Harun Özdemir
Yeni Anayasanın kapsamı ve öngörüsü
3.07.2012
5023 Okunma, 3 Yorum

Yeni Anayasanın kapsamı ve öngörüsü

 

Türkiyenin gündemi hep yoğundur ve başını kaşıyacak zamanı hiç yoktur. Rivayet odur ki, Türkiyenin rahat bırakılmaması üzerinde dünyanın ittifakı vardır.

 

Olsun, biz bu Türkiyeyi seviyoruz, şikayetçi de değiliz. Lafımız olduğunda da sözümüzü bir şekilde söyleriz. Herkesin bu yoğun gündem içinde işini gücünü bırakıp bize kulak vermesine de gerek yok, her hâlükârda bize yetecek bir çevre buluruz.

 

Türkiye dünya nüfusunun %1ini oluşturuyor. Bu ülkede başarılı olan her uygulama, tüm dünyaya örnek olabilecek bir şansa sahiptir. Bu bir hamaset değildir. Matematiksel bir gerçektir. O nedenle Türkiyede konuşan ve yazan her birey, dünyaya konuştuğunun ve yazdığının farkında olmalı.

 

O nedenle Türkiye adına konuşanlar büyük düşünüp büyük konuşmak zorundadır. Uzun bir süre gündemde yer alacağa benzeyen Yeni Anayasa konusunda da fikir serdedenler büyük düşünmek zorundadır.

 

Yeni anayasanın gündemde oluşunun, elzem bazı ihtiyaçlardan kaynaklandığında kuşku yok. Ama ihtiyaçların ne olduğu konusunda rivayetler muhtelif.

 

Bir araştırma yapılsa, ki yapılıyor, öncelikli konu olarak PKK terörünün yarattığı ve gündeme taşıdığı bazı sorunları çözmek için yeni bir anayasaya gerek olduğu görüşü öne çıkıyor.

Eskilerde İslamcıların buna benzer anayasal şikayetleri var gibiydi; şimdilerde ise yok diyebiliriz! Onun dışında çok önemli denebilecek bir konu da yok! İslamcılar sütre gerisinden, rejimden duydukları bazı rahatsızlıkları da Kürt Sorunu kapsamında çözmek istiyorlar!

 

Eğer Türk milleti Yeni Anayasayı kendi mefküresi ile hazırlamaya kafa yormuş olsaydı gündem çok daha farklı olurdu:

 

-Arap Baharının estiği Müslüman devletlerde değişimin ilk maddesi, siyasal rejimdir. Yeni rejim de ancak yeni bir anayasa ile mümkündür. Evleviyetle yeni bir anayasa kaçınılmazdır.

 

-İsyanlara meydan vermeden sorunlarını daha medeni yöntemlerle çözmeyi düşünen devletlerin de ilk elden yapmaya çalıştıkları yeni bir anayasa hazırlamaktır.

 

-İslam ülkelerinin her birinin iç dinamikleri, öncelikleri, nüfus, din, mezhep ve etnik yapıları çok parçalıdır. İslam tarihi boyunca var olan farklılıklar, son yüz yıl içinde ortadan kaldırılmaya çalışılmış olsa da hiçbirinde durum değişmemiştir. Aksine baskı altına alınmış kimlikler, özgürlükler arttıkça içinde ciddi aşırılıklar barındıran zarar verici taleplere dönüşmüştür.  

 

-Dünya küresel ölçekte ekonomik bir kriz yaşamaktadır. Bu ölçekte bir kriz ancak yeni bir ekonomik sistemle aşılabilir. Bunu servet transferine dönüştürmeye çalışanlar olabilir ama sorun derinlerdedir ve transfer edilen servetler, eski düzenin çöküşünü daha da hızlandıracaktır.

 

-Batıda dizayn edilmiş modern bir kimlikle ulusal sınırlar içinde yeni bir kimlik yaratmaya çalışanların geçen yüzyılda verdikleri en büyük rahatsızlık, kültürel hakları gözardı etmekti. Bu sorun modernleştirilen tüm toplumlarda yaşandı. Bu aralar çok popüler olan kültürel haklar temelli anayasa tartışmalarının geçici bir durum olduğunu öngörebiliriz. Resmi dilleri abartanlar da, buna tepki gösterenler de İngilizce bilmeyi akıllılık sayıyorlarsa, kültürel hak taleplerinin ne kadar ciddi olduğunu görebiliriz. Bu tür taleplerin uzun ömürlü olamayacağı kanısındayız.

 

Kimliklerin baskı altında tutulmasının yarattığı tepkiyi önemsemek ve kültürel hakları anayasaların güvencesine almak gerekir. Bununla beraber bu hakların yaygın anlamda kullanılacağı kanısı, öngörülerimiz içinde yer almamaktadır.  

 

Buna benzer başka tespitler de yapılabilir

Dünyanın üçte ikisinin yeni bir anayasa arayışı içinde olduğunu düşünürsek yapmaya çalıştığımız anayasanın örnek olma misyonunu gözardı edemeyiz. Yeni anayasa, öncelikle Türkiyenin anayasal sorunlarına ve geleceğine ışık tutacaktır. Bununla beraber millet olarak tarih ve coğrafyamızdan kaynaklanan sorumluluklarımız gereği de yeni anayasamız tüm Batı dışı toplumlarca önemseneceğinin farkında olmalıyız. Büyük düşünmek zorundayızdan kastımız, yeni anayasayı bu bakış açısıyla tartışmaya açmaktır.

 

Bundan dolayı Türkiye; özelde İslam ülkelerine ve genelde de tüm devletlere örnek olabilecek bir anayasayı hazırlamak zorunda olduğu bir dönemden geçmektedir. Bu ülkede ancak büyük düşünenler çözüm üretebilir. Aksi halde yalnızca Kürt sorununu çözmek için yeni bir anayasa tartışması başlatmak bu kadar abartılacak bir konu olmasa gerek.

 

Türkiye öyle bir anayasa hazırlamalıdır ki, içerik olmasa da model olarak Kuzey Afrika, Ortadoğu, Balkanlar, Orta Asya, Afrika ve Güney Asya ülkelerine örnek olabilmelidir.

Bu ülkenin alimleri; geleceğin Türkiyesini inşa edecek bir anayasa hazırlarken, aslında geleceğin dünyasının örnek ülkesini inşa edeceklerdir.

 

Bizlerin beklentisi bu yöndedir.

 

Küçük düşünemiyoruz, elde değil!

 

 

 


YorumcuYorum
hakansarilar
05.07.2012
00:09

Harun Özdemir'e hoş geldin diyorum. Yazılarını ve görüşlerini takip ettiğim bir düşünürdür. 15 gün siteye girememiştim. Sürpriz oldu.

Bence Arap baharı "Arap ülkelerinin İngiliz dizaynından USA dizaynına geçişi" özgün bir anayasayı kaldıracak birikime sahip değil. Bu bahar Arap aydınlarını harcayacak diye korkuyorum.

Yapacağımız anayasanın tüm dünyada etkileri olabilmesi için küresel krizlerin sebeplerini de ortadan kaldıracak vizyona sahip olması gerekiyor. Peki Türkiye'nin arkaplanı, tarihi birikimi bunu sağlayacak kadar güçlü mü? Evet... Yeter ki, kısa vadeli gündemleri anayasaya taşımakla vakit geçirmeyelim. Gülhane hattı humayunundan imparatorluğun sonuna kadar yaptığımız bütün ıslahat hareketleri ve anayasalar, erime, küçülme ve bölünmelerin önüne geçemedi. Hep dış baskıların tesiri altında değiştik yani değiştirildik.

Evet Türkiye yanlış sorunu tartışıyor. Sorun kimlik sorunu değil zihniyet sorunudur. Zihniyet değişikliğine gitmeden hiç bir anayasanın bize faydası olmaz. Elinde sadece çekiç olan her türlü sorunu çivi gibi görür sözünü hatırlatmak istiyorum. Burada çekiç zihniyet, çivi anayasa oluyor.

Saddam yakaladığını asıyordu. Şimdi iktidardakiler yakaladığını asıyor. Aynı zihni evrenden aynı çözümler üretilmekte...

Akevler düşünce birikiminin toplumsal aidiyet, birlikte yaşama ve dayanışmayı merkeze almasını önemsiyorum. Bana göre dünyadaki en önemli kriz olgusu, toplumsal atomizasyondur. Çekirdek aile bile çatırdıyor. İnsan ırkı kendi kendini üretemez hale geliyor. Batı medeniyeti zihniyet değişikliğine gitmezse yok olacağını gördü. Yeni bir toplumsal düzen için yırtınıyor. Fakat gençler bir çocuk doğurmanın bile sorumluluğunu almak istemiyor.

Evet Türkiye eğer kendi özgün tarihini (Selçuklu-Osmanlı-Türkiye) dikkate alarak yeni bir zihniyet geliştirebilirse, yazısız bir anayasayla bile yeni bir dünya kurar.

Harun Özdemir
06.07.2012
21:33

Hoşbulduk Sayın Sarılar, çok naziksiniz. "Düşünür" olduğuma ilişkin şehadetinize ise hasseten teşekkür ederim.

"Arap Baharı" diye tesmiye olunan siyasal başkaldırıya ilişkin tespitlerinize saygı duyuyorum. Fakat farklı düşüncelerim olduğunu belirtmek isterim:

Evvelen, alev topu gibi kasıp kavuran baharın "Türk Baharı" olduğunu bilmemiz gerekir. Lozan'da terk edilen Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde Türkiye Cumhuriyeti'nin sınır ve rejim değişiklikleri ile "İslam Dini"ne ait makam ve değerlere ilişkin hakları devam etmektedir. T.C. bu hakkını, Batılı işgalci güçlere karşı kullanabileceği gibi Müslüman halkın dini haklarını kısıtlayan yönetimlere karşı da kullanabilir. Şimdiye kadar kullanmamış olması Türkiye açısından kusur, Müslüman halklar açısından da talihsizliktir.

Türkiye 11 milyon metrekare toprağı Lozan'da 24 Temmuz 1923'te neden ve nasıl kaybettiğini tartışmadan "Arap Baharı" üzerine projeksiyonlar yapası doğru olmaz.

Türkiye Mustafa Kemal döneminde Mehmet Akif Ersoy, Abdüaziz Çaviş... gibi Teşkilat-ı Mahsusa'nın İslamcı elemanları aracılığı ile kurdurduğu "İhvanü'l Müslimin - Müslüman Kardeşler" örgütünü, Lozan'da terk ettiği topraklardaki haklarını sağlama almak için geliştirerek bugünlere kadar getirmiştir.

Mehmet Akif Ersoy Mısır'da meal çizittirirken Hasan el-Benna ve babası ile çok daha önemli ilişkiler kurmuştu. 1930'lu yıllarda İhvan-ı Müslimin'in İngilizlere karşı yaptığı muhalefete destek vermeyen Mısırlı aydınların büyük çoğunluğu "Bu Türklerle İngilizlerin kavgası, bizi ilgilendirmiyor!" diyerek uzak durmuşlardır.

Durum bugün de değişmemiştir. İhvan-ı Müslimin'in gerçek hamisi Türkiye'dir ve bu kavgadan galip çıkacak ülke de Türkiye olacaktır. Bu geniş coğrafyada Türkiye'siz bir baharın mümkün olmadığı açıkça görülüyor.

Türkiye'den alınan bu toprakların, bugünlerde Türkiye'nin siyasal himayesine devretmek için ABD ve İngiltere, Türkiye ile anlaşmış durumda. Bundan dolayı da Türkiye, bu değişimden zarar görecek bütün rejimlerin ve devletlerin açık hedefi oldu.

Ama aslı soru şu: ABD ve İngiltere'nin Türkiye'den beklentisi nedir?

Dünya ekonomisi kontrolden çıkmış ve toparlanması da zor. Ama bazı önlemlerle sistemin ömrünü uzatmak mümkün, öyle sanılıyor. O nedenle yaklaşık 250 milyonun yaşadığı bu coğrafyadan elde edilen doğal gaz ve petrol, artık dünya ekonomisini ayakta tutmaya yetmiyor. Deniyor ki, ekonomik verimliliği çok düşük yaklaşık 250 milyon kişi, bugünkünden daha verimli çalışıp dünya ekonomisine katma değer üretebilir. Bu insanlara çalışmayı sevdirecek örnek bir ülke lazım. Bize güvenmiyorlar çünkü biz bunları acımasızca sömürdük. Türklere güveniyorlar. Bundan böyle bu toprakların kontrolü sizde olsun. İstikrarlı yönetimler kurun, insanları çalışmaya dayalı bir ekonomiye entegre edin. Bal tutuyorsanız da yalayın, demektedirler.

İşin anayasal boyutu da şudur:

Türkiye öyle bir anayasa hazırlamalıdır ki, isteyen devlet gevşek yapılı koonfederatif bir sistemle Türkiye ile "birlik" kurabilmeli, istediği zaman da ayrılabilmeli. Ülke içinde de yetkilerin çoğunu yerinden yönetim birimlerine devretmeli. Yeni anayasaya göre yönetim birimlerinin nüfusu azaldıkça özgürlükleri artmalı. En özgüz insanlar, en küçük birimlerde yaşayanlar olmalı. Böylece her düşünce uygulanma imkanı bulmalı.

Sevgili Sarılar, endişeniz Arap aydınlarının harcanması ise sizi temin ederim ki, hiç kimse Cemal Paşa'nın yaptıklarını bir daha asla tekrar etmeye cesaret edemeyecektir, bundan emin olabilirsiniz.

Güzel günleriniz olsun...

hakansarilar
07.07.2012
01:50

Harun Bey görüşlerinizin önemli bir bölümüne katılıyorum. 1. dünya savaşı sonrasında kurulan devletlerin içinde bir Türk İngiliz rekabetinin devam ettiği, Türkiye'nin gerek kurulan hükümetlerin içinde gerekse muhalefet hareketlerinin içinde varlığını sürdürdüğü artık biliniyor.

Meseleyi biraz daha geriden ele almak istiyorum. Osmanlı aydınlarının 3 büyük fikir hareketini birbirinin karşıtıymış gibi görmüyorum. Bunu Osmanlının içiçe daireler şeklinde oluşturduğu savunma hattı gibi ele alıyorum. İmparatorluğun yaklaşan büyük paylaşıma hazırlanmak için öngördüğü vatandaşlık tanımları gibi... Hiç bir imparatorluk bir millete ya da bir dinin mensuplarına nizam vermek için kurulmaz. O mümkünse dünya ölçeğinde kendi barışını tesis etmek gayretindedir. Başka türlü sürdürülebilir olamaz. Osmanlı da ulus devletler çağında kendi varlığını ve etkisini devam ettirmek için önce Osmanlı ulusu kavramını ortaya attı. Sonra İslam ulusu sonra da Türk ulusu... Bu geriye doğru çekiliş, gücünün yetmemesi ile ilgili idi. Nitekim Türkçüler iktidar olur olmaz önce ittihadı İslam sonra Osmanlıdan ayrılan devletlerle yeniden ilişkiler kurmak gibi faaliyetler içinde oldular. Sözgelimi sizin yeni anayasa için etrafımızdaki devletlerle gevşek konfederasyona imkan vermelidir fikrinizi ilk ortaya atan Mustafa Kemal'dir. Hatta önce bağımsızlıklarına kavuşmalıdırlar, sonra bağımsız meclislerinin vereceği yetki devirleriyle bir ittihadı İslam mümkün olabilir diyerek somutlaştırmıştı. Yine aynı yıllarda Bağdat ve Balkan paktları kurarak Osmanlı devletleri birliğine giden yolun ön uygulamaları yapılmıştı. Peki ne oldu da sonra bütün bunlar unutuldu. O daha etraflıca ele alınacak bir bahsi diğer...

İngilizler Türkiye dışındaki hemen hemen bütün İslam toplumlarını bu savaşla birlikte kontrol altına aldı. Halifelik müessesesinin dünyada en çok kimi tehdit edeceği bellidir. Yeni kurulan cumhuriyetin mutlaka halifelik iddiasından vazgeçmesi gerekiyordu. Hatırlayın Lozan'da bizden kutsal emanetleri isteyecek kadar işi ortaya dökmüşlerdi. Mustafa Kemal'in halifeliği kaldırmakta direnmesi (ben öyle görüyorum) fakat bir yıl sonra "esasen meclisin iradesinde içkindir" diyerek, mevcut halifeyi yurt dışına göndermesini reel politikanın dayatması olarak anlamak gerekir. Böyle olunca istesek de istemesek de Orta Doğudaki İngiliz dizaynından nasibimizi aldık. Yani Orta Doğu 1. dünya savaşından sonra İngilizler tarafından yeniden tanzim edildi. Biz o gün de boş durmadık bugün de boş durmayacağız elbette... Fakat şu anda olanın da bir ABD dizaynı olduğu fikrimde ısrar ediyorum. Evet bugün de boş durmuyoruz, kendi kartlarımızla oyuna iştirak ediyoruz ama olan biteni iyi anlayamazsak bir koyup üç alamayız. ABD bu tasarımıyla üreten bir orta doğu istiyor olabilir (gerçi bana göre tüketen bir orta doğu istiyor, sadece şeyhlerin küresel tüketime katılması yetmiyor) bunun için bize bir rol veriyor olabilir (ben de bu görüşteyim) de ABD dediğimiz Anglo-sakson--Yahudi medeniyetinin bir yansıması olduğuna göre Türkiye-İsrail ilişkilerini nereye koyacağız?

Arap Baharı Irak'ta, Arap Baharı Libya'da, Arap Baharı Suriye'de... Bu dizinin çekildiği yerlerde kan gövdeyi götürüyor. Kurtlar Vadisi çekmek gibi değil ki...

Fakat son kertede şu konuda iyimserim: ABD uzatmaları oynuyor. Bunu en iyi İsrail anladı. Kaç on yıl daha uzatır bilmiyorum. Bence Türkiye'yi yönetenlerin reel politikadan ayrılmadan, maçın uzatma dakikalarını değerlendirmesi gerek. Uzatmalarda yenilen gol kolay çıkmaz.

Güzel günlerimiz olsun.





Çok Yorumlanan Makaleler
Harun Özdemir
Evlenme hakkı üzerine
11.07.2012 12008 Okunma
30 Yorum 18.07.2012 19:12
Harun Özdemir
Adem Tiflis'te insan oldu!
26.06.2012 10468 Okunma
17 Yorum 05.07.2012 21:40
Harun Özdemir
Zina, fuhuş ve azgınlık
13.07.2012 11157 Okunma
13 Yorum 20.07.2012 23:07
Harun Özdemir
Biyolojik ata ve hukukî anne ve baba
4.07.2012 8259 Okunma
13 Yorum 06.07.2012 14:24
Harun Özdemir
Yeni İslam felsefesi mümkün mü
31.07.2012 5793 Okunma
9 Yorum 03.08.2012 09:08
Harun Özdemir
Bir ülkenin barış üretebilme kabiliyeti
2.01.2017 6787 Okunma
8 Yorum 07.01.2017 00:10
Harun Özdemir
Parlamento Dışı İslâmcı anayasa çalışmaları
18.02.2016 7544 Okunma
6 Yorum 20.02.2016 23:32
Harun Özdemir
Egemenlik kimin
21.02.2017 6204 Okunma
5 Yorum 23.02.2017 00:29
Harun Özdemir
Hilkatin Mebdei ve Adem
24.06.2012 6241 Okunma
5 Yorum 26.06.2012 04:29
Harun Özdemir
Tüketme Hakkı
30.06.2012 5902 Okunma
5 Yorum 08.07.2012 10:58
Harun Özdemir
Ya yenilik ya da çürüme!
14.03.2016 7521 Okunma
5 Yorum 17.03.2016 17:56
Harun Özdemir
Şahitlik üzerine
15.07.2012 6437 Okunma
4 Yorum 15.07.2012 14:41
Harun Özdemir
Yeni Anayasanın kapsamı ve öngörüsü
3.07.2012 5023 Okunma
3 Yorum 07.07.2012 01:50
Harun Özdemir
"... ve hadîdi inzâl ettik..."
30.06.2012 6232 Okunma
3 Yorum 08.07.2012 10:24
Harun Özdemir
Yeni bir Anaysa mı yoksa yeni bir Teşkilât-ı Esas
30.06.2012 5875 Okunma
3 Yorum 01.07.2012 11:03
Harun Özdemir
Her şey çok farklı olabilirdi
16.01.2016 7135 Okunma
2 Yorum 21.01.2016 14:57
Harun Özdemir
Kılıçdaroğlu gıybeti ile sonuç almak
13.03.2017 5629 Okunma
2 Yorum 13.03.2017 21:07
Harun Özdemir
Fatih kaç yaşında cumhurbaşkanı oldu
12.04.2017 5197 Okunma
2 Yorum 12.04.2017 19:25
Harun Özdemir
Kur'an ve bedeni cezalar üzerine
6.06.2017 5934 Okunma
2 Yorum 08.06.2017 11:10
Harun Özdemir
İncire ve zeytine yemin olsun mu?!
14.06.2017 6082 Okunma
1 Yorum 14.06.2017 18:49
Harun Özdemir
Anayasa değişikliğinde neler var
3.04.2017 5098 Okunma
1 Yorum 03.04.2017 23:10
Harun Özdemir
Zor günlerdeyiz...
16.05.2017 5768 Okunma
1 Yorum 16.05.2017 10:26
Harun Özdemir
Avrupa'dan vazgeçebilir miyiz?!
20.03.2017 5421 Okunma
1 Yorum 20.03.2017 20:37
Harun Özdemir
İslamcılık üzerine
9.07.2017 5502 Okunma
1 Yorum 09.07.2017 09:20
Harun Özdemir
Müslümanın adı ne olmalı
9.08.2017 5131 Okunma
1 Yorum 09.08.2017 12:53
Harun Özdemir
İslamofobinin kaynağı
9.08.2017 4949 Okunma
1 Yorum 09.08.2017 13:09
Harun Özdemir
Cumhuriyet'in kuruluş felsefesi
14.02.2017 5663 Okunma
1 Yorum 15.02.2017 17:05
Harun Özdemir
Fetva ekonomisi
29.02.2016 7353 Okunma
1 Yorum 29.02.2016 20:58
Harun Özdemir
Sayın Cengiz DEMİRCİ -2-
22.01.2017 5435 Okunma
1 Yorum 23.01.2017 21:39
Harun Özdemir
Anayasaların öncüsü Hz.Muhammed'dir
23.01.2017 7549 Okunma
1 Yorum 26.01.2017 10:28
Harun Özdemir
Kur'an neden tahrif olmadı
31.01.2017 5839 Okunma
1 Yorum 31.01.2017 22:47
Harun Özdemir
Karagülle İslâmcı mı?
22.02.2016 7731 Okunma
1 Yorum 22.02.2016 22:17
Harun Özdemir
Müslümandan Burjuva olur mu?!
19.04.2016 7246 Okunma
1 Yorum 19.04.2016 22:36
Harun Özdemir
Beytü'l Hikme ve Nizamiye Medreselerinin etkileri
21.04.2016 8607 Okunma
1 Yorum 22.04.2016 09:08
Harun Özdemir
Bu terör değil; başka bir şey!
7.01.2017 5926 Okunma
1 Yorum 08.01.2017 01:12
Harun Özdemir
Ahlâk-ı Hamîde mi dedin?!
29.04.2016 7759 Okunma
1 Yorum 30.04.2016 00:58
Harun Özdemir
Savruluyoruz!
14.06.2016 6383 Okunma
1 Yorum 15.06.2016 01:50
Harun Özdemir
Batı gerçeği!
20.06.2016 4638 Okunma
Harun Özdemir
Doğu gerçeği!
23.06.2016 5190 Okunma
Harun Özdemir
Direnç eğitimi nedir?
27.06.2016 4461 Okunma
Harun Özdemir
İsyan günlerinde zekât!
8.07.2016 4331 Okunma
Harun Özdemir
Kur’an’ı anlama çabaları
8.07.2016 4371 Okunma
Harun Özdemir
Yaşar Nuri İslâmcılığı
17.07.2016 4402 Okunma
Harun Özdemir
Darbenin devamı var mı?
24.07.2016 5060 Okunma
Harun Özdemir
Adalet yönetimin temelidir.
25.07.2016 4388 Okunma
Harun Özdemir
Neden böyleyiz?!
9.08.2016 5124 Okunma
Harun Özdemir
Karanlık çağa doğru
9.08.2016 4808 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali -1-
19.12.2016 4505 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali-2-
21.12.2016 4749 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali-3- Son şansa zaman yok
27.12.2016 4025 Okunma
Harun Özdemir
Laiklik mi demokrasi mi?!
3.05.2016 5608 Okunma
Harun Özdemir
Modernleşmeye Müslümanların etkisi oldu mu?
8.05.2016 6023 Okunma
Harun Özdemir
Cumhuriyet ne kadar kalıcı?!
16.05.2016 5706 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcı şehir olabilir mi?!
20.05.2016 4202 Okunma
Harun Özdemir
Alem-i İslâm'da özgürlük sorunu
28.05.2016 4217 Okunma
Harun Özdemir
Marjinal İslâmcıların özgürlük arayışı
30.05.2016 4222 Okunma
Harun Özdemir
Köylü İslâm marjinal İslâm'a karşı
3.06.2016 4025 Okunma
Harun Özdemir
Devlet neden açık hedef?
5.06.2016 4762 Okunma
Harun Özdemir
Bu ne yaman çelişki!
8.06.2016 4119 Okunma
Harun Özdemir
Sayın Cengiz DEMİRCİ
8.01.2017 5235 Okunma
Harun Özdemir
Müslümanın özgürleşmesi mümkün mü?
16.01.2017 3931 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye neden demokratikleşemez?!
7.01.2017 4108 Okunma
Harun Özdemir
Bilim bizim neyimize!
25.04.2016 5577 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların ekonomiden ne anladıkladıklarına dair
26.02.2016 5760 Okunma
Harun Özdemir
Müslümanın Darwin'le imtihanı
6.02.2017 4786 Okunma
Harun Özdemir
Kim daha akıllı?!
10.02.2017 3864 Okunma
Harun Özdemir
Milli uzlaşma uluslararası kararlarla çelişirse
28.02.2017 3774 Okunma
Harun Özdemir
Darbeler önlenebilir mi?
3.03.2017 4091 Okunma
Harun Özdemir
Milli Mücadelede Yahudiler
7.03.2017 4309 Okunma
Harun Özdemir
Fıkıh Ekonomilerinin Teorisi
5.03.2016 6223 Okunma
Harun Özdemir
Seçim sizin; hangi İslâm?!
9.03.2016 5869 Okunma
Harun Özdemir
Dinimiz işleri; dinleri işimiz mi olmuş?!
13.03.2016 5817 Okunma
Harun Özdemir
ÖSYM Başkanı Sayın Prof.Dr. Ömer DEMİR'e açık mektup
21.03.2016 6490 Okunma
Harun Özdemir
Kadına eziyet dini bir vecibe midir?!
23.03.2016 5840 Okunma
Harun Özdemir
Kıskançlık öldürücüdür!
28.03.2016 6740 Okunma
Harun Özdemir
İki kadını şahit yapmak!
4.04.2016 5471 Okunma
Harun Özdemir
Kur'an'ın şaşırttıkları!
8.04.2016 5259 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların sanata bakışı üzerine
13.04.2016 6763 Okunma
Harun Özdemir
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof.Dr.Mehmet GÖRMEZ'e...
21.01.2016 5721 Okunma
Harun Özdemir
Ulemanın "İlm-i siyaset" ile imtihanı
25.01.2016 5839 Okunma
Harun Özdemir
Modern Kadın Müslüman mı?!
2.02.2016 5664 Okunma
Harun Özdemir
Fransız kadın Müslüman olur mu?
7.02.2016 5227 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların Anayasa rüyası!
9.02.2016 6132 Okunma
Harun Özdemir
1921 Anayasasına İslâmcıların katkısı
13.02.2016 5719 Okunma
Harun Özdemir
Atatürk Anayasası, ABD Anayasasına nasıl yenildi?!
16.02.2016 5626 Okunma
Harun Özdemir
Sünnî İslâm ve Demokrasinin Geleceği
30.11.2015 6056 Okunma
Harun Özdemir
Umarım oyun içinde oyun yoktur
4.12.2015 6184 Okunma
Harun Özdemir
Ahlâksız İslâmcılık Olur mu?!
7.12.2015 5696 Okunma
Harun Özdemir
İlahiyat Fakülteleri kapatılmalı!
14.12.2015 5841 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcılığın Sezai Karakoç aşaması
18.12.2015 7270 Okunma
Harun Özdemir
Alevî İslâmcılık mümkün mü?
22.12.2015 6606 Okunma
Harun Özdemir
Masonluk ve İslâmcılar
28.12.2015 6199 Okunma
Harun Özdemir
Mason olmanın dayanılmaz faydaları?!!!
1.01.2016 7287 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların gelecek beklentisi
8.01.2016 6093 Okunma
Harun Özdemir
Gizli Servis İslâmı Loca İslamını Yendi mi?!
11.01.2016 6304 Okunma
Harun Özdemir
Bizans'tan Osmanlı'ya çöküş belirtileri
16.08.2017 2584 Okunma
Harun Özdemir
İslam'ın İstanbul ve Ankara yorumu
16.08.2017 2540 Okunma
Harun Özdemir
Kürt sosyolojisi
18.08.2017 2657 Okunma
Harun Özdemir
Kürt İslamı
18.08.2017 2658 Okunma
Harun Özdemir
İzmir İslamı
18.10.2017 3357 Okunma


© 2024 - Akevler