Harun Özdemir
Şahitlik üzerine
15.07.2012
6410 Okunma, 4 Yorum

Mahkemeler / hakemler geçmişte yaşanmış olaylar hakkında hüküm verirler. Hüküm aşamasına kadar işlemesi gereken bir süreç vardır, karar bunun sonunda verilir.

 

Zinadan şikayetçi olan kişi 2, suçlamayı reddenler de birer toplam 4 şahit seçerler.

Zina iddiasını araştırmaya başlayan 4 şahidin her biri kendi adına, gizli ilişkinin görgü tanıkları olabilecek herkesle görüşmeye çalışırlar. Komşusudur veya arkadaşıdır veya tesadüfen görmüştür. 4 şahit de, kimler görgü tanığı olabilecekse onlarla görüşür.

 

Görgü tanıklarından birkaçı zina yaptıkları iddia edilen kişilerin şu eve şu şu tarihlerde birlikte geldiklerini gördüm diyebilir. Bir başka görgü tanığı, aynı evden birlikte ayrıldıklarını gördüğünü söyler. Bir başkası, önce kadın sonra erkek geldi, bunu gördüm, diyebilir. Bir başka görgü tanığı, aynı evden birlikte ayrıldılar, ben pencereden içeri baktığımda(!) dağınık bir yatak gördüm, diyebilir. Bir başkası, pencere açıktı, rüzgar perdeyi araladığı için tesadüfen içerisine baktım bir de göreyim, yatakta çırılçıplak sevişiyorlardı. Birçok görgü tanığı buna benzer tanıklıklar yapabilir ama ilişkiyi gözleriyle gören de olmayabilir.

 

Teknik takibe takılan konuşma ve görüntülere bakılır, bütün bilgiler bir evde buluşma ile ilgilidir, zaman zaman buluştuklarının bir kanıtı da kamera görüntüleridir.

 

Her bir şahit kendi adına delil toplar. Şikayete konu olan evli kadın ile yabancı erkekle görüşülür. Kadın da erkek de zina yapmadıklarını söyler ve iddiayı inkar ederler. Evli bir kadın yabancı bir erkekle uzak bir mahallede başkasına ait evde sohbet etmek için, dertleşmek, bir şeyler yiyip içmek için buluştuklarını söylerler.

 

Şahitler, sonunda şu kanaate varmış olabilirler:

Başvurduğumuz kişilerin hiçbiri gözleriyle cinsel ilişkiyi görmemiş. Teknik takipte de yok. Telefon görüşmeleri, mesajlar, e-mailler, kamera görüntülerinde açık ve yalın bir ifade yok! Ama benim kanaatim falan kadınla erkek arasında zina ilişkisi var! Diyebilir. Bu kanaatiyle hakemler huzurunda şahitlik yapabilir!

 

Hazırladığı dosyada da Deliller bunlar, açıkça ilişkiyi gören yok ama benim kanaatime göre bu kadın bu erkekle zina yaptı”, diye yazabilir.

 

Eğer şahitlerin dördü de söz konusu kişilerin zina yaptıkları yönünde şahitlik yaparsa, mahkeme/hakemler zinaya hükmederler.  

 

Gelelim klasik fıkıhtaki zina suçunun tespitine veya klasik kaynakları yanlış okuyanların görüşüne Görgü tanıklarından şahitlik yapabilecek dürüst, aklı başında ve güvenilir dört erkek kişi cinsel ilişki kurmaları haram olan kişilerin ilişkisini, yani cinsel organın giriş-çıkışını gözleriyle görmüş ve mahkemede de aynı gördükleri üzerine şahitlik yaparlarsa zina suçu kararı verilmiş olur.

 

Klasik kaynaklar eğer böyle okunuyorsa ve anlaşılıyorsa, evli bir kadın yabancı bir erkekle ancak pornografik canlı bir gösteri yaparsa zina suçu tespit edilebilir, aksi halde mümkün değildir!

 

Tartışmacı arkadaşlar, zinada dört şahidin ne işe yaradığını klasik şekilde anlıyorlarsa, bizler boşuna tartışıyoruz. Çünkü ZİNA SUÇU İŞLEMEK MÜMKÜN; FAKAT, TESPİT ETMEK MUHAL OLACAKTIR!

 

 

 


YorumcuYorum
Sam Adian
15.07.2012
00:50

Sayın Mr.Ozdemir

Senaryonun başarılı olduğunu söylemeliyim. Ama sadece senaryo olarak…

“Hazırladığı dosyada da “Deliller bunlar, açıkça ilişkiyi gören yok ama benim kanaatime göre bu kadın bu erkekle zina yaptı”, diye yazabilir.

Yani delil yoktur, ispatlanamamıştır, ama bir kanaat veya varsayım ile ceza uygulanacaktır. Bu durumu Kur’an ın hangi öngörüsüne dayandırıyorsunuz?

“Bir başka görgü tanığı, aynı evden birlikte ayrıldılar, ben pencereden içeri baktığımda(!) dağınık bir yatak gördüm, diyebilir.”

Herkes birşeyler diyebilir muhakkak. Şahitlik konusunun yorumlanış şekline gore, (sizin yorumunuz) herhangi bir suç, fiil gerçekleşmemiş olsa bile varsayımlara dayanarak cezalandırılabilir demiştim. Siz şimdi bunu teyit ediyorsunuz.

Ben merak ediyorum, eskiden ben 32. Katta oturuyordum. Pencereyi açtığımda aşağıda görebildiğim tek şey, orman ve uzaktan da denizdi. Bu durumda pencereden içeri bakan tanık nasıl dağınık bir yatak görmüş olabilir?

Elbette detaylar bir yana, Kur’an ın Şahitlik olarak kullandığı kelimenin sadece bir soruşturmacılık sistemi olduğunu söylemenin nasıl bir dayanağı oldğunu sormuştum ama henüz cevap alamadım. Bunu söyleyebildiğinize gore, Kabul edilebilir bir deliliniz olmalı. (Senaryolar hariç)

Zina suçunu kanıtlamak imkansız değildir ama çok zor olduğu açıktır. Kur’an ın öngördüğü ölçülerde “varsayımlara gore” bir hüküm verilemeyeceği veya bir varsayıma dayanarak suç isnadında bulunulamayacağı da açıktır. Böyle algıladığınız zaman, her suç isnadı varsayımlara dayanarak cezalandırılabilir.

İddianız oldukça ciddidir. Saygılar

Sam Adian
15.07.2012
07:49

Mr. Ozdemir

Niçin endişe ediyorsunuz?

1. “Vellezîne yermûnel muhsanâti summe lem ye’tû bi erbeati şuhedâe feclidûhum semânîne celdeten ve lâ takbelû lehum şehâdeten ebedâ, ve ulâike humul fâsikûn” (Nur 4)

Ayete göre Zina’da ispat sorumluluğu, isnad eden iddia sahibinindir. Kamunun iddiayı soruşturma görevi yoktur. Kamu ancak, eğer tanık getirilebiliyor veya deliller ortaya konuluyorsa bu tanıkların veya delillerin güvenilirliğini veya geçerliliğini soruşturma yetkisi vardır. Zinayı soruşturmak değil. Yani kamu sadece tanık veya delillerin güvenilirliğini kontrol edebilir. Eğer yeterli güvenilir tanık veya delil yoksa veya iddia ispat edilemiyor ise, iddia sahibinin cezalandırılması öngörülür. Demek ki kimse bir başkası hakkında ispat edemeyeceği iddialarda bulunmamalıdır.

FHŞ ise başkadır, bu tanımda profesyonel eylemler vardır. Profesyonel suçlarda ise delil görgü tanıkları ile sağlanabileceği gibi, teknik delillerle de mümkündür. FHŞ kavramını cinsel suçlar şeklinde tanımlayabileceğimiz birtakım eylemlere indirgemeniz yanlıştır. Bu geniş bir kavramdır. 2. “….vesteşhidû şehîdeyni min ricâlikum, fe in lem yekûnâ raculeyni fe raculun vemraetâni mimmen terdavne mineş şuhedâi…..” (Bakara 282) Demek ki, Şahit olmak, teknik tanıklık veya teknik bilirkişilik veya soruşturmacılık değildir. Gerçekleşmekte olan bir şeye tanıklık etmektir. Geçmişte olmuş bir şey değil. Mahkeme açısından bu geçmişte olmuş bir olay olacaktır ancak, şahit açısından gerçekleşmekte olan olayı görmektir. (Bakınız Bakara 84, 133, 283, Al-i İmran 52, Maide 113, Yusuf 81, ve diğer ayetler) Nisa 6. Da da bu durum açıktır. Malların iadesi işleminin “Tanıklar” huzurunda yapılması gerektiği söylenir. Yani olay gerçekleşirken kayıt altına alınmalı ve başkaları da tanıklık etmelidir. 3. Maide 107 ve 108. Ayetlerde Tanıkların güvenlik soruşturmasından geçmiş olmalarının da yeterli olmadığı, tanıklıkları esnasında ortaya çıkabilecek en küçük bir tereddüt veya şüphede derhal tanıklıklarının düşeceği ve başka güvenilir tanıklar aranması gerektiği anlaşılmaktadır. Yemin etmiş olmak veya güvenlirlik soruşturmasından geçmiş olmak yeterli değildir. 4. AL-i İmran 18 ve 53 ile Yusuf 26. Ayetler tanıklığın sadece olayı gerçekleşirken görmek olmadığını, delillerin sonradan tespit edilebileceğini ve herhangi bir iddianın veya olayın kanıtlanabileceğini de göstermektedir. Yani modern anlamda teknik takip veya kriminolojinin de bu açıdan delil olacağını söyler. 5. “Yâ eyyuhâllezîne âmenû kûnû kavvâmîne lillâhi şuhedâe bil kıstı ve lâ yecrimennekum şeneânu kavmin alâ ellâ ta’dilû. I’dilû, huve akrabu lit takva vettekûllâh, innallâhe habîrun bimâ ta’melûn” (maide 8) Demek ki varsayım ve kanaatlerle şahitlik olamayacağı, Varsayım veya kanaatlere dayalı bir tanıklıkla bir iddianın ispat edilemeyeceği, bunun “kesinlik” taşıması gerektiği açıkça anlaşılmaktadır. Saygılar sunuyorum

Harun Özdemir
15.07.2012
09:24

Mr. Adian, hayırlı pazarlar olsun!

Yazının mürekkebi kurumadan zât-ı âliniz nöbetçi mahkeme gibi tez elden yorumu çakmışsınız! Allah sa'y-ı gayretinizi artırsın! Maşallah yorumlar kes yıştır hızıyla servis yapılıyor! Ne diyeyim artık, Allah ilminizi artırsın!

Zinanın def'i olduğunu, isbatın, iddi edene düştüğünü sanıyorum söylemiştim. Acele ile kes yapıştır muhalefet yaptığınızdan sanki tersini yazmışım gibi bir güzel döşemişsiniz, Allah senden bi güzel razı olsun!

Yeri gelmişken şunu da değineyim: Ticari sır kavramını kapitalistler çok severler, sizin oralarda hangi kapitalizm var bilmiyorum, biz buralarda muhafazar olanını uyguluyoruz! Ama demek siz bayağı kapitalizmle haşir neşir olmuşsunuz ki, sadece irade ve rızaya dayalı "sır" nitelikli bir nikah akdi ihdas etmişsiniz ve bunun ilanının fahşa olduğuna ilşkin de Kuran'dan deliller getiriyorsunuz!

Mr. Adian, hukuk devleti öyle bir şeydir ki, tüm muameleler hukukun güvencesi altındadır! Hukukun güvencesi altında olması için de az olsun, çok olsun, iyneden ipliğe herşey kayıtlı olması gerekir(Bakara-282). Bu kayıtlar da ibraz edilebilir olsun, hukuk devleti bunu koruyabilsin!

Kadın hamile kaldı, erkek bırakıp gitti, adam öldü, kadın mirastan mahrum kaldı, çocuk Abdullah oldu... Kadın zinayla suçlandı... Çocuk bu ya babam kim dedi... Adam bırakıp gitti boşanma tazminatını ödemedi, kadın yeni bir evlilik için bir süreyi beklemesi lazım, para yok pul yok vs. Sen bunları Kuran'dan değil de; sosyalizmden, kapitalizmden, aklından çözmeye çalışıyorsun ki, ben bu kadar akıllı değilim! İtiraf edeyim! sana da sözüm yok kardeşim!

Ama bildiğim kadarıyla Allah çocuk adına anne ve babaya haklarını zayi edeceği bir tasarruf yetkisi vermemiştir. Çocuğun miras ve nafaka hakkı üzerinde bir başkasının "yürü git!" deme hakkını Allah, kamu yetkisini kullananlara da vermemiştir. Bu nasıl hukuk devleti, adalet anlayışı tasavvurudur, anlamadım! Bir konuya cevap yazmak önemli değil, yazılar üzerinde düşünmek daha önemlidir... Geçiyorum bunu, ama sen geçme ve iyi düşün, derim...

Şahitliği örnek bir olay üzerinden alatmıştım, hatırlarsanız. Ceza kanununu ilgilendiren bir olaydı, hani, çok iyi bildiğiniz zina olayı idi. Lakin siz zinadaki şahitlikle maytap geçip birden muamelata atladınız. Ben de sizden safça şunu bekledim; şimdi Mr Adian itiraz edecek, zinada şahitlik nasıl yapılır, onu bi güzel anlatacak, bizler de istifade edeceğiz! Heyhat! Hani diyelim ki, zina konusu iyi bir örnek olmadı, ben size geçmişte yaşanmış bir cinayet üzerinden konuyu anlatayım da sizler de aydınlanın! Bunu yazmanı bekliyordum ama ne mümkün! Vatandaş kolayından muamelata geçmiş!

Aslında tam zamanıydı, klasik fıkhın nikahta 2 şahitteki ısrarına değinmek gerekirdi; bunlar olmadı. Vatandaş muamelata geçmeyi daha uygun gördü!

Gelelim muamelattaki şahitliğe... Bir anlaşma yapılırken şahit gösterilebilir; bu kişiler görgü tanığı oldukları için değil, maddeler üzerinde müzakere yapmaya ehil olduklarındanve aldıkları notları arşivlediklerinden dolayı şahitlik yaparlar. Kamu görevlileridirler. (Bakara-84)

Ya'kub olayında da ileride niza çıkmasın diye önemli bir vasiyyet yapılmıştır. Ya'kub'un aklı başındadır ve ağzından çıkanlar not edilmiştir. Bunu not edenler de ehil kişilerdir. Yusuf devlet adamıdır ve muhtemelen babasının vasiyyetini görevli (şahit) yazıcılara yazdırmıştır. Günümüzün noterleri gibi... (Bakara-133)

Kuran tüm mal ve hizmetlerin kayıt altına alınmasını istemektedir. Özellikle borç, alacak, rehin gibi muamelelerin mutlaka yazılmasını istemektedir. Seferde veya muhasebe sistemi farklı olan ülkelerde veya öyle durumlar olur ki, deftere yazmak yerine görevli şahitlere başvurulur. Kayıtlar şahitlerin defterinde kalır. Bu şehadet de olay anında yapılır. Bunlar görgü tanığına değildir, kamu kayıtlarına ihtiyaç vardır ve kayıtlar muamele anında yapılır. Şahitlik Bakara-282'de daha iyi anlatılmış ama ona değinmemişsin, 283'u kanıt göstermişsin! Mr. Adian yoksa 2 kadın bir erkekten mi rahatsız oldu!

Kes yapıştır yaptığından dikkatinden kaçmış. Al-i İmran-53 geçmişte yaptıklarımızdan dolayı bizi şahitlerle beraber yaz, deniyor!

Maide-113 de anlatılan şu kısaca: Bize anlatıp durduğuna ve iddia ettiklerine inanıyoruz ama hala tereddütlerimiz var. Bizdeki tereddütleri gider ki biz de senin haklı olduğunda gelecekte şahitlik yapanlardan olalım, demekteler, yaklaşık olarak böyle. Geçmişte yaşanana, gelecekte şahitlik yapalım, demekteler. Kendilerini henüz şahitlik yapacak kadar ikna olmuş görmüyorlar.

Yusuf-81'de geçmişte kaybolmuş bir malı kamu görevlileri araştırarak buluyorlar ve bunun hırsızlık olduğuna şahitlik yapıyorlar...

Sevgili Adian, Kuran'da senin değinmediğin benim de gündeme getirmediğim şahitliğe ilişkin bir çok ayet var. Sonuç şu: Şahit görgü tanığı değildir. Görgü tanıklığı tesadüfen olur; şahitlik ise bir meslektir! Özellikle ceza kanununda ve diğer muamemelerde şahit gösterilen kişiler, "geçerken gördüm" diyebilecek kişiler değiller. Bu şahitler tezkiye edilmiş ve işinin ehli meslek icabı şahitlik yapan kamu görevlileridir.

Bana da iyi pazarlar olsun, artık!

Sam Adian
15.07.2012
14:41

Mr.Ozdemir Pazarın hayrı mubarek olsun inşallah. Su’I zannınız sebebiyle pek bir mütehassıs oldum. Aramızdaki zaman farkı sebebiyle sizden daha ilerde olmamızın avantajını kullanıyoruz tabii. Ama gönlünüz ferah olsun, bu mesele üzerinde zaten düşünüyordum, tevafuk oldu. Sadece konuyu dağıtmak istemiyorum. Arada ayetleri kesip yapıştırdığım da oluyor, yazmaktan daha kolay ama o kadarını da mazur görürsünüz inşallah. Kapitalizmin bilkuvve ictihatları bizim buralarda vardır. Sizin de ifade ettiğiniz gibi “ticari sır” da bunlardan birisidir. Ama ben “sözleşmenin ifşası gerekmez” darken kasdettiğim şey ticari sır değildi. Kaldı ki ben bir “nikah akdi” gerekmediğini de söyledim diye hatırlıyrum ama demek ki atlamışım. (nisa 24 için) FHŞ kelimesini de bu hassas durumların bazıları tarafından hassas algılanabileceğini ve tarafların dikkatli olmaları gerektiği için söyledim. Zaten ayet de buna işaret ediyor bana gore. Çocuk olma meselesini ciddiye aldığınızı görüyorum. Hakikaten ciddi bir meseledir. Yazılanları okumak da lazım bazen aceleye geldiği oluyor haklısınız. Bu konunun ayrıca tartışılabileceğini yazmıştım diye hatırlıyorum. Ayrı bir konudur. Galiba asıl mesele şudur: “….kadın yeni bir evlilik için bir süreyi beklemesi lazım, para yok pul yok vs” cümlenizden, kapitalizme veya müesses nizama ne kadar teslim olduğunuzu anlıyorum. Bu hususu isterseniz ilerleyen aşamalarda tartışırız. Bakış açınızı etkilediğini düşünüyorum. (elbette yanılıyor olabilirim) Yazımda da zaten detaya girmek istemedim konu dağılıyor. Şu kadarını söylemekle yetineyim: Bu cümlenizin ve öncesinde ifade ettikleriniz Kur’an açısından bakıldığında yersizdir. Şahitlik meselesine gelince: Senaryo gayet iyiydi. Ama ben senaryo yazarlığı hususunda sizin kadar iyi değilim. Konu zina olunca, burada ileri sürdüğünüz şahitlik meselesine biraz uzaktan selam veren bir senaryo olmuş demek istemiştim. Bu sebeple de “idiida ispati sahibinindir” demiştim. Ayet böyle diyor. Şimdi bu muamelat nereden çıktı anlamadım. Şahit denilen şeyi nasıl anladığınız üzerinde tahminler yürütüyorum ama, bir kere öncelikli olarak şahit denilen şeyin ne olduğunu ortaya koymak gerekmiyor mu? Ondan sonra muamelatta veya muhakematta nasıl olacağına, nasıl uygulanacağına bakarız. Böyledir demek yetmez, niçin öyle olduğunu da söyleyin. Belki siz biliyorsunuz ama sizin bildiğinizi ben bilmiyorum. Beni tahminlerle yormayın, yaşlanıyorum.... Sizin ifadenizle “şahit görgü tanığı değildir, kamu görevlileridir” diyorsunuz. Yani profesyonel görevliler, her meseleye şahitlik edecekler. İyi de bunlar hızır gibi her meseleye nasıl yetişiyorlar? Bakara 84 için yaptığınız tanımlama sizin yorumunuz. Bir kere anlaşmanın içeriği üçüncü tarafı ilgilendirmez. Üçüncü tarafın yapacağı şey, anlaşma yapıldıktan sonra o anlaşmanın meşru olup olmadığına bakmaktır. Bu anlaşmayı yapamazsın demek değil veya anlaşma yapılırken hangi maddeyi yazıp hangisini yazmayacağına karar vermek değildir. Böyle olduğunu nereden çıkarıyorsunuz. Noterin işi anlaşmayı onaylamak değil, anlaşmaya tanıklık etmektir ilave olarak yapılan anlaşmayı kayıt altına almaktır. Onu yargılamak değildir. Fakat benim işaret ettiğim şey, hangi sebeple olursa olsun, anlaşmanın tanıklar huzurunda yapılıyor olmasıdır. Mahkeme kısmı ayrıdır. Orada hazır olmaları gerekmektedir ki mahkemede şahit olabilsinler. Bilmedikleri, görmedikleri bir şeye nasıl tanıklık etsinler? Oysa siz, görmek gerekmediğini, bunun uzmanlık işi olduğunu ve sadece bu şekilde tanıklı olabileceğini söylediniz (veya ben böyle anladım) Bu ciddi bir iddadır. Adalet kavramını bütünüyle değiştirecek ve bana gore tamamen kanaatlere bina edilmiş bir sonuç ortaya çıkaracak bir yaklaşımdır. –Bana gore tabii- Sabahın mahmurluğunda olsa gerek, Bakara 283 maddi delillerin varlığının da şahitlik olduğunu anlatabilmek için onu delil gösterdim. Yani sizin şimdi muamelata atlamış vatandaş dememeniz içindi. Ama siz yine de dediniz. Ali imran 53’e gelince, geçmişte yapılanları kimin yaptığını da söylerseniz ziyadesiyle memnun oluruz. Şahit olmak isteyenler, kendi yaptıklarına şahit olmak istemektedirler. Yani bildikleri, tanık oldukları somut şeylere. Maide 113 ve Yusuf 81 örneklerini de bir yerde yine ifade etmiştim “Bilirkişilik veya teknik tanıklık da şahitlik düzeyindedir, aynı seviyededir” gibi bir ifade kullanmıştım. Bu sebeple örnek verdim. Yani, krimiinoloji de bir suçun aydınlatılması için maddi delillerin tesbitinde önemlidir ve geçerlidir. Yani sizin uzman şahitler dediğiniz şey. İki konuda haklısınız, yazılanları okumak yetmiyor anlamak da lazım, ikincisi şahitlik konusunda oldukça fazla ayet vardır. Ama konuyu sabote etmemek adına şu zina ve nikah meselesine dönmek daha hayırlı olur şimdilik diye düşünüyorum. Bu şahitlik konusunu not edip daha sonra tartışmaya devam etmek iyi olur çünkü yarım kalıyor hep. Ben sadece, “şahitlik kavramının sizin iddia ettiğiniz manada sadece uzman kamu görevlilerinin tanıklığı” gibi olmadığını, kaldı ki, yazınızda ifade etitğiniz varsayımlara dayalı bir sonuç veya hüküm olamayacağını söylemek istemiştim. Bu arada düşünmeniz için. Gelelim konumuza, “Mr. Adian, hukuk devleti öyle bir şeydir ki, tüm muameleler hukukun güvencesi altındadır!” demektesiniz. Ama ortada bir muamele talep eden olup olmadığına bakmıyorsunuz. Hukuk devleti aynı zamanda öyle bir şeydir ki, hiç bir şey için hiç kimseyi zorlamaz. Zorla mı kayıt altına alacaksınız? Kim talep ediyor? Mesela Nisa 24 e hiç dokunmadan hemencecik ve büyük bir hızla Nisa 25 ve nur 32-33 e atlayarak nikah akdinin hukuki sonuçlarına vs. geçiyorsunuz. Geçmeyin efendim. Mesela bu ayetteki nikah şartının nerde olduğunu söyleyin, Neyi kayıt altına alacağınızı da. Genellikle, bu ayete atıf yapılmadan ayetin hükmü ortaya konmadan denmektedir ki, “eğer çocuk olursa veya ilişki açığa çıkarsa” o zaman kendilerine sorulur, eğer evliliklerini itiraf ederlerse veya ikrar ederlerse o zaman ya nikah akdini tamamlamaları veya boşanma işlemini başlatmaları istenir” (buna benzer bir ifadeyi siz de kullanmıştınız diye hatırlıyorum tabii hafızam beni yanıltmıyorsa)

Devamında da eğer böyle olursa zina isnadı yapılmaz denmiş idi. Mesela ben buna hayret etmiştim. Bunun üzerine de Zina kavramının tanımlanması gerektiğini düşünerek neye zina dendiğini (en azından benim anladığım) yazmıştım. Ama ona pek bi itiraz etmediniz. Madem Nisa 24 ü görmezden gelecektik o zaman niye var? Ne mubarek bir Pazar günü değil mi? Efendim saygılar





Çok Yorumlanan Makaleler
Harun Özdemir
Evlenme hakkı üzerine
11.07.2012 11969 Okunma
30 Yorum 18.07.2012 19:12
Harun Özdemir
Adem Tiflis'te insan oldu!
26.06.2012 10436 Okunma
17 Yorum 05.07.2012 21:40
Harun Özdemir
Zina, fuhuş ve azgınlık
13.07.2012 11128 Okunma
13 Yorum 20.07.2012 23:07
Harun Özdemir
Biyolojik ata ve hukukî anne ve baba
4.07.2012 8230 Okunma
13 Yorum 06.07.2012 14:24
Harun Özdemir
Yeni İslam felsefesi mümkün mü
31.07.2012 5768 Okunma
9 Yorum 03.08.2012 09:08
Harun Özdemir
Bir ülkenin barış üretebilme kabiliyeti
2.01.2017 6754 Okunma
8 Yorum 07.01.2017 00:10
Harun Özdemir
Parlamento Dışı İslâmcı anayasa çalışmaları
18.02.2016 7511 Okunma
6 Yorum 20.02.2016 23:32
Harun Özdemir
Egemenlik kimin
21.02.2017 6164 Okunma
5 Yorum 23.02.2017 00:29
Harun Özdemir
Hilkatin Mebdei ve Adem
24.06.2012 6215 Okunma
5 Yorum 26.06.2012 04:29
Harun Özdemir
Tüketme Hakkı
30.06.2012 5873 Okunma
5 Yorum 08.07.2012 10:58
Harun Özdemir
Ya yenilik ya da çürüme!
14.03.2016 7489 Okunma
5 Yorum 17.03.2016 17:56
Harun Özdemir
Şahitlik üzerine
15.07.2012 6410 Okunma
4 Yorum 15.07.2012 14:41
Harun Özdemir
Yeni Anayasanın kapsamı ve öngörüsü
3.07.2012 4995 Okunma
3 Yorum 07.07.2012 01:50
Harun Özdemir
"... ve hadîdi inzâl ettik..."
30.06.2012 6208 Okunma
3 Yorum 08.07.2012 10:24
Harun Özdemir
Yeni bir Anaysa mı yoksa yeni bir Teşkilât-ı Esas
30.06.2012 5850 Okunma
3 Yorum 01.07.2012 11:03
Harun Özdemir
Her şey çok farklı olabilirdi
16.01.2016 7105 Okunma
2 Yorum 21.01.2016 14:57
Harun Özdemir
Kılıçdaroğlu gıybeti ile sonuç almak
13.03.2017 5590 Okunma
2 Yorum 13.03.2017 21:07
Harun Özdemir
Fatih kaç yaşında cumhurbaşkanı oldu
12.04.2017 5161 Okunma
2 Yorum 12.04.2017 19:25
Harun Özdemir
Kur'an ve bedeni cezalar üzerine
6.06.2017 5900 Okunma
2 Yorum 08.06.2017 11:10
Harun Özdemir
İncire ve zeytine yemin olsun mu?!
14.06.2017 6048 Okunma
1 Yorum 14.06.2017 18:49
Harun Özdemir
Anayasa değişikliğinde neler var
3.04.2017 5067 Okunma
1 Yorum 03.04.2017 23:10
Harun Özdemir
Zor günlerdeyiz...
16.05.2017 5727 Okunma
1 Yorum 16.05.2017 10:26
Harun Özdemir
Avrupa'dan vazgeçebilir miyiz?!
20.03.2017 5384 Okunma
1 Yorum 20.03.2017 20:37
Harun Özdemir
İslamcılık üzerine
9.07.2017 5469 Okunma
1 Yorum 09.07.2017 09:20
Harun Özdemir
Müslümanın adı ne olmalı
9.08.2017 5098 Okunma
1 Yorum 09.08.2017 12:53
Harun Özdemir
İslamofobinin kaynağı
9.08.2017 4912 Okunma
1 Yorum 09.08.2017 13:09
Harun Özdemir
Cumhuriyet'in kuruluş felsefesi
14.02.2017 5631 Okunma
1 Yorum 15.02.2017 17:05
Harun Özdemir
Fetva ekonomisi
29.02.2016 7312 Okunma
1 Yorum 29.02.2016 20:58
Harun Özdemir
Sayın Cengiz DEMİRCİ -2-
22.01.2017 5403 Okunma
1 Yorum 23.01.2017 21:39
Harun Özdemir
Anayasaların öncüsü Hz.Muhammed'dir
23.01.2017 7514 Okunma
1 Yorum 26.01.2017 10:28
Harun Özdemir
Kur'an neden tahrif olmadı
31.01.2017 5807 Okunma
1 Yorum 31.01.2017 22:47
Harun Özdemir
Karagülle İslâmcı mı?
22.02.2016 7693 Okunma
1 Yorum 22.02.2016 22:17
Harun Özdemir
Müslümandan Burjuva olur mu?!
19.04.2016 7213 Okunma
1 Yorum 19.04.2016 22:36
Harun Özdemir
Beytü'l Hikme ve Nizamiye Medreselerinin etkileri
21.04.2016 8569 Okunma
1 Yorum 22.04.2016 09:08
Harun Özdemir
Bu terör değil; başka bir şey!
7.01.2017 5893 Okunma
1 Yorum 08.01.2017 01:12
Harun Özdemir
Ahlâk-ı Hamîde mi dedin?!
29.04.2016 7722 Okunma
1 Yorum 30.04.2016 00:58
Harun Özdemir
Savruluyoruz!
14.06.2016 6350 Okunma
1 Yorum 15.06.2016 01:50
Harun Özdemir
Batı gerçeği!
20.06.2016 4599 Okunma
Harun Özdemir
Doğu gerçeği!
23.06.2016 5152 Okunma
Harun Özdemir
Direnç eğitimi nedir?
27.06.2016 4425 Okunma
Harun Özdemir
İsyan günlerinde zekât!
8.07.2016 4297 Okunma
Harun Özdemir
Kur’an’ı anlama çabaları
8.07.2016 4330 Okunma
Harun Özdemir
Yaşar Nuri İslâmcılığı
17.07.2016 4362 Okunma
Harun Özdemir
Darbenin devamı var mı?
24.07.2016 5027 Okunma
Harun Özdemir
Adalet yönetimin temelidir.
25.07.2016 4355 Okunma
Harun Özdemir
Neden böyleyiz?!
9.08.2016 5084 Okunma
Harun Özdemir
Karanlık çağa doğru
9.08.2016 4776 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali -1-
19.12.2016 4472 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali-2-
21.12.2016 4717 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali-3- Son şansa zaman yok
27.12.2016 3988 Okunma
Harun Özdemir
Laiklik mi demokrasi mi?!
3.05.2016 5572 Okunma
Harun Özdemir
Modernleşmeye Müslümanların etkisi oldu mu?
8.05.2016 5988 Okunma
Harun Özdemir
Cumhuriyet ne kadar kalıcı?!
16.05.2016 5667 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcı şehir olabilir mi?!
20.05.2016 4165 Okunma
Harun Özdemir
Alem-i İslâm'da özgürlük sorunu
28.05.2016 4180 Okunma
Harun Özdemir
Marjinal İslâmcıların özgürlük arayışı
30.05.2016 4187 Okunma
Harun Özdemir
Köylü İslâm marjinal İslâm'a karşı
3.06.2016 3993 Okunma
Harun Özdemir
Devlet neden açık hedef?
5.06.2016 4728 Okunma
Harun Özdemir
Bu ne yaman çelişki!
8.06.2016 4082 Okunma
Harun Özdemir
Sayın Cengiz DEMİRCİ
8.01.2017 5203 Okunma
Harun Özdemir
Müslümanın özgürleşmesi mümkün mü?
16.01.2017 3898 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye neden demokratikleşemez?!
7.01.2017 4072 Okunma
Harun Özdemir
Bilim bizim neyimize!
25.04.2016 5540 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların ekonomiden ne anladıkladıklarına dair
26.02.2016 5726 Okunma
Harun Özdemir
Müslümanın Darwin'le imtihanı
6.02.2017 4751 Okunma
Harun Özdemir
Kim daha akıllı?!
10.02.2017 3825 Okunma
Harun Özdemir
Milli uzlaşma uluslararası kararlarla çelişirse
28.02.2017 3742 Okunma
Harun Özdemir
Darbeler önlenebilir mi?
3.03.2017 4059 Okunma
Harun Özdemir
Milli Mücadelede Yahudiler
7.03.2017 4274 Okunma
Harun Özdemir
Fıkıh Ekonomilerinin Teorisi
5.03.2016 6189 Okunma
Harun Özdemir
Seçim sizin; hangi İslâm?!
9.03.2016 5834 Okunma
Harun Özdemir
Dinimiz işleri; dinleri işimiz mi olmuş?!
13.03.2016 5778 Okunma
Harun Özdemir
ÖSYM Başkanı Sayın Prof.Dr. Ömer DEMİR'e açık mektup
21.03.2016 6450 Okunma
Harun Özdemir
Kadına eziyet dini bir vecibe midir?!
23.03.2016 5803 Okunma
Harun Özdemir
Kıskançlık öldürücüdür!
28.03.2016 6705 Okunma
Harun Özdemir
İki kadını şahit yapmak!
4.04.2016 5438 Okunma
Harun Özdemir
Kur'an'ın şaşırttıkları!
8.04.2016 5225 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların sanata bakışı üzerine
13.04.2016 6721 Okunma
Harun Özdemir
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof.Dr.Mehmet GÖRMEZ'e...
21.01.2016 5685 Okunma
Harun Özdemir
Ulemanın "İlm-i siyaset" ile imtihanı
25.01.2016 5802 Okunma
Harun Özdemir
Modern Kadın Müslüman mı?!
2.02.2016 5627 Okunma
Harun Özdemir
Fransız kadın Müslüman olur mu?
7.02.2016 5196 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların Anayasa rüyası!
9.02.2016 6092 Okunma
Harun Özdemir
1921 Anayasasına İslâmcıların katkısı
13.02.2016 5684 Okunma
Harun Özdemir
Atatürk Anayasası, ABD Anayasasına nasıl yenildi?!
16.02.2016 5590 Okunma
Harun Özdemir
Sünnî İslâm ve Demokrasinin Geleceği
30.11.2015 6031 Okunma
Harun Özdemir
Umarım oyun içinde oyun yoktur
4.12.2015 6161 Okunma
Harun Özdemir
Ahlâksız İslâmcılık Olur mu?!
7.12.2015 5672 Okunma
Harun Özdemir
İlahiyat Fakülteleri kapatılmalı!
14.12.2015 5816 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcılığın Sezai Karakoç aşaması
18.12.2015 7229 Okunma
Harun Özdemir
Alevî İslâmcılık mümkün mü?
22.12.2015 6574 Okunma
Harun Özdemir
Masonluk ve İslâmcılar
28.12.2015 6162 Okunma
Harun Özdemir
Mason olmanın dayanılmaz faydaları?!!!
1.01.2016 7255 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların gelecek beklentisi
8.01.2016 6061 Okunma
Harun Özdemir
Gizli Servis İslâmı Loca İslamını Yendi mi?!
11.01.2016 6267 Okunma
Harun Özdemir
Bizans'tan Osmanlı'ya çöküş belirtileri
16.08.2017 2566 Okunma
Harun Özdemir
İslam'ın İstanbul ve Ankara yorumu
16.08.2017 2524 Okunma
Harun Özdemir
Kürt sosyolojisi
18.08.2017 2634 Okunma
Harun Özdemir
Kürt İslamı
18.08.2017 2638 Okunma
Harun Özdemir
İzmir İslamı
18.10.2017 3328 Okunma


© 2024 - Akevler