‘Yoksa siz… küfrünüze rağmen… güvende misiniz?’
Bu yazı, bunsan önceki yazının devamı mahiyetindedir. İsra Suresi 69’uncu ayetteydik; meali tekrar hatırlayalım: “Yoksa sizi tekrar denize döndürüp, üzerinize ortalığı yıkan bir fırtına gönderip, inkârlarınızdan ötürü sizi suda boğmasından güvende misiniz? O zaman Bize soru soracak bir yardımcı da bulamazsınız.” (DİB meali)
Ayette, “FaYuĞRiQaKuM” yani “(denizde) sizi igrak eder” ifadesi var. Rezonans sebebiyle dağılan gemide siz suyun ortasında kalır ve boğulursunuz. Allah bunu siz küfür ettiğinizden dolayı yapar, nimetlere şükretmediğiniz için yapar. / Bir topluluğun gark olması demek, devletlerinin yıkılması, kendilerinin esir edilmesi, dillerinin unutulması demektir.
Bugün saltanat süren Sermaye bu gidişiyle gark olacak, saltanatı son bulacaktır. / İsrail oğulları ticaretle görevlendirilmişlerdir. Kendi kitaplarında da haram olan faizin içine dalmakla yetinmediler, karşılıksız faiz parasını icat ettiler. Ekonomideki tekelcilikle yetinmediler, ayrıca ilme, dine ve siyasete de hâkim olmaya kalkıştılar. İşte bu nedenle şimdi sonları gelmiştir.
Sanayileşme dönemindeki insanlığın acemiliği artık bitmiştir. İnsanlık artık uyanmıştır ve güçlenmiştir. Ordular artık kendi halkı üzerine bombalar yağdıramıyor. Askerler iktidar olsalar bile halkını dinlemek zorundadırlar. Halk da gittikçe dindarlaşıyor...
Ayetin devamında “BiMAv KaFaRTuM” yani “Küfrettiğinizden dolayı” ifadesi var; nankörlük yaptınız, nimetin şükrünü eda etmediniz.
Sovyetler dünyanın yarısına hükmediyordu. Bugün Putin’in yaptığını yapar, Hıristiyanlarla ve Müslümanlarla iyi geçinir, sosyalizmi üçüncü binyıl uygarlığının dayanağı yapabilirdi. Öyle yapmadı. Sermaye’nin oyununa uyarak din düşmanlığı yaptı, aile düşmanlığı yaptı, mülkiyet düşmanlığı yaptı, soy düşmanlığı yaptı. / Sonuç ne oldu?
Sermaye de bugün büyük imkânlara ve güce sahiptir. Dinlerle işbirliği yapacak, siyasetle işbirliği yapacak. İlmi istismar aracı yapmayacak, ilmi ihtida aracı yapacak, kendisini de insanlığı da yüceltecek. O (yani Sermaye) aksini yapıyor. Bu sebeple o da gark olacaktır.
Evet, Sermaye ve Sermaye’ye tabi olanlar, bürokrasi ve bürokrasinin emrine girenler boğulacaklardır ve kurtuluş bulamayacaklardır.
İsterlerse her iki taraf yeni düzene girer, “Adil Düzen”e girer. Tüm kamu görevlileri serbest meslek erbabı olarak hizmet verirler. Askeri düzenle değil, “hukuk düzeni” içinde görev görürler. Hâkimler değil, “hakemler” dengeyi kurarlar.
Sosyalistler yıkarak yeni düzen getirmeye çalışırlar; biz ise yeni düzen getirerek eskimiş düzenin kendiliğinden kalkmasını sağlarız.
Onlar öldürürler; biz ise aksine insanları değil düzeni değiştiririz.
Biz ne Sermaye’ye ne de kamu görevlilerine (yani bürokratlara) karşıyız. Onların yerlerini de almak istemiyoruz. Sadece onların yanlış yoldan dönmelerini istiyoruz. Onlar görevlerine devam etsinler. Biri adam gibi ticaret yapsın, diğeri de adam gibi kamu hizmeti görsün ama “şeriata göre, hakka göre, müsbet ilmin verilerine göre yapsın” diyoruz...
Bugün Sermaye miyarları arkasında sürüklemektedir. Herkes kamu görevlisi olma peşinde. Yani bunlar bitecektir. Herkes emeğini değerlendirmeye çalışacaktır.
Sermaye var olacak ama büyüyemeyecek ve belli büyüklükle sınırlanacaktır.
Faiz yasağı ve sermaye vergisi sermayenin üst sınırını koyacaktır.
Azalan Verim Kanunu gereği yüzde kar sermaye arttıkça azalır, kırkta bire inince tüm kâr devlete vergi olur, ondan fazla büyüyemez.
Bürokraside seri değil paralel görev vardır yani merkezi yönetim vardır. Çok görevli vardır. Halk onlardan istediğini seçer. Birinin işini yapması yeterli olur. Görevli amirine karşı değil, yargıya karşı sorumludur.
*
Bu çalışmalara Necmettin Erbakan katılmıştır ve dünyaya duyurmuştur...
Şimdi ise yeni nesil yetişmektedir ve onlar da “Adil Düzen” üzerinde hazırlık içindedirler...