Türkiye’nin bugün dört önemli ve çözüm bekleyen sorunu vardır demiştik.
Bu makalemizde bu çözümler üzerinde duracağız.
1
Garantili yap-işlet modeli ile Türkiye Batı ülkeleri kadar imar edilmiştir. Eğer gerekli tedbirleri alırsak çağ atlamamızda yardımcı olur. Bunun için şunları yapmamız gerekir.
a) İşletmeyi biz yapmalıyız. Alacaklılara faiz veriyormuş gibi tamamını ödemeliyiz. Diğer faizli borçlar arasına girmektedir. Dış borçlarla ilgili çözümler arasına almalıyız. Köprüler bizim olmalıdır. Tüm yatırımları en rasyonel şekilde kullanmalıyız. Yap-işlet modeli ile yapılan hastaneyi işletecektir diye kendi hastanelerimizi kapatmamalıyız. Rasyonel değilse kapatabiliriz. Atatürk Havaalanı’nı yıkıp a çöplüğe çevirmemeliyiz.
b) Bu yatırımların doğru çalışmasını sağlamak için ülkeyi dünyaya açmalıyız. Gümrükleri kaldırmalıyız, vizeleri kaldırmalıyız. Türkiye serbest bölge haline gelmeli ve doluluk oranını sağlamalıyız. Gerekirse bedava geçişleri sağlamalıyız. Sermaye şimdi bizi batırmak için buralar maksatlı olarak kötü işletmektedir.
c) Yatırımların senetlerini dünyaya satmalıyız. Tüm insanlık bu yatırımlara ortak olacak ve gelirlerinden yararlanacaktır. Türkiye merkezdedir. Konukseverdir. Çok kısa zamanda bu tesisleri dünyaya pazarlamış oluruz. Onlardan elde ettiğimiz gelirlerle dış borçlarımızı kapatabiliriz. Buradaki kârlarla faizleri ödeyebiliriz.
d) Yap-işlet sistemini ortaklığa çeviririz, iştirakçiler her zaman ayrılır veya katılırlar. Bunun için yatırımcı firmalara cazip tekliflerde bulunuruz. Kabul etmezlerse savaşı göze alır ve tek taraflı garantiyi kaldırabiliriz. Bu en son çaredir.
2
Dış borçlarla ilgili çözümü kırk senedir yazıyoruz. Tekrar edelim.
a) Diş borcu iç borca çevirmek.
b) Dolar borcunu mal borcuna çevirmek.
c) Borcu iştirake çevirmek.
d) Devletin devlete borcunu, halkın halka borcu veya ortaklığı şekline sokmak.
Bunların açıklamalarını başka makalelerimde çokça yaptığım için burada sadece temas ederek geçiyorum. Bu konuda devletimiz Diyanet İşleri’nden yararlanabilir, yurt içinde ve yurt dışında faaliyet göstererek halkı işletmelere ortak edebilirler. Hatta Papa ve diğer dinlerden bu hususta ortak siyaset teklif edilebilir.
3
Enflasyonun çözümü bu düzende çok zordur. Batı da bu sorunu çözememiştir. Onun için dünyada sık sık krizler oluşmaktadır. Faizli sistemden birden ortaklık sistemine geçilemez. Dolayısıyla faizli sistem devam edecektir. Merkez Bankaları enflasyon olursa faizi yükselteceklerdir. Biz ise enflasyonun etkilerini yok edeceğiz.
a) Devlet altın, demir, buğday ve taşınmaz bonoları çıkarır. Merkez Bankası, Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası ile kârsız alır satar, alış ile satış arasında fark koymaz, her gün arz talep kanunlarına göre fiyatı hesaplar ve ona göre alır satar.
b) Tüm ödemeler Türk Lirası ile yapılacaktır. Anlaşmalar da Türk Lirası ile yapılacaktır. Borçlanma ise altın ve diğer bonolarla yapılacaktır. Dolayısıyla halk rahatlıkla anlaşmalar yapacak ve enflasyon ekonomiye etki etmeyecektir. Tüm anlaşmalar enflasyonsuz yapıldığı için enflasyon sadece günlük muameleler için söz konusu olacaktır.
c) Halka buğday senedini kredi olarak verecek ve halk siparişlerini serbest piyasada yılbaşında yapacakları için enflasyonun etkisi olmayacak. Kâr ve zarar, vergiler yılbaşı fiyatları üzerinden olacağı için tesiri olmayacaktır.
d) Çalışana yapı senetlerinden çalışma kredisi verilecek, tam istihdam sağlandığı için üretim bol olacak ve enflasyon bitecektir.
4
Bugün Türkiye’de kriz yoktur. Gelme tehlikesinden korkulmaktadır.
Krizleri önlemek için;
a) Veresiye yerine sipariş sistemi kullanılmalıdır. Sipariş kredileri faizsiz olmalıdır.
b) Halktan nakit vergi değil üründen vergi alınmaktadır.
c) Gelir vergisi yerine istihsal ve sermaye vergisi alınmalıdır.
d) Sosyal güvenlik ve genel hizmetler halka aidatsız yapılmalıdır.
Böylece Adil Düzen’in, Adil Ekonomik Düzen’in çözüm yollarını arz etmiş olduk.