Akif Emre için; İnnâ Lillâhi Ve İnnâ İleyhi Râciûn
Günlük yazı okumalarımda, o gün yazısı varsa, dikkatle okuduğum birkaç yazardan biriydi… Salı günü (Salı, 23.05.2017) “Riyad’da bir Marvel filmi” başlıklı yazısı, -önce “Riyad”dan dolayı- dikkatimi çekti, çünkü seksenli yıllarımın neredeyse tamamını, tam yedi yılımı bu şehirde yaşadım… Sonra yazıyı dikkatle okudum ve yazının şu kısmını, bilahare yazacağım ilk yazımda değerlendirmeye karar verdim: ‘Suudi Arabistan'ı ziyaret eden (ticaret eden) Trump 110 milyar dolarlık silah anlaşması yaptıktan sonra uluslararası bir açılış yaptı. Riyad'da “itidal" adı verilen “Uluslararası Radikal Düşünceyle Mücadele Merkezi"nin açılışını gerçekleştirdi. Açılış sırasında ortaya çıkan fotoğraf her şeyi gölgelediği gibi, çok şeyi de açıklayacak mahiyette idi. Bir dünya küresine ellerini koyan üç isim. Aydınlatılmış kürenin alttan ışıklarının çehrelerine vurmasıyla karanlık mekânda ortaya çıkan manzara “gölgelerin gücü adına" savaş tamtamları çalan çizgi roman kahramanlarını hatırlatıyordu. Bir yanda askeri darbeyle iktidara el koymuş bir diktatör (Mısır’lı Sisi), diğer tarafta bir hanedan reisi (S. Arabistan Kralı) ve demokratik dünyanın patronu (ABD Başkanı!)… Üçü de küre-i arza el koymuş, meçhul karanlığa bakarak radikalizmle mücadele yemini ediyorlar gibi. Marvel'in Galaksinin Bekçileri'nden bir sahne sanki…’
Ama aynı gün -artık yazılarını okuyamayacağım/ız- yazarın vefat haberi geldi…
Takdir-i İlahi; meğer bu yazısı yazdığı son yazı olacakmış!
Çok değer verdiğim yazarlardan biri daha gitti…
Vade bu kadarmış; mekânı cennet olsun…
Allah orada da bizleri buluştursun…
Diyebileceklerim bu kadar!
*
Evet, yazar AKİF EMRE vefat etti…
Bu vefattan çok etkilendim ve gazetedeki sayfam ilanlar sebebiyle iki gün müsait olamadığı için iki-üç günden beri Akif kardeşimiz ile ilgili her gün zihnimde yazdığım hiçbir yazıya yazmadım, yazamadım! Bugün (Cuma, 26.05.2017) dâhil, üç günden beri, benden daha yakın dostları ve özellikle kendisinin ikizi gibi olan bacanağı Yusuf Kaplan, onu öylesine güzel anlattılar ve yazdılar ki, onların üzerine bana susmak düşer! Evet, “susmak düşer” diyor ve sadece şu kadarını Mehmet Şeker’den aktarıyorum:
“Akif isminin anlamına bakmakta fayda var. / “İbadet eden, i'tikafa giren… Bir şeyde sebat eden… Direnen." / Ne kadar isabetli. / Emre'nin karşılığı ise “âşık, müptelâ… Tutkun... Kardeş... Arkadaş." / Birleştirince çıkan, Akif Emre'nin kişiliğidir.”
Evet, ismiyle müsemma olarak AKİF EMRE aynen böyle biriydi…
Diğer detayları ise benden daha yakın olanlar yazdı…
Benim hatırlatabileceklerim ise bu kadar!
İnnâ Lillâhi Ve İnnâ İleyhi Râciûn...
*
Akif’in son yazdığı konu ile ilgili olduğu için, ertesi gün benzer şeyleri yazan bir yazarın yazısındaki ilgili bölümü sunayım: ‘Ve şimdi kendi memleketinde gerçekten “Başkan” olup olmadığı tartışılan kişi, Suudi Arabistan'ın başşehri Riyad'a gelip, sihirli küre etrafında Suudi Kralı ile Mısır'ın diktatörünü buluşturup, 280 milyar doları silah alımı için olmak üzere 550 milyar dolarlık dudak uçuklatan bir anlaşma ile “Yeni Ortadoğu denklemi”nin fotoğrafını veriyor... / Trump - Kral Salman - Sisi... / Müthiş fotoğraf. / Sonra Telaviv - Kudüs. / Sonra Vatikan. / Amerika'dan bakınca nasıl okunuyor bu fotoğraf bilmem, ama bizim coğrafyamız için gerçekten iç acıtıcı. / Erbakan Hoca merhum, D-8 için Malezya - Nijerya arasını birbirine kavuşturmaya can atıyordu. İran, Suudi Arabistan, Mısır'ı yan yana oturtmak zorun zoruydu... / Ama gelin görün ki İran'ın Pers hesaplarına sınır yok, Suudiler'in “Şia kaygısı” ile İsrail'i İran'a tercih etme tavrına sınır yok, İhvan - Hamas çizgisine karşı körfez civarına sıralanmış krallıklar dünyasında kolay aşılmaz rezervler var vs...’ (Ahmet Taşgetiren)