“İslam bir ağaca benzer, cemaatlerde dallarıdır. Sonuçta hepsi Allah’a gider.” Ne vakit? Kimin söylediğini? Kimsenin bilmediği, bir milleti ayrıştırmanın, parçalara ayırmanın en iyi metotlarından biridir bu laf/bu anlayış. Neden mi? Nedeni Hindistan’ın tarihinde gizlidir.
İngilizler, Hindistan’ı işgal etmeden önce birçok İslami cemaat ve grubun oluşturulmasında bizatihi öncülük ettiler. Her cemaat üyesi Allah'a hizmet etme zannı ile yıllarca huzur içinde yaşatıldı. Zamanı gelince de hepsi topluca bir trene bindirildi. Sonra ne mi oldu? Budistlerin/Hinduların vs grupların karşı çıkmasına rağmen Müslüman görünümlü insanların; “Bunlar da ehli kitaptır, İngilizlerden Müslümanlara zarar gelmez” düşüncesi, yardımı ve bu düşüncenin üstüne bir de saflık! ve hainlikler de eklenince, İngilizler Hindistan’ı işgal ettiler.
İngilizler;“Hindistan çok büyük bir ülkedir, yönetmesi zor olur” halis! düşüncesi ile işgalle de kalmayarak, Hindistan’ın içinden Pakistan diye bir ülke çıkardılar.
Ülke içinden ülke çıkarma işi İngilizlerin çok hoşuna gittiği için bununla da yetinmeyip Pakistan’ın içinden de Bangladeş adında başka bir ülke daha çıkardılar.
Çünkü İngilizler; Hindistan’ın en akıllı ve zeki insanlarının Müslümanlar olduklarını orada yaşayan Müslümanlardan çok daha iyi biliyorlardı. İzahatım anlaşılıyor değil mi?
Keşmir konusuna hiç dalmıyorum bile. Keşmir sorunu ortaya çıkarıldığı günden beri sürekli kanayan ve bir türlü pıhtılaşıp kabuk bağlamayan bir yaradır. Keşmir sorunu bir nevi, İngilizlerin giderken bıraktığı “Hemofili” hastalığıdır. Hemofili hastalığının bizdeki versiyonu da Kıbrıs sorunu olmuştur. Bu hastalık başka başka iki ülkeler arasında da değişik başka isimler almıştır.
Kıbrıs demişken;
Şunu asla ama asla unutmayın. Vatan elbette ki çok önemlidir. Lakin Vatanı idare eden zatın kendisi yardıma muhtaç bir zavallı ise ya da Batılı alçaklar tarafından ayarlanıp, meşhur edilmiş bir kiralık lider ise şayet;
Vay, O Vatan topraklarında yaşayan insanların haline!
Vay, O Yavru Vatanın haline!
Vatandaş; kucağında küçük bir fino köpek ile yıllarca kocaman bir adayı yönetti yav. Şimdi size tek bir soru; "İçinizde fino köpek hayranı bu zat ile beraber haşrolmak isteyen var mı? Eğer ki samimi olarak cevabınız "Evet" ise yazıyı okumayı burada bırakın. Yok "Hayır" ise yazıyı sonuna kadar okumanız faydalı olur kanaatindeyim.
Adanın her iki tarafının meşhur liderlerinin şöyle bir hayat hikayelerini okuyun/sahip oldukları varlıklara bir bakın/ Kıbrıs sorunu neden çözülmedi/çözülmüyor anlarsınız.
Camileri nikah dairesine çevirir, Kıbrıs Türk Halkı'nın gönlünden Allah’ı/Peygamberi söküp, yerine yıllarca abuk subuk değerler yüklersen şayet; Cennet Vatan Türkiye sevgisi ve bağlılığını yalnızca bir formaliteye, “Dar zamanda gelsinler, bol zamanda Kıbrıs’a zahmet edip hiç gelmesinler, para göndersinler bize yeter” diye söylenen bir laf ve anlayışa dönüştürürsün.
Peki Kıbrıs böyle kıvranırken/dejenere edilirken, Ana Vatan karnını doyurmanın dışında yavrusuna yeterince sahip çıktı mı? Ana Vatanda da çok uzun yıllar boyunca, Millet söz sahibi yapılmadı ki, Yavrusuna sahip çıksın. Bu da ayrı bir realite olarak duruyor önümüzde.
Bu yavrusuna sahip çıkma işini Denktaş’ın bizde ki versiyonu Demirel mi yapacaktı? Yoksa Erdal İnönü mü? Yoksa babası mı? Yoksa 1960 darbecileri mi? Ya da 80 darbecileri ve onların sivil kafaları mı yapacaktı? Tencere/kara muhabbeti yani. Kıbrıs başlı başına bir yazı konusu olduğundan buraya bir nokta koyalım. Biz asıl derdimize/asıl derdimizin dermanına dönelim.
Sonuç olarak;
Tabi ki Türkiye’de var olan onca cemaat ve tarikatları ortadan kaldırmak mümkün değildir. Lakin bu insanların Cennet Vatana bakışlarını bir şekle sokabilirsek, Türkiye’nin lehinde çok ciddi bir adım atmış oluruz.
Bu topraklarda Allah'a ve Resulüne inandığını iddia eden ve bu cennete eş değer toprakların yanındayım diyen kim varsa, Hac ve Umreye giderken ki heyecanının daha fazlasını bu toprakların savunmasında, bu topraklara hizmette, bu toprakları yükseltmek için göstereceği çabada hissetmek zorundadır.
Başka bir deyişle; Çanakkale/İstiklal Harbi’nde ve en son 15 Temmuzda bu Vatan için sayısız insanımız şehit düşmüştür. Bu Cennet Vatanı savunurken ölen insanlar, sorgusuz sualsiz Peygamberlikten sonra gelen çok yüksek bir makama erebiliyorlarsa şayet; Allah katında bu kadar değerli ve anlamlı olan bu topraklara çalışıp hizmet etmenin, namaz kılmak ve oruç tutmaktan daha ileri bir şey olduğunu Aziz Milletimizin zihnine bir şekilde sokmamız, olmazsa olmaz bir zorunluluktur.
Yıllarca beyin göçünden bahsettiler/yazarlar/uzmanlar öyle değil mi? Neden akıllı gençlerimizi ABD/İngiltere vs ülkeler kapıyor? Neden bu insanlarımız Cennet Vatanda kalmıyorlar? Yok lüks hayat/ geniş özgürlük/ yok çok para vs, vs, vs sebeplerdir ağızlara sakız edilip çiğnenen/konuşulan öyle değil mi?
Uzmanlarımız altından girdiler, üstünden girdiler olmadı. Mıncıkladılar, yoğurdular olmadı. Olmaz kardeşim, Vallahi de olmaz, billahi de olmaz. İstediğin kadar imam hatip aç gene olmaz.
Sen bu Vatana hizmet etmenin ve bu Vatan topraklarında yaşamanın iman ile eş değer yani farz gibi bir şey olduğunu küçük yaşlarda veremezsen, özümletemez isen çocuklarına, yalnız beyin göçü ile değil daha çok böyle benzer sorunlar ile uğraşır durursun.
Yani dünyada ki her yerin yalnızca namaz kılmak/yardım vs anlamında bir mescit yeri olduğunu/ Lakin yaşamak ve hizmet etmek için yegane toprak parçasının yalnızca "Cennet Vatan Türkiye" olduğunu çocuklarımızın akıllarına/gönüllerine nakış nakış işlemeliyiz.
MEB, DİB'mızın bu mavi renkli yazıları çok ciddiye alıp üstünde düşünmesi ve programlarını hazırlarken mutlaka bu hususları dikkate almaları şarttır. Eğer ki derdimiz gerçekten lafta değil/özde Cennet Vatan ise şayet.
Yazımı şu son paragraf ile bitiriyorum gayrı;
Meselemiz gerçekten bu üzerine bastığımız Cennet Vatan mı yoksa üzerine oturduğumuz makam/şan/şöhret/mal/para mı?
Eğer ki meselemiz samimi bir şekilde numarasız/hesapsız/plansız hesap günü ve Cennet Vatan ise şayet;
Mensubu olduğumuz cemaat, grup veya siyasi görüşünüz ne olursa olsun, Ortak paydamızın üzerinde hep birlikte yaşadığımız bu Cennet Vatanın yükselişi/refahı ve en önemlisi de; Allah Rızasını kazanmak için göstereceğimiz sevgisi/samimiyeti/muhabbeti olmalıdır. Aksi takdirde bırakın ülke sorunlarına derman olmayı/İnsanlarımızın en basitinden kepek sorununa bile çare bulamazsınız...Saygılarımla
saymayansayilmaz@gmail.com