REFAH-YOL HÜKÜMETİNİ TORONTO'DA SİYONİSTLER KURDU;
Henüz Refah-Yol hükümeti kurulmadığı dönemde, Tansu Çiller'i Yüce Divan'a verdiklerine dikkati çeken Şevki Yılmaz, şöyle devam etti:
"O esnada Erbakan hoca gizli toplantıda dedi ki '53 ülkenin siyonist liderleri Kanada'da toplandı. Toplantının bir maddesi vardı, bizdik.' Dediler ki, 'Milli Görüş ihtilallerle önlenemiyor. Ne yaparsak yapalım oyları artıyor. Birinci parti, başındaki lider mağdur, başbakanlık verilmiyor. Sonunda bizi iktidara getirmeye karar verdiler' dedi Erbakan Hocam...
Şoke olduk. ""DYP'ye de bu görev verildi. Refah-Yol hükümetini Kanada Toronto'da kurdular."" Hocam çok mert, ahlaklı bir insan. Hükümete gerçekleri açıklayarak girdi. 'Onların bir hesabı varsa, Allah'ın da bir hesabı var' dedi. Biz kabul ettik deyince, biz 21 arkadaş o hükümet kurulmasın diye karşı çıktık. Medyada isyankarlar olarak anıldık. Erbakan hocaya isyan ettiler dediler. Alakası yok. Sevdiğimiz için bunları yaptık. Çünkü bu oyundu, tuzaktı. 14 Şubat'ta Masonlar 28 Şubat kararlarını Fransa'da aldı. 'Askere ihtilalin zeminini oluşturacaksınız' dediler. Böylece Refah Partisi'ni kanunsuz ve hukuksuz bir şekilde kapattılar.." Şevki YILMAZ RÖPORTAJINDAN BİR BÖLÜM
Şimdi bu ifadeler doğru mudur bilmem. Lakin doğru ise bunlar ne anlama geliyor şimdi? Bu röportajdan bir şey anlayan var mı..?
Bu ifadeler doğru ise şayet Merhum Erbakan; bu çok çok gizli toplantıda konuşulanları nasıl ve kimden öğrenmiştir..?!
Erbakan Hoca'nın, bu çok gizli bilgileri öğrenebilmesi için o çok çok gizli toplantıda mutlaka siyonist bir adamının olması gerekmiyor mu??*
Ya da Şevki bey Merhum Erbakan'a, bu gizli olan bilgileri nereden ve nasıl öğrendiğini sormuş mu?
Bu ifadeler doğru değil ise; yarın mahşer yerinde Şevki bey söylediği yalanların, attığı iftiraların hesabını Allah'a verir.
Şimdi o kadar 28 Şubat mağduru insan var bir de!
Bir de parti kapatılınca AİHM macerası var. Hani 53 ülkenin siyonistleri vardı ya Şevki beyin yazısında bahsettiği, işte onların Mahkemesinden medet umma macerası.
Ve birde Şevki bey sonradan "Ak Parti'ye yanaşıp Milli Görüş Gömleğini çıkardı." diye kendisini eleştirenlere kızıp bunları açıklamasaydı bir şeyden haberimiz olmayacak kısmı da cabası..!?
Bürokrasi, asker tabi ki suçludur lakin bizimde çok kuvvetli bir tövbe etmemiz gerekiyor.
Olmuşa çare olmaz, en azından bundan sonraki geleceğimiz için sağlam bir küpe takalım kulağımıza; Eğer bir oyunu Batılı başlatmışsa, ben bu oyundan bir hayır çıkarabilir miyim? düşüncesi ile çıkılan her yolculuğun sonu, her zaman hüsranla sonuçlanır. Hiç denemeyin. Ha, oyundan haberin yoktur, doğru sandığın bir işte Allah'a sığınırsın o başka.
Kafamızı kuma sokarak, bazı şeyleri görmezden gelerek, öteleyerek, "aman kötü adam ben olmayayım neme lazım" diyerek, şirinlikler peşinde koşar isek, hiç bir meseleye doğru bir analiz yapamayız.
Nazlı Ilıcak’ın, Merve hanımı başörtüsü ile meclise sokmaya çalıştığından beri neye ve kimlere hizmet etmekte olduğunu biliyordum. Hiç mi o tarihlerde bu kadının neci olduğunu tahmin edecek adam yoktu. Merve hanımı neden zorla, ısrarla meclise sokmaya çalıştı? "Bu kadın ne yapmaya çalışıyor" diyen hiç mi yoktu? Ya da bu kadını bu partiye kim tavsiye etti ya da kim aldı? Ortam çok tehlikeli ve gerginken Merve Kavakçı Hanım meclise kendisi neden girdi ? Veya o zamanlarda Amerikan vatandaşı Merve hanım neden milletvekili yapıldı? Türkiye'de milletvekili yapılacak başka başörtülü, okumuş bayan mı yoktu?
"Her belanın bitiminde yapılan hatalardan ders çıkarmadan; "olan olmuş canım, biz önümüze bakalım" laflarıyla devam eden yolculuğumuz, başka bir belanın başlangıcına doğru yapılan bir seyahatten başka bir şey değildir aslında."
Bu sözün kaç defa muhatabı olduk, sayısını hatırlayan var mı?
Fetöde 3 yıllık bir tarih hatası yaptım. Oturup çay içtiğim üç beş arkadaşa, "bu hainlerin 2018-2020 tarihlerinde Ankara, İstanbul ve diğer şehirlerimizde aynı anda bir halta karışacaklarını" söylediğimde arkadaşlarımın bana güldüklerini, daha sonra yanıma gelip, "ağbi dediğin her şey çıkıyor" dediklerini de doğum günüm olan 16 Temmuz sabahı duydum. Beğenirsiniz beğenmezsiniz bu ülkenin Genel Kurmay Başkanı'nı terörist başı diyerek, ellerine kelepçe takıp kodese gönderen bir çeteden hedefleri için her şeyi yapacaklarını tahmin etmemek zaten akıllılık olmazdı.
Yazıyı fazla uzatmak istemiyorum. Sonuç olarak;
Benim nazarımda ezanın serbest olmasıyla, başörtünün serbest olması bizi götürdüğü felaketler açısından aynı özgürlüklerdendir. Ezanın serbest olması Amerikalıların mukaddes vatanın hemen her yerine üs açmalarının; Başörtünün serbest olması da mukaddes vatanın devasa işletmelerinin hemen hepsinin Avrupalılara satılmasının perdelemesi olmuştur.
28 Şubat hadisesinin üzerinden tam 19 yıl geçti. Başörtüsü serbest oldu lakin İslam ruhunu kaybettik. Kendimize çekidüzen vermez de makama, güce ve de konfora tapmaya devam edersek şayet bir 19 yıl sonra sadece kabuğunda Müslüman yazan içi fos bir cevize döneceğiz uyarmadı demeyin. Yazı bitti. Saygılarımla.
saymayansayilmaz@gmail.com