(S/400'den Öncesi) başlıklı yazımda, NATO'nun Kasım 2010 Lizbon zirvesinde kabul edilen sonrasında bizden Dış İşleri Müsteşarı Feridun SİNİRLİOĞLU, ABD adına Büyükelçi Francis RİCCARDONE Eylül 2011'de imzayı attılar. Yer olarak Malatya seçildi. Menzili 1000 km olan ve sadece ve sadece İsrail'in güvenlik boşluğunu kapatan ve bize 4700 km diye yutturulan, pinpon topunu bile gördüğü iddia edilen Malatya Kürecik Radar üssü..!?
-Adana, Gaziantep ve Kahramanmaraş’a yerleştirilen Patriotların“en az ikisinin” Hatay ve Şanlıurfa’ya neden yerleştirilmediği..!?
-Reyhanlı’da askeri bölgenin 200 m yakınına düşen, Suriye den (TARTUT'tan) atılan SCUD füzesini ve açtığı 7 metrelik devasa çukuru savunma sistemlerinin neden görmediğini…!?
-Üstümüzde dönderilen “fırıştağın”sarılı ipinin kimlerin? hangi maksatla çektiğini…!?
-Görsel ve yazılı medyanın zihinleri yönlendirmede ne kadar etkili ve tehlikeli bir silah olduğunu izah etmeye çalışmıştım. Yeni yazımın daha iyi anlaşılabilmesi için (S/400’den Öncesi) yazımı okumanızı şiddetle tavsiye ederim…
Ve geldik yeni yazımıza;
“15 Temmuz 2016, öğlen vakti” Moskova da saatler süren KERRY-LAVROV gündüz görüşmesi ve gecesinde ülkemizde başlatılan Fetö maşalı NATO ve ABD operasyonunu çok iyi irdelemeden ve aşağıda ki sorunun cevabını bilmeden ve daha da ötesi idrak etmeden S/400 alımı, dolayısıyla Türkiye-Rusya yakınlaşmasını anlamak, çözmek mümkün değildir.
Sorumuz şudur; Planlı bir şekilde NATO, dolayısıyla ABD ve AB’den neden hızlı bir şekilde uzaklaştırılmaya mecbur bırakılıyoruz..?
Asla ama asla bu sorunun cevabı da şu cümle olamaz, böyle bir cevap lambası yanmışsa beyninizde o lambayı hemen söndürün: “S-400 anlaşması ile Türkiye’nin; ABD, NATO ve AB’ye had bildirdiği, göz dağı verdiği, diş gösterdiği lambası diyorum..”
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, ABD ve AB ülkeleri haricinde ki dünyada ki tek alternatifi RUSYA ve Teranesidir. Savunma silahı edinme anlamında Türkiye için S/400 den başka bir alternatif yoktur. Nedendir bilmem birden aklıma Süleyman Demirel’in; “Petrol vardı da biz mi içtik..!”sözü geldi. Kendi petrolün yani teknolojik gücün olmayınca...!?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; ABD ve NATO’ya güvenmediği ve hatta topyekün Batılı ülkelerin düşmanlığını 15 Temmuz gecesi iyice belirginleştirip tescil ettiği için Ruslarla böyle bir yakınlaşma ve savunma silahı anlaşma işine girmiştir....ÇARESİZLİK
Sayın Cumhurbaşkanımız ve Devlet erkanımız şunun çok iyi farkındadır: Bir poker oyunu oynanmakta ve an itibari ile rakibimizin beşeri olarak eli çok güçlüdür. Nedeni de şudur:
-Tutuklu tutuksuz isim vermeden geçiyorum, zamanında Fetö’ye bağlı ve Fetö yavuklusu bürokratların yedikleri naneler ve çevirdikleri dümenler…
-Bu ihanetlerin işleyişini kolaylaştırmak ve hızlandırmak için kullanılan terör örgütü medyası ve Millet nazarında ve kamuoyun da oluşturdukları büyülü algılar…
-Rakibimizin elindeki gücüne ek olarak bizdeki kartların ne olduğunun da önceden rakibimize söylenmesi, gösterilmesi…(ajanlık faaliyetleri)…
-Ve nihayetinde bir de üstüne, 15 Temmuz istila girişimi ve beraberinde gelen ihanetler, kokuşmuşluklar, toplumsal travmalar ve kaoslar ülkemizi çok zor şartların içine düşürmüştür...
Sonuç nedir? Ne değildir? Ben onu, bunu bilmem...
NATO'dan uzaklaşmak demek bir nevi Rus'a yaklaşmak demektir. Şöyle bir bakınca S/400'den başka da bir çaremiz yok gibi görünmektedir.
Burasına çok dikkat!!!
Türkiye'nin kendi isteği ile NATO'dan ayrılma ihtimali kocaman bir sıfırdır. Lakin onlar bizi çıkarırsa o vakit Türkiye'nin Suriye/Irak olma şansı yükselmiş olur. Üyeyken bile bize ettikleri aşikar değil midir NATO'nun?
Şu bir gerçek, halis niyetler ile alınmış S/400’lerin en azından bize hiç bir zararı olmaz. Beni endişeye sevk eden asıl ve en önemli şey önceki yazılarımın birinde söylediğim sözlerin manasıdır.
“Eğer bir oyunu Batılı başlatmış ise; Ben bu oyundan bir hayır çıkarabilir miyim? düşüncesi ile çıkılan her yolculuğun sonu, her zaman hüsranla sonuçlanır, sakın ha! hiç denemeyin.
“S/400 aldık, NATO ve ABD’ye haddini bildirdik, gözdağı verdik.” Çok ses çıkaran boş teneke laflar yerine; NATO, dolayısıyla ABD ve AB’den neden planlı ve hızlı bir şekilde uzaklaştırılmaya mecbur bırakılıyoruz..? sorusu üzerinde düşünmenin ve akıl yürütmenin daha faydalı olacağı inancındayım ben.
Şunu çok net olarak biliyorum ki; Ne Ruslar ne de Amerikalılar birbirlerinden bağımsız, habersiz iş yapmazlar, silah da satmazlar..!
Türkiye Cumhuriyeti kendince doğru hamleyi yapmıştır ve bundan sonra işimiz Allah'a kalmıştır. Allah, her daim doğruların ve doğru iş yapma gayreti içinde olanlarla beraberdir.
Yazımı, ders niteliğinde ki şu hikaye ile bitiriyorum:
-Zamanında bir Kral, evli bir kadına göz koyar ve saraya getirilmesini emreder. Yaveri; “Aman efendim halk, evli bir bayanın saraya getirilmesini yanlış anlar..!” deyince Kral; “ Peki yaver çözümün nedir?” der.
Yaver, “Efendim, kadının kocası bir marangozdur. Bir günlük süre zarfında bin adet tabut yapmasını söyleyelim. Yapamayacağından, şafak vakti onu asıp ve sonra dul kalan eşini saraya getirmeniz daha mantıklı olur ve halkta yadırgamaz ..” der.
Kral bu düşünceyi mantıklı bulur ve Yaveri marangoza gönderir. Yaver, Kralın emrini marangoza bildirir. Marangoz bin tabut yapamayacağını bile bile ağlayıp sızlanmaz, Allah'a sığınır, tevekkül eder, gece boyunca çalışır ve 7 tabut yapar.
Şafak sökerken yaver, marangozun kapısını çalar. Marangoz kapıyı açar ve der ki; “Vallahi ben gece boyunca çalıştım ve Allah’ın izni ile 7 tabut yaptım" der. Yaver: "Korkma! Bize en gösterişli olanı lazım çünkü bu gece Kral öldü..”der…Saygılarımla