"Yeniçağ Gazetesi yazarı, Gazeteci Yavuz Selim Demirağ'a saldırıp, öldüresiye dövenler serbest bırakıldı. Edinilen bilgiye göre; gözaltına alınan 6 kişi de savcılık tarafından serbest bırakıldı. İddiaya göre; şüpheliler “Trafikte takıştık, o yüzden dövdük” ifadesinde bulundu."
***
16/12/2016 tarihli, "KILIÇ, BOYNUMUZA İNMEDEN" başlıklı yazımız
Batılı alçakların bu topraklar üzerinde öyle sinsi, hain projeleri var ki; Bazen tek tek, bazen de birkaç tanesi birden zeytinyağı gibi su yüzüne çıkıveriyor. Ellerinde ki kılıç ile ara sıra şöyle bir dürtüp test ediyorlar bizi.
PKK, ara sıra göbeğimize doğru yapılan; Fetö ise yukarıdan boynumuza doğru yapılan tek hamlelik bitirici bir kılıç hamlesidir. Allah’ın yardımı ile boynumuza doğru gelen kılıç, Aziz Milletimizin Yiğit olanları tarafından, şehit ve gaziler verilerek durduruldu.
Etnik köken ve din üzerinden yürütülen ihanet projelerinin yalnızca iki tanesi su yüzüne çıkmış durumda.
Lakin bu alçakların sinsice yürüttükleri öyle bir proje var ki;
DAEŞ, FETÖ ve PKK dan daha beter. İlerleyen yıllarda, bizi yok olma tehlikesi ile yüzleştirecek çok sinsi bir proje bu.
Buradan Devletimizi çok ama çok ciddi bir şekilde uyarıyorum.
Ceza yasamızın, suçlara verilen cezalarla ilgili kısmı çok sert bir şekilde ağırlaştırılarak güncellenmesi, Ceza evi sayılarının acilen artırılması gerekiyor.
Gülmeyin!!!!!(Fetö derken de gülen çok oldu.)
Yıllardır bir hinlikle yürütüyorlar bu projeyi.
Suriye’nin nasıl ve ilk karıştığı günleri hatırladığınızda, ne demek istediğimi anlayacaksınız. ”Suriye istisnalar hariç, dünyada huzurlu yaşayan ilk beş ülke arasındaydı. Öyle hatırı sayılır enerji kaynağı da yok. Siz zannediyor musunuz ki; Batılı alçaklar Irak ve Suriye’yi bu hale getirmeden enerji kaynaklarına hakim olamazlar!! Suud’lu ve Kuveytliler ellerinde hesap cüzdanları ile geziyorlar. Batılı da enerjisini kullanıyor.
Batılı alçakların en sinsi özelliği, hedefindeki toplumu göze gösterdikleri ile meşgul etmesidir. Fetö ile indiremediği o keskin kılıcın önüne dikilen Milletin, Millet olma vasıflarını ortadan kaldırma projelerini sinsice yürütmektedir. Böylece, ilerleyen zamanlarda, indirilmek üzere havada tuttuğu bir diğer öldürücü kılıç darbesinin önünde bir engel de kalmamış olsun.
Batılı alçaklar; Devlet ve millet bir şeylerle meşgul iken, yapacağı başka ihanet projelerini saman altından yürütürler. Burada ki sinsiliğin gizlenmesinde, sevecen görünümlü insan hakları savunucusu uzmanlar/aydınlar ve medya büyük rol oynar !!!
Batı, yavaş yavaş bizi bir suç toplumu haline getiriyor. İnsan hakları denen bir zeytinyağı ile sırtımızı sıvazlıyor. Ara sıra da işkence ve suçluya kötü muamele telkinleri ile bizi bir hizada tutmaya çalışıyor.
Daha kuyumcuya girmeden hırsızın; Eline tabanca alıp, kafasına sıkarsam şu kadar ayağına sıkarsam bu kadar, hiç olmadı af çıkar yırtarım moduna girmiş katilin işleyeceği suçu ve suçları engelleyemezsiniz. Engelleyemediğimiz gibi;
Bu, yıllar içinde düzgün yaşayan insanların, onu yakalayıp bırakmak zorunda kalan emniyet güçlerinin de psikolojilerini bozmaya, suçluların Külhanbeyi gibi ortalıkta cirit atmalarına sebep olacaktır, dolaşıyorlar da zaten.
Bize bir şey olmaz!
Özellikle erkek olanlarımız, daha direksiyon başına geçer geçmez, diğer bütün şoförleri kendine rakip pozisyonda görecek, Metroya binen veya caddede yürüyen insanlarımızın, sanki bir yerden ne bileyim biri cüzdanımı çalacak, Ya da bir tinerci musallat olacak vb. korku ve endişesi yüzünden okunacak.
Bize bir şey olmaz!
Bireyselleşme artmış iken; Alt dairedeki, üstekini tanımıyor iken, insanların birbirlerine olan tahammülü ve hoşgörüsü gün geçtikçe azalıp, yok olup biter iken;
Bize bir şey olmaz! Evet çok doğru bir söz. Bize bir şey olmaz, Bize “ÇOK ŞEY” olur.
Beyaz adam asla hayal kurmaz. Beyaz adam senin kurduğun hayalleri yaşar. Sana da öyle acılar yaşatır ki, gözünü açtığında ya Hak'kın rahmetinde olursun ya da muhacir olarak başkalarının topraklarında. Bu nedenle, derhal hayal kurmayı bırakıp gerçeğe dönmemiz ve sıkı tedbirler almamız şarttır.
Öyle cezalar getireceksin ki; Hırsız daha kuyumcuya girmeden, ne araklarsam araklayayım; Eline silah almış soytarı da, neresine sıkarsam sıkayım benim de hayatım biter, caydırıcılık ortamının mutlaka ama mutlaka oluşturulması gerekiyor.
İdam tek başına yeterli değildir. İdamla beraber adi ve buna benzer suçlar ile ilgili cezaların çok şiddetli bir şekilde artırılması, suçun işlenme oranını azaltacaktır. Kafasında suç işleme gibi bir şer ile gezenlerin de, suç işlemelerini büyük oranda da engelleyecektir. Böylelikle de insanlar birbirine daha sıcak ve güvenle bakabilecek, devlete olan güveni pekişecektir. Millet olma vasfımız daha da iyi derecelere gelmiş olacaktır.
Tertemiz suyun içine bir damla zehir katmanız o suyu içilmez hale getirmeye yetecektir. Su çok, bir şey olmaz demeyin. Su ne kadar artıyorsa, zehrin damla sayısı sudan iki kat daha fazla artmaktadır.
Sonuç olarak;
Şimdi ben bunları yazdım. Bu uyarılar en üst seviyeye, Allah’ın yardımı ile ulaştı diyelim. Allah rızası için yalvarıyorum; Ceza Profları ve Uzmanlar çıkarılarak; Görsel ve Yazılı medyada sakız haline getirilip, konuşularak tüketilip, bir daha asla gündem olamayacak bir konuma getirmeyelim bu mevzuları. Bunlar, bu toprakların varlığını çok yakından ilgilendiren çok ciddi mevzulardır.
Benim değil bizim,
Canım değil canımız olacak, bu cennet vatan.
Yapmacıktan değil, gerçekten seveceğiz bu toprakları.
Aziz Milletimiz ile “bizim ve canımız olacağımızın” arasına, Batılı Alçaklar tarafından çekilmiş bütün kerpiç duvarları, Devlet ve Millet gönül gönüle verip yıkıp parçalayacağız inşallah. Top şimdi bizi idare edenlerde…Saygılarımla
saymayansayilmaz@gmail.com