Geçtiğimiz günlerde canlı yayınlanan bir TV programında, önünde Prof. yazan bir adam! Aziz Milletimizin gözünün içine baka baka: “Efendim ben ABD’ye çok gittim, bankacılık sektörünü de çok iyi inceledim ve en son şu kanıya vardım. Bankacılığı bilmiyorlar. Türkiye bankacılıkta da, ABD’den ve Batı ülkelerinden çok çok ilerdedir!?” dedi. Hiç şaşırmadım, güldüm. Neden? Çünkü siz okuyucu canların da çocukken mutlaka oynamış olduğunu düşündüğüm bir oyun ve tekerlemesi geldi aklıma:
Yağ satarım, bal satarım/Ustam öldü, ben satarım.
Ustamın kürkü sarıdır./Satsam 15 liradır.
Zam-bak, Zum-bak/Dön arkana, iyi bak!...
Yukarıdaki program konukları ve sunucumuz ellerinde mendil, dillerinde tekerleme, sallana sallana "Yağ Satarım" oynaya dursunlar. Sakın dalga geçtiğim zannedilmesin. Bayalığı ve ucuzluğu, bilgisizliği ve fikirsizliği ortaya koyuyorum ben.
***
Aralık 2016 tarihli bir gazete haberi ve yorumlarımdan harmanlanmış bir yazı hazırladım siz okuyucu dostlara. Mevzumuzun daha net bir şekilde idrak edilebilmesi için bir önceki “Arabic American Petrol Oil Company” başlıklı yazımızın son paragrafı, bu yeni yazımızın girişi olsun isterim...
ABD'nin yıllık 18,5 trilyon dolarlık milli gelirine karşın özel sektör hariç 19,9 trilyon dolar borcu var. 1. sırada ki Japonya'nın elinde 1 trilyon 132 milyar dolarlık, 2. sıradaki Çin’in ise 1 trilyon 116 milyar dolarlık ABD hazine bono ve tahvili bulunuyor.
Allah aşkına, şimdi şu 3. sıra ve sonrasındaki ülkelere dikkatli bakın..!?
3. sırada milli geliri 230 milyar dolar olmasına rağmen 271 milyar dolar ABD devlet senedine sahip olan İrlanda var.
Dünyadaki serbest fonların %60'nı bulunduran Cayman Adaları 262 milyar dolarla dördüncü, Brezilya 255 milyar dolarla beşinci, İsviçre 235 milyar dolarla altıncı, Lüksemburg 216 milyar dolarla yedinci sırada bulunuyor.
En fazla ABD devlet senedine sahip diğer ülkeler arasında İngiltere yaklaşık 207 milyar dolarla sekizinci, Tayvan 189 milyar dolarla dokuzuncu ve Hong Kong 186 milyar dolarla 10. sırada yer alıyor.
Türkiye’nin rezervlerinde 58,3 milyar dolar değerinde ABD tahvil ve bonosu var. Söz konusu portföyün 23,6 milyar doları uzun vadeli, 34,7 milyar doları ise kısa vadeli ABD varlıklarından oluşuyor. Geçen yıl ekim ayına göre 3,6 milyar dolarlık bir düşüş olmasına rağmen, Türkiye, ABD'nin borçlu olduğu ülkeler listesinde 23. sırada bulunuyor.
Türkiye'nin iki sigortasından biri; 58.3 milyar dolarlık bu ABD tahvil ve bonosu ile merkez bankasında bulunan rezervlerdir. Ne zamanki bu iki sigorta parası yok olur yahut yok olma derecesinde azalır ise, Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok ciddi dar boğazlara hazır olsun derim ben.
İnsanın aklına savunma sanayimiz için gerekli olduğu, bir defaya mahsus yapılacağı söylenen ve oranı % 40 mıydı? 15 miydi? araba vergisi zammı geliyor. İzahatım anlaşılıyor değil mi?
Japonya, Çin ve diğer birkaç ülkenin elinde yüksek meblalarda tahvil ve bono olupta, en başta Suudi Arabistan (90-100 milyar dolar arası) ve diğer Arap ülkelerinin düşük seviyelerde kalması da çok ilginç bir detay değil mi? Arap sermayesinin büyük çoğunluğunun petrol paralarının ABD bankalarında yatıyor ve ABD tarafından kullanılıyor olması sebebinden kaynaklanabiliyor da olabilir bu durum. Velhasılı ABD'nin özel sektör dahil toplam borcu yaklaşık 66,6 trilyon dolar olarak hesaplanmıştır.
Tam yeri gelmişken şunun altını net bir şekilde çizelim; Bu borç Trump veya Obama’nın değil ABD halkının borcudur. Yani, lider ve bürokratların cebinden bir şey eksilmiyor. Bu kural, biz dahil bütün dünya ülkeler için aynıdır. Yani sıkıntıya girdirilen, borçlandırılan bizatihi halkların kendisidir. Bunu en derin hissedenlerde yine o ülke halklarının orta ve gariban sınıfında olanlarıdır.
Burası çok önemli, ABD borcunun yaklaşık 14 trilyon dolarını kendi vatandaşına, eyalet yönetimlerine, bankalara, sigorta şirketlerine, yatırım fonlarına, emeklilik fonlarına ve FED'e olan borçlar oluşturmaktadır.
Sonuç olarak;
Sermaye sahibi sülükler dünya üzerinde öyle bir sistem kurmuşlar ki, bu sistem öyle bizde TV'de "yağ ve bal" satanların aklının yeteceği cinsten değildir. Bu sistemin ikamesi eli silahlı Gangsterler tarafından sağlanmaktadır. Mafya, sermayenin sahibi sülüklere çalışmakta ve bunun karşılığı olarak sülükler de Gangsterlere, bir insanın hayal edebileceğinden daha fazla para, konfor ve makam sunmaktadır.
Mafya tehdidi ile ülkeler zorla borçlandırılıyor. Ülkelerin ellerine kağıt parçaları tutuşturuluyor. Tek bir Brezilya örneği yeter bunu anlamak için. Brezilya ekonomik olarak hiçte iyi durumda değildir. Lakin elindeki kağıt parçalarının ederine bir bakın..!?
Başta ABD ve ekonomik anlamda yüksek edere sahip diğer ülkeler öncelikli olmak üzere, bir ülkenin hayalleri uğruna dünyanın bütün ülkelerin kaynakları kan emici sülükler tarafından emilmektedir.
Bu sülükler; Yahudilerin yükselişinin dünyadaki kaos, savaş, katliam vb. olaylarla doğrudan bir paralellik olduğuna inanan sülüklerdir. Yani sülükler dünyada kargaşa ne kadar çok olursa; O oranda da Yahudiler güçlenerek, yükselir sapıklığının saplantısı içindedirler.
Bu inanç, güç ellerinde değilken dünya insanlığı için bir tehdit arz etmiyordu. Lakin 3 zengin iş adamı Yahudi’nin Avrupa‘dan ABD ye gitmesi 23 Aralık 1913 yılında FED'i kurması ile devam eden dünyadaki egemen gücü ele geçirme çabaları hızlı ve başarılı bir şekilde hedefine ulaşmıştır.(Dünyanın Sonu/1)
Sonunu saçma sapan bir hayale bağlasa da Kryon’un söylediği şu söz hem İsrail’in hem de diğer dünya ülkelerinin bulunduğu vaziyetin ve kıyaslamanın tek cümlelik özetidir bence:
“İsrail nasıl giderse dünyada öyle gider..”
Geldiğimiz an itibarı ile İsrail umursamaz bir şekilde sadece Ortadoğu’yu değil bütün dünyadaki yaşamı yok edecek nükleer silaha sahip olmuştur.
Bunu biraz dikkat edilerek yapılacak bir takip ve araştırmada, kendi aralarında ki iletişimlerden ve yazdıkları yazılardan anlamak çok basittir. Beş altı ay önce bir araştırma yaparken Yahudi bir din adamının: “ Gayrı Yahudi ırkının sırtını kimse yere getiremez, dünyayı yok edecek silahlara da sahip olduk..” duası radarıma takılan pişkinlik, rahatlık ve aşikarlıktır. Eskiden gizlenen bu durumlar artık gizlenmiyor...Yazı bitti. Bin selam.
saymayansayilmaz@gmail.com