Alaqa kelimesi
Alaqa kelimesi kuranda 7 kez geçmektedir. Bir çok çeviride değişik anlamlar verilmeye çalışılmıştır. Oysa alaqa kelimesi Arapçada, Akadça da, İbranicede, Aramca da “sülük” anlamındadır. Bizim de kullandığımız alâka kelimesi ile aynı anlamdadır. Katılmak, bağlanmak, yapışmak, eklenmek, ilişki, ilişki kurmak ilgi anlamlarındadır. Muhtemelen nostratik dilde de sülük anlamındadır. Çünkü soyut anlamlar somut olanlardan türetilmiştir.
Kuranda ise iki nutfenin birleşmesinden sonraki safa olarak anlatılır. Nutfe kelimesi salgı demektir. Erkek ve dişinin salgılarının birleşmesi sonucu alaqa oluşur. Yani erkek salgısı olan sperm, dişi salgısı olan ovuma (dişi yumurtası) sülük gibi yapışır ve içeriğini ovumun içine boşaltır. Böylece katılınmış olan zigot oluşur. Zigot kelimesi ise Yunanca katılmış, bağlanmış demektir. Yani zigot katılmış demek iken alaqat da katılmış demektir. Daha sonra zigot rahmin orta kısmına gider kendini buraya gömerek kan emmeye başlar. İşte bu zigota Kuran alaqat yani katılmış, iliştirilmiş, eklenmiş sülük gibi olan demektedir.
Bu bilgilerden sonra ayetleri çevirelim:
Nisa 129:
وَلَنْ تَسْتَطِيعُوا أَنْ تَعْدِلُوا بَيْنَ النِّسَاءِ وَلَوْ حَرَصْتُمْ فَلَا تَمِيلُوا كُلَّ الْمَيْلِ فَتَذَرُوهَا كَالْمُعَلَّقَةِ وَإِنْ تُصْلِحُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا (129)
Adil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar arasında eşitlik yapamayacaksınız, bari bir tarafa kalben tamamen meyletmeyin ki diğerini iliştirilmiş gibi bırakmış olmayasınız. İşleri düzeltir ve haksızlıktan sakınırsanız bilin ki Allah şüphesiz bağışlar ve merhamet eder [129].
Hac 5.ayet:
يَاأَيُّهَا النَّاسُ إِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِنْ مُضْغَةٍ مُخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاءُ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفَّى وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنْ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ (5)
Ey insanlar! Öldükten sonra tekrar dirilmekten şüphede iseniz bilin ki, ne olduğunuzu size açıklamak için, Biz sizi topraktan sonra salgıdan, sonra zigottan, sonra biçimlendirilen (embriyo) ve biçimlendirme dışı olan (plesanta, amnios) bir parça etten yaratmışızdır. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız; sonra sizi çocuk olarak çıkartırız, böylece yetişip erginlik çağına varırsınız. Kiminiz öldürülür, kiminiz de ömrünün en fena zamanına ulaştırılır ki, bilirken bir şey bilmez olur. Yeryüzünü görürsün ki kupkurudur; fakat Biz ona su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır, her güzel bitkiden çiftler yetiştirir [5].
Muminun 14:
ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَامًا فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْمًا ثُمَّ أَنْشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ (14)
Sonra salgıyı zigota çevirdik, zigotu bir parça et yaptık, bir parça etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu başka bir biçimde yaptık: Biçim verenlerin en güzeli olan Allah ne uludur![14].
Mümin 67:
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ يُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ ثُمَّ لِتَكُونُوا شُيُوخًا وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفَّى مِنْ قَبْلُ وَلِتَبْلُغُوا أَجَلًا مُسَمًّى وَلَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ (67)
Sizi topraktan, sonra salgıdan, sonra zigottan yaratan; sonra en güçlü çağına ulaşmanız, sonra da yaşlanmanız için sizi bebek olarak dünyaya çıkaran O’dur. Kiminiz daha önce öldürülür, kiminiz de, belirtilmiş bir süreye ulaşırsınız. Belki artık düşünürsünüz [67].
Kıyamet 38:
ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّى (38)
Sonra zigot oldu, sonra onu şekillendirdi ve düzenledi [38].
Alak 2:
خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍ (2)
İnsanı zigottan biçimlendirdi.
Doğrusunu Allah bilir.