni nesillerden umutluyum. Onlar zorluk yaşayacaklar ama çözümleri daha objektif ve samimi olarak arayacaklar. Çünkü habituslarında maddi doygunluk, maddi olgunluk, samimiyet ve ötekine düşman olmama yerleşmiş olacak.
Kötümser tablo çizmiş gibi olduğumun farkındayım. Aslında ne demek istiyorum: ‘Bugünün Müslümanlarının çözebileceği bir konu değil aslında bu. Daha çok çalışmamız, donanımlı olmamız ve gelişmemiz gerekiyor´.
Kötümser olmaya gerek yok. / Bugünün şartları böyle, bunu da kabullenmemiz gerekiyor. Bir meyvenin yenecek kıvama gelebilmesi için olgunlaşması gerekir. İslam´ın hayata uyarlanması konusunda da, olgunluk gerekiyor. Olgunluk olmadığı için meyveyi ısırınca acı geliyor ve tat vermiyor. Bugünkü Müslümanların durumu da aynen böyle.
Bugün, Avrupa yerleşik ve daha insani bir sistemi yaşıyorsa, bu hemen oluşmadı. Uzun yıllar savaşlar, mücadeleler, mezhep savaşları gibi sorunları aşarak bugüne geldiler.
Müslümanların da aynı süreci yaşaması gerekmiyor. Ama sanki aynı süreç olacakmış gibi bir resim var ortada.
Aynı sancılı, savaşlı ve acılarla dolu süreç olmasın diye ben bu soruyu yöneltiyorum ve çözümler arıyorum. / Aslında her şey çok kolay. / Yeter ki, biz biraz daha fazla okuyalım (sadece İslam’la ilgili değil her şeyle ilgili), daha fazla düşünelim, bir işi yaparken neden yaptığımızı daha fazla irdeleyelim, bizi yaratan Rabbi kandırmaya çalışmayı bırakalım, İslam´ın sadece namaz-oruç-haç-zekât olmadığı üzerine zihin yoralım...
Hep dediğim gibi bitireyim. Sevgi ve Bilgiyle kalın.”