Özel ilişkiler ve Cinsellik
Kısa bir özet yapmak yararlı olacak diye düşünüyorum. En azından zina kavramı ile nikah arasındaki ilişkiyi daha net ortaya koyabilmek için, bu arada bazı noktalara da değinme fırsatı olur kanaatindeyim.
Öncelikle burada bir “zina tanımı” yapmamaya gayret edeceğim. Daha çok üzerinde durulan ve mutlaka te’vil edilmeye çalışılan Nisa 15 ile ilgili olarak ise :
- Nisa kelimesi atfedilmeden kullanılmıştır. Bunun anlamı evli veya bekar veya dul kadın değildir. Bunun anlamı herhangi bir kadındır. Çünkü herhangi bir kadın ister evli olsun ister bekar olsun, ister dul olsun herkes fahşiyat yapabilir. Çünkü “zina fahşiyattandır” ama “her fahşiyat zina değildir”. Yani fahşiyatın çerçevesi geniştir ve öngörülen ceza da farklıdır.
- Zina fiilinin geri dönüşü yoktur. Ispatlandığında ceza mutlaka uygulanmalıdır. Ancak eğer fahşiyat kavramında değerlendirilirse affedilme olasılığı vardır. Böyle yapıldığı zaman Lafzın hükmü ortadan kaldırılmış olur.
Genellikle tartışmalardan anlayabildiğim kadarıyla, “tanım yapılmıştır ve doğrudur” varsayımından hareketle, müesses fıkhın amir hükümlerinden hareketle yorum yapılmaya veya hüküm çıkarılmaya yönelik bir anlayış hakim gibi görünüyor. Eğer zaten yapılmış ve doğru ise, o zaman fıkhın hükümlerini de olduğu gibi kabul etmeniz gerekir. Yani tartışmaya gerek yoktur. Yeniden mana vermeye de gerek yoktur veya yeniden anlamaya çalışmak gereksizdir.
Kur’an ın “evlilik” başlığı altına alınabilecek ilişki şeklini tanımlamadan önce, tartışılan konu ile daha yakından ilgili olması hasebiyle daha çok “özel ilişki türü” diyebileceğimiz Nisa ve Nur suresindeki tanımlamalarına bakmakta büyük yarar olacaktır. Buna göre üç ayrı “özel ilişki” şekli karşımıza çıkmaktadır. Müesses fıkhın “nikah ve evlilik” başlığı altında topladığı hükümlerini de daha çok bu ayetlere dayandırdığını görebiliyoruz. Ne yazık ki, bu Kur’an ın tanımladığı şey değildir, sadece özel durumlarda ne yapılması gerektiğini açıklayan detaylardır.
Gelelim Kur’an ın çerçevesini belirlediği özel ilişki türlerine ve bu ilişkilerdeki detaylara:
- Serbest İlişki – isteyen başka bir isim de koyabilir
“Vel muhsanâtu minen nisâi illâ mâ meleket eymânukum, kitâballâhi aleykum, ve uhille lekum mâ varâe zâlikum en tebtegû bi emvâlikum muhsinîne gayra musâfihîn. Fe mâstemta’tum bihî minhunne fe âtûhunne ucûrehunne farîdah. Ve lâ cunâha aleykum fîmâ terâdaytum bihî min ba’dil farîdah. İnnallâhe kâne alîmen hakîmâ” (Nisa 24)
Ayet iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm:
“Vel muhsanâtu minen nisâi illâ mâ meleket eymânukum, kitâballâhi aleykum,” demektedir. Başkaları nasıl anlarlar bilmem ama bizim anladığım şey şudur:
Allah’ın üzerinize yazdığı Yeminli muhsen kadınlarınız ve himayeniz altındakiler (hariç)
Kadın belirli bir kadındır, muhsen belirli bir muhsendir, yani belli nitelikteki kadın belli ölçülerde güvenilirliği olan (ketebe edilmiş) ve himaye ettikleriniz, yani özel koşullarda bakımını üstlendiğiniz kimseler hariç.
Ayetin ikinci bölümü ise:
“..ve uhille lekum mâ varâe zâlikum en tebtegû bi emvâlikum muhsinîne gayra musâfihîn. Fe mâstemta’tum bihî minhunne fe âtûhunne ucûrehunne farîdah. Ve lâ cunâha aleykum fîmâ terâdaytum bihî min ba’dil farîdah. İnnallâhe kâne alîmen hakîmâ”
Helal kılındı, kim helal kılındı? Bunların (muhsen ketebe edilmiş kadınlar ve himaye altında olanlar) dışında olanlar…
Kimdir onlar?
Mallarınız ile istediğiniz muhsinîne gayra musâfihîn olanlardır. Yani Sayın Özdemirin tanımıyla “hoşlandığıyla yatmayan”, sözünün eri güvenilir olanlar.
Bunlar nasıl helal kılındı?
Fe mâstemta’tum bihî minhunne fe âtûhunne ucûrehunne farîdah.
Rızalaştığınız ücreti/bedelini faydalanmak istediğiniz şey için onlara ödemeniz halinde helaldir.
Peki bu nasıl bir şeydir?
Ve lâ cunâha aleykum fîmâ terâdaytum bihî min ba’dil farîdah.
Şartlarını yerine getirmeniz halinde rızalaştığınız şeyde günah yoktur.
Ve
İnnallâhe kâne alîmen hakîmâ.
Muhakkak ki en bilen ve hüküm sahibi olan / en iyi hakim Allah’tır.
Bu ayet bir ilişkiyi tanımlıyor. Bu ilişkinin Erkek ve Kadın arasında olduğu konusunda kimsenin itirazı yoktur sanırım. Zaten ayet herhangi bir itiraza mahal bırakmıyor. Hür iradeleri ile karar verenleri anlatıyor. Ancak, birlikteliklerin veya ilişkilerin “mukatebe edilmiş olması” zorunluluğuna dayandıranların bu ayeti de açıklamaları gerek. Burada ne “Nikah” kelimesi kullanılmaktadır, ne de bir ortaklık/mukatebe vardır. Bir görevlendirme veya işçilik de söz konusu değildir. Üstelik herhangi bir ayırım da yapılmamıştır. Yani evli olanlar ve himaye edilenler hariç tutulduktan sonra “kadınlar”dır söz konusu olan.
Ayette bir anlaşmadan söz edilmektedir ancak bu anlaşma yazılı bir anlaşma değildir. “rızalaşılan” bir anlaşmadır. Birileri çıkıp “hayır efendim, bir anlaşma varsa yazılı olmalıdır” gibi bir cümle kurmaya kalkmadan önce, ayetin sonundaki “innellahe kane alimen hakime” ifadesini de okumaları gerekir. Eğer yazılı bir anlaşma ise herkes bilecektir. Niçin gizli olsun?
Buna göre, bir erkek ve bir kadın, eğer herhangi bir ilişkileri yoksa, yani müesses tabirle “nikahlanabilir” durumda iseler, bu iki kişi aralarında anlaşarak birlikte olabilirler. Bu anlaşmaları veya birlikteliklerini açıklamak veya mukatebe etmek zorunda da değiller. Bu ayet açıkça burada dururken, hayır efendim bu “zina”dır demek herhalde mümkün değildir. “Fahşiyattır” demek zaten mümkün değildir.
- Ticari İlişki – Başkaları başka isim de verebilir
“Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsanâtil mu’minâti fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu’minât. Vallâhu a’lemu bi îmânikum. Ba’dukum min ba’d, fenkihûhunne bi izni ehlihinne ve âtûhunne ucûrehunne bil ma’rûfi muhsanâtin gayra musâfihâtin ve lâ muttehızâti ahdân, fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alâl muhsanâti minel azâb. Zâlike li men haşiyel anete minkum. Ve en tasbirû hayrun lekum. Vallâhu gafûrun rahîm” (Nisa 25)
“Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsanâtil mu’minâti
Mü’min muhsen kadınlar ile evlenmeye gücü yetmeyenler…
Ne yapsınlar?
fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu’minât
O halde mü’min kadınlardan yeminli –min ma meleket- genç kızlar…
“min ma meleket” ifadesi “köle” olarak algılanmaktadır. Genel anlayış böyledir. Ancak “eymanekum” ile birlikte kullanıldığında “tescil edilmiş olanlar” “özel statülü olanlar” manasına gelen bir tamlamadır.
Allah imanınızı daha iyi bilir.
Ne yapılmalı?
Ba’dukum min ba’d, fenkihûhunne bi izni ehlihinne
Öyleyse, bazınız bazılarından “ebeveynlerinin” izni ile onları nikahlayın
(Ebeveyn kelimesi kullanılmaktadır, aileleri, anne-babaları, malik olanlar değil)
Nasıl nikahlanacak?
ve âtûhunne ucûrehunne bil ma’rûfi muhsanâtin gayra musâfihâtin ve lâ muttehızâti ahdân
ayağa düşmemeleri ve başka erkek edinmemeleri halinde onlara ücretlerini örfe uygun olarak verin.
Başka ne yapmalı?
fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alâl muhsanâti minel azâb
Fakat, uhsin edildikleri zaman yine de fahişet yaparlarsa, Muhsin kadınlara uygulanan azabın yarısını uygulayın (Özel anlaşma hükümlerine tabi olmayan kadınlara uygulanan cezanın yarısı)
Bunun anlamı nedir?
Zâlike li men haşiyel anete minkum. Ve en tasbirû hayrun lekum.
İşte bu, zorluktan/sıkıntıdan çekinenler içindir. Sabretmeniz daha hayırlıdır.
Nasıl bir zorluktan çekinmeyi kasdettiği üzerinde tartışılabilir. Bize göre, evliliğin zorluklarıdır. Mana bunu gerektirmektedir.
Vallâhu gafûrun rahîm”
Bu ayette özel bir durum tanımlanmaktadır. Her ne kadar kelimeler “köle veya cariye”ye yorumlanmak istense de, Kur’an ın köleliği ortadan kaldırdığı unutulmamalıdır. Kısaca ayet “bir iş akdi”nden sözetmektedir. Kim içindir bu? Evliliğin zorluğundan çekinenler için. (bana göre)
Bu iş anlaşması, resmi bir iş anlaşmasıdır. Tescil edilmiştir. Ancak “Mal ortaklığı” içermez. Sadece ücret vardır. Belli bir ücret karşılığında yapılan bir akittir.
Ayette geçen Fahşiyat kelimesi “zina” olarak yorumlanmak istenmektedir. Ancak bu zina anlamına gelmediği gibi, eğer bir ahlaksızlık veya aleni çirkinlik yapması halinde cezada da yarı oranında indirim öngörmektedir. Çünkü özel bir statü tanımlanmıştır. Özel koşullardaki bir iş anlaşmasıdır.
- Özel Mülkiyet İlişkisi – Anlaşmaya dayalı birliktelikler
“Ve enkihûl eyâmâ minkum ves sâlihîne min ibâdikum ve imâikum, in yekûnû fukarâe yugnihimullâhu min fadlih, vallâhu vâsiun alîm” (Nur 32)
“Günlük-gününde anlaşma/nikah isteyenler” ne yapılacak? “kadın ve erkeklerden elverişli (Salih) olanları nikahlayınız” Eğer güçleri yoksa korkmayın “eğer yoksul iseler Allah onları kendi lütfundan zengin edecektir, Allah comerttir, bilendir”
“Enkihul eyama” Bu ifade “evlenmek isteyenler” olarak algılanmaya çalışılıyor. Fakat biz “eyama” kelimesinin aslı olan “yvm” kelimesinin nasıl bekar erkek manasına geldiğini çözebilmiş değiliz. Belki başka manası vardır, bilenler bizi aydınlatırlar diye umuyorum.
Bu arada parantez içinde belirtmeliyim ki, bu ayet fasit akitlere delil olmaz. Ayetin ifadesine bakıldığı zaman, bu hükmün herkesi kapsamadığı da açıkça anlaşılır. Kadın ve erkeklerden böyle bir anlaşma için elverişli durumda olanlardır kastedilen. Yoksullukları halinde iki seçenek ortaya çıkmaktadır, ya taraflar herhangi bir talepte bulunmayacaklar veya bir talep varsa kamu otoritesi bunu karşılayacaktır. Bu husus tartışılabilir.
“Velyesta’fifillezîne lâ yecidûne nikâhan hattâ yugniyehumullâhu min fadlih, vellezîne yebtegûnel kitâbe mimmâ meleket eymânukum fe kâtibûhum in alimtum fîhim hayren, ve âtûhum min mâlillâhillezî âtâkum, ve lâ tukrihû feteyâtikum alel bigâi in eradne tehassunen li tebtegû aradal hayâtid dunyâ ve men yukrıhhunne fe innellâhe min ba’di ikrâhihinne gafûrun rahîm” (Nur 33)
“nikaha güçleri yetmeyenler” Ne yapacaklar?
“Velyesta’fifillezîne lâ yecidûne nikâhan hattâ yugniyehumullâhu min fadlih,
“Allah kendilerini lütfuyle zengin edinceye kadar erdemli olsunlar”
Bunlar Hizmetinizde olanlar ise
vellezîne yebtegûnel kitâbe mimmâ meleket eymânukum fe kâtibûhum in alimtum fîhim hayren
Özel şartlarda “mükâtebe” yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe (anlaşma) yapın.
Anlaşmanın bedeli nedir?
ve âtûhum min mâlillâhillezî âtâkum
Allah’ın size verdiği maldan onlara verin…
Ancak:
ve lâ tukrihû feteyâtikum alel bigâi in eradne tehassunen li tebtegû aradal hayâtid dunyâ
Genç kızlarınızı Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için biga ya zorlamayın.
Yine de zorlanırlarsa:
ve men yukrıhhunne fe innellâhe min ba’di ikrâhihinne gafûrun rahîm”
Korunmak/güvenilirlik istededikleri halde kim onları menfaat karşılığı zorlarsa, bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
Bunların dışında, “evlilik” olarak bildiğimiz, “kurumsal birliktelik”lerin nasıl olması gerektiğine dair kesin bir hüküm Kur’an da yoktur. Daha çok, Boşanmadaki özellikler zikredilirken tanımlanan detaylar ile “evlilik kurumu”nun nasıl bir şey olabileceğini çıkarmak mümkündür. Ancak genel olarak, örfe dayalı bir yapı ortaya çıkmaktadır.
Ancak Kur’an ilişki serbestisi tanımaktadır. Kendi özgür iradeleriyle karar verenler için herhangi bir sınırlama getirilmemektedir. Genel olarak Dürüst bir ilişki kurulması önerilmiştir. İlişkilerde “çıkar” söz konusu değilse, yani “hizmet akdi” veya “Gelir beklentisi ile gerçekleştirilen akit” ler dışında, “mehir” olarak tanımladığımız bir bedel de öngörülmemektedir. Örf müstesna tutulmuştur.
Evlilik ile ilgili doğrudan sınırları belirleyen bir ayetin olmamasından anlıyoruz ki, ilişkiler bütünüyle serbesttir. Kişilerin irade ve rızalarına dayanmaktadır. Kamunun bunu sorgulama hakkı yoktur. Eğer iki kişi “biz birlikteyiz” diyorlar ise, bu yeterli bulunmakta ve başka bir koşul aranmamaktadır.
Kur’an kadın erkek arasında var olan cinsel ilişkiyi helal kılmıştır. Bütün özgürlüklerde olduğu gibi, suç veya başka özgürlük alanlarına girinceye kadar serbest bırakmıştır. Yani “fhş” kavramı içine girmedikçe cinsellik bir haktır ve serbesttir.
Devam edeceğiz inşallah
Vesselam