Süleyman Karagülle
Ebu Hanife ve Fıkhı
3.11.2012
7269 Okunma, 2 Yorum

 

Kur’an nâzil olurken herkes ona hayran olmuş ve onun etkisiyle iman etmişlerdi. Ne var ki Kur’an’ın nasıl uygulanacağı hakkında herhangi bir bilgileri yoktu. “Namaz kılın” diyor Kur’an ama namazı onların anlayacağı şekilde tanımlamıyordu. Kur’an’ın emirlerini nasıl yerine getireceklerini Hazreti Peygamber Cebrail’den öğreniyor ve arkadaşlarına anlatıyordu, onlar da ona uyuyorlardı.

Hazreti Peygamberin vefatından sonra vahiy kesildi, vahiy meleği gelmedi. Dört halife vahyin yerine istişareyi koydular. İstişare ediyor, peygamberler gibi fetva veriyorlardı. Sahabeler de onların ilmine ve takvalarına inandıklarından dolayı onların dediklerini peygamberin dedikleri kabul ediyorlardı.

Hilafet devri bitip saltanat devri başlayınca halk sultanlara inanmadı. Sultanların ne ilimleri ne de takvaları bu güveni vermiyordu. Herkes kendisine bir müçtehit aradı. Dört halifeden sonra “müçtehitler devri” başladı. O günkü İslâm âleminde 200 kadar müçtehit ortaya çıktı ve bunların fetvaları ile halk amel etmeye başladı.

Medine’de Malik icmaya dayalı, Irak’ta Ebu Hanife kıyasa dayalı mezhepler oluşturdular. Şafii bu iki mezhebi birleştirip yeni bir mezhep kurdu. Ahmet b. Hanbel, Malik’in mezhebini sünnete dayalı olarak devam ettirdi. Bu arada diğer mezhepler zamanla ortadan kalktı. Sünniler arasında yani sahabelerin icmaını âyet gibi kabul eden mezheplerin sayısı dörde indi.

Hicri dördüncü asırda Türk hükümdarlar hiçbir yetkileri olmadığı halde içtihadı yasaklamışlardır. Bundan dolayı bin sene Kur’an düzeni uykuya girdi. Kur’an düzeninin önceki dinlerden tek farkı içtihat ve icma müesseselerini getirmiş olmasıdır. İçtihadı kaldırınca Kur’an’ın temel emri askıya alınmış oldu.

Müçtehitler o zamana kadar öylesine güçlü içtihatlar yaptılar ki, içtihatları yalnız Müslümanlara değil tüm insanlığa hidayet olmuştur. Avrupa’daki bütün inkılâplar o müçtehitlerin fıkhına dayanmıştır. Serbest sözleşme sistemi ile onlar içtihadı diriltmişlerdir.

Sanayi inkılâbının gerçekleşmesi ile bin sene önce yapılan içtihatlar sorunları çözememiş ve yeryüzü karanlık dönemine girmiştir. Sorunlar çözülemeyince “zina, faiz, rüşvet ve gizli örgüt” meşru hâle getirilmiştir; “açlık, işsizlik, çevre kirliliği ve köylerin boşalması” gibi âfetler insanlığı kasıp kavurmaktadır.

Tarih böyle karanlık günlerle ve dönemlerle doludur. Bin yılda bir azimet sahibi peygamber gelir, yeni kitap getirir ve yeryüzünü aydınlatır, ömrü dolunca yaşlanır ve insanlık karanlık günlere girerdi. Tekrar peygamber gelir, yeni kitap getirir ve yeniden sabah olurdu.

Bugün ise yeni peygamber gelmeyecek ve yeni kitap inmeyecektir.

Bugün müsbet ilmin öğretileri içinde Kur’an ve diğer ilâhi kitaplar yorumlanacak ve yeni içtihat ve icmalarla yeniden sabah olacak ve ortalık ilâhi nurla aydınlanacaktır.

Kur’an’ı bugünkü müsbet ilimlerle yorumlayan kimselere Kur’an “elbablı Rasihler” diyor. Fıkıhçılar bunlara “müçtehit” dediler.

Müçtehit demek Kur’an’ı bugünkü ilimlere göre yorumlayan ve uygulayan kimse demektir. Bugünkü ilimler “matematikle” öğrenilir, Kur’an “usul-ü fıkıhla” yorumlanır, sorunlar “içtihatla” çözülür, uygulama ise “ortaklık muhasebesi” ile yapılır.

Bunları öğrenecek araştırmacılara ihtiyaç vardır.

Kur’an “ilmedin” diyor yani kendiniz bulun diyor; “taallüm ediniz” demiyor.

İçtihat başkaları için yapılmaz.

Kendin uygularsın, içtihadı orada yaparsın.

Bunun için önce bir yüz hanelik bir semt kooperatifi kuracağız. Bu semtin bir bakkalı bir de imalathanesi olacak. “Adil Düzen”e göre üretecekler ve kendilerine verilen semt senedi ile bakkallarında istedikleri malları alacaklardır. Ondan sonra ahşap evler üreten fabrika kuracağız. Orada üretilen evler ile dinlenme siteleri oluşturulacak. Yine bu evlerle İstanbul’da mala-mal çarşısı kurulacak, sonra yüz dairelik işyerleri oluşturulacak. En sonunda İpek Yolu yeniden canlandırılarak insanlığa “Adil Düzen” ulaştırılacaktır.

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org (0532) 246 68 92

 

 


YorumcuYorum
Sam Adian
03.11.2012
22:52

RUHÜ'L-KUDÜS: " روح Ruh" ve " القدس kudüs" sözcüklerinden meydana gelmiş bir izafet (belirtili isim tamlaması) olan ve Kur'an'da dört yerde geçen "Ruhü'l-Kudüs" ifadesi, "kudüsün ruhu" demektir. Bu ifadenin bir sıfat tamlaması olarak "kutsal ruh" olarak çevrilmesi yanlış, hatta büyük bir cinayettir. Bu ifade ile ilgili olarak klâsik eserlerde ciddî bir tahlile dayanmayan, tamlamanın yapısına aykırı ve tamlamayı oluşturan sözcüklerin anlamlarına uymayan birçok açıklama mevcuttur. Ne yazık ki, bunun sonucu olarak "Ruhü'l-Kudüs" ifadesi hakkında ileri sürülmüş birçok yanlış anlam elden ele, dilden dile dolaşmaya devam etmektedir. Bazi Klasik açıklamalar: ZEMAHŞERÎ: "Ruhü'l-Kudüs", "er-Ruhu'l-Mukaddeseti (Tertemiz Ruh)" demektir. Bununla İsa'nın ruhu kastedilir. Çünkü İsa'nın ruhu babanın belinde ananın rahminde kirlenmemiştir. Denildi ki: Ruhü'l-Kudüs, Cebraildir. Ruhü'l-Kudüs, İncil'dir. Ruhü'l-Kudüs, İsa'nın ölüleri diriltirken okuduğu İsm-i A'zamdır. (Keşşaf; 1/294) Beyzavi de Zemahşeri'nin dediklerini aynen nakletmiştir. RAZÎ: Rûh`dan Maksat; âlimler ayetteki "rûh" kelimesi üzerinde bazı görüşler belirterek ihtilâf etmişlerdir. Razi’ konuyu biraz daha “ruhçu” bir mecraya taşımayı tercih etmiştir. (Razi, Mefatihü'l-Gayb; Bakara 87. ayet ile ilgili açıklama) KURTUBÎ: "Ruhü'1-Kuds" Ebû Mâlik ile Ebû Salih'in İbn Abbâs'tan, Ma'mer'in de Katade'den rivayetine göre Cebrail Aleyhisselam'dır. "Ve biz onu Ruhü'l-Kudüs ile takviye ettik." Hasan b. Sabit de şöyle demiştir: "Cibril de aramızda Allah'ın rasûlüdür Ve o Ruhu'l-Kuds'tür; bunda hiçbir kapalılık yoktur." Konuyla ilgili detaylar için Bknz. Kurtubi; Bakara/87. ayet ile ilgili açıklamaları Görüldüğü gibi, "Ruhü'l-Kudüs" ifadesine verilen anlamlar "Denildi ki" temeli üzerine kurulmuş, ancak bu sözleri diyenlerin kimliği de, bu dediklerini hangi delile dayanarak söyledikleri de açıklanmamaktadır. Yani bu ifadelerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur; hepsi zandan ibarettir ve dolayısıyla hiç birisi gerçeği yansıtmaz. "Ruh" ve "Kudüs" kelimelerinden oluşan "Ruhü'l-Kudüs" tamlamasının anlamak için önce bu tamlamayı oluşturan kelimeleri tek tek ele almak faydalı olabilir الرّوح RUH "Ruh" sözcüğünün esas anlamı "can (vücudu diri tutan cevher)" demek olduğu rivayet edilir. (Lisanü'l-Arab; c. 4, s. 290. Ruh mad.) Ancak kelime Kur'an'da bu anlamda değil, "üçüncü taraf müdahale yöntemi, vahiy" anlamında kullanılmıştır. (Tebyinü'l-Kur'an; c:1, s:482-490) القدس KUDÜS "Kudüs" kelimesinin ne anlama geldiği ile ilgili olarak iki olasılık söz konusudur: 1- Kelimenin "temizlik" anlamındaki "kuds" kelimesinden geldiği kabul edilirse, "kudüs" kelimesi de "temiz" anlamına geliyor demektir. "Kuds" kelimesi ve onun "mukaddes", "mukaddesat", "nükaddisü" gibi türevleri Kur'an'da on bir yerde geçmektedir. 2- Kelimenin Allah'ın isimlerinden biri olarak Kabul edilen " قدّوس Kuddüs" sözcüğünden bozulduğu kabul edilirse, "kudüs" sözcüğü de "tüm kirliliklerden arınık, tertemiz" anlamına geliyor demektir. Özel olarak kullanılan "Kuddüs" kelimesi, Haşr suresinin 23. ve Cuma suresinin 1. ayetlerinde olmak üzere Kur'an'da iki yerde geçmektedir. "Ruh" ve "kudüs" kelimelerinin anlamları belli olduğuna göre, "Ruhü'l-Kudüs" tamlamasının anlamının da yukarıdaki her iki anlamdan hangisinin kabul edileceğine bağlı olarak iki şıklı olabilir: 1- "Kudüs" kelimesinin anlamının "temiz" olduğu kabul edilirse, "Ruhü'l-Kudüs" tabiri de "temizin canı" demek olur ki, bu ifade anlamsızdır. Lâkin klâsik eserlerde " رجل صِدق Racülün sıdkın" ve " خاتم الجود hatimi'l cud" şeklindeki iki tamlamanın Araplar tarafından kullanılmış olduğu hususu yer almaktadır. Bu tamlamalar yapısal olarak birer isim tamlaması olmalarına rağmen sıfat tamlaması gibi kabul edilmişler ve ona göre anlamlandırılmışlardır. Bir isim tamlaması olan "Ruhü'l-Kudüs" ifadesi de, eğer klâsik eserlerde belirtilen istisnai örneklere eklenir ve kural dışı olarak sıfat tamlaması kabul edilirse, bu zorlamayla tamlamanın manası "temiz can" demek olur. "Ruh" sözcüğünün yerine "vahy [ilâhî bilgi]" konduğunda ise "Ruhü'l-Kudüs" de "Temiz ilâhî bilgi, Allah'tan gelen temiz bilgi" anlamına gelir. "Ruhü'l-Kudüs" tamlamasının bu anlamıyla eş anlamlı olan bir diğer tamlama da "er-Ruhü'l-Emin (güvenilir, sağlam ilâhî bilgi)" tamlamasıdır. Bu tamlama Şuara suresinde yer almaktadır: Şuara 192-194: Kesin olan şu ki, o, âlemlerin Rabbinin indirmesidir. Onunla, uyarıcılardan olasın diye senin kalbine "er-Ruhü'l-Emin (Güvenilir Ruh)" indi. 2- Allah'ın isimlerinden Kabul edilen "el-Kuddüs"ün zamanla halk ağzında değişerek "Kudüs" şekline dönüştüğü varsayılırsa, "Ruhü'l-Kudüs" tamlamasının anlamı da "Tertemizin (tüm eksikliklerden temizlenmiş olan Allah'ın) ruhu (canı), vahyi, bilgisi" demek olur. Nitekim klâsik tefsircilerden Mücahit ve Rebii de "el-Kudüs" kelimesinin Allah'ın isimlerinden biri olduğunu söylemişlerdir. Sonuç olarak, "kudüs" kelimesinin geliş yerinin farklılıklarını da hesaba katarak kelimelerin anlamlarından yola çıkmak suretiyle, "Ruhü'l-Kudüs" ifadesinin Vahiy yöntemi olduğu bu ifadenin geçtiği ayetlerden de kolayca anlaşılmaktadır. (Bakara 87, Bakara 253, Maide 110, Nahl 102) Böyle olmasına rağmen mevcut manalandırma yöntemlerinin tamamen “denildi ki” rivayetlerine dayandırılması sebebiyle Nahl suresinin 102. Ayetinde geçen “Ruhü'l-Kudüs"ün "Cebrail" olduğu peşin kabulü sebebiyle: "Onlara de ki: Kur'an'ı Cebrail, iman edenlere sebat vermek, Müslümanlara bir hidayet ve bir müjde olmak için Rabbinin katından hak olarak indirdi" şeklinde algılanmaktadır. Oysa ayette "Ruhü'l-Kudüs"ün indirmesi değil, inmesi söz konusudur. Ayetin birilerine cevap niteliğinde olduğunu da unutmamak gerekir. ER-RUHÜ'L-EMÎN Bu ifade Kur'an'da bir tek yerde geçmektedir: Şuara 192-194: Kesin olan şu ki o, âlemlerin Rabbinin indirmesidir. Onunla, uyarıcılardan olasın diye senin kalbine "er-Ruhü'l-Emîn (Güvenilir Ruh)" indi. 193. ayette bir sıfat tamlaması olarak "er-Ruhü'l-Emîn" şeklinde yer alan bu ifade, bir isim tamlamasıymış gibi "ruh ül emin" şeklinde telâkki edilmekte ve böylece büyük yanlışlıklara sebebiyet verilmektedir. Nitekim Kur'an'ın Cebrail adındaki melek tarafından indirildiği yolundaki peşin kabule dayanan geleneksel anlayış, 193. ayeti "Onu Ruhü'l-Emin (Cebrail) indirdi" şeklinde anlaşılmasına yol açmıştır. Oysa bu meal, ayetin lâfzî manasına uygun olmadığı gibi, hem 192. ayetteki "O, âlemlerin Rabbinin indirmesidir" ifadesiyle hem de Kur'an'ın indirildiğini bildiren yüzlerce ayetle de çelişmektedir. Ayrıca Kur’an da “Ruh” kavramının “Kelime”ye atfedildiği de unutulmamalıdır. Cibril veya Cebril "Ruhü'l-Kudüs" ve "er-Ruhü'l-Emîn" ifadelerinden sonra zorunlu olarak Kur'an'daki "Cibril" kelimesine de bakmak gerekmektedir. Çünkü “denildi ki” şekilndeki nakillere dayandırılan inanca göre "Ruhü'l-Kudüs", "er-Ruhü'l-Emîn" ve "Cibril" aynı şey olarak, yani Allah'tan vahiy getiren, Kur'an'ı indiren melek olarak kabul edilmektedir. Bu konuda İbn-I Kesir ve Razi’nin değerlendirmelerinin yanısıra pek çok kaynak vardır ve zaten bunların tümü sadece önkabule dayalı bir yanlıştan başka bir şey değildir. Klasik tahliller çoktur. Arapçada " جبرائيل cebrail"den başka " جبريل cibril" şeklinde de sık kullanılan ve on üç tane söyleniş biçimi olan kelimenin kökeni ile ilgili olarak araştırmacılar iki ihtimal üzerinde birleşirler: 1- Kelime, " جبر cebr" ve " ئيل iyl" kelimelerinden oluşmaktadır. "İyl" eski Arapçada "Allah" demek olduğu için tamlama halindeki "cibril, cebril veya cebrail" kelimeleri "Allah'ın gücü, onarımı" manasını taşır. 2- Aslı İbranice olup Arapçaya sonradan girmiş olan kelime çekimsizdir. İbranicede "cebr" kelimesi "kul", "il" kelimesi de "Allah" demek olduğu için, kelime tamlama hâlinde "Allah'ın kulu" anlamına gelir. Burada "cebr" kelimesi, "güçlü insan" manasındadır. Kelimenin arapça kökenli olması kuvvetle muhtemeldir. الجبر CEBR İbn-i Menzur, Lisanü'l-Arab adlı eserinde "cbr" maddesine Yüce Allah'ın "Cebbar [yapılmasına karar verdiği şeyi zorla yaptıran / en iyi onarımı yapan]" adı ile başlamış ve "cebr" sözcüğünün "büyüklük, zorbalık" anlamlarını beyan ettikten sonra bu sözcüğün temeline ait bilgileri çok ayrıntılı olarak vermiştir. (Lisan ül Arab; c:2, s:14-18) (Daha geniş bilgi için Tacü'l-Arus; c:6, s:158-162, Müfredaat, Ragıb el Isfehani) ئيلİYL "İyl" sözcüğü İbraniceden Arapçaya geçmiş olup her iki dilde de anlamı "Allah" demektir. Bu durumda, "cibril - cebril" sözcüğünün Arapça ve İbranice dillerinde iki kelimeden tamlama yapılmak suretiyle meydana getirilmiş, tıpkı "Ruhü'l-Kudüs" gibi bir ifade olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarz tamlamaların Arapçada kullanılan İsrail, İsrafil, İsmail, Mikail, Azrail gibi başka örnekleri de vardır. "Cibril" sözcüğünü oluşturan "cebr" ve "iyl" sözcüklerinin her ikisi de Arapça söylenecek olursa, sözcük "cibrullahi" şeklini alır. Bu sözcüğün tamlama hâlindeki anlamı da "Allah'ın onarımı" yani "vahyin kişileri ve toplumları onarması" demek olur Bakara 97 ve Tahrim 4 teki ifadeler bunun için iyi bir örnek teşkil ederler. Dileyen ayetleri inceleyebilir. Netice itibariyle Kur'an'da Kur'an'ın indirilmesi, kitabın indirilmesi, ayetlerin indirilmesi, surelerin indirilmesi, Vahyin indirilmesi, hikmetin indirilmesi, Tevrat'ın indirilmesi, İncil'in indirilmesi, Furkan'ın indirilmesi ile ilgili üç yüz civarında ayet mevcuttur. Bu ayetlerin hepsinde de bunları indirenin Rab olduğu bildirilmektedir. Kur'an'ı Ruh veya buna benzer bir başkasının indirdiğini bildiren hiçbir ayet yoktur, olamaz da. Kur’an kendisiyle çelişen bir kitap değildir. Şimdi, söyler misiniz “Melek CEBRAIL” nereden çıkıyor ve Peygamber Cebrail'den nasıl öğrenmiş oluyor?

Vesselam

ozer atac
20.11.2012
18:09

1- TERCİHLERDE ARACILIK, "SATIŞ SONRASI SERVİS" GEREĞİDİR; İLK KULLANIMTERCİHİ, VAATLERLE CAZİP KILINIR. VAATLERİN GARANTİSİ SERVİSTİR.

2- SÜRELİ OLAN ŞEYİN (SON KULLANIM TARİHİ), SÜREYİ TAMAMLAMASI, İMALATÇININ GARANTİSİDİR. İMALAT VE KULLANICININ UZAKLIĞI, SATICIYI-ARACIYI ZORUNLU KILMAKTADIR.

3- ŞİMDİ, DOĞRUDAN SATIŞ DÖNEMİNDEYİZ; BAŞLANGIÇTAKİ "ŞAH DAMARIMIZDAN YAKINLIK " BUNU TEYİD EDER.

4-ARACILIK İNDİRGEMEKTİR; KAYIP İÇERİR, KAYIPLARA ARZEDİLİR.





Çok Yorumlanan Makaleler
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 42230 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Süleyman Karagülle
D E R G I !
29.04.2017 9979 Okunma
18 Yorum 16.05.2017 08:11
Süleyman Karagülle
Kesin Sonuç
7.06.2018 6366 Okunma
12 Yorum 12.06.2018 03:32
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 27967 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Süleyman Karagülle
İnsanlık anayasası - Sam Adian'a cevap
24.02.2016 13435 Okunma
10 Yorum 26.02.2016 00:34
Süleyman Karagülle
Ne değil, Nasıl
26.05.2018 4986 Okunma
10 Yorum 28.05.2018 13:30
Süleyman Karagülle
İstihare; “EVET/HAYIR” manası nedir?
26.02.2017 10870 Okunma
9 Yorum 04.08.2017 21:52
Süleyman Karagülle
Adil Düzen Partisi'nin kuruluş tartışması
6.08.2011 19830 Okunma
9 Yorum 06.02.2016 17:34
Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013 10136 Okunma
9 Yorum 13.04.2013 08:44
Süleyman Karagülle
Önemli değil
11.05.2019 5904 Okunma
9 Yorum 13.05.2019 08:00
Süleyman Karagülle
Merkezi Yönetim
28.03.2019 4464 Okunma
8 Yorum 29.03.2019 15:10
Süleyman Karagülle
İstişare
2.11.2013 9948 Okunma
8 Yorum 13.11.2013 11:10
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 29495 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Süleyman Karagülle
Dershaneler
7.12.2013 10592 Okunma
8 Yorum 08.04.2014 09:25
Süleyman Karagülle
Milli Güvenlik Kurulu
5.06.2018 4338 Okunma
8 Yorum 05.06.2018 19:35
Süleyman Karagülle
İlkeler
12.03.2018 5531 Okunma
8 Yorum 18.03.2018 14:30
Süleyman Karagülle
Hatalarımız
10.03.2018 4850 Okunma
7 Yorum 11.03.2018 21:45
Süleyman Karagülle
Denge
23.04.2018 5003 Okunma
7 Yorum 25.04.2018 13:00
Süleyman Karagülle
Dolar ve Faiz Oyunu
3.06.2018 4718 Okunma
7 Yorum 04.06.2018 03:17
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin sözcüsü
8.03.2019 5493 Okunma
7 Yorum 09.03.2019 00:46
Süleyman Karagülle
Başarının sırrı
16.05.2019 5485 Okunma
7 Yorum 17.05.2019 22:22
Süleyman Karagülle
İleriyi Görmek
4.04.2019 4875 Okunma
6 Yorum 05.04.2019 21:43
Süleyman Karagülle
Çin Virüsü Dünyayı Kurtarabilir!
17.02.2020 5609 Okunma
6 Yorum 23.03.2020 09:49
Süleyman Karagülle
Seçim sonuçları
3.06.2018 4564 Okunma
6 Yorum 04.06.2018 12:33
Süleyman Karagülle
Huy
6.05.2018 5283 Okunma
6 Yorum 07.05.2018 15:06
Süleyman Karagülle
Hesaplar yanlış
3.04.2018 5255 Okunma
6 Yorum 03.04.2018 22:20
Süleyman Karagülle
Yapacaklarımız
10.03.2018 4621 Okunma
6 Yorum 12.03.2018 16:33
Süleyman Karagülle
Oyuna Oyun
31.07.2018 5100 Okunma
6 Yorum 01.08.2018 23:59
Süleyman Karagülle
Kaşıkçı hikayesi
1.11.2018 4671 Okunma
6 Yorum 01.11.2018 21:26
Süleyman Karagülle
Ekrem Şama’ya; Seninki Hiç Olmaz!
3.06.2017 6307 Okunma
6 Yorum 30.07.2017 00:29
Süleyman Karagülle
Darbeyi Kim Yaptı?
8.10.2016 11721 Okunma
6 Yorum 11.10.2016 13:15
Süleyman Karagülle
Vergisiz Ekonomi
27.05.2017 6459 Okunma
6 Yorum 31.05.2017 01:20
Süleyman Karagülle
Davet
25.04.2015 11480 Okunma
6 Yorum 27.04.2015 10:03
Süleyman Karagülle
İdam ve Öcalan
25.06.2016 12100 Okunma
6 Yorum 02.07.2016 12:02
Süleyman Karagülle
Akevler
14.07.2013 18792 Okunma
6 Yorum 22.07.2017 20:36
Süleyman Karagülle
Fıkha Göre Yeni Hükümet
14.06.2015 14266 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 16:16
Süleyman Karagülle
Putin Müslüman Oldu
21.03.2015 13965 Okunma
5 Yorum 24.03.2015 11:50
Süleyman Karagülle
Çanlar kimin için çalıyor?
19.07.2014 9424 Okunma
5 Yorum 22.07.2014 09:12
Süleyman Karagülle
Niçin?
4.07.2018 5784 Okunma
5 Yorum 04.07.2018 22:58
Süleyman Karagülle
Kim yönetiyor?
30.06.2018 5096 Okunma
5 Yorum 01.07.2018 21:57
Süleyman Karagülle
Siyaset ve kurallar
5.04.2018 5508 Okunma
5 Yorum 06.04.2018 08:13
Süleyman Karagülle
Gül Adil Düzen’e sahip çıkmalı
6.04.2018 5138 Okunma
5 Yorum 06.04.2018 23:39
Süleyman Karagülle
İstishab gerek
20.04.2018 4896 Okunma
5 Yorum 21.04.2018 11:30
Süleyman Karagülle
Kimse Anlamak mı İstemiyor, ya da Biz mi Anlatamıyoruz!
31.05.2020 4687 Okunma
5 Yorum 01.06.2020 12:20
Süleyman Karagülle
Avrupa Birliği
14.03.2019 5545 Okunma
5 Yorum 16.03.2019 22:33
Süleyman Karagülle
Ekseriyetin marifeti
7.05.2019 5841 Okunma
5 Yorum 08.05.2019 22:07
Süleyman Karagülle
Allah’tan başka melce yoktur
24.04.2019 5961 Okunma
4 Yorum 25.04.2019 19:00
Süleyman Karagülle
Anormal Türkiye
7.02.2019 5080 Okunma
4 Yorum 10.02.2019 10:37
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin oyunu
7.11.2018 5730 Okunma
4 Yorum 08.11.2018 00:13
Süleyman Karagülle
Ne yapmamız gerekiyor?
6.08.2020 4255 Okunma
4 Yorum 08.08.2020 20:00
Süleyman Karagülle
Koronavirüs bahanesiyle intihara gidiliyor!
13.04.2020 4506 Okunma
4 Yorum 29.04.2020 02:01
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 3593 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Hesap Sorma
5.03.2018 4456 Okunma
4 Yorum 07.03.2018 11:58
Süleyman Karagülle
Yenilik
6.03.2018 4081 Okunma
4 Yorum 07.03.2018 23:36
Süleyman Karagülle
VARSAYIM-2
2.05.2018 4537 Okunma
4 Yorum 02.05.2018 23:12
Süleyman Karagülle
Anketler
16.05.2018 3804 Okunma
4 Yorum 16.05.2018 23:37
Süleyman Karagülle
KİM KAZANACAK?
8.06.2018 3983 Okunma
4 Yorum 11.06.2018 00:24
Süleyman Karagülle
Seçim sonrası
21.06.2018 3874 Okunma
4 Yorum 21.06.2018 14:09
Süleyman Karagülle
Mümin Olmak; Mümin Kimdir?
3.06.2017 5547 Okunma
4 Yorum 05.06.2017 10:41
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sistemi
26.11.2016 10559 Okunma
4 Yorum 29.11.2016 07:17
Süleyman Karagülle
AK Parti'nin Medine Dönemi!
13.09.2014 7800 Okunma
4 Yorum 16.09.2014 08:43
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sisteminin Delilleri
21.05.2016 12047 Okunma
4 Yorum 22.05.2016 18:44
Süleyman Karagülle
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
20.09.2015 11735 Okunma
4 Yorum 23.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Düşen Uçak ve Suriye Meselesi
29.11.2015 12298 Okunma
4 Yorum 08.12.2015 06:11
Süleyman Karagülle
Kur’an ve İki Lider; Putin ve Erdoğan
2.01.2016 10029 Okunma
4 Yorum 08.01.2016 15:13
Süleyman Karagülle
İran'da zelzele ve teklif
20.04.2013 10611 Okunma
4 Yorum 25.04.2013 18:26
Süleyman Karagülle
Aşiret / Ocak
14.04.2012 7867 Okunma
4 Yorum 20.04.2012 17:06
Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010 10807 Okunma
4 Yorum 07.06.2010 22:20
Süleyman Karagülle
Bundan sonra ne yapmalıyız?
17.03.2012 5964 Okunma
4 Yorum 19.03.2012 21:18
Süleyman Karagülle
REJİMLER
21.03.2012 3548 Okunma
4 Yorum 22.03.2012 20:21
Süleyman Karagülle
SÜRME YETKİSİ
1.04.2012 7702 Okunma
4 Yorum 05.04.2012 21:36
Süleyman Karagülle
AKİD VE AHD
2.04.2012 7817 Okunma
4 Yorum 06.04.2012 18:38
Süleyman Karagülle
100 Daire-2
7.04.2012 5923 Okunma
3 Yorum 08.04.2012 16:45
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA ORTAKLIĞI
11.03.2012 6153 Okunma
3 Yorum 11.03.2012 17:31
Süleyman Karagülle
AB Krizi
19.11.2011 5694 Okunma
3 Yorum 04.12.2011 22:57
Süleyman Karagülle
GİRİŞİM/Cİ (Bir Tartışma Konusu)
31.12.2011 9571 Okunma
3 Yorum 05.01.2012 13:32
Süleyman Karagülle
KÜRT SORUNUNU KİMLER ÇÖZER?
28.03.2012 6921 Okunma
3 Yorum 30.03.2012 13:30
Süleyman Karagülle
TARTIŞMA
25.04.2012 5385 Okunma
3 Yorum 02.05.2012 18:22
Süleyman Karagülle
İşsizlik sorunu
1.09.2012 4921 Okunma
3 Yorum 03.09.2012 13:18
Süleyman Karagülle
Suriye Sorunu ve Başkanlık
12.12.2015 6948 Okunma
3 Yorum 20.12.2015 07:10
Süleyman Karagülle
Devlet Başkanı ve Yönetimde Uyum
28.11.2015 7700 Okunma
3 Yorum 01.12.2015 08:36
Süleyman Karagülle
Üçüncü Binyıl Uygarlığı
31.10.2015 11227 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:54
Süleyman Karagülle
PKK, Kürtler ve Yapılması Gereken
7.11.2015 9825 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:52
Süleyman Karagülle
TAVSİYE: Allah’ın Emrine Uyuyoruz
12.09.2015 7277 Okunma
3 Yorum 22.09.2015 23:48
Süleyman Karagülle
Koalisyon ve Çözüm
4.07.2015 11197 Okunma
3 Yorum 24.07.2015 23:29
Süleyman Karagülle
Çağımızda Cihad
7.07.2015 10853 Okunma
3 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Yeniden Seçim
25.07.2015 12283 Okunma
3 Yorum 29.07.2015 03:01
Süleyman Karagülle
Ahmet Davutoğlu’nun Hatası
14.05.2016 13678 Okunma
3 Yorum 17.05.2016 07:37
Süleyman Karagülle
15 Temmuz 2016 Neden Yapıldı?
17.07.2016 13554 Okunma
3 Yorum 19.07.2016 19:47
Süleyman Karagülle
Tesviye mi Tasfiye mi?
1.09.2016 13788 Okunma
3 Yorum 22.09.2016 19:58
Süleyman Karagülle
AK Parti’ye Tuzak!
11.04.2015 11133 Okunma
3 Yorum 13.04.2015 12:32
Süleyman Karagülle
Cumhuriyet’in DNA’ları
14.03.2015 7178 Okunma
3 Yorum 18.03.2015 10:45
Süleyman Karagülle
Kuran'ı Doğru Anlamak
30.05.2015 13540 Okunma
3 Yorum 27.11.2016 18:52
Süleyman Karagülle
Korkunç Kriz ve Çaresi
16.05.2015 10632 Okunma
3 Yorum 22.05.2015 11:29
Süleyman Karagülle
Avrasya Ekonomik Birliği
3.01.2015 10391 Okunma
3 Yorum 14.01.2015 08:18
Süleyman Karagülle
Kur’an Ekonomisi
3.12.2016 11442 Okunma
3 Yorum 05.12.2016 13:19
Süleyman Karagülle
Kuran'a İman ve Uymamız Gereken Dört İlke
5.11.2016 10063 Okunma
3 Yorum 13.11.2016 13:12
Süleyman Karagülle
Kürtler
10.06.2017 4248 Okunma
3 Yorum 11.06.2017 21:26
Süleyman Karagülle
Savaşa Doğru
25.03.2017 5288 Okunma
3 Yorum 25.03.2017 17:59
Süleyman Karagülle
Vikipedi Sorunu: Önce Yapmak… Sonra…
22.07.2017 5195 Okunma
3 Yorum 28.07.2017 11:03


© 2025 - Akevler