İslam’ın barış dini olmasından rahatsız olanlar var. Çoğunluk İslam’ın “teslimiyet” anlamına geldiğini savunuyor.
İslam, tef’îl kalıbından türeyen bir kelime olsaydı teslîm olmak anlamına gelirdi.
Ama öyle değil!
İslam, if’âl kalıbından türemiş ve barışa girmek anlamı kazanmıştır.
İki kalıp arasında büyük farklar var:
İslam, teslîmden türemiş bir kelime ise sorgulamadan çok çok teslîm olmak, açıkçası “tam teslim bayrağını çekmek” demek olacak ki, aklı başında olan bir kişinin bunu kabullenmesi mümkün değildir.
Cami vaazlarında soru soramayan cemaate yüksek perdeden ve bozuk bir Türkçe ile anlatılan İslam, kesin olarak teslimiyet, Allah’a tam teslim olmak demektir. Fakat Allah arandığında görüşülebilen somut bir varlık olmadığına göre kelime, Allah adına konuşan ve insanlardan teslimiyet isteyen kişilere teslim olmak anlamına evrilir.
Konunun biraz üzerine gidildiğinde teslimiyetin Allah adına bir üstada, şeyhe, abiye veya örgüte teneşir tahtasında yıkanan ölü gibi sorgulamadan dirençsiz bir teslimiyet gösteren ceset gibi olmak anlamına geldiği size bir güzel anlatılır.
Ülkemizde 100’ü aşkın İlahiyat Fakültesinde, 130.000 din görevlisinin çalıştığı 85.000 camide, binlerce İmam Hatip Okulunda, 10.000’i aşkın Kur’an Kursu’nda ve 10.000’lerce öğretmenin Din Dersi’nde İslam, “teslim olmak” anlamına geliyorsa, feriştahı gelse İslam’ın “barış ve barışa girmek” anlamına geldiğini anlatamaz.
Hiçbir Müslüman, Allah’a teslim olmak anlamına gelen bir açıklamaya sözün başında itiraz etmeyi düşünmez. Konuşma uzayınca konu teslimiyetin Allah adına kimlere yapılmasına geldiğinde de teslimiyet fikri damardan alınmaya başlanır. Çok geçmeden de konuşma bitmeden vatandaş pelte olur. Ustaca damardan verilen teslimiyet, bir süre sonra ahmaklar yurdunu veya ölüm tarlasını gösteren bir tabela olur.
***
Birilerinin çıkıp “Arkadaş, esas olan Müslümanlık değildir! Müslüman olmakla sadece çatışmadan uzak ve barıştan yana olursunuz” demiyor.
Çünkü amaç Müslüman olmak değil; Hucurat-14’te belirtildiği gibi asıl amaç Mümin olmak:
“Göçebe Araplar: ‘İman ettik’ dediler. De ki: ‘Siz henüz iman etmediniz, sadece Müslüman oldunuz, dolayısıyla da 'İslâm olduk' deyin. Çünkü iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah'a ve Elçisine itâ'at ederseniz (Allah), yaptığınız güzel işlerden hiçbirinin sevabını size eksik vermez. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir." Hucurat-14
Bir kişi Mümin olunca “güven duyulan, kendisinden emin olunan…” kişi olur.
Bizler bir kişinin iç dünyasında Allah’a ne kadar inandığını veya onu ne kadar inkâr ettiğini bilemeyiz. O ne diyorsa onun inancının öyle olduğunu kabul ederiz.
Fakat konu barıştan yana olmaya veya kendisine güven duyulan kişi olmaya gelince bu kişinin davranışlarına, alışverişine ve hukuka saygısına bakarız.
Kolaylıkla bilinebilen ölçütler, kişinin Müslüman mı, Mümin mi yoksa Müşrik veya Kâfir mi olduğunu gösterir.
Dediğim gibi, insanların iç dünyası bizleri ilgilendirmez ama tutum ve davranışları hem devleti hem de milleti yakından ilgilendirir.
***
Günümüz Müslümanı, Müslüman ismi ile çok övünüyor! Oysa Müslüman olmak çok da muteber bir sıfat değil.
Hakikaten Mümin olmanın öneminin farkında bile değiliz. Bundan dolayı da canın ve malın emanet edileceği güvenilir kişiyi bulmakta zorlanıyoruz.
Günümüz Müslümanı kendisine doğru bir isim bulamadığına göre durum çok karışık.
Ne yazık ki, İslam’ı barıştan yana olmak anlamında kabullenmiyor.
İkincisi, Mümin ile Müslim arasındaki fark nedir onu da bilmiyor.
Üçüncüsü, Münafık, Müşrik ve Kâfir olmayı da kendisine yakıştıramıyor!
O zaman bu insanlar Kur’an’a göre kim oluyor?!
***
Maide-44 ve devamında gelen ayetlerin ciddiye alındığını görebilsem günümüz Müslümanlarının “Ehl-i Kitap” olduklarını söyleyeceğim.
Ama durumu ehl-i kitap da açıklamıyor!
Bunu doğruya en yakın şekilde açıklayan ayet, yine Maide-50’deki “Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar?..” ibaresi olacaktır ki, aksini düşünen her kim ise itiraz etmeden önce kendisine bir baksın!
Hukuksuz ve kuralsız olmak, hukuka ve kurala karşı hile yapmak ne demektir, bunun Kur’an’daki karşılığı nedir, bakmakta yarar var, derim.