Reşat Nuri Erol
SELEM; kavram, tanım ve fıkhi dayanaklar (13)
4.03.2019
4132 Okunma, 3 Yorum

 

Selem; kavram, tanım ve fıkhi dayanaklar (13)

Erbakan Hocamızı bu yıl farklı bir şekilde anıyoruz (detaylar önceki 9-10-11’inci yazılarda)… Evet, kaldığımız yerden devam ediyoruz…

SELEM bir akit şeklidir. Ancak bu akit şekline yeni Borçlar Kanunu’nda yer verilmemiştir. Bize göre bu akdin güncellenmesi ve hem Türk Ticaret Kanunu hem Bankacılık Kanunu hem de Merkez Bankası Kanunlarında yer verilmesi gerekir. Bu ayrımda tanımı yapılacak, İslam fıkhındaki yer alış şekli belirlenecektir.

Kavram ve Tanım / Selem akdi Osmanlı döneminde yasalaşan Mecellede kapsamlı bir şekilde düzenlenirse de, Cumhuriyet döneminde çıkarılan Borçlar Kanunu içindeki akit örnekleri arasında doğrudan yer almaz. Siparişlerle ilgili pazarlamacılık sözleşmesi içinde komisyon yönü ile az da olsa bazı hükümler bulunur (Borçlar Kanun m.450, 460). Genel hükümlerde kabul edilmiş sözleşme serbestliği kapsamında böyle bir akdin yapılmasında herhangi bir engel bulunmaz. Alışverişin yani satış akdinin bir çeşidi olarak karşımıza çıkar. Selem akdi, peşin parayı misli (standart) bir malla vâdeli olarak mübadele etme anlamına gelir. Paranın değil de malın veresiye olmasıyla selem yapılmış olur. Para peşin verilir, mal ise en az bir ay sonra teslim edilir. Bir aydan az bir vade ile yapılan satışlar peşin sayılır. Selemin konusu olan mal; vasıfları tam olarak belirlenebilen ve zimmet borcu olabilen standart şeylerdir. Geçmişte daha çok ziraatçılarla zirai mal satan tüccarlar arasında caridir. Çiftçi hasat mevsiminde malı teslim etmek üzere satış yapar, bedelini alır. Selemde her iki taraf için de karşılıklı menfaat vardır. Satan kimse, malı elinde olmadığı halde bedelini alıp işini görürken satın alan ise bir miktar ucuz almak suretiyle kârını artırır.

İslam Fıkhında Dayanakları / İslam fıkhında selem akdi konusunda Mezhep imamlarının icmaı bulunmaktadır. Bunun anlamı menfi faizi bünyesinde taşımasına rağmen bu akit meşru görülmüş demektir. Kur’an’da “Ey iman edenler, belirlenmiş bir süre için birbirinize bir borçla borçlandığınız zaman onu yazınız (Kur’an, Bakara: 282).” Tedayün ayeti ile seleme açık bir şekilde yer verilmiştir. Abdullah bin Abbas, selem akdinin Kitap ile helâl kılındığını söylemiş ve bu ayeti zikretmiştir. Hz. Muhammet, ölçü, tartı ve teslim zamanı belirlenerek selem yapılmasını isterken belli bir tarla veya ağaçtaki mahsul yerine, ad ve miktarı belli olan mahsul üzerine akit yapılmasını ifade etmiştir. Çünkü muayyen bir tarla veya ağacın, peşin satılan mahsulü verip vermeyeceği belli değildir. Yine Abdullah bin Abbas’tan rivayet edildiğine göre, “Allah’ın resulü Medine’ye hicret ettiğinde Medineliler hurmalara bir, iki hatta üç yıllığına selem yapıyorlardı.” Allah’ın resulü onlara; “İleride teslim edilecek bir malı, parasını peşin vermek suretiyle alacak olan kimse, ölçü tartı ve vadesini pazarlık edip öyle alsın. (Bir rivayette) ölçüsünü ve vadesini belirtip alsın.” demiştir (Buhârî. Tecrîd-i Sarîh: 1023). Bu Hadis selem akdinin câiz olduğunu ve selem usulü ile alınan malın ölçü, tartı veya başka şekillerle miktarınca bilinmesinin şart olduğunu gösterir. Başka bir Hadis’te, “Kim bir yiyecek veya başka şeyde selem akdi yapmışsa, bu malı fiilen teslim almadıkça bir başkasına satmasın.” denilmiştir (Ebu Dâvud: 3468). Bu Hadis’ten anlaşılan o dönemde senet sistemi kurulmadığından selem usulüyle mal satın alan kimse, malı teslim almadan önce başkasına satamaz, hibe edemez, devredemez. Bu malı başka bir mal olarak da alamaz, sonradan malın cinsini değiştiremez. Selem akdi Osmanlı döneminde tedvin edilen Mecelle m. 123’te “Müecceli muaccele satmak” şeklinde tanımlanır. Selemin icap ve kabul olmak üzere iki unsuru vardır. Satım akdi icap ve kabul ile meydana geldiği gibi, selem de icap ve kabul ile meydana gelir. Örneğin alıcı satıcıya “Yüz kile şu cins buğdayı üç ayın sonunda filan yerde bana teslim etmek üzere şu kadar peşin para ile selem yapmak istiyorum.” dese, satıcı bu teklifi kabul edince akit meydana gelmiş olur. Selem akdinin geçerli olması için bazı şartlar vardır. Buğday ve arpa gibi malın cinsini, kır veya sulak arazi mahsulü olup olmadığını, miktarını, vadesini yani malın teslim zamanını, peşin olarak verilecek para miktarını, malın teslim yerini kararlaştırmak şarttır.”

(‘Selemin güncellenmesi ve dayanılan ilkeler’ ile devam edeceğiz…)

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
04.03.2019
06:42

MİLLÎ GAZETE

Selem; kavram, tanım ve fıkhi dayanaklar (13)

Erbakan Hocamızı bu yıl farklı bir şekilde anıyoruz (detaylar önceki 9-10-11’inci yazılarda)… Evet, kaldığımız yerden devam ediyoruz…

“SELEM bir akit şeklidir. Ancak bu akit şekline yeni Borçlar Kanunu’nda yer verilmemiştir. Bize göre bu akdin güncellenmesi ve hem Türk Ticaret Kanunu hem Bankacılık Kanunu hem de Merkez Bankası Kanunu’nda yer verilmesi gerekir. Bu ayrımda tanımı yapılacak, İslam fıkhındaki yer alış şekli belirlenecektir.

Kavram ve Tanım / Selem akdi Osmanlı döneminde yasalaşan Mecelle’de kapsamlı bir şekilde düzenlenirse de, Cumhuriyet döneminde çıkarılan Borçlar Kanunu içindeki akit örnekleri arasında doğrudan yer almaz. Siparişlerle ilgili pazarlamacılık sözleşmesi içinde komisyon yönü ile az da olsa bazı hükümler bulunur (Borçlar Kanun m. 450, 460). Genel hükümlerde kabul edilmiş sözleşme serbestliği kapsamında böyle bir akdin yapılmasında herhangi bir engel bulunmaz. Alışverişin yani satış akdinin bir çeşidi olarak karşımıza çıkar. Selem akdi, peşin parayı misli (standart) bir malla vadeli olarak mübadele etme anlamına gelir. Paranın değil de malın veresiye olmasıyla selem yapılmış olur. Para peşin verilir, mal ise en az bir ay sonra teslim edilir. Bir aydan az bir vade ile yapılan satışlar peşin sayılır. Selemin konusu olan mal; vasıfları tam olarak belirlenebilen ve zimmet borcu olabilen standart şeylerdir. Geçmişte daha çok ziraatçılarla zirai mal satan tüccarlar arasında caridir. Çiftçi hasat mevsiminde malı teslim etmek üzere satış yapar, bedelini alır. Selemde her iki taraf için de karşılıklı menfaat vardır. Satan kimse, malı elinde olmadığı halde bedelini alıp işini görürken satın alan ise bir miktar ucuz almak suretiyle kârını artırır.

İslam Fıkhında Dayanakları / İslam fıkhında selem akdi konusunda mezhep imamlarının icmaı bulunmaktadır. Bunun anlamı menfi faizi bünyesinde taşımasına rağmen bu akit meşru görülmüş demektir. Kur’an’da, “Ey iman edenler, belirlenmiş bir süre için birbirinize bir borçla borçlandığınız zaman onu yazınız (Kur’an, Bakara: 282).” Tedayün ayeti ile seleme açık bir şekilde yer verilmiştir. Abdullah bin Abbas, selem akdinin Kitap ile helâl kılındığını söylemiş ve bu ayeti zikretmiştir. Hz. Muhammet, ölçü, tartı ve teslim zamanı belirlenerek selem yapılmasını isterken belli bir tarla veya ağaçtaki mahsul yerine, ad ve miktarı belli olan mahsul üzerine akit yapılmasını ifade etmiştir. Çünkü muayyen bir tarla veya ağacın, peşin satılan mahsulü verip vermeyeceği belli değildir. Yine Abdullah bin Abbas’tan rivayet edildiğine göre, “Allah’ın resulü Medine’ye hicret ettiğinde Medineliler hurmalara bir, iki hatta üç yıllığına selem yapıyorlardı.” Allah’ın Resulü onlara; “İleride teslim edilecek bir malı, parasını peşin vermek suretiyle alacak olan kimse, ölçü tartı ve vadesini pazarlık edip öyle alsın. (Bir rivayette) ölçüsünü ve vadesini belirtip alsın” demiştir (Buhârî. Tecrîd-i Sarîh: 1023). Bu Hadis selem akdinin caiz olduğunu ve selem usulü ile alınan malın ölçü, tartı veya başka şekillerle miktarınca bilinmesinin şart olduğunu gösterir. Başka bir Hadis’te, “Kim bir yiyecek veya başka şeyde selem akdi yapmışsa, bu malı fiilen teslim almadıkça bir başkasına satmasın.” denilmiştir (Ebu Dâvud: 3468). Bu hadisten anlaşılan o dönemde senet sistemi kurulmadığından selem usulüyle mal satın alan kimse, malı teslim almadan önce başkasına satamaz, hibe edemez, devredemez. Bu malı başka bir mal olarak da alamaz, sonradan malın cinsini değiştiremez. Selem akdi Osmanlı döneminde tedvin edilen Mecelle m. 123’te, “Müecceli muaccele satmak” şeklinde tanımlanır. Selemin icap ve kabul olmak üzere iki unsuru vardır. Satım akdi icap ve kabul ile meydana geldiği gibi, selem de icap ve kabul ile meydana gelir. Örneğin alıcı satıcıya, “Yüz kile şu cins buğdayı üç ayın sonunda filan yerde bana teslim etmek üzere şu kadar peşin para ile selem yapmak istiyorum” dese, satıcı bu teklifi kabul edince akit meydana gelmiş olur. Selem akdinin geçerli olması için bazı şartlar vardır. Buğday ve arpa gibi malın cinsini, kır veya sulak arazi mahsulü olup olmadığını, miktarını, vadesini yani malın teslim zamanını, peşin olarak verilecek para miktarını, malın teslim yerini kararlaştırmak şarttır.”

(‘Selemin güncellenmesi ve dayanılan ilkeler’ ile devam edeceğiz…)

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

04 Mart 2019
Reşat Nuri Erol
04.03.2019
06:43


1967...1968...1969...AKEVLER 53 YILDIR ÇALIŞIYOR...2017...2018...2019

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1003

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1003. Hafta - 02 MART 2019 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1003. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M  TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASI,ANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

KUR’AN ABD BAŞKANINA NE DİYOR?

***

KUR’AN SURİYE DEVLET BAŞKANINA NE DİYOR?

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Faizli düzen; emeksiz kazanç ve faizin kârdan farkı

Erbakan’ı anma haftaları ve ‘ADIL DÜZEN(9)

Erbakan’ı anma haftaları ve ‘ADIL DÜZEN(10)

Faizli düzen/sistem; FAIZ ve SELEM farkı (11)

Reşat Nuri EROL

 

***

 

HAC SÛRESİ - 5. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

يَاأَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ (1) يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلَكِنَّ عَذَابَ اللَّهِ شَدِيدٌ(2) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَرِيدٍ (3) كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُ مَنْ تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَى عَذَابِ السَّعِيرِ (4) يَاأَيُّهَا النَّاسُ إِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِنْ مُضْغَةٍ مُخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاءُ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفَّى وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنْ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ (5) ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَى وَأَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (6) وَأَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لَا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ (7) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُنِيرٍ (8) ثَانِيَ عِطْفِهِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ لَهُ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَنُذِيقُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَذَابَ الْحَرِيقِ (9) ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ (10) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَى حَرْفٍ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلَى وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ (11) يَدْعُو مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنْفَعُهُ ذَلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ (12) يَدْعُو لَمَنْ ضَرُّهُ أَقْرَبُ مِنْ نَفْعِهِ لَبِئْسَ الْمَوْلَى وَلَبِئْسَ الْعَشِيرُ (13) إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ (14) مَنْ كَانَ يَظُنُّ أَنْ لَنْ يَنْصُرَهُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاءِ ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنْظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغِيظُ (15) وَكَذَلِكَ أَنْزَلْنَاهُ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَأَنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَنْ يُرِيدُ (16) إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئِينَ وَالنَّصَارَى وَالْمَجُوسَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا إِنَّ اللَّهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ (17)

 

***

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ وَمَنْ يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُكْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ (18) هَذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِنْ نَارٍ يُصَبُّ مِنْ فَوْقِ رُءُوسِهِمُ الْحَمِيمُ (19) يُصْهَرُ بِهِ مَا فِي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُ (20) وَلَهُمْ مَقَامِعُ مِنْ حَدِيدٍ (21) كُلَّمَا أَرَادُوا أَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ (22)

 

***

 

Reşat Nuri Erol
04.03.2019
09:03


https://www.t24.com.tr/yazarlar/tayfun-atay/islamiyet-te-evrim,21853


Tayfun Atay

Tayfun Atay

Email

04 Mart 2019

İslamiyet’te evrim

"İslam ve evrim' dendiğinde, 'Harun Yahya' soytarılığından sıyrılıp Nazzâm’lara, Câhız’lara, Birûnî’lere referansla bol bol konuşacağımız günler de gelecektir"

Birkaç gün önce BBC Türkçe haber sitesinde 9’uncu yüzyıl İslam âlim ve düşünürü El Câhız (786-869) üzerine güzel mi güzel bir ayrıntılı değerlendirme vardı. Câhız’ın önemi, tüm dünyada “evrim düşüncesinin babası” olarak bilinen Charles Darwin’den tam 1000 yıl önce adeta ona öncü sayılabilecek mahiyette evrimci görüşlerle temayüz etmiş olmasından kaynaklanıyor. 

Öyle ki Darwin’in “doğal seçilim” kavramı temelinde şekillendirdiği evrim kuramının (“doğal seçilim yoluyla türlerin kökeni”) ilk “müjde”sini Câhız’da bulmak mümkün…

Bakın, 7 ciltlik “Kitâbû’l-Hayevân (“Hayvanlar Kitabı”) adlı eserinde “çevrenin seçiciliği”ne binaen neler diyor o:

“Hayvanlar, varoluşlarını sürdürmek ve mevcut kaynaklar için, başkasına yem olmamak ve üreyebilmek için bir mücadele yürütürler. Çevre faktörleri, canlıların hayatta kalabilmesi için yeni özellikler geliştirmesinde, dolayısıyla onların yeni türlere dönüşmesinde rol oynar. Hayatta kalmayı ve üremeyi başaran hayvanlar başarılı özelliklerini yavrularına geçirirler.” (BBC News/Türkçe, 1 Mart 2019).

Milattan sonra 8’inci yüzyılda doğup 9’uncu yüzyılda yaşamış Câhız, 19’uncu yüzyılın ilk yarısında (1831-1836) 5 yıllık bir okyanus aşırı yolculuğa doğa bilimci olarak katılıp gözlemler yapmış Darwin’e öncülük edercesine köpeklerin, güvercinlerin, kurtların, tilkilerin yaşamını bizzat gözlemleyerek coğrafi bölgelere göre onlardaki değişiklik ve farklılıkları tespit etmiştir. Ve bunları fiziksel çevre, iklim şartları, yaşam kavgası gibi etkilere bağlamıştır.

                                                                ***

Biliyorsunuz bizde dinbaz iktidar, şimdi kriminalize ettiği Adnan Oktar’ın, ABD’den ithal, Evanjelik Hristiyanlıkça yaygınlaştırılmış ve Yahudi-Hristiyan kaynaklarından devşirme Yaratılışçılık görüşünü yıllar boyu “Harun Yahya” takma adıyla memleket sathında propaganda edip evrim düşmanlığı yapmasına ses çıkarmadı. Hatta çanak tuttu.

Buna mukabil İslam tarihinin erken zamanlarında, Abbasiler döneminde karşımıza çıkan Müslüman evrimci âlim ve sufilerin görüşlerine arkalarını dönmüşlerdir. Bu, bizde “çağdaş taassub”un tarihsel cehaletidir. Ve evrim düşüncesinin en erken tezahürleri İslamiyet’te belirdiği halde, mesela Numan Kurtulmuş ağzından çıkma şekliyle aktaracak olursak, şöyle talihsiz laflar edebilmişlerdir:

“Evrim teorisi zaten bilimsel olarak eskimiş ve çürümüş bir teoridir. İlla bu teori mutlaka okutulacak diye bir kural yok.”

                                          ***

İslam tarihinin başlangıcını oluşturan Dört Halife Devri ve Emeviler dönemi, dinin bürokratikleşmesi ve saltanatla muteber hale gelmesi (“Kisrâ”laşması) ile karakterize edilebilir.

Abbasiler dönemi, saltanat ve iktidar açısından elbette bu “ceberut” mirası devralmış, Emevilerin yaptıklarını onlara misliyle ödeten bir intikam ve cezalandırma operasyonunu İslam adı altında yürüterek açılmıştır. Ancak bununla birlikte Emevi döneminin dinde aşırı bürokratikleşme ve statükolaşması karşısındaki “sivil” tepkiler de bir yandan yaratıcı ile bireysel bağ kurma arayışlı mistik/tasavvufi çıkışlar; diğer yandan Mu'tezile, İhvân us-Safâ gibi akılcı ve felsefî yönelimli mezhep ve ekoller halinde kendilerine Abbasi döneminde serbest hareket alanı bulmuşlardır.

Özellikle Yunanca-Arapça çeviri hareketi ve Antik Yunan’ın dev eserlerinin İslam dünyasına kazandırılmasıyla bağlantılı olarak Abbasi dönemi, dinin, devlet ve iktidarla olduğu kadar insanla, bilimle, felsefeyle de içli dışlı hale geldiği bir zemini böylece ortaya çıkardı.

İnsan-merkezli ve akıl-öncelikli bir din anlayışının yeşerdiği bu zemin, aynı zamanda yukarıda belirtilen evrimci yaratılış/varoluş düşüncesinin serpilip gelişmesini de mümkün kılmıştır.

İşte bu tarihsel kesitte Darwin’i solda sıfır bırakacak derecede güçlü ve sağlam evrimsel saptamalarda bulunan âlimler, mütefekkirler, mutasavvıflar çıkar karşımıza.

Câhız, bunlardan biridir ama yegânesi değildir. Hatta, türlerin bir “çekirdek varlık”tan çıktığını söyleyen, canlı türlerin bir halden başka bir hale geçtiğini kabul eden Mu’tezilî âlimi Nazzâm’ı, Câhız’ın da hocası olarak “İslami evrimcilik ekolü”nün öncüsü saymak daha doğru olabilir (bkz. Mehmet Bayrakdar, İslam’da Evrimci Yaratılış Teorisi, İnsan Yayınları, 1987).

                                             ***

Yahudi-Hristiyan kitabî geleneğinden farkı olarak ne Kuran’da ne de hadislerde Allah’ın evreni ne zaman ve nasıl yarattığına dair açık bir kayıt düşülmemiş olmasının da verdiği esneklikle Darwin’e taş çıkartacak görüşler, 9’uncu yüzyıldan itibaren İslam coğrafyasında art arda belirir. Nazzâm’da “çekirdek varlık”, Câhız’da “doğal seçilim”i bulduktan sonra maden, bitki, hayvan ve insan arasında geçişler ve ara türler olduğu görüşünü de İbn Miskeveyh’de (10’uncu yüzyıl) buluyoruz. (İbn Haldun’da da Miskeveyh esinli bir evrimcilik düşüncesi mevcuttur ve 14’üncü yüzyılda yazdığı “Mukaddime”sinde karşımıza çıkacaktır.)

El Birûnî (11’inci yüzyıl), “tabii iktisat” kavramını geliştirip, varlıkların evrimleşmesini ve çoğalmasını bu “tabii iktisat” fiil ve gücünün yönettiğini ileri sürerek yine yüzyıllar öncesinden Darwin’in fikir babası, siyasi ekonomist ve nüfusbilimci Thomas Henry Malthus’a ön pozisyonunda beliriyor.

İbn Tufeyl (12’nci yüzyıl), hayatın başlangıcını doğadaki bazı madde ve gazların kimyasal bileşiminin sonucunda ortaya çıkan “tekamül”le açıklayarak, yüzyıllar öncesinden bir “kimyasal evrim” görüşü ortaya atıyor.

Mevlânâ Celaleddîn-i Rûmî’de bile (13’üncü yüzyıl) aynı minval üzere evrimsel kavrayışın karşılığı olan sözler okuyoruz: “Cemâdâttandım [cansızlardan], öldüm, nebat [bitki] oldum; nebatken öldüm, hayvan zuhur ettim; hayvanken de öldüm, insan oldum.”

                                                             ***

Demek ki evrim düşüncesinin “babası” denmeyi Darwin’den çok önce hak etmiş İslam düşünürleri var. Evrimin “anavatanı” da neredeyse İslam dünyası!.. O derece ki insanın bir maymun cinsinden türediğine dair önermenin pek çok İslam âlim ve mutasavvıfı tarafından telaffuz edildiği dahi fark edilmekte.

Ve bu, deyiş yerindeyse “erken-Rönesans” dönemi, İslam tarihinde 12-13’üncü yüzyıllardan itibaren kapanmaya başlayıp “İslam Orta Çağı”nın önü açıldıktan sonra dahi evrimci düşünce mirasını taşıma cesareti gösterenler var... Yakın yüzyıllardan en iyi bilinen örnek, 18’inci asır Osmanlı âlimi Erzurumlu İbrahim Hakkı’dır. Bakın o, 9’uncu yüzyıldan itibaren Nazzâm’larla, Câhız’larla, Mu’tezile ve İhvân us-Safâ ile önü açılmış “evrimci yaratılış” düşüncesini, dönemi itibarıyla bir tür İslam ansiklopedisi sayılabilecek 3 ciltlik “Marifetname”sinde yansıtırken maymun-insan evrimsel ilişkisine dair de neler söylüyor:

“Bu şerefli vücudun yükseliş başlangıcı madenler olmuştur ki onların başlangıcı kaygan çamurdur. Sonra ondan taşlar mertebesine yükselmiştir. Ondan eriyen cevherler mertebesine ulaşmıştır. (…) Ta mercana varıp bitkisel belirtilerle gelişip, o mertebeden dahi yükselip tohumsuz bitkiler mertebesine gitmiştir. Bundan sonra tohumla biten bitkiler mertebesine ve ondan ağaç suretine varıp, ta hurma ağacı olmaya yetmiştir. Hurma mertebesinden hayvan mertebesine yükselip yıllarca o mertebede yaşamıştır. Ta iş ve surette insana benzeyen goril ve maymun mertebesini bulmuştur. O mertebeden dahi yükselip insan suretine gelmiştir” (Marifetname [1765], Cilt.1, Devran Yayıncılık, 1991, s. 71).

                                                               ***

Tablo budur. Bugün bu memlekette evrim düşmanlığını İslam adına sürdüren dinbaz iktidar çevreleri, inandıkları dinin tarihinde yer alan bu verilerle yüzleşseler, âlem içine çıkacak yüz bulamazlar.

Yukarıda ima ettik, şimdi de yazıya son noktayı koymadan önce daha doğrudan ve bir “hipotez” mahiyetinde ifade edip tartışılması dileğiyle şunları uzmanların takdirine bırakalım:

Avrupa tarihinde yaşanana ters bir yörüngede, İslam’da “Rönesans” önce, “Orta Çağ” sonradır.

Kuruluş ve dinin bürokratikleşmesi sonrasında akılcı-felsefi bir “Aydınlanma” iklimi İslam tarihinde Abbasi döneminde karşımıza çıkmakta.

Ardından “Orta Çağ” açılır ve günümüze değin, zaman zaman koyu bir karanlığa bürünerek hükmünü icra eder.

Bugün de çağın gidişatından korkuya dayalı ciddi regresyonlarla böylesi bir dinbaz karanlığın içindeyiz bu topraklarda…

Ama tabii hep söylene geldiği üzere, karanlığın en koyu olduğu an, gün ışığının da en yakın olduğu andır.

Dolayısıyla “İslam ve evrim” dendiğinde, “Harun Yahya” soytarılığından sıyrılıp Nazzâm’lara, Câhız’lara, Birûnî’lere referansla bol bol konuşacağımız günler de gelecektir.





Çok Yorumlanan Makaleler
Reşat Nuri Erol
Refah Partisi İstanbul İl Sekreteri Yunus Can!
30.09.2018 4260 Okunma
2 Yorum 30.09.2018 08:32
Reşat Nuri Erol
Türkiye’nin dört önemli sorunu nasıl çözülür?
25.08.2018 6857 Okunma
2 Yorum 25.08.2018 17:31
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen İlmihali; Adil Düzen çalışması ve …
1.09.2018 4225 Okunma
2 Yorum 01.09.2018 09:12
Reşat Nuri Erol
Türkiye’nin dört önemli ana sorunu nelerdir?-2
20.08.2018 5446 Okunma
2 Yorum 25.08.2018 17:39
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen çalışmalarına bir de böyle bakın…
10.08.2018 2852 Okunma
2 Yorum 25.08.2018 17:42
Reşat Nuri Erol
Dolar’la helak olmamak için; önce TEŞHİS…
28.08.2018 3596 Okunma
2 Yorum 28.08.2018 07:19
Reşat Nuri Erol
ABD’nin tehditlerine önce ‘teşhis’, sonra ‘tedavi’ - 1
30.08.2018 3155 Okunma
2 Yorum 30.08.2018 08:45
Reşat Nuri Erol
Hak yolda çalışanlar bir gün birleşecekler ve …
1.05.2018 3602 Okunma
2 Yorum 01.05.2018 08:53
Reşat Nuri Erol
Allah Kur’an düzenini irade edip insanı var etti
6.05.2018 3923 Okunma
2 Yorum 06.05.2018 07:26
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM merkezli uyarılara devam…
8.04.2018 2669 Okunma
2 Yorum 08.04.2018 08:14
Reşat Nuri Erol
‘Herkes Rahman’a kul olarak gelecektir’ (ayet)
23.04.2018 2915 Okunma
2 Yorum 23.04.2018 09:35
Reşat Nuri Erol
SEBİLÜ’R-REŞAD - 1 PAZAR, 17.06.2018
17.06.2018 2725 Okunma
2 Yorum 17.06.2018 16:16
Reşat Nuri Erol
Kosova’dan; ‘Saadet Partisi’ne niçin oy vermeliyiz?’
23.06.2018 3008 Okunma
2 Yorum 24.06.2018 08:43
Reşat Nuri Erol
Başkan olmaya kimler layıktır? Açıklıyoruz…
24.06.2018 3171 Okunma
2 Yorum 24.06.2018 08:07
Reşat Nuri Erol
Bizim işimiz ‘Adil Düzen’ üzerinde çalışmadır...
3.06.2018 2674 Okunma
2 Yorum 03.06.2018 01:19
Reşat Nuri Erol
Çağımız Firavunu Sermaye’ye tebliğ görevdir
5.06.2018 2675 Okunma
2 Yorum 05.06.2018 14:22
Reşat Nuri Erol
Kur’an, Kudüs, tebşir, inzar ve Kur’an düzeni
20.05.2018 2802 Okunma
2 Yorum 20.05.2018 09:50
Reşat Nuri Erol
Dolar musibeti.. İstanbul Borsası ne yapmalıydı?
27.05.2018 3020 Okunma
2 Yorum 27.05.2018 10:08
Reşat Nuri Erol
Patron halktır, belediye halka hizmet için vardır
20.03.2019 3178 Okunma
2 Yorum 20.03.2019 20:09
Reşat Nuri Erol
Sinan E.; Erbakan’ı Anma Haftası ve Adil Düzen
11.03.2019 3482 Okunma
2 Yorum 11.03.2019 10:00
Reşat Nuri Erol
Erbakan; ‘Amerika’yı SELEM ile yenebiliriz’(14)
5.03.2019 3184 Okunma
2 Yorum 06.03.2019 07:05
Reşat Nuri Erol
Suriye Devleti için “Geçiş Anayasası” önerisi - 2
11.02.2019 3515 Okunma
2 Yorum 11.02.2019 07:18
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; Hukuksuzluk, insan ve kaynak israfı
21.02.2019 3488 Okunma
2 Yorum 22.02.2019 09:16
Reşat Nuri Erol
Faizli düzen/sistem; rizikosuz kazanç, borç, kira(7)
23.02.2019 3820 Okunma
2 Yorum 24.02.2019 10:41
Reşat Nuri Erol
Faizli düzen/sistem; FAİZ ve SELEM farkı (12)
3.03.2019 3113 Okunma
2 Yorum 03.03.2019 08:54
Reşat Nuri Erol
İstikamet yine Millî Görüş ve Adil Düzen olmalı
15.01.2019 3897 Okunma
2 Yorum 15.01.2019 03:59
Reşat Nuri Erol
2019’un Adil Düzen yılı olması dileklerimizle…(*)
2.01.2019 3535 Okunma
2 Yorum 02.01.2019 07:51
Reşat Nuri Erol
Olanlar oldu! ‘Şimdi yeni şeyler söylemek lazım’
3.01.2019 5954 Okunma
2 Yorum 03.01.2019 05:50
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen kurma görevimizi unutmayalım…
31.12.2018 4738 Okunma
2 Yorum 31.12.2018 09:10
Reşat Nuri Erol
Karşılıklı yardımlaşma ortaklık düzeni gelecektir
4.01.2019 4393 Okunma
2 Yorum 04.01.2019 06:41
Reşat Nuri Erol
Dayanışma düzeni ortaklık kooperatifleri kurulmalı
5.01.2019 4129 Okunma
2 Yorum 06.01.2019 08:19
Reşat Nuri Erol
2018 ile ilgili bir tekmil ve 2019 çalışmalarımız-2
20.01.2019 4415 Okunma
2 Yorum 20.01.2019 09:13
Reşat Nuri Erol
Beklenen denge ve düzen Adil Düzen olacaktır
21.01.2019 3836 Okunma
2 Yorum 23.01.2019 05:42
Reşat Nuri Erol
Yılmaz Bayat aday… Ekrem Şama yazıyor…
28.01.2019 4882 Okunma
2 Yorum 29.01.2019 10:14
Reşat Nuri Erol
Herkese çözümleri bir kere daha hatırlatalım...
6.02.2019 3886 Okunma
2 Yorum 06.02.2019 18:21
Reşat Nuri Erol
Yılmaz Bayat aday… Devlet Bahçeli uyarıyor!-3
4.02.2019 3060 Okunma
2 Yorum 04.02.2019 21:36
Reşat Nuri Erol
Sinan E.: Adil Düzen, benzeri olmayan bir deneme-1
22.12.2018 4619 Okunma
2 Yorum 22.12.2018 14:13
Reşat Nuri Erol
Cepsiz ceketlerini giyip yola koyuldular
1.02.2019 3640 Okunma
2 Yorum 02.02.2019 18:53
Reşat Nuri Erol
Sinan E.: Adil Düzen, benzeri olmayan bir deneme-3
24.12.2018 4847 Okunma
2 Yorum 24.12.2018 16:22
Reşat Nuri Erol
Kur’an, ilim, hayat ve her şeyin başı-sonu adalet
29.12.2018 3842 Okunma
2 Yorum 29.12.2018 16:19
Reşat Nuri Erol
Millî Görüş ve Adil Düzen eğitim sistemi gerekli
13.12.2018 4231 Okunma
2 Yorum 16.12.2018 08:23
Reşat Nuri Erol
Kooperatif ve TBMM’ndeki Yeni Hal Kanunu
8.12.2018 3931 Okunma
2 Yorum 08.12.2018 17:41
Reşat Nuri Erol
Tek çare ve çözüm kooperatif/ortaklık sistemi…
9.12.2018 4088 Okunma
2 Yorum 09.12.2018 18:22
Reşat Nuri Erol
Bize göre sorun, ADİL DÜZEN’sizlik sorunudur
14.12.2018 4955 Okunma
2 Yorum 16.12.2018 08:22
Reşat Nuri Erol
Kur’an ve ilim çalışmalarımız devam ediyor-4
25.11.2018 3988 Okunma
2 Yorum 25.11.2018 09:14
Reşat Nuri Erol
Kur’an ve ilim çalışmalarımız devam ediyor…
19.11.2018 4530 Okunma
2 Yorum 22.11.2018 09:23
Reşat Nuri Erol
‘Kooperatif(ortaklık)’ diyenleri anlıyor musunuz?-2
6.12.2018 3836 Okunma
2 Yorum 06.12.2018 06:46
Reşat Nuri Erol
Mehmet Tekelioğlu; G-20, küresel finans, zorluklar…
30.11.2018 4622 Okunma
2 Yorum 30.11.2018 11:49
Reşat Nuri Erol
Tartışan profesörler, çalışan Prof. ve ‘Adil Düzen’
1.12.2018 4020 Okunma
2 Yorum 01.12.2018 18:22
Reşat Nuri Erol
Mukayeseli Tefsir Merhalesi; Kevser Suresi Tefsiri
5.11.2018 5961 Okunma
2 Yorum 07.11.2018 10:14
Reşat Nuri Erol
Ana eksen, dayanışma, merkezle ilişki, hizmetler
29.10.2018 4292 Okunma
2 Yorum 29.10.2018 09:00
Reşat Nuri Erol
Bu seferlik bu kadar; önemli bir hamle geliyor…
30.10.2018 3925 Okunma
2 Yorum 30.10.2018 09:45
Reşat Nuri Erol
İlkelerimiz, Ekolojik Köy, Kooperatif ve Hamle
31.10.2018 3933 Okunma
2 Yorum 30.11.2018 11:57
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm ve diğerleri iflasta; çözüme bakalım
23.10.2018 3864 Okunma
2 Yorum 23.10.2018 11:36
Reşat Nuri Erol
Derin tahlillerden köklü çare ve çözümlere…
13.10.2018 4786 Okunma
2 Yorum 13.10.2018 09:46
Reşat Nuri Erol
Tek çare Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen…
14.10.2018 4152 Okunma
2 Yorum 14.10.2018 15:13
Reşat Nuri Erol
‘Ve mâ aleynâ ille’l-belâgu’l-mübîn.’ (Yasin, 36)
15.10.2018 4383 Okunma
2 Yorum 15.10.2018 15:18
Reşat Nuri Erol
Dünya Kur’an düzenine kulak verme hazırlığında
4.10.2018 3815 Okunma
2 Yorum 04.10.2018 07:47
Reşat Nuri Erol
Müslümanlar için iki yol var: Ya Adil Düzen…
25.03.2018 3050 Okunma
2 Yorum 25.03.2018 09:05
Reşat Nuri Erol
Kur’an ve ilim ana kaynağına dalmaya devam
19.03.2018 3488 Okunma
2 Yorum 20.03.2018 09:11
Reşat Nuri Erol
Erbakan, Adil Düzen, İslam’ı güncelleme ve SP
21.03.2018 3594 Okunma
2 Yorum 21.03.2018 05:57
Reşat Nuri Erol
Kosova’dan Adelina’nın Saadet Partisi’ne bakışı
8.03.2018 4604 Okunma
2 Yorum 09.03.2018 08:30
Reşat Nuri Erol
‘Erbakan’ın Saadet Partisi hangi ittifakta olmalı?’
22.03.2018 3069 Okunma
2 Yorum 25.03.2018 10:31
Reşat Nuri Erol
Hayatımızın her ânı Kur’an olmalıdır, vesselam
1.04.2018 3568 Okunma
2 Yorum 01.04.2018 08:05
Reşat Nuri Erol
Her şey Kur’an’ın dediği gibi gitmekte ve gelişmekte
4.04.2018 3113 Okunma
2 Yorum 05.04.2018 17:34
Reşat Nuri Erol
İslam’ı güncellemek dendi ya; okuyun bakalım!
13.03.2018 2800 Okunma
2 Yorum 20.03.2018 09:13
Reşat Nuri Erol
Bu yazar ve yazılarla siyaset nereye?!. Ve Erbakan
6.03.2018 3268 Okunma
2 Yorum 06.03.2018 19:51
Reşat Nuri Erol
ADİL DÜZEN TARTIŞMALARI-2 ‘ADIL DÜZEN’ BIR ÜTOPYA MI?
7.03.2018 3172 Okunma
2 Yorum 07.03.2018 08:01
Reşat Nuri Erol
Erbakan şöyle haykırırdı; sizi gidi HAİNLER…
24.02.2018 3063 Okunma
2 Yorum 25.02.2018 06:12
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen’-1; Erbakan, Kemal Öztürk, şeker!
3.03.2018 3589 Okunma
2 Yorum 03.03.2018 22:45
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen’i tartışmak-2; Erbakan’ı anarken…
4.03.2018 2885 Okunma
2 Yorum 04.03.2018 09:31
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen’i İslam düzeni olarak takdim edebiliriz
19.02.2018 3740 Okunma
2 Yorum 19.02.2018 14:47
Reşat Nuri Erol
Suriye-Türkiye; Afrin’den önce - Afrin’den sonra
27.01.2018 3034 Okunma
2 Yorum 27.01.2018 09:19
Reşat Nuri Erol
Bir bilen olarak, ‘askerin çığlığına dikkat’ derim
3.02.2018 3297 Okunma
2 Yorum 04.02.2018 07:05
Reşat Nuri Erol
Sadece İstanbul’a değil, köylere de ihanet edildi
25.10.2017 3000 Okunma
2 Yorum 26.10.2017 11:09
Reşat Nuri Erol
Mehmet Tekelioğlu; Buruk gönülleri onarmak…
2.11.2017 2853 Okunma
2 Yorum 02.11.2017 23:28
Reşat Nuri Erol
ET yani hayvancılık ve tarım meselesi ve (…)
7.11.2017 3366 Okunma
2 Yorum 08.11.2017 11:58
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a yani Kur’an düzenine yönelmeliyiz...
8.11.2017 2677 Okunma
2 Yorum 08.11.2017 07:09
Reşat Nuri Erol
“Adil Yargı Düzeni” kurulmadan ‘adalet’ olmaz
13.11.2017 3580 Okunma
2 Yorum 13.11.2017 12:07
Reşat Nuri Erol
Neler Oluyor; Neredeyiz ve Nereye Gidiyoruz?
15.11.2017 2875 Okunma
2 Yorum 15.11.2017 18:48
Reşat Nuri Erol
İki sohbetteki ‘NELER OLUYOR?’ sorusuna cevap!
10.11.2017 3234 Okunma
2 Yorum 11.11.2017 14:44
Reşat Nuri Erol
Kosova’dan Türkiye’ye bakış(1): Önce Tezler
1.12.2017 2419 Okunma
2 Yorum 01.12.2017 09:04
Reşat Nuri Erol
‘Onlar Rablerinin ayetlerini küfreden kimselerdir...’
30.12.2017 2693 Okunma
2 Yorum 30.12.2017 08:05
Reşat Nuri Erol
Kendi kazdıkları kuyuya kendileri düşecekler...
31.12.2017 3046 Okunma
2 Yorum 31.12.2017 08:09
Reşat Nuri Erol
Bundan dolayı NURİ EROL için DUA istedim…
27.12.2017 2852 Okunma
2 Yorum 29.12.2017 07:32
Reşat Nuri Erol
Nuri Dede’sine Torunu Selman Nuriler’den mesaj!
26.12.2017 3535 Okunma
2 Yorum 26.12.2017 08:14
Reşat Nuri Erol
Kudüs’ten sonra; sıra Mekke ve Medine’de mi?
11.12.2017 2935 Okunma
2 Yorum 11.12.2017 07:24
Reşat Nuri Erol
‘Kudüs: Şimdi ne olacak?’ diyen danışman ve …
12.12.2017 3261 Okunma
2 Yorum 12.12.2017 11:33
Reşat Nuri Erol
Kudüs için asıl yapılması gereken ve teferruat…
15.12.2017 3141 Okunma
2 Yorum 15.12.2017 08:25
Reşat Nuri Erol
İşte siyaset budur, Erbakan örnek olmalıdır
22.05.2017 2870 Okunma
2 Yorum 22.05.2017 10:19
Reşat Nuri Erol
Teşhis ve Tedavi; Faizsiz ve Vergisiz Ekonomi
30.05.2017 3202 Okunma
2 Yorum 30.05.2017 21:39
Reşat Nuri Erol
‘Evet, HAK GELİNCE BÂTIL GİDECEKTİR’
26.04.2017 3170 Okunma
2 Yorum 30.04.2017 10:08
Reşat Nuri Erol
‘KUR’AN VE İLİM’ olmadan hiçbir şey olmaz
5.05.2017 3760 Okunma
2 Yorum 05.05.2017 12:10
Reşat Nuri Erol
‘Yoksa siz… küfrünüze rağmen… güvende misiniz?’
24.04.2017 3455 Okunma
2 Yorum 24.04.2017 09:59
Reşat Nuri Erol
YENİAD, MÜSİAD, ASKON, faiz ve Adil Düzen
13.06.2017 3321 Okunma
2 Yorum 13.06.2017 00:36
Reşat Nuri Erol
Katar krizi; çağımızdaki bir kurt-kuzu hikâyesi
17.06.2017 3242 Okunma
2 Yorum 18.06.2017 12:57
Reşat Nuri Erol
Rabbimizin vaadi (Adil Düzen) yerine gelecektir
19.06.2017 2683 Okunma
2 Yorum 19.06.2017 09:30
Reşat Nuri Erol
Akif Emre için; İnnâ Lillâhi Ve İnnâ İleyhi Râciûn
28.05.2017 4531 Okunma
2 Yorum 28.05.2017 04:54
Reşat Nuri Erol
‘Seni de müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik’
4.06.2017 3072 Okunma
2 Yorum 04.06.2017 12:07
Reşat Nuri Erol
Kur’an’ı anlayıp uygulama merhalesine geçelim
1.07.2017 2622 Okunma
2 Yorum 01.07.2017 22:02


© 2025 - Akevler