Peygamber Eyyub
Hz. Eyyub eski kaynakların belirttiğine göre Hz. İshak’ın soyundan olan bir peygamberdir. Hz. İbrahim ve onun ikici oğlu olan İshak Mekke’de yaşamıştır. Torunları ise bütün Arabistan’a yayılmıştır.
Kuran’da sekiz ayette Eyyub ismi zikredilmiştir. Bunlardan iki tanesinde sadece isim olarak bahsedilmektedir. Diğer altı ayette ise kısaca kıssası vardır. Bu ayetler şunlardır:
Enbiya 83:
وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنْتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ (83)
Eyyub da: «Başıma bir ağır zorluk dokundu, Sen merhametlilerin merhametlisisin» diye Rabbine nida etmişti[83].
Enbiya 84:
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِنْ ضُرٍّ وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنْ عِنْدِنَا وَذِكْرَى لِلْعَابِدِينَ (84)
Biz de onun duasını kabul etmiş ve zorluğu kaldırmıştık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatıra olmak üzere ona tekrar ailesini ve kaybettikleriyle bir mislini daha vermiştik [84].
Sad 41:
وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ (41)
Kulumuz Eyyub’u da an; Rabbine: «Doğrusu şeytan bana yorgunluk ve azap dokundurdu» diye seslenmişti [41].
Sad 42:
ارْكُضْ بِرِجْلِكَ هَذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ (42)
«Ayağınla tepin! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su» dedik [42].
Sad 43:
وَوَهَبْنَا لَهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنَّا وَذِكْرَى لِأُولِي الْأَلْبَابِ (43)
Katımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere, ona tekrar ailesini ve geçmiş olanlarla bir mislini daha vermiştik [43].
Sad 44:
وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِبْ بِهِ وَلَا تَحْنَثْ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ (44)
«Ey Eyyub! Eline bir demet sap alıp onunla vur, yeminini bozma» demiştik. Doğrusu Biz onu sabırlı bulmuştuk. Ne iyi kuldu, daima Allah’a yönelirdi [44].
Şimdi ayetleri teker teker inceler ve karşılaştırırsak karşımıza ilk algımızdan farklı bir algı çıkacaktır!
Mesela Enbiya 83 ve 84 de Eyyub’a dokunan şey zorluk olarak verilmişken. Sad 41 de «Doğrusu şeytan bana yorgunluk ve azap dokundurdu» demektedir. Burada hemen hatırlamak gerekir. Şeytan kelimesi aslında “bozucu, bozguncu” demektir. İblis de bir bozguncudur. Bu nedenle şeytan olarak da tanımlanır. Ayrıca Kuran’da insan ve cin şeytanlarından da bahsedilir. Kısacası ayetlerden Eyyub’a dokunan şeyin bozucu bir halsizlik ve azap olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonra bunun tedavisinin soğuk su ile yıkanmak ve içmek olduğundan bahsedilmektedir. Bu tanımlamalar bana Eyyub’un hastalığının romatizmal bir hastalık olduğunu düşündürmektedir. Bu hastalık muhtemelen romatoid artrit denen romatizmal bir hastalıktır. Çünkü bütün romatizmal hastalıklarda bağışıklık sistemi bozgunculuk yapmaktadır. Tedavi ise bağışıklık sisteminin baskılanması ile sağlanmaktadır. Soğuk uygulama ise bağışıklık sistemini baskılar ve romatizmal hastalıkları tedavi edebilir.
Sad 42. Ayette ise “«Ayağınla tepin! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su» denmektedir.
Ayağını yere vurmakla su çıkar mı? Böyle bir şey mümkün müdür?
Evet.
Şimdi kendinizi deniz kenarında dalgaların sahili yaladığı kıyıda düşünün. Bu ıslak ve kumlu zeminde ayaklarınız üzerinde hareket ettikçe ayağınızın altından kumun kaydığını ve bir gölet oluştuğunu göreceksiniz. Bu duruma İngilizcede quicksand denir. Yani kumlu bir zeminde su varsa siz hareket ettikçe kum taneleri çöker ve ortaya su çıkmaya başlar. Bu gibi yerlerde bataklıkta batmak gibi bir tehlike vardır.
Fakat üst taraf ne kadar kuru ise suyun ortaya çıkması için uygulanması gereken basınç da o kadar fazla olmalıdır. Suyun hemen üstte görünür olduğu durumlarda ilk adımda içine batabilirsiniz. Eğer üst taraf daha kuru ise kumu çökeltmek ve suyu ortaya çıkarmak için daha fazla basınç uygulamalısınız. Yani üzerinde zıplamanız gerekir.
Aslında Sad 42. Ayette emredilen kelime “erküz bi riclike” dir. Ricl ayak, dizden aşağı kısım demektir. RK(SZ) (ركض ) kelimesi ise tepmek, tepinmek, tekme atmak anlamındadır. Sonraları ise dans etmek anlamı kazanmıştır.
Yani ayette “ayağınla tekmele” denmektedir. Bu tekmeleme sonunda alttaki kumlar çökmüş ve doğal artezyen kuyusu ortaya çıkmıştır.
Eyyuba soğuk, yıkanılabilecek ve içilebilecek bir su sunulduğuna göre ve bu ifade edildiğine göre bu bölge soğuk ve temiz su açısından fakir görünen bir bölge olmalıdır.
Peki, ama Arabistan yarım adasında böyle bir bölge var olmuş mudur? Veya var mıdır?
Evet.
Bunlardan biri Tayma şehir bölgesidir. Bu bölge hem sulak hem de çöl olan bir bölgedir. Antik Babil Krallarından Nabonidus (nida eden nebi demektir). M.Ö.540'lı yıllarda bu şehirde yıllarca kalmıştır. İkdidarını en büyük oğluna bırakmıştır. Sin tanrısına taptığı söylenen bu kral diğer putları reddetmiştir. Tevrat'ın Daniel 4. bölümünde Kral Nabonidus'un deri hastalığı olduğundan bahsedilir. İlginçtir ki Yine Tevrat'ın Eyyüp 6. bölümünde Eyyüp Tayma şehrinden bahsetmektedir. Bu bulgular Eyyup peygamber ve Nabonidus'un (Nida eden nebinin) aynı kişi olduğunu düşündürmektedir.
Diğer bir bölge de Arabistan yarım adasının güneyinde “Rub' al Khali”, “boş çeyrek”, “Rubülhali Çölü” denilen bölge Yemen’in Kuzeydoğusundadır. Bu bölgede günümüzde bile kumun hemen altında bulunan doğal artezyen su kaynakları vardır.
Eyyub peygamberin birçok yerde mezarı vardır. Bunlardan bir tanesi de bu bölgeye yakın olan Umman devletinin Salalah kentindedir.
Kısacası benim düşüncem Eyyub peygamber ya Kuzey Yemen'de yaşamış, Ya da Tayma şehrinde yıllarca kalan ve tedavi olan Babil kralı Nabonidius tur. Bu peygamber romatizmal bir hastalığa yakalanmış ve soğuk su ile tedavi olmuş olabilir.
Doğrusunu Allah bilir.