Mete Firidin
Kutsal Yaşam Ağacı
21.12.2011
15456 Okunma, 6 Yorum

Necm suresinin başlangıcındaki ayetler tartışma konusu olmuş ve hatta bu ayetlerden yola çıkarak Peygamberin Allahı gördüğünü iddia edenler bile olmuştur.

Necm suresi 1-18. Ayetler: Battığı zaman yıldıza andolsun;[1] Sahibiniz (olan peygamber) şaşırıp-sapmadı ve azmadı.[2] O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz.[3] O (söyledikleri) yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.[4] Ona (bu Kur’an’ı) üstün (oldukça çetin) bir güç sahibi (Cebrail) öğretmiştir.[5] (Ki O,) Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu.[6] O, en yüksek bir ufuktaydı.[7] Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.[8] Nitekim (ikisi arasında uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha da yakınlaştı.[9] Böylece O’nun kuluna vahyettiğini vahyetti.[10] Onun gördüğünü gönül yalanlamadı.[11] Yine de siz görmüş olduğu üzerinde onunla tartışacak mısınız?[12] Andolsun, onu bir de diğer inişte görmüştü.[13] Sidretü’l-Münteha’nın yanında.[14] Ki Cennetü’l-Me’va onun yanındadır.[15] Sidreyi örten örtmekte iken,[16] Göz kayıp-şaşmadı ve (sınırı) taşmadı.[17] Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanını gördü.[18]

Daha önceki yazılarda Necm kelimesinin gece gökte parıldayan her şey yani “gece gökyüzü” olduğunu belirtmiştim. Fakat birçok mealde “yıldız” şeklinde meallendirilmektedir. Oysa bilimsel anlamdaki yıldız kelimesi Kuran da “sirac” olarak geçmektedir.

Bu yazıda ise “en yüksek ufuk” , “tedelli” ve “sidreti münteha” kelimeleri üzerinden farklı bir yaklaşımla, çok daha anlamlı bir mealledirmenin ortaya çıktığını göstermek istiyorum.

En yüksek ufuk ne olabilir?. Hepimizin bildiği bir ufuk kavramı vardır. Bu yer ve göğün birleşmiş gibi göründüğü en uzak görüş alanıdır. Akkadçada “wafu, wafau, afu” kelimeleri görünür olma, görünür hale gelme anlamlarına gelmektedir. Arapçada ise ufuk, esasen kıyı ve kenar anlamındadır. Muhtemelen ufuk kelimesinin kökeni de bu kelimelerden gelmektedir. Ne kadar yükseğe çıkarsanız ufkunuz o kadar uzaklara ulaşır. Yani değişkendir. Halbuki ayette “en yüsek ufuk” denmektedir. Nedir bu en yüksek ufuk?

Necm'e yeminden sonra geldiğine göre Necm için de olan bir şey olmalıdır. Aslında bu hepimizin bildiği bir şeydir. Gece göğe bakarsanız necmi yani gökteki bütün parlayan şeyleri görürsünüz. Bunlar galaksiler, yıldızlar, gezegenler, aylar, gök taşları ve hatta uydulardır. Fakat en önemlisi bizimde içinde yer aldığımız saman yolu galaksisinin kenarını yanı bize göre görünür olan kısmını görürüz. İşte bu en yüksek ufuktur (galaktik horizon).

Aşağıdaki fotoğraflarda en yüksek ufuk yani galaktik horizon görülmektedir.

 

İkinci kelimemiz “tedelli” kelimesidir. "Delv" kovaya isim olarak verildiği gibi, "delv" masdarı da kovayı sarkıtmak veya çekmek mânâlarına gelir. Onun için "tefe'ul" kalıbından gelen "tedelli" kelimesine herhangi bir şeyin yukarıdan aşağıya doğru sarkması veya aşağıdan yukarıya çekilmesi mânâsı verilebilir.

Elmalı tefsirinde sidre-i Münteha aşağıda açıklandığı gibidir.

Sidre-i Münteha, son sidre demektir. Münteha: İsm-i mekân ya da mimli mastar olan bu kelime, "nihayet sidresi" veya "son sınır sidresi" anlamını ifade eden bir isimdir. Sidre, daha evvel de geçtiği gibi ağaç demektir. Kamus Tercemesi'nde sidre ile ilgili şu bilgiler vardır. "Sidr, in kesri ve n sükunu ile okunur. Nebk ağacına verilen bir isimdir. Buna Arabistan kirazı da denir ki, Trabzon hurması da aynı nevidendir.

Bu kelime de ayrıca bir hayret mânâsı da vardır. Seder ve Sederat göz kamaşmak ve hayran olmak demektir. Bunun binâ-i nev'isi de bir nevi hayrete düşmeyi ifade eder. Bu sebeble müfessirler sidre-i müntehâyı, her iki mânâyı da gözeterek tefsir etmişlerdir. Bu konudaki farklı yorumları şöyle sıralamak mümkündür.

Sidre-i müntehâ, yedinci semada bir hadise göre de altıncı semada Arş'ın sağ tarafında bulunan bir nebk ağacıdır ki müttakilere vaad edilen cennetin nehirleri, (Muhammed, 47/15 bkz.) onun altından çıkar. Hz. Peygamber (s.a.v)'in meyvasını tacın püsküllerine, yapraklarını da fil kulaklarına benzeterek tavsifde bulunduğu bu ağaç hakkında şunları söylediği rivayet edilmiştir: "Öyle bir ağaç ki bir binici onun gölgesinde yetmiş sene yol alsa yine katedemez. Bir yaprağı ümmetin hepsini örter." "Öyle bir ağaç ki bir binici onun gölgesinde yüz sene gitse katedemez. Bir yaprağı bütün ümmetin üzerini örter." gibi haberler nakledilmiştir. Bu haberler, söz konusu ağacı, mahlukatın cisim ve boyutları bakımından aldıkları son şekil, ve emir âleminin sınırına dikilmiş bir ağaç, bir "oluşum ağacı" olarak göstermektedir. İbnü Mes'uddan gelen bir rivayette onun şöyle dediği görülür: "Sidre-i Müntehâ, cennetin uc kısımlarında bulunan bir yerdir. Üzerinde ise Sündüs ve İstebrak'ın etekleri vardır." Keşşâf'da da "Sidre-i Müntehâ sanki cennetin bitiş noktasındadır." şeklinde bir ifade vardır. İbnü Abbas ve Ka'b'dan nakledildiğine göre Sidre-i Müntehâ, arşın altında bulunan bir ağaçtır ki, melekler, nebiler ve mahlukat içinde bulunan âlimlerin ilmi sonuçta ona ulaşır. Ondan ötesi ise gaybdır, Allah'tan başkası bilemez. Dahhâk'tan yapılan bir rivayette de şöyle denilir: "Allah'ın her emri ona ulaşır, ondan daha ileri geçemez." Görüldüğü gibi bütün bu sözler, müntehâ kelimesinin ifade ettiği anlamı açıklayıcı mahiyettedir.

Elmalının bu açıklamasından sonra tarif edilen ağacın galaksimize ne kadar benzediğini anlıyoruz. Mesela meyveleri galakside bulunan yıldızlara benzemektedir. Bu ağacın en üstünde ise göz alıcı parlaklıkta bir yer bulunmaktadır. Ayrıca bu ağaç akla hayale sığmaz derecede büyüktür.

Saman yolu galaksisinin temsili bir görünümü.

Galaksiler yıldızların, gezegenlerin ve bütün elementlerin oluşum yerleridir. Dolayısı ile hayatın oluşum yerleridir. Bu nedenle yaşam ağacı olarak adlandırılmıştır.

 Aslında bu ağaç bütün kültürlerde bulunur. Ağacın bütün kültürlerdeki isimi ise “kutsal yaşam ağacı”dır.

Kutsal yaşam ağacı Eski Amerika kıtası, Eski Mısır, Mezopotamya, Türkler, Hindular kısacası gelmiş geçmiş bütün insanlık kültürlerinde mevcuttur. Bu mevcudiyet insanlara Hz. Adem den itibaren evren ile ilgili ayetlerin ulaştığını göstermektedir.

Necm suresinin bu ayetlerinden Resulullah’ın Cebrail’i orijinal hali ile gördüğünü ve Melek Cebrail tarafından iletilen görüntü sayesinde en azından Samanyolu galaksisini yani kutsal yaşam ağacını da gördüğünü anlıyoruz.

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
22.12.2011
12:28

teşekkürler..

keyifle okudum, istifade ettim, ufkum açıldı...

Allah razı olsun

Mete Firidin
22.12.2011
12:47

Allah razı olsun diyenlerden Allah razı olsun.

Mete Firidin
22.12.2011
21:19

Buhârî'de Mesrûk tarikiyle Hz. Aişe'den gelen şöyle bir rivayet vardır: Mesrûk der ki: Hz. Aişe'ye: "Valide hazretleri! Muhammed (s.a.v) Rabbini gördü mü"? diye sordum. O da bana "Söylediğin bu sözden dolayı tüylerim diken diken oldu." dedi. Ve arkasından şunu ilave etti, "Her kim şu üç şeyi söylerse yalan söylemiştir. Kim Muhammed (s.a.v) Rabbini gördü derse yalan söylemiştir. Sonra "Gözler O'nu görmez, O gözleri görür; o latifdir her şeyi haber alandır." (En'âm, 6/103) âyetini okudu. Her kim sana yarın ne olacağını bilirim derse yalan söylemiştir dedi ve sonra "Kimse yarın ne yapacağını bilmez" (Lokman, 31/34) âyetini okudu. En sonunda da her kim sana peygamber risaletten bazı şeyler gizledi derse yalan söylemiştir, dedi ve ardından "Ey elçi, Rabbinden sana indirileni duyur..." (Maide, 5/67) âyetini okudu. Ancak Peygamber, Cebrail'i iki defa hakiki sûretinde gördü."(1) Yine Buhârî'de, Abdullah b. Mes'ud'dan gelen iki ayrı rivayet vardır ki bunların birinde Peygamber'in, Cebrail'i altıyüz kanatlı olarak gördüğü, diğerinde ise, Cennet'ten gelen ve ufku kaplayan yeşil bir refrefi müşâhede ettiğini belirtmiştir. Bu rivayetler de gösteriyor ki görülen âyetler, Cebrail'den ibaret değildir.

Yani birde samanyolu galaksisini gördü.

Tayibet Erzen
25.12.2011
13:30

‘Allah razı olsun’ diyene ‘Allah razı olsun’ diyenden Allah razı olsun :)

Gerçekten çok güzel bir bakış açısı. Necm suresinin özellikle 16-17-18’inci ayetleri beni çok etkiledi. 19. Ayette ise putlardan bahsederken sanki Allah’ın büyüklüğü bu kadar kesinken hala nasıl onlara tapıp Allah’a şirk koşuyorsunuz der gibi.

Ancak kafama takılan bir şey var: siz bu yorumu şimdi 2011 yılında yapıyorsunuz. Ben bu ayete daha önce böyle bir yorum getirildiğini duymamıştım. Belki de ilk kez siz fark ediyorsunuz. Kısaca şunu demek istiyorum; o dönemde insanlığın bilimsel seviyesi şimdikinin çok çok altındayken, bu ayetin insanlara ne ifade ettiğini merak ediyorum. Acaba onlar da böyle mi anladı, yoksa mücmel veya müteşabih olarak mı kaldı? Ayetin devamına bakılırsa anlamış olmaları gerekir ki Allah onların taptığı putların isimlerini sıralayarak sapıklıklarını ortaya koyuyor. Bu ayeti anlamayan sahabeler Hz. Muhammed’e sormuş olsalar O da onlara gördüklerini anlatarak ayeti açık hale getirebilirdi. Böyle bir şey yaşandıysa Hz.Aişe’den aktarılan hadis de açıkça anlaşılmış olur.

Mete Firidin
25.12.2011
16:00

Bu ayet indiğinde anlayan anladı. Neyi mi!

Bununla ilgili alıntı olan birkaç bilgi aktaracağım. Cinni olan bu birtakım Mistik deneyimlere cevap.

Yakut ve Altay Türkleri’nde yaşam ağacına Dünya Ağacı da denir. Eski Türk geleneğine göre, bu, Dünya’yı ortasından (göbeğinden) öte-âleme ve Demir-Kazık Yıldızı’na bağlayan, dalları vasıtasıyla şamanlara yeryüzünden yüksek âlemlere yolculuk yapma olanağı sağlayan bir ağaçtır. Buna Demir Ağaç da denir. Şamanist geleneğe göre, Dünya, “Göğün göbeği” ile bu ağaç sayesinde irtibat halinde olup, bu ağaç ile beslenir. Anne rahmindeki bir bebek için göbek kordonu nasıl yaşamsal bir öneme sahip bulunuyorsa yeryüzü için de bu irtibat kanalı aynı derecede öneme sahip bulunmaktadır. Dolayısıyla Türk Şamanizm’inde Dogon tradisyonunda da görüldüğü gibi, bu irtibatı ifade etmede “göbek” sözcüğü tercih edilmiştir. Gerek Dogon gerekse eski Türk geleneğine göre, göğün göbeği bir yıldızdır. (Gök sözcüğünün şamanizmde üç anlam içerecek şekilde kullanıldığı görülmektedir. Örneğin Altay şamanı Tanrı Ülgen’e seslenirken aynı cümlede bir ayrım yaparak “ulaşılmaz mavi gök”, “erişilmez ak gök” ve “dönen yıldızlı gök” der ki, bu üç ayrı terimin gökyüzünü, spiritüel göğü ve uzayı ifade etmek üzere kullanıldığı ileri sürülür.) Ural-Altay kültürlerinde gök katları, yaşam ağacı, kayın ağacından yapılma bir direk üzerine ya da bir kayın ağacının üzerine kertikler açılarak temsil edilir. Orta Asya’da kutsal kayın ağacına açılan bu kertiklerin sayısı 7,9 veya 12 olur. Sibirya’da yaşam ağacını ve yerin eksenini aynı zamanda, şamanın transa geçtiği çadırının ortasındaki kayından yapılmış direk temsil eder. Kayın ağacına verilen önem, Türkler’in akrabalık bağlarını gösteren isimlerde de “kayın” sözcüğünü kullanılmasıyla görülür (kaynata vs.). Altay şamanının uçuş denilen trans deneyiminde son gök katına varabilmesi yedi, dokuz veya oniki katla ilişkilendirilen bu yaşam ağacına tırmanmasıyla ifade edilir. Bu ağacın sekiz dallı olarak belirtildiği Yakut geleneğinde Yerin Göbeği’nden çıkan, çiçek açan bu ağacın tepe kısmının köpüklü, sarı, insanlara şifa verici bir sıvı içinde olduğu ifade edilir. Sibirya Şamanizm’inde yaşam ağacı 7’nin yanı sıra 8 ve 12 sayılarıyla da ilişkilendirilir. Abakan ve Moğol geleneğinde de görülebileceği gibi, Asya şamanist geleneklerinin birçoğunda yaşam ağacı “Dünya Dağı” kavramıyla ilişkilendirilir; ağaç dağın ya ortasında ya da tepesinde bulunur. Yine, Asya şamanist geleneklerinin birçoğunda, özellikle Orta-Asya, Sibirya, Moğol ve Endonezya mitolojilerinde, bedensiz varlıklar, yani bedenlerini ölüm olayı ile terk etmiş ruhlar ve tekrar doğmaya hazırlanan ruhlar, genellikle yaşam ağacının dallarına tünemiş, bekleşen küçük kuşlar olarak tasvir edilirler. Örneğin, Altaylılar “Yeryüzünde tekrar doğmayı bekleyen insan ruhları göklerdeki, göksel ağacın dallarındaki küçük kuşlar gibidir” derler. Turukhansk Yakutlar’ı geleneğine göre, Yaratıcı ya da ışığın yaratıcısı olan Yüce Varlık, ilk şamanı yarattığı zaman gökteki makamından sekiz dallı bir ağaç dikmiştir ki, dallarındaki kuşlar O’nun çocukları olan ruhları temsil ederler.

Yükseliş yayı Vikipedi, özgür ansiklopedi Yükseliş yayı (ascending arc) Teozofi’de gezegensel zincir adı verilen süptil ya da esîrî planlardaki (kademelerindeki) bir hareketi ve akıntıyı ifade eden bir teozofi terimidir. Bu, yoğun maddeden en süptil plana (ortama) doğru olan yükselme hareketidir. Karanlıktan ışığa yükseliş yayı olarak da adlandırılır. Teozoflara göre Muhammed Peygamber’in miraç ve İsa Peygamber’in uruç olaylarında, çeşitli tradisyonlarda 7 kat gök olarak ifade edilen bu esîrî kademeleri (süptil planları) esîrî bedenle derece derece geçerek yükselme sözkonusudur. Yükseliş yayı’nın tersi olan yoğunlaşma ya da maddeleşme hareketine ise en süptil plandan yoğun maddeye doğru bir iniş hareketi sözkonusu olduğundan, ışıktan karanlığa iniş yayı ya da sade bir şekilde iniş yayı (descending arc) denir. Yükseliş ve iniş yayları Sufilik’te devre-i ferşiyye ve devre-i arşiyye terimleri ile ifade edilir. şaman inancına göre göğe çıkmak isteyen kişi bu yaydan göğe çkmalıdır.

Esîr, eski stoacıların ve günümüzde teozofların "ether" dedikleri, maddenin insanın beş duyusu ile algılayamadığı; katı, sıvı ve gaz hallerine oranla yoğunluğu daha az, vibrasyonel hızı daha yüksek, daha süptil ve daha akışkan haline verdikleri addır. Ether teriminin kökeni, antik çağ inisiyasyonlarında kullanıldığı biçimiyle, aither veya aiether olarak da yazılan aether’dir. Eski Yunanca'da aether, kökeni olan “aitho” sözcüğünden de anlaşılabileceği gibi, “ateşli, parlak ve havadan daha süptil olan” anlamına gelmekteydi ve fiziksel bir mekanı ifade etmiyordu. Aether, antik çağın ezoterik öğretilerinde kimi zaman maddenin esîr denilen halini, kimi zaman da maddenin “ilk madde” (materia prima) denilen ilk, cevherî halini ifade etmek üzere kullanılıyordu. 1800'lü yıllarda bazı fizikçiler "mutlak gözlem çerçevesi"ni tarihsel nedenlerle "esir" olarak adlandırmıştı. Bu sadece kavramsal bir adlandırmaydı, ve antik Yunanda söz edilen esir değildi. Daha sonraları Albert Einstein'ın özel görelilik kuramı ile mutlak bir gözlem çerçevesinin olmadığı anlaşıldı. Kısaca esîr ya da ether, maddenin algılanamayan dördüncü hali olarak kabul edilmişti. Teozofi'ye göre, Şamanizm'de ve birçok inanışta "yedi kat gök", "dokuz kat gök" "oniki kat gök" vs. olarak sözü edilen "gök katları", maddenin bu dördüncü halinin birbirini izleyen derecelerinin belirtilmesinden ibaret olduğu düşünülmektedir[kaynak belirtilmeli]. Bu derecelenme için "gezegensel zincir" (planetary chain) terimini kullanan Teozofi'ye göre Güneş Sistemi içinde oniki kademelenme olmakla birlikte, Dünya gezegensel zinciri ancak yedi kademeden oluşur. İnsanın da bu şekilde, fiziksel bedeni ile ruhu arasındaki gitgide süptilleşen bedenleriyle, 7 bedenden oluştuğunu iddia ederler. Unutulmamalıdır ki, bu kavramın günümüzde hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. İzafiyet teorisiyle var olmadığı kesin bir biçimde kanıtlanmıştır. Yine de bir takım sahtebilimci, new-age'ci ve bilim dünyası tarafından şarlatan olarak adlandırılan kişilerce bu kavram bilimsel birikimi düşük cahil halk kitlelerini kandırmak için kullanılagelmiştir.[kaynak belirtilmeli]

Mete Firidin
25.12.2011
16:12

İkinci olarak da: Daha önceki bir yazımda yani Nur süresi 35. ayet de , Allahın nurunun misali Bir galaksi olan kuassar ışığı gibidir, anlatımında bulunmuştum.

samanyolu galaksisi de bir ışık kaynağıdır. yani bir kevkeb tir. Bu da aynen kuassar gibi sidreti müntehadan ışık sacar.

Yani Peygamber efendimiz bu ışığı da görmüştür. Yani Allahın nurunun meselini gözleri ile görmüştür. Belkide bu bilgi daha sonra HZ. Muhammet Allahı gördü şeklinde yorumlanmış olabilir.





Son Yorumlanan Makaleler
Mete Firidin
Cehennem Etimoloji
1.04.2025 958 Okunma
5 Yorum 11.05.2025 18:20
Mete Firidin
Rum Suresi ve Yeryüzünün En Alçak veya Daha Alçağı
6.06.2024 1269 Okunma
1 Yorum 22.04.2025 13:31
Mete Firidin
Fil Suresi Tefsiri
1.06.2024 1422 Okunma
1 Yorum 05.06.2024 04:38
Mete Firidin
Abdestsiz Kuran Okumak!
20.04.2024 1231 Okunma
7 Yorum 21.04.2024 20:19
Mete Firidin
Kuran'da Doğu, Doğuş Kelimeleri
25.01.2023 1533 Okunma
5 Yorum 24.02.2023 17:47
Mete Firidin
Ümmet-i Muhammed’in Şimdiki Durumu
11.02.2023 1235 Okunma
1 Yorum 17.02.2023 16:53
Mete Firidin
Hz. İbrahim’deki Çare
7.01.2015 7513 Okunma
2 Yorum 24.12.2022 20:53
Mete Firidin
Dünya’nın ve Evren’in Yaşı
26.02.2017 6226 Okunma
1 Yorum 13.12.2022 01:10
Mete Firidin
Faiz (riba) Haram da Enflasyon Haram Değil mi?
16.11.2022 1757 Okunma
3 Yorum 27.11.2022 18:05
Mete Firidin
Namaz ve Maun Suresi
31.07.2022 2270 Okunma
1 Yorum 03.09.2022 18:00
Mete Firidin
Allah Akleder mi?
27.04.2022 2297 Okunma
1 Yorum 28.04.2022 17:41
Mete Firidin
Melek Olmak?
5.03.2022 2673 Okunma
2 Yorum 17.03.2022 11:19
Mete Firidin
Ashabı Kehf
3.02.2014 8579 Okunma
7 Yorum 12.10.2021 20:56
Mete Firidin
Kuran-ın Gelişmiş Bilimsel Etimolojik Meali
10.05.2018 19313 Okunma
2 Yorum 02.10.2021 23:10
Mete Firidin
Hz. Meryem Hermafrodit mi?
12.11.2014 18199 Okunma
2 Yorum 02.10.2021 23:06
Mete Firidin
Laiklik ve Diyanet
23.08.2021 2896 Okunma
3 Yorum 23.08.2021 19:15
Mete Firidin
Yeni, Kuran-ın Gelişmiş Bilimsel Etimolojik Meali
16.08.2021 4876 Okunma
2 Yorum 17.08.2021 10:08
Mete Firidin
Cidiha ?
10.01.2014 5709 Okunma
4 Yorum 14.08.2021 16:33
Mete Firidin
El Tur ve Tur-i Sina?
24.03.2013 40118 Okunma
21 Yorum 23.06.2021 12:46
Mete Firidin
Hz. Adem'in Annesi
3.06.2017 20321 Okunma
1 Yorum 24.04.2021 16:56
Mete Firidin
Âdem
17.02.2021 3711 Okunma
2 Yorum 06.03.2021 07:27
Mete Firidin
Piç
5.12.2020 5530 Okunma
2 Yorum 10.02.2021 07:29
Mete Firidin
Hınzır
12.11.2018 13281 Okunma
19 Yorum 31.01.2021 23:14
Mete Firidin
Naram Sin
25.07.2012 17163 Okunma
5 Yorum 15.10.2020 19:50
Mete Firidin
İki Kez Ölmek
23.08.2020 3762 Okunma
1 Yorum 23.08.2020 18:41
Mete Firidin
Araf Suresi 173. Ayet ve Fenotip
5.07.2020 3980 Okunma
2 Yorum 05.07.2020 14:56
Mete Firidin
Öğle ve İkindi Namazlarının Farz Rekât Sayısı
28.06.2020 4233 Okunma
3 Yorum 01.07.2020 09:08
Mete Firidin
Yunus Peygamber Balinanın Karnında
15.03.2019 8478 Okunma
8 Yorum 25.06.2020 18:13
Mete Firidin
Müslümanların Kıble Değiştirmeleri
24.05.2020 4039 Okunma
1 Yorum 06.06.2020 01:50
Mete Firidin
Salat Kelimesinin Kökeni
26.02.2012 68899 Okunma
10 Yorum 03.06.2020 00:23
Mete Firidin
Allah’ın Doğru Yolu Üzerine Oturanlar!
30.04.2020 4032 Okunma
3 Yorum 01.06.2020 16:40
Mete Firidin
Adem ile Havva
9.03.2010 16003 Okunma
7 Yorum 23.05.2020 03:49
Mete Firidin
Nuh Tufanı
9.10.2010 9823 Okunma
2 Yorum 21.05.2020 00:29
Mete Firidin
Yedi Gece ve Sekiz Gün, Atlantis
25.02.2018 7727 Okunma
5 Yorum 13.05.2020 16:11
Mete Firidin
Zülkarneyn
26.08.2011 19092 Okunma
10 Yorum 28.04.2020 20:20
Mete Firidin
Nuh Peygamberin Kâfir Oğlunun Salı
26.06.2014 8096 Okunma
7 Yorum 17.04.2020 20:41
Mete Firidin
Adet Görmekteyken Kadın Namaz Kılabilir mi?
14.06.2018 13501 Okunma
16 Yorum 17.04.2020 16:27
Mete Firidin
Homohabilis Havva ve Havvalar
20.04.2012 31284 Okunma
27 Yorum 15.04.2020 09:47
Mete Firidin
Hz. Musa Ne Zaman Yaşadı?
12.05.2011 122337 Okunma
11 Yorum 07.04.2020 15:05
Mete Firidin
İsrailoğullarının Oğullarına Uygulanan Kafa Kesme Cezas
28.03.2020 4435 Okunma
1 Yorum 28.03.2020 21:35
Mete Firidin
Bekke Ve Mekke
27.01.2011 57900 Okunma
9 Yorum 25.03.2020 19:30
Mete Firidin
Hz. İbrahim Ne Zaman Yaşadı?
28.02.2011 85346 Okunma
4 Yorum 25.03.2020 18:59
Mete Firidin
Hurufu Mukatta
9.04.2011 92446 Okunma
7 Yorum 25.03.2020 18:55
Mete Firidin
Ramazan’da Keyfi Oruç Tutmamanın Karşılığı
21.03.2020 4234 Okunma
1 Yorum 23.03.2020 03:25
Mete Firidin
Hadisler
1.02.2020 5242 Okunma
6 Yorum 17.02.2020 22:05
Mete Firidin
Hz. Yusuf’a Secde!
7.12.2018 8034 Okunma
6 Yorum 07.02.2020 21:36
Mete Firidin
Kutsal Kudüs!
1.02.2020 5911 Okunma
9 Yorum 03.02.2020 20:52
Mete Firidin
Hz. Lut’un Kızları
7.06.2011 40172 Okunma
4 Yorum 01.02.2020 21:22
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 32536 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Mete Firidin
İçki Haram mı?
25.05.2015 26267 Okunma
13 Yorum 12.01.2020 17:25
Mete Firidin
Hz. Nuh, İbrahim, Yusuf ve Musa Kronolojisi
5.04.2015 114206 Okunma
10 Yorum 12.01.2020 16:47
Mete Firidin
Kuran'da Yevm Kelimesi
28.12.2019 6303 Okunma
2 Yorum 03.01.2020 19:36
Mete Firidin
İmhotep Hz.Yusuf mu?
27.10.2011 23009 Okunma
3 Yorum 05.11.2019 07:59
Mete Firidin
Talak Suresi 4. Ayet ve Pedofili
11.07.2019 14527 Okunma
13 Yorum 16.07.2019 05:54
Mete Firidin
İnşallah ne demek?
6.06.2015 15250 Okunma
1 Yorum 14.07.2019 09:13
Mete Firidin
Hz.İsa Geldi !
16.05.2011 7738 Okunma
4 Yorum 26.06.2019 09:48
Mete Firidin
Şeyhe Teslimiyet!
14.06.2019 6057 Okunma
5 Yorum 20.06.2019 23:32
Mete Firidin
İki Hırsızın Çok Eli
30.05.2019 5649 Okunma
5 Yorum 16.06.2019 23:09
Mete Firidin
2019 Ramazan Ay'ı ne zaman?
16.06.2018 5331 Okunma
2 Yorum 05.05.2019 12:52
Mete Firidin
Nisa 16. Ve 17. Ayet Çeviri Faciası
7.04.2019 8178 Okunma
1 Yorum 07.04.2019 10:00
Mete Firidin
Helal ve Haram Hayvanlar Nelerdir?
27.03.2019 5707 Okunma
3 Yorum 28.03.2019 00:12
Mete Firidin
Âdemoğlu Şeytanın Halifesidir
22.03.2019 10346 Okunma
14 Yorum 27.03.2019 17:22
Mete Firidin
Selected Elected
16.03.2014 6215 Okunma
2 Yorum 20.03.2019 23:28
Mete Firidin
Şeriata Göre Kadınların Dövülebilmesi?
16.03.2014 21498 Okunma
18 Yorum 20.03.2019 10:45
Mete Firidin
Samiri’nin Buzağısına Uygulanan İşlem
15.03.2019 6357 Okunma
1 Yorum 16.03.2019 02:53
Mete Firidin
Midian Medyen Medine
3.05.2015 10645 Okunma
8 Yorum 02.02.2019 10:15
Mete Firidin
Cuma Namazı
19.01.2019 8968 Okunma
11 Yorum 20.01.2019 19:49
Mete Firidin
Ayete Göre Kutuplarda Namaz
25.01.2015 15614 Okunma
3 Yorum 16.01.2019 16:40
Mete Firidin
Bakara Suresi Meali
28.08.2015 8911 Okunma
4 Yorum 16.01.2019 16:36
Mete Firidin
Nisa 15. Ayet ve Recm Cezası
22.07.2015 10479 Okunma
1 Yorum 14.01.2019 12:41
Mete Firidin
Nisa 15. Ayet ve Fuhuş
21.07.2015 13215 Okunma
3 Yorum 15.12.2018 16:41
Mete Firidin
Hz. Muhammed'e İman
13.10.2018 9303 Okunma
11 Yorum 15.10.2018 22:32
Mete Firidin
Mars Hayali
7.01.2017 9725 Okunma
7 Yorum 12.10.2018 00:32
Mete Firidin
Başörtüsü Meselesi
6.10.2018 6920 Okunma
1 Yorum 06.10.2018 17:13
Mete Firidin
Kabe Kavseyni Ev Edna
15.06.2012 33263 Okunma
1 Yorum 22.05.2018 01:32
Mete Firidin
ÖNSÖZ
10.05.2018 7029 Okunma
9 Yorum 16.05.2018 20:41
Mete Firidin
Ölünce melek mi oluruz?
12.05.2018 7369 Okunma
4 Yorum 14.05.2018 12:51
Mete Firidin
İmhotep'in Babası
7.04.2015 12559 Okunma
13 Yorum 03.05.2018 23:12
Mete Firidin
Fussilet Suresi 10. Ayet Tefsiri
4.02.2018 8019 Okunma
6 Yorum 05.02.2018 08:31
Mete Firidin
Lut Kavmi Homoseksüel Değildi!
3.08.2014 34336 Okunma
15 Yorum 03.12.2017 03:35
Mete Firidin
The Birthday Of Jesus Christ According to Quran
4.12.2016 11949 Okunma
10 Yorum 30.11.2017 15:56
Mete Firidin
Küsküt
10.07.2016 11070 Okunma
2 Yorum 25.11.2017 15:40
Mete Firidin
Taha Suresi 125. Ayet Meali
22.11.2017 8266 Okunma
4 Yorum 25.11.2017 14:43
Mete Firidin
Azap
10.07.2016 9726 Okunma
4 Yorum 11.07.2016 18:20
Mete Firidin
Ayağa Mesh Meselesi
12.02.2016 13052 Okunma
6 Yorum 06.07.2016 22:09
Mete Firidin
Şeytan
3.07.2016 13702 Okunma
2 Yorum 04.07.2016 20:17
Mete Firidin
Tasavvuf
11.05.2010 16910 Okunma
12 Yorum 17.02.2016 17:55
Mete Firidin
Varsayım Yapanlar Öldürüldü!
3.02.2016 8870 Okunma
1 Yorum 06.02.2016 17:26
Mete Firidin
Nuh’un Gemisi ve Cudii
12.01.2014 25235 Okunma
45 Yorum 05.02.2016 23:06
Mete Firidin
Cenaze Töreni
24.01.2016 9315 Okunma
1 Yorum 25.01.2016 12:25
Mete Firidin
Kuran'da Zamanın Sonu
30.09.2015 18926 Okunma
11 Yorum 25.10.2015 15:50
Mete Firidin
Hadid Suresi 25. ayet ve Zülkarneyn
25.10.2015 14994 Okunma
4 Yorum 25.10.2015 13:00
Mete Firidin
Taqwa Kelimesi
15.10.2015 9104 Okunma
1 Yorum 19.10.2015 14:11
Mete Firidin
Qyl Kökü Ve Anlamı
22.09.2015 8739 Okunma
2 Yorum 02.10.2015 19:38
Mete Firidin
Sidr ve Sadr Kelimeleri
11.08.2015 16588 Okunma
7 Yorum 18.08.2015 14:52
Mete Firidin
Gavs Ve İkizler Burcu
15.12.2014 19867 Okunma
10 Yorum 14.07.2015 09:59
Mete Firidin
Fecrin Beyaz ve Karanlık İpliği
29.06.2015 11872 Okunma
2 Yorum 02.07.2015 10:06
Mete Firidin
Fatiha suresi meal
28.06.2015 10005 Okunma
2 Yorum 28.06.2015 18:37
Mete Firidin
Cennetteki Khamr
28.05.2015 21818 Okunma
17 Yorum 29.05.2015 19:00
Mete Firidin
Şerr
10.05.2015 11302 Okunma
9 Yorum 19.05.2015 15:59


© 2025 - Akevler