İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu; “İsrail Devleti, düşmanlarının nükleer silaha sahip olmasına asla izin vermeyecektir...” 21/03/2018
Ve
“İsrail, ilk kez 2007 yılında Suriye'de nükleer reaktör olduğundan şüphelendiği bir tesisi hava saldırısıyla yok ettiğini kabul etti.
İsrail ordusu, Şam'ın 450 kilometre kuzeydoğusundaki Deyr ez Zor eyaletinde bulunan ve inşası tamamlanmaya yakınlaşmış El Kubar tesisine yönelik bir hava operasyonu düzenlediğini açıkladı…
5 Eylül 2007'de saat 22.30'da sekiz jet İsrail'in güneyindeki iki üsten havalandı ve !Akdeniz ve Türkiye-Suriye sınırı! üzerinden Deyr Ez Zor'a doğru uçmaya başladı. Jetler dört saat sonra, ordunun açıklamasına göre reaktörü kullanılamaz hale getirdikten ve geri dönülemez biçimde hasar verdikten sonra geri döndü…
Savunma Bakanlığı, hava saldırısının üzerinden 10 yıl geçtikten sonra doğrulanmasının ülkesinin düşmanlarına bir mesaj olduğunu söyledi. Bakan Avigdor Liberman yaptığı yazılı açıklamada, "Düşmanlarımızın istekleri son yıllarda arttı, ancak ordumuzun ve hava kuvvetlerimizin gücü ve istihbaratımızın kabiliyeti 2007 yılına kıyasla büyüdü…" 21/03/2018
Şimdi sizinle 1970’lerin sonuna gideceğiz. Yer Irak..?
Fransa ve Irak’ın ortaklaşa inşa etmeye çalıştığı nükleer reaktör MOSSAD’ın yakın takibindeydi. İsrail, Irak’ın bu tesisi kendilerini vurmak adına bir nükleer bomba geliştirmek için kurulduğunu düşünüyordu. Bu nükleer tesisin faaliyete geçmeden derhal imha edilmesi gerekiyordu. İsrail, dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan’a bu nükleer tesisin imhası için İsrail/ABD birlikte bir saldırı planı hazırlama teklifini sundu. Lakin Reagan ve ekibi bu plana sıcak bakmadı. İsrail hiç beklemeden kendi saldırı planını hazırladı. İsrail ilk saldırı tarihini 10 Mayıs 1981 olarak belirledi.
Ancak o tarihlerde yapılacak Fransa seçiminden galip gelecek yeni yönetimle anlaşarak, hiç saldırıya gerek kalmadan bu işi çözebilirim seçeneği yüzünden biraz beklemeye karar verdi. Fransa’da seçim bitti. Lakin İsrail’in kendi evinde yaptığı bu hesap Fransız çarşısına uymadı. Yani Fransa’nın geri adım atmaması ile bu beklenti suya düşmüş oldu. Bunun üzerine zamanın İsrail devlet başkanı Menachem Begin, tekrar saldırı emri verdi. Bu sefer tarih 7 Haziran 1981 Pazar’dı. Bu tarih iki açıdan önemliydi.
1/ Reaktörün hizmete girmesine çok az bir vakit kalmış olması.
2/ Reaktörün inşasında çalışan Fransız teknisyenlerin Pazar günü çalışmaması. (İsrail yine de, böylesine bir saldırıda Fransa ile karşı karşıya gelmek istemiyordu.)
Saldırı grubu; 8 adet F-16A Netz ve 6 adet F-15A Baz uçağından oluşuyordu. F-16’ların yükleri 3 adet büyük boy yakıt tankı (2500 km başka ülke toprakları) , 2 adet 1000 kilogramlık Mk-84 bombası ve yakın mesafe savunması için 2 adet Aim-9 Sidewinder füzesinden oluşuyordu…
Saldırı; Tel Aviv’in doğusunda bulunan Negev çölündeki üslerden havalanan jetlerle yapılan, Bağdat’ın 20 kilometre güneydoğusundaki Osirak nükleer deneme reaktörü yaklaşık 80 saniye (1,5 dakika) süren saldırıda tamamen imha edilir. 8 F-16 savaş uçağı birer tondan 16 ton bomba bırakır.16 bombadan, 1’i hariç 15’i tam isabet bulur…
Osirak saldırısının (Opera Operasyonunun) çok önemli üç özelliği;
1/ Bu saldırı (operasyon), F-16’ların havadan karaya kullanıldığı ilk operasyon olma özelliğini taşıması.
2/ Kendi toprakları dışında bu kadar uzun mesafeli (2500 km) uçuş yapıp, bu kadar başarılı bir saldırı gerçekleştirip, kayıp vermeden geri dönebilmesi özelliği bakımından bu operasyon askeri havacılık tarihinin en başarılı ve önemli harekatları arasında anılmasına sebep olmuştur.(( Yıl 1981 ve Tam 37 yıl önceki teknoloji ile ))
3/ Fransa’ya rağmen, Fransa’nın yürüttüğü bir projeye karşı yapılmış olması..!
Sonuç olarak;
Batılıların, Irak ve Suriye işgallerinden birincil gayesi; Önce çok ölümlü kaoslar çıkarmak, sonrasında büyük göçler ve sürgünlerdir..!? Dedikten sonra gelelim bunca izahattan ve malumattan sonra ereceğimiz muradımıza.
İsrail işaret veriyor, "burası ABD’nin dolayısıyla benim" diyor. Neresi? Suriye’nin Deyr Ez Zor kenti. Deyr Ez Zor, o günlerden bu günler için belirlenmiş bir kenttir. Peki, bu demektir? Bu, zenginlik kaynakları bakımından harikulade bir şehir demektir. ABD/İsrail ikilisi burayı bir şekilde istila edecek, yerleşecek demektir.
Aynı şekilde Irak’ın Osirak kentide zengin petrol rafinerilerine erişim bakımından çok kritik bir yerdedir. Anlaşılıyorum değil mi..?
Peki, İsrail üst düzey hükümet yetkililerinin bu günlerde yaptığı açıklamalardan ve yaptığı itiraflardan ne anlayacağız..?
Sorusunu cevaplamadan önce şu realiteyi aklımızın en hatırlanabilir yerine iğnelememiz gerekmektedir;
“(Türkiye’de dahildir buna) An itibari ile İsrail’in yakın çevresinde; İsrail’in güvenliğini tehlikeye sokacak yani İsrail’in mevcut elinde bulunan hücum ve savunma silahlarını etkisiz bırakacak nükleer veya nükleer olmayan bir silaha sahip ülke yoktur..” Bu bizim için bir acziyet değildir. Bu, hoşumuza gitmese de beşeri bir realitedir maalesef.
***
Afrin operasyonu kazasız belasız bitti çok şükür. Münbiç ve daha sonrasında ki yerlere operasyonlar için aklı ve tedbiri elden bırakmamakta çok fayda var diye düşünüyorum. Neden? Çünkü, her ne kadar ilk bakışta para ve reiting uğruna yapılıyormuş gibi görünse de; Son zamanlarda TV’de boy gösteren tarihi ve kahramanlık dizilerinin muhafazakar olsun olmasın bütün TV kanallarında akıl almaz bir şekilde çok hızlı bir şekilde yayılması ve yine çok ciddi bir işaret olarak;
Almanya, ABD vs. ülke bürokratları ve düşünürlerin Türkiye’nin gücünü ve başarısını öven açıklamalarının bizim gücümüze, cengaverliğimize yönelik değil bizatihi bizi gaza getirmek için söylenmiş laflar olarak algılamanın Türkiye’nin lehinde bir düşünce olduğunu daha da önemlisi, Türkiye’yi kazasız belasız bir bütün halinde elde tutmanın bir anahtarı olarak görüyorum ben. Daha doğrusu devleti idare edenler tarafından da böyle görülmelidir.
Pek tabi ki de devletimizin hem ABD hem Rusya hem de diğer başka ülkeler ile Türkiye’nin lehinde yaptığı gizli anlaşmalar vardır, olmalıdır da. Her şeyi halk bilmek zorunda da değildir, bilmemelidir de zaten. Ancak devlet olarak batılılar ile bir iş, bir anlaşma yahut bir uzlaşma yaparken şunu asla aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor:
“Batılılar, seninle dostmuş gibi görünen dostluklarını eften püften bir bahane ile bir gecede bitiriverirler. Evet! Ülkeler arasında çok gizli anlaşmalar vardır. Sen devlet olarak anlaştığını sanırsın. Lakin senden gizli, senin üzerinde de yapılan anlaşmalar vardır. Uğratılacağın beladan haberin bile olmaz..” Yazı bitti. Bin selam.
Mail: saymayansayilmaz@gmail.com Twiter: @hikmetguvel