Harun Özdemir
Ya yenilik ya da çürüme!
14.03.2016
8455 Okunma, 5 Yorum

http://www.egedesonsoz.com/yazar/baslik/9658

 

İslâmiyet, baş döndürücü bir hızla doğup gelişti. Yaklaşık üç yüz yıl süren yükselişten sonra duraklama, sonra da çöküşe geçti.

Bilinen şu; hiçbir şey eskisi gibi kalamıyor. Değişim yasası gereği, âlemde her ne var ise ya kendisini yeniliyor ya da çürüyüp dağılıyor. 

***

İslâm Dini dendiğinde, akla ilk gelen Kur’an ise ikinci kaynak da Hadislerdir.

Kuran, hadisler ve tarihinin bütün birikimleri 21 inci yüzyılın imkânlarıyla Müslümanın önünde, onun ilgisini bekliyor! Tarihteki başarılarını bilenler, Müslümanın bütün birikimlerden yararlanacağını, yeni gerçekleri keşfedip tarih sahnesindeki yüce yerini alacağını sabırsızlıkla bekliyor!

Yenilik bir yana dursun, ne yazık ki 1400 yıllık birikim tekrar dahi edilemiyor! Entropi yasası doğru ise, ne yaparsak yapalım “eski gerçekler” yerinde bile sayamıyor! Geriye tek seçenek kalıyor, o da çürümek ve yok olmak!

Modern bilimler ile dini ilimler ayrımı devam edecekse yüksek matematik, fen bilimleri ve bunların türevi bilimler bir tarafa, İslâmî ilimler de aşılmaz duvarların öte tarafında ise bu iş bitmiştir!

Eğer Sivil Üniversiteler de oluşmayacaksa bu iş hakikaten bitmiş sayabiliriz.

***

Yenilik yoksa boşluğu dolduran birtakım gelişmeler olacaktır, elbet!

Kuran’ı değersizleştirmeye çalışanlar son zamanlarda Kuran’ı farklı bir şekilde okumaya “Ayetlerin ve surelerinin dizilişi yanlış; doğrusu şöyle olmalı…” demeye başladılar!

Modern zamanların yüksek matematiği ve fen bilimleri üzerinde bir cümlelik fikri olmayanlar, “Şu rivayet, bu ravi, falan kişi veya şu tarih kitabına göre ayetlerin ve surelerin sırası öyle değil; böyle!” demeye başladılar!

On binlerce hadisi bir çırpıda yok sayanlar, en zayıf ve uydurma rivayetlerle Kur’an ayetlerinin ve surelerin sırasını değiştirmekteler ve buna göre meal ve tefsirler de yazmaktalar.

Ayetlerin iniş sırası” ve “iniş sebepleri” diye gündeme getirenler, bununla yetinmediler.

Gizli eller, önce “Yüksek matematiğin ve fen bilimlerinin dinimizle hiçbir ilgisi yoktur; olamaz da!” dediler. İslâm’ı anlayacak zekâ seviyesini yerlere serdikten sonra da ikinci ve üçüncü operasyonları yaptılar.

İngilizlerin istila ettiği Hint Yarımadası’nda, İslâm Dini reddedilmedi! Ama “Hadis Müslümanlığı” diye yeni bir anlayış doğdu!

Hadis ilmi, İslâmî ilimlerin en zorudur. Çünkü bir sözün Hz. Muhammed’e ait olup olmadığını belirlemek uzmanlık ötesi bir ilim gerektirir.

Kuran, Peygamber döneminde ezberlenmeye başlandı. Anlamı ve yorumu yapılmadan tıpkı Peygamberin okuduğu aksanla ezberlendi ve nesilden nesile aktarılarak bugünlere geldi.

Papalık 1300’ün başından beri araştırıyor ancak halâ biri diğerinden farklı iki Kur’an’a rastlayamadı. Bunu aklımızdan hiçbir zaman çıkarmayalım.

Oysa hiçbir hadis, “Peygamberin söylediği gibi” rivayet edilemedi. Ancak “anlam” olarak rivayet edilebildi. Çünkü Peygamber, Kur’an ile karıştırılır diye sözlerinin yazılmasını ve ezberlenmesini yasaklamıştı.

Bu nedenle hadisler yaklaşık 150 yıl, sadece sözlü olarak rivayet edildi. Peygamberin ölümünden iki yüz yıl sonra hadis metodolojisi ilim haline gelince hadisler yazılmaya başlandı.

Bir hadisi “anlamak” ve onu fıkıh gibi ciddi bir ilime dayanak yapmak, müçtehit gibi üst düzey uzmanlık gerektirdiğinden on binlerce hadis arasından çok az bir kısmı fıkıh ilminde değerlendirilebilmiştir.

Geri kalanlar ise tefsir, İslâm tarihi, ahlâk ve nasihate malzeme; son yüz yılda da “isyan, terör ve ihtilâllere” dayanak yapılmıştır. Buna engel olmak isteyenler ya din dışı ilan edilmiş ya da zalimlerden yana olmakla suçlanmıştır.

Hiçbir müçtehit Akaid ve Kelam ilimlerinde hadisleri “delil/kanıt” kabul etmemiştir. Hadis Müslümanlığında ise kelam ve akaid de hadislerle yapılmaktadır.

Eskilerde, ancak çocukların tedris ettiği bu bilgiler; nice zamandır sır ilimler arasına alındı! Hadis metodolojisi bilmeyen milyonlarca Müslüman, “İslâm’ın hasını öğreniyorum” diye uydurulmuş hadis ile ABD, AB, İsrail…e meydan okuyarak ölüm tarlalarına doğru yürüyor!

Hiçbir müçtehidin iddia bile edemediği görüşler, “Hadis Müslümanlığı” adı altında insanlığa “hakikat” olarak sunuluyor!

***

Hangi açıdan bakarsak bakalım; Müslümanın yolu ölüm tarlasına çıkıyor!

Herkes birbirini suçluyor!

En çok da Batılılar suçlanıyor!

Taliban, El-Kaide, IŞİD, Boko-Haram… daha niceleri! Her geçen gün acımasız şiddet örgütlerine yenisi ekleniyor!

Batının oyunu!” demek kolay.

Tabii ki Batı’nın oyunu!

Hiç kimse, inandığı İslâm’ın kimin İslâm’ı olduğunu araştırmıyor! Doğal olarak ortam gizli servislere kalıyor.

İslâm’ı saptırmanın ve istismarının önü alınamaz hale geldi. Öyle ki, Hadislerle Kelam tartışmaları yapılıyor! Hem de Ehl-i Sünnet Akaidi ve Kelamı diye!

Sapma ve saptırma bunlarla da sınırlı değil!

Bir kompozisyon çalışması gibi doğru-yanlış ayrımı yapılmamış on binlerce rivayet ile tefsir, İslâm tarihi ve ideolojik kitaplar yazılmış! Özellikle son yüzyılda yazılan ve okunan tefsir ve İslâm tarihi kitaplarının büyük çoğunluğu ideolojik amaçlı!

Marksist mücadele yöntemi ile yazılmış tefsir ve İslâm tarihi kitaplarını beyinlere yerleştirmeye çalıştılar. Büyük ölçüde de başarılı oldular.

Bir Allah’ın kulu çıkıp da; 

Ey Müslümanlar, ilim sahibi olmak istiyorsanız klasik Arapça, matematik ve fen bilimleri öğrenin. Buna zamanım yok diyorsanız önce fıkıh, hadis ve tefsir usulleri/metodolojisi okuyun! Usul ilimlerinden başlayın ki, hakikat diye sunulan bilgilerin “kaç karat olduğunu” anlayabilesiniz. Fırsat buldukça da usul ilimlerini iyi bilenlerle tartışın! Ancak bunlardan sonra fıkıh, gerekirse tefsir ve tarih okuyun! Tefsir okumaya da “Ahkâmu’l Kuran”lar ile başlayın...” demedi.”

 

Usul ilimleri okunsaydı tercüme İslâm’a ilişkin fikirlerin ne değerde olduğu kolaylıkla anlaşılacaktı.

Amaç kapitalizme ve sosyalizme meydan okuyup “Ne ABD ne de AB…” demek ise; yüksek matematik, fen bilimleri ve analitik Arapçayı üçünü de bilen on binlerce Müslüman yetiştirmek gerekiyordu. Bunun hayalini kuran bile yok!

Görüşüm çok net;

Ya yüksek matematik, fen bilimleri, analitik Arapça ve usul ilimleri ya da ölüm tarlaları!

 

 


YorumcuYorum
Harun Özdemir
16.03.2016
22:49

Kuran ayetleri, Hz.Peygmberden duyulduğu gibi ezberlendi, nesilden nesile ezbere nakledildi. Ayetlerini yazanlar da vardı. Yazı mı yoksa ezber mi daha önemli, onu şöyle anlayabiliriz

Kuran Ebubekir döneminde bir kitapta toplandı. Osman'a kadar tek nusha idi. Pardon, şu ayet nasıldı diye doğrusunu öğrenmek isteyenler yazılı Kuran'a başvursalardı, tek nusha önünde kilometrelerce kuyruklar oluşurdu. Beşmetre kuyruk oluştuğuna dair bir rivayet yok!

Kuran'ın tek kitaba dönüşmesi konusundaki tartışmaların abartılacak bir konu olmadığını düşünüyorum.Yani, yazılı Kuran, o kadar önemli değildi. Ezberlenmiş Kuran, üç kıtaya yayılmış Müslümanlara yetiyordu. İcazetler de ezbere okuyanlara veriliyordu. Yazılı Kuran'a icazet verildiğini duymadığımı da belirtmek isterim!

Demem o ki, Kuran'ı ezberleyip nesilden nesile aktaranlar, ezberleme yeteklerini hadisler için de kullanabilirlerdi. Kullanmamışlar! Yazmamışlar da! Yazılmış olsaydı; Hz.Peygamberden duyulan ayetler gibi hadisler de birebir nakledilirdi.

Hangi hadisigüvenilir buluyorsanız söyleyin, birebir yazılı veya sözlü rivayet edilmiş olsun!  Bütün hadis kitaplarında aynı cümlelerler ve kelimelerle rivayet edilmiş kaç hais var?! 650'den fazla ayeti değiştirmeden rivayet eden Müslümanlar, kaç hadisi tıpkı ayetler gibi değiştirmeden rivayet etmişler?! Bu hadisler hangileri, hangi kitaplarda ve bablarda toplandı?

Selam ve sevgiyle.

Harun Özdemir
16.03.2016
22:49

Kuran ayetleri, Hz.Peygmberden duyulduğu gibi ezberlendi, nesilden nesile ezbere nakledildi. Ayetlerini yazanlar da vardı. Yazı mı yoksa ezber mi daha önemli, onu şöyle anlayabiliriz

Kuran Ebubekir döneminde bir kitapta toplandı. Osman'a kadar tek nusha idi. Pardon, şu ayet nasıldı diye doğrusunu öğrenmek isteyenler yazılı Kuran'a başvursalardı, tek nusha önünde kilometrelerce kuyruklar oluşurdu. Beşmetre kuyruk oluştuğuna dair bir rivayet yok!

Kuran'ın tek kitaba dönüşmesi konusundaki tartışmaların abartılacak bir konu olmadığını düşünüyorum.Yani, yazılı Kuran, o kadar önemli değildi. Ezberlenmiş Kuran, üç kıtaya yayılmış Müslümanlara yetiyordu. İcazetler de ezbere okuyanlara veriliyordu. Yazılı Kuran'a icazet verildiğini duymadığımı da belirtmek isterim!

Demem o ki, Kuran'ı ezberleyip nesilden nesile aktaranlar, ezberleme yeteklerini hadisler için de kullanabilirlerdi. Kullanmamışlar! Yazmamışlar da! Yazılmış olsaydı; Hz.Peygamberden duyulan ayetler gibi hadisler de birebir nakledilirdi.

Hangi hadisigüvenilir buluyorsanız söyleyin, birebir yazılı veya sözlü rivayet edilmiş olsun!  Bütün hadis kitaplarında aynı cümlelerler ve kelimelerle rivayet edilmiş kaç hais var?! 650'den fazla ayeti değiştirmeden rivayet eden Müslümanlar, kaç hadisi tıpkı ayetler gibi değiştirmeden rivayet etmişler?! Bu hadisler hangileri, hangi kitaplarda ve bablarda toplandı?

Selam ve sevgiyle.

Harun Özdemir
16.03.2016
22:50

Kuran ayetleri, Hz.Peygmberden duyulduğu gibi ezberlendi, nesilden nesile ezbere nakledildi. Ayetlerini yazanlar da vardı. Yazı mı yoksa ezber mi daha önemli, onu şöyle anlayabiliriz

Kuran Ebubekir döneminde bir kitapta toplandı. Osman'a kadar tek nusha idi. Pardon, şu ayet nasıldı diye doğrusunu öğrenmek isteyenler yazılı Kuran'a başvursalardı, tek nusha önünde kilometrelerce kuyruklar oluşurdu. Beşmetre kuyruk oluştuğuna dair bir rivayet yok!

Kuran'ın tek kitaba dönüşmesi konusundaki tartışmaların abartılacak bir konu olmadığını düşünüyorum.Yani, yazılı Kuran, o kadar önemli değildi. Ezberlenmiş Kuran, üç kıtaya yayılmış Müslümanlara yetiyordu. İcazetler de ezbere okuyanlara veriliyordu. Yazılı Kuran'a icazet verildiğini duymadığımı da belirtmek isterim!

Demem o ki, Kuran'ı ezberleyip nesilden nesile aktaranlar, ezberleme yeteklerini hadisler için de kullanabilirlerdi. Kullanmamışlar! Yazmamışlar da! Yazılmış olsaydı; Hz.Peygamberden duyulan ayetler gibi hadisler de birebir nakledilirdi.

Hangi hadisigüvenilir buluyorsanız söyleyin, birebir yazılı veya sözlü rivayet edilmiş olsun!  Bütün hadis kitaplarında aynı cümlelerler ve kelimelerle rivayet edilmiş kaç hais var?! 650'den fazla ayeti değiştirmeden rivayet eden Müslümanlar, kaç hadisi tıpkı ayetler gibi değiştirmeden rivayet etmişler?! Bu hadisler hangileri, hangi kitaplarda ve bablarda toplandı?

Selam ve sevgiyle.

Harun Özdemir
16.03.2016
22:51

Kuran ayetleri, Hz.Peygmberden duyulduğu gibi ezberlendi, nesilden nesile ezbere nakledildi. Ayetlerini yazanlar da vardı. Yazı mı yoksa ezber mi daha önemli, onu şöyle anlayabiliriz

Kuran Ebubekir döneminde bir kitapta toplandı. Osman'a kadar tek nusha idi. Pardon, şu ayet nasıldı diye doğrusunu öğrenmek isteyenler yazılı Kuran'a başvursalardı, tek nusha önünde kilometrelerce kuyruklar oluşurdu. Beşmetre kuyruk oluştuğuna dair bir rivayet yok!

Kuran'ın tek kitaba dönüşmesi konusundaki tartışmaların abartılacak bir konu olmadığını düşünüyorum.Yani, yazılı Kuran, o kadar önemli değildi. Ezberlenmiş Kuran, üç kıtaya yayılmış Müslümanlara yetiyordu. İcazetler de ezbere okuyanlara veriliyordu. Yazılı Kuran'a icazet verildiğini duymadığımı da belirtmek isterim!

Demem o ki, Kuran'ı ezberleyip nesilden nesile aktaranlar, ezberleme yeteklerini hadisler için de kullanabilirlerdi. Kullanmamışlar! Yazmamışlar da! Yazılmış olsaydı; Hz.Peygamberden duyulan ayetler gibi hadisler de birebir nakledilirdi.

Hangi hadisigüvenilir buluyorsanız söyleyin, birebir yazılı veya sözlü rivayet edilmiş olsun!  Bütün hadis kitaplarında aynı cümlelerler ve kelimelerle rivayet edilmiş kaç hais var?! 650'den fazla ayeti değiştirmeden rivayet eden Müslümanlar, kaç hadisi tıpkı ayetler gibi değiştirmeden rivayet etmişler?! Bu hadisler hangileri, hangi kitaplarda ve bablarda toplandı?

Selam ve sevgiyle.

Harun Özdemir
17.03.2016
17:56

Syın Demirci,

"Kuran'ın kendisi de hadistir" veciz sözünüzle, tartıştığımız "hadis" konusu aynı değil! İşi dallandırmaya gerek yok. Kuran, subut-u kati bir rivayettir, hakikaten tevatüren rivayet edilmiştir. Oysa hadisler, subut-u kati değiller. İçlerinde "manaya delalet-i kati" olan var mı, o da tartışmalıdır. O nedenle bu konuları zorlayarak yeni sonuca varamayız. Ama şu tür sonuçlara da her zaman açık olmakta yarar var: Soruna açıklık getirebilecek her rivayet delil olabilir. İstihsin da delil olduğuna göre bence sorun yok!

Tecvitte ısrarı bir anlamı var:

Önemli olan Peygamberin aksanı ile Kuran'ı okumaktır. Yazıda ısrar edilmemesinin nedeni, Kuran'ın Arap alfabesinin dışında başka alfabelerde de yazılabileceğine açık kapı bırakılmasındandır. Gelecekte sesleri Arap alfabesinden daha iyi veren yeni alfabeler keşfedilecek ve tüm insanlar için Kuran'ı okumak daha kolay olacaktır. Ama aynı şeyi Kuran'ın ses yapısı açından söyleyemeyiz.





Çok Yorumlanan Makaleler
Harun Özdemir
Evlenme hakkı üzerine
11.07.2012 13188 Okunma
30 Yorum 18.07.2012 19:12
Harun Özdemir
Adem Tiflis'te insan oldu!
26.06.2012 11594 Okunma
17 Yorum 05.07.2012 21:40
Harun Özdemir
Zina, fuhuş ve azgınlık
13.07.2012 12160 Okunma
13 Yorum 20.07.2012 23:07
Harun Özdemir
Biyolojik ata ve hukukî anne ve baba
4.07.2012 9142 Okunma
13 Yorum 06.07.2012 14:24
Harun Özdemir
Yeni İslam felsefesi mümkün mü
31.07.2012 6490 Okunma
9 Yorum 03.08.2012 09:08
Harun Özdemir
Bir ülkenin barış üretebilme kabiliyeti
2.01.2017 7805 Okunma
8 Yorum 07.01.2017 00:10
Harun Özdemir
Parlamento Dışı İslâmcı anayasa çalışmaları
18.02.2016 8673 Okunma
6 Yorum 20.02.2016 23:32
Harun Özdemir
Egemenlik kimin
21.02.2017 7283 Okunma
5 Yorum 23.02.2017 00:29
Harun Özdemir
Hilkatin Mebdei ve Adem
24.06.2012 7056 Okunma
5 Yorum 26.06.2012 04:29
Harun Özdemir
Tüketme Hakkı
30.06.2012 6785 Okunma
5 Yorum 08.07.2012 10:58
Harun Özdemir
Ya yenilik ya da çürüme!
14.03.2016 8455 Okunma
5 Yorum 17.03.2016 17:56
Harun Özdemir
Şahitlik üzerine
15.07.2012 7295 Okunma
4 Yorum 15.07.2012 14:41
Harun Özdemir
Yeni Anayasanın kapsamı ve öngörüsü
3.07.2012 5879 Okunma
3 Yorum 07.07.2012 01:50
Harun Özdemir
"... ve hadîdi inzâl ettik..."
30.06.2012 7022 Okunma
3 Yorum 08.07.2012 10:24
Harun Özdemir
Yeni bir Anaysa mı yoksa yeni bir Teşkilât-ı Esas
30.06.2012 6576 Okunma
3 Yorum 01.07.2012 11:03
Harun Özdemir
Her şey çok farklı olabilirdi
16.01.2016 8123 Okunma
2 Yorum 21.01.2016 14:57
Harun Özdemir
Kılıçdaroğlu gıybeti ile sonuç almak
13.03.2017 6736 Okunma
2 Yorum 13.03.2017 21:07
Harun Özdemir
Fatih kaç yaşında cumhurbaşkanı oldu
12.04.2017 6238 Okunma
2 Yorum 12.04.2017 19:25
Harun Özdemir
Kur'an ve bedeni cezalar üzerine
6.06.2017 7086 Okunma
2 Yorum 08.06.2017 11:10
Harun Özdemir
İncire ve zeytine yemin olsun mu?!
14.06.2017 7090 Okunma
1 Yorum 14.06.2017 18:49
Harun Özdemir
Anayasa değişikliğinde neler var
3.04.2017 6035 Okunma
1 Yorum 03.04.2017 23:10
Harun Özdemir
Zor günlerdeyiz...
16.05.2017 6890 Okunma
1 Yorum 16.05.2017 10:26
Harun Özdemir
Avrupa'dan vazgeçebilir miyiz?!
20.03.2017 6395 Okunma
1 Yorum 20.03.2017 20:37
Harun Özdemir
İslamcılık üzerine
9.07.2017 6404 Okunma
1 Yorum 09.07.2017 09:20
Harun Özdemir
Müslümanın adı ne olmalı
9.08.2017 6218 Okunma
1 Yorum 09.08.2017 12:53
Harun Özdemir
İslamofobinin kaynağı
9.08.2017 5875 Okunma
1 Yorum 09.08.2017 13:09
Harun Özdemir
Cumhuriyet'in kuruluş felsefesi
14.02.2017 6566 Okunma
1 Yorum 15.02.2017 17:05
Harun Özdemir
Fetva ekonomisi
29.02.2016 8310 Okunma
1 Yorum 29.02.2016 20:58
Harun Özdemir
Sayın Cengiz DEMİRCİ -2-
22.01.2017 6344 Okunma
1 Yorum 23.01.2017 21:39
Harun Özdemir
Anayasaların öncüsü Hz.Muhammed'dir
23.01.2017 8626 Okunma
1 Yorum 26.01.2017 10:28
Harun Özdemir
Kur'an neden tahrif olmadı
31.01.2017 7054 Okunma
1 Yorum 31.01.2017 22:47
Harun Özdemir
Karagülle İslâmcı mı?
22.02.2016 8841 Okunma
1 Yorum 22.02.2016 22:17
Harun Özdemir
Müslümandan Burjuva olur mu?!
19.04.2016 8179 Okunma
1 Yorum 19.04.2016 22:36
Harun Özdemir
Beytü'l Hikme ve Nizamiye Medreselerinin etkileri
21.04.2016 9677 Okunma
1 Yorum 22.04.2016 09:08
Harun Özdemir
Bu terör değil; başka bir şey!
7.01.2017 6854 Okunma
1 Yorum 08.01.2017 01:12
Harun Özdemir
Ahlâk-ı Hamîde mi dedin?!
29.04.2016 8758 Okunma
1 Yorum 30.04.2016 00:58
Harun Özdemir
Savruluyoruz!
14.06.2016 7331 Okunma
1 Yorum 15.06.2016 01:50
Harun Özdemir
Batı gerçeği!
20.06.2016 5492 Okunma
Harun Özdemir
Doğu gerçeği!
23.06.2016 6349 Okunma
Harun Özdemir
Direnç eğitimi nedir?
27.06.2016 5316 Okunma
Harun Özdemir
İsyan günlerinde zekât!
8.07.2016 5218 Okunma
Harun Özdemir
Kur’an’ı anlama çabaları
8.07.2016 5320 Okunma
Harun Özdemir
Yaşar Nuri İslâmcılığı
17.07.2016 5256 Okunma
Harun Özdemir
Darbenin devamı var mı?
24.07.2016 6075 Okunma
Harun Özdemir
Adalet yönetimin temelidir.
25.07.2016 5237 Okunma
Harun Özdemir
Neden böyleyiz?!
9.08.2016 6078 Okunma
Harun Özdemir
Karanlık çağa doğru
9.08.2016 5663 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali -1-
19.12.2016 5373 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali-2-
21.12.2016 5637 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali-3- Son şansa zaman yok
27.12.2016 4844 Okunma
Harun Özdemir
Laiklik mi demokrasi mi?!
3.05.2016 6538 Okunma
Harun Özdemir
Modernleşmeye Müslümanların etkisi oldu mu?
8.05.2016 6969 Okunma
Harun Özdemir
Cumhuriyet ne kadar kalıcı?!
16.05.2016 6546 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcı şehir olabilir mi?!
20.05.2016 5023 Okunma
Harun Özdemir
Alem-i İslâm'da özgürlük sorunu
28.05.2016 4999 Okunma
Harun Özdemir
Marjinal İslâmcıların özgürlük arayışı
30.05.2016 4967 Okunma
Harun Özdemir
Köylü İslâm marjinal İslâm'a karşı
3.06.2016 4793 Okunma
Harun Özdemir
Devlet neden açık hedef?
5.06.2016 5628 Okunma
Harun Özdemir
Bu ne yaman çelişki!
8.06.2016 4856 Okunma
Harun Özdemir
Sayın Cengiz DEMİRCİ
8.01.2017 6042 Okunma
Harun Özdemir
Müslümanın özgürleşmesi mümkün mü?
16.01.2017 4732 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye neden demokratikleşemez?!
7.01.2017 4988 Okunma
Harun Özdemir
Bilim bizim neyimize!
25.04.2016 6357 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların ekonomiden ne anladıkladıklarına dair
26.02.2016 6727 Okunma
Harun Özdemir
Müslümanın Darwin'le imtihanı
6.02.2017 5567 Okunma
Harun Özdemir
Kim daha akıllı?!
10.02.2017 4737 Okunma
Harun Özdemir
Milli uzlaşma uluslararası kararlarla çelişirse
28.02.2017 4684 Okunma
Harun Özdemir
Darbeler önlenebilir mi?
3.03.2017 4977 Okunma
Harun Özdemir
Milli Mücadelede Yahudiler
7.03.2017 5342 Okunma
Harun Özdemir
Fıkıh Ekonomilerinin Teorisi
5.03.2016 7087 Okunma
Harun Özdemir
Seçim sizin; hangi İslâm?!
9.03.2016 6746 Okunma
Harun Özdemir
Dinimiz işleri; dinleri işimiz mi olmuş?!
13.03.2016 6746 Okunma
Harun Özdemir
ÖSYM Başkanı Sayın Prof.Dr. Ömer DEMİR'e açık mektup
21.03.2016 7331 Okunma
Harun Özdemir
Kadına eziyet dini bir vecibe midir?!
23.03.2016 6646 Okunma
Harun Özdemir
Kıskançlık öldürücüdür!
28.03.2016 7627 Okunma
Harun Özdemir
İki kadını şahit yapmak!
4.04.2016 6214 Okunma
Harun Özdemir
Kur'an'ın şaşırttıkları!
8.04.2016 6149 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların sanata bakışı üzerine
13.04.2016 7613 Okunma
Harun Özdemir
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof.Dr.Mehmet GÖRMEZ'e...
21.01.2016 6623 Okunma
Harun Özdemir
Ulemanın "İlm-i siyaset" ile imtihanı
25.01.2016 6694 Okunma
Harun Özdemir
Modern Kadın Müslüman mı?!
2.02.2016 6561 Okunma
Harun Özdemir
Fransız kadın Müslüman olur mu?
7.02.2016 5982 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların Anayasa rüyası!
9.02.2016 7071 Okunma
Harun Özdemir
1921 Anayasasına İslâmcıların katkısı
13.02.2016 6599 Okunma
Harun Özdemir
Atatürk Anayasası, ABD Anayasasına nasıl yenildi?!
16.02.2016 6391 Okunma
Harun Özdemir
Sünnî İslâm ve Demokrasinin Geleceği
30.11.2015 6825 Okunma
Harun Özdemir
Umarım oyun içinde oyun yoktur
4.12.2015 6870 Okunma
Harun Özdemir
Ahlâksız İslâmcılık Olur mu?!
7.12.2015 6428 Okunma
Harun Özdemir
İlahiyat Fakülteleri kapatılmalı!
14.12.2015 6540 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcılığın Sezai Karakoç aşaması
18.12.2015 8220 Okunma
Harun Özdemir
Alevî İslâmcılık mümkün mü?
22.12.2015 7657 Okunma
Harun Özdemir
Masonluk ve İslâmcılar
28.12.2015 7165 Okunma
Harun Özdemir
Mason olmanın dayanılmaz faydaları?!!!
1.01.2016 8157 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların gelecek beklentisi
8.01.2016 6995 Okunma
Harun Özdemir
Gizli Servis İslâmı Loca İslamını Yendi mi?!
11.01.2016 7251 Okunma
Harun Özdemir
Bizans'tan Osmanlı'ya çöküş belirtileri
16.08.2017 3096 Okunma
Harun Özdemir
İslam'ın İstanbul ve Ankara yorumu
16.08.2017 3193 Okunma
Harun Özdemir
Kürt sosyolojisi
18.08.2017 3274 Okunma
Harun Özdemir
Kürt İslamı
18.08.2017 3238 Okunma
Harun Özdemir
İzmir İslamı
18.10.2017 4129 Okunma


© 2025 - Akevler