Mete Firidin
Gavs Ve İkizler Burcu
15.12.2014
19838 Okunma, 10 Yorum

Gavs Ve İkizler Burcu

Nedir bu gavs?

Gavs inancı Müslümanlığın yegâne kaynağı olan Kuran’da bulunmamaktadır. Hatta en büyük günah olan şirk sayılmaktadır.

Fakat tarihin bir döneminden sonra tasavvuf ehlinin sokuşturması ile İslam dininin içine girmiştir. Hatta öğle bir girmiştir ki Allah’tan yardım isteneceğine (dua) gavstan yardım istemek daha makbul olmuştur! Oysa Kuran’ı birazcık okuyan bile bunun en büyük günah olduğunu (şirk) hemen anlayabilir. Böyle bir inanca sahip insanın Müslüman olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Çünkü Müslüman demek Allah’a gönülden teslim olan demektir. Gavsa teslim olan ise olsa olsa putperestir.

Aslında gavs inancı nedir? Nereden İslam dinine şeytanca sokulmuştur? Üstelik bu şeytanlık yapılırken peygamberin şahsiyeti de kullanılmıştır. Kuran’ korunmuş olduğundan ona dokunamamışlardır. Bu durumda zehirlerini yutturmak için peygamber adına yalanlar uydurmuşlardır.

Bu soruların cevabını vermeden önce kısaca bazı alıntılarla gavs kavramının bu günkü anlamını ifade eden bazı bilgiler vermek istiyorum:


Gavs, tasavvufta büyük rütbelerden birisidir. Yardım eden. Evliya arasında kullara yardımla vazifelendirilen veli zat gavs inancıdır.

Gavs, Hz. Muhammed (sav) dar-ı bekaya irtihal edince, onu bu dünyada temsil eden de Allah ile irtibatları kavi büyük insanlardır.

Muhyiddin-i Arabi'ye göre gavs, medar kutbudur. İmam-ı Rabbani hazretlerine göre ise, medar kutbundan ayrı ve daha yüksek olup, ona yardım edicidir. Bu sebeble, medar kutbu birçok işlerinde ondan yardım bekler. Ebdal makamlarına getirilecek evliyayı seçmekte bunun rolü vardır.

Gavs-ı A’zam nedir?

Büyük gavs (yardımcı). Abdülkadir Geylani hazretlerinin lakabı.

Gavs-üs-Sakaleyn nedir?

İnsanlara ve cinlere yardım eden büyük veli Abdülkadir-i Geylani hazretlerinin lakabı. Abdülkadir-i Geylani hazretleri, tasavvufta Gavs derecesine ulaşmıştır. İnsanlara ve cinlere yardım etmesi ve imdatlarına yetişmesi sebebiyle Gavs-üs-sakaleyn ve Gavs-ül-a’zam lakablarıyla meşhur olmuştur.
Hz. Muhammed (sav) dar-ı bekâya irtihal edince, onu bu dünyada temsil eden de Allah ile irtibatları kavi büyük insanlardır. Onlar, mazhariyetleri ve misyonlarıyla, bir bakıma yeryüzünde âdetâ Kâbe konumundadırlar. Ehl-i tahkikin beyanına göre, bazen onlar Kâbe’nin etrafında, bazen de Kâbe onların etrafında döner. İşte böylesi kişilere Allah’ın matmah-ı nazarı anlamında “Kutub” adı verilir. Bu kişiler bulundukları mekânda, her zaman mevcudiyetlerini hissettiren, şeytanların uykularını kaçıran, bir kısım insanların vehimlerini izale eden, toprağın kuvve-i inbatiyesi gibi kudsi bir güce sahiptirler. Yine bunlar, hep tazarru ve naz u niyaz makamında bulunmaktadırlar. Allah böylelerinin bakışları ile kâinata bakar, merhamet veya gadap eder.

Kutub makamının bir adım ötesinde “gavsiyet” makamı yer alır. Bu makamı ihraz edenlerin en büyük özelliği, tasarruflarının öldükten sonra da devam etmesidir. Her gavs bir kutuptur, fakat her kutub bir gavs değildir. Öyleleri de vardır ki, bu her iki makamı bünyesinde cemetme bahtiyarlığına ermiştir. Zannediyorum “kutbu’l-irşad” işte bu iki makamı birden ihraz etmiş ve halkı irşada me’zun insanlara verilen isim olsa gerek..

Bu açıdan kutbu’l-irşada; hakikat-ı Ahmediyeyi tamamıyla temsil eden, dolayısıyla da hakikat-ı Muhammediye’ye namzet olan insan nazarıyla da bakılabilir. O, bütün insanlığın iç âlemi itibarıyla, yani kalbi, ruhu, vicdanı, hissi ve letaif-i maneviyesiyle mercii sayılan bir “menhel-i azbi’l-mevrûd; cennet kevserleri ölçüsünde tatlı su kaynağıdır.” Ve insanlığı sahil-i selamete çıkaracak bir rahmet ve ışıktır. Bu yönüyle ona, yeryüzünde tevhid güneşi denir. Herkes kendi istidadı veya elindeki kovasının büyüklüğü/küçüklüğü ölçüsünde ondan istifade edebilir. Öyleyse kutbu’l-irşad, misyonu, konumu ve zâtı itibarıyla diğer velilerden en az üç kademe daha ileridedir.

Başkalarının onları tanımasına veya sair velilerden ayırt etmesine yardımcı olacak belirgin özellikleri yoktur. “İnsanlar arasında, insanlardan bir insan olarak bulunurlar.” Ne var ki, hassas ruhlar, liyakatli kişiler bunları hemen sezer ve âdetâ bir mıknatısa kapılmış gibi, onların cazibelerine kapılıverirler. Bu özellikleri itibarıyla de onlar, etraflarına sürekli nur neşrederler. Hakkı aramak için yollara dökülenler de bunların cazibe-i kudsiyesi içine girer ve o dairede bütün bütün erir giderler.

Bütün bu değerlendirmeler nazara alındığında; bu kudsî me’hazlara sırt dönmekten daha öte bir talihsizlik olamaz denilebilir. Bana göre, bu kaynaklara müracaat etmeden yollara dökülenler, niyetleri ne kadar da samimi olursa olsun, çöllerde tek başlarına, rehbersiz yolculuk yapan insanlar gibidirler. Hatta bu kişilerin şahsî ibadet ve taatleri ne kadar çok da olsa, bu feyiz kaynaklarından yararlanmadıkları için, ileride dünyevî başka câzibe noktalarının câzibelerinden kurtulamayıp, yollarda kalabilirler. Hatta ibadet ü taatı bu denli çok olmayanlar, yüzleri bu ışık kaynaklarına dönük oldukları için, kayma ihtimalleri onlara göre daha azdır.

Ayrıca, bu tür insanların daire-i kudsiyeleri içinde bulunma, onlar gibi olma noktasında insana aşk, şevk ve ümit verir. Zira bunlar ideal insan olup, her Müslümanın hedefi olabilecek makamlarda bulunmaktadırlar. Bir diğer ifadeyle bunlar, bizim gibi sıradan insanlar için birer gaye-i hayaldirler. Zaten bu dünyada gaye-i hayali olmayan kişilerin, dört ayaklı behaimden farkı da yoktur. “İki günü müsavi olan, aldanmıştır” beyan-ı Nebevisi, herhalde bu hakikata işaret etmektedir.

Hasılı, kutbu’l-irşad, kâinatın mânâ, mahiyet ve muhtevasını anlatan, yeryüzünde Cenâb-ı Hakk’ın matmah-ı nazarı, kutb ve gavs makamının sahibi bir hakikat eridir (
M.Fethullah Gülen).

Tasavvufta kâinatın yönetiminden sorumlu olduğuna inanılan velîler örgütünün başı. Kutub ve kutbu'l-aktâb (kutublar kutbu) da denir. Manevî makamı esas alındığında daha çok kutup ya da kutbu'l-aktâb denildiği halde, özellikle kendisinden yardım istenilmesi durumunda "yardım eden" anlamında gavs ya da gavsu'l-âzam (en büyük gavs) olarak anılır. Ancak gavs ve kutub kelimeleri mücerret olarak kullanıldığında gavsu'l-âzam ve kutbu'l-aktâb anlaşılır. Gavslık makamına ibâdet ve riyâzetin çokluğu ile ulaşılmaz; doğrudan doğruya ALLAH'ın bağışı neticesinde elde edilir.

Mutasavvıflara göre gavs ya da gavsu'l-âzam (eşanlamda kutub ve kutbu'l-aktâb) hakikat-i MUHAMMEDiye (MUHAMMEDî hakikat)'ın mazharıdır. Bütün kâinatın kalbi mesabesindedir. Değirmen taşının milin (kutb) çevresinde dönmesi gibi kâinat da gavsın çevresinde döner. Kâinat içindeki bütün varlıklar hayat ruhlarını gavstan alırlar. Cebrâil onun nefs-i nâtıkası (ruhu, konuşması); Mikâil kuvvei câzibesi (çekme gücü) ve Azrâil kuvve-i dâfiası (itme gücü) hükmündedir. Kâinatta dilediği gibi tasarruf eder. Tasarrufu ilmine; ilmi, ALLAH'ın ilmine tabidir. Zâhiriyle âlemin zâhirini, bâtınıyla âlemin bâtınını idare eder.

Bazı mutasavvıflar gavslık (gavsiyet, kutbiyet) makamını ikiye ayırırlar. Birinci makam: İrşâd, ikinci makam: Vücud makamını oluşturur. İrşâd makamı, nübüvvetin bâtınını; vücud makamı da son nebi Hz. MUHAMMED'in bâtınını temsil eder. İrşâd makamı birden çok gavs tarafından temsil edilebilir, dolayısıyla aynı anda birçok gavs bulunabilir. Fakat vücud makamı ancak tek gavs tarafından işgal edilebilir; bu nedenle her yüzyılda ancak bir vücud gavsi vardır. Bu tarifte vücud gavsı, gavsu'l-âzam demektir. Gavsu'l-âzam'a ayrıca Abdullah, Abdu'l-Câmi adları da verilir.

Gavs'ın ya da gavsu'l-âzam'ın başkanlık ettiği veliler örgütüne ricâlu'l-gayb (gayb adamları, gayb erenleri) denir. Bunlar, Kur'an'ın, "Yeri döşedik ve oraya sabit dağlar (revâsi) yerleştirdik" (Kaf, 50/7) ayetinde andığı "dağlar" mesâbesindedir. Ricâlullah, merdân-ı huda, merdân-ı gayb, hükûmet-i sûfiye gibi adlarla da anılan ricâlu'l-gayb örgütünde gavs'ın altında İmaman (iki İmam) bulunur. Sağdaki imama, İmam-ı yemîn, soldaki imama; İmam-ı yesâr denir. İmam-ı yemîn, gavs'ın hükümlerinin, imamı yesâr gavs'ın hakîkatinin mazharıdır. Gavs öldüğü zaman yerine İmam-ı yesâr geçer. Üçler de denilen gavs ile imaman'ın altında yeryüzünün dört yönünü yöneten evtâd-ı erbaa (dört direk) bulunur. Daha aşağıda ise nüceba (necibler, sekiz ya da kırk veli) ve nükebâ (nakibler, denetçiler, on ya da üçyüz veli) yeralır.

Başka bir tasnife göre, ricâlu'l-gayb toplam dörtbin velîden oluşur. Bunlar halktan gizlidirler (mektûm). Bunlar içinde ahyâr (hayırlılar) adı verilen üçyüz velî, ilk üst grubu oluşturur. Ahyâr, işlerin yapılmasına ya da yapılmamasına karar veren ehl-i hal ve'l-akd velîler, komutan velîlerdir. Bunların üstünde kırk velîden oluşan ve abdâl, büdelâ denilen velîler; bunların üstünde de ebrâr (iyiler) denilen yedi velî yer alır. Örgütün en üst mertebelerini de dört velîden oluşan evtâd (direkler); üç velîden oluşan nükebâ (denetçiler) ve gavs (ya da gavsu'l-âzam) işgal ederler. Ricâlu'l-gayb, yardımlaşarak kâinatı idare ederler.

Mutasavvıfların gavs ve ricâlu'l gayb hakkındaki inançlarının Kur'an ve sünnet ile temellendirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle İslâm bilginleri, özellikle hukukçular gavs ve ricâl inancını reddetmişlerdir. İbn Haldun Mukaddime'sinde bu inancın tasavvufa, imamlara ulûhiyet atfeden aşırı Şiî fırkalardan İsmailiye'den geçtiğini belirtir. Aynı inanç Osmanlılar döneminde de tartışılmış, aleyhte fetvalara konu olmuştur. Sözgelimi Şeyhülislam Sa'dî, gavs ve ricâl inancının küfür olduğu yolunda fetva vermiştir (Ahmed ÖZALP).

Evet Kuranda gavs kelimesine benzeyen yalnız bir kelime vardır. Bu kelime gavas (غوص) kelimesidir. Enbiya suresi 82. Ayette “yegusune” fiili olarak Süleyman peygamberin emrinde çalışan şeytanların yaptığı işi ifade eder. İkinci olarak Sad suresi 37. Ayette yine şeytanların sıfatı olarak “gavvasin” geçer. Gavas kelimesinin anlamı Arapça lügatlerde dalgıçlık, kaşiflik tir. Ne hikmetse gavas kelimesi her iki durumda da şeytanların özelliğidir.

Arapça ve diğer semitik dillerde (İbranice, Aramca, Ge’ez ) ise gavas, el-gavazaa kelimesi bir Zodyak olan ikizler (gemini) burcunu ifade etmektedir.

Bu burcun eski Arap ve İran dilindeki adı da “el gavzaa” dır. İki gavs anlamındadır. İkizler burcun veya takımyıldızın en eski adlandırması Sümerler ve Asurlulara aittir. Sümer ve sonraki Babil kaynaklarında ikizler takımyıldızı Meshlamtaea and Lugalirra olarak adlandırılmıştır. Meshlamtaea ölüler dünyasından gelen demektir. Solda yerleşir. Lugalirra ise güçlü, muazzam kral demektir. Sağda yerleşir. Her ikisi birlikte küçük tanrılar olarak kabul edilmiştir. İnsanlara ölüler dünyasından gelerek yardım ettiğine, ölümleri esnasında da yardım ettiğine inanılmıştır. Kendileri ölse de tanrısal yardım özellikleri devam etmektedir.

 İran ve Orta Asya merkezli, aslında Yunan kökenli bir imparatorluk olan Selevkos imparatorluğu döneminde büyük önem kazanmıştır. Buradan bütün Orta Asya’ya da yayılmıştır. Yunan putperest dinine de Mezopotamya dan geçmiştir.  İkizler burcu ve takımyıldızının Latincedeki ismi ikiz anlamındaki gemini dir. Bu ikiz kardeşlerin Eski Yunan mitolojisindeki isimleri Castor ve Pollux dur. Sembolü dır. Castor üstün kişi, Pollux çok tatlı demektir. Bu mitolojiye göre Pollux Zeusun oğludur. Castor ise ölümlü bir insandır. İkisi birlikte insanların yardımına koşar. Fakat Castor ölünce, Pollux babası Zeusa söyler ve ikisini birleştirir. Böylece ikisi de cennette yaşarlar. İkizler takımyıldızı olurlar. İnsanların yardımına koşmaya devam ederler. Kriz durumlarında onlardan yardım istenir ve saygı duyulur.

Anladığınız gibi gavs kavramı putperestliğin hiçte bilmediği bir kavram değildir. Daha önceki bir makalede Abdulkadir Geylani’nin hermetik yani putperest zümrüt tabletlerini tasavvuf fikri altında İslam dünyasına yutturmaya çalıştığını yazmıştım. Bu pislikte yine bu yaratığın necisliğidir.

 

Enam 64:

قُلِ اللَّهُ يُنَجِّيكُمْ مِنْهَا وَمِنْ كُلِّ كَرْبٍ ثُمَّ أَنْتُمْ تُشْرِكُونَ (64)

De ki Allah kurtarır sizi ondan ve her sıkıntıdan, sonra da siz yine müşriklik edersiniz[64].

Bütün putperest pisliklerden Allah’a sığınırım.

Doğrusunu Allah bilir.

 

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
15.12.2014
23:17

TEŞEKKÜRLER...

Süleyman Karagülle
18.12.2014
11:05

Askerlikte ansıl rütbeler varsa,tasavvufda da rütbeler vardır. Askerlikte nasıl MUstafa Kenmal öldüğü halde hala baş konutan ise onlarda da tarıkat kurcuları vardır. Onların şeyhleri büyüterek, cemaatı ınaduırmağa çalışmalarında belki hata avrdır. Ama şirk kalbi değil fiilidir. Yoktur.

Onlar ameli salıh yapmkatadırlar. cennettedirler. Biz kedimize bakmalıyız başkaları ile uğraşmamalıyız.

Mete Firidin
18.12.2014
11:58

Gavs diyerek ölmüş adamdan medet beklemenin nesi şirk değil?

Eğer gavslar Allah ile aracı yani ilahcıklar ise hep beraber hristiyan olalım, Çünkü onlar da İsa yı gavs kabul ediyorlar.

İslam dünyası niye gazab ve bedbahlık içinde şimdi daha iyi anlıyorum. Ellerinde sapasağlam Kuran olduğu halde , onu rehber edineceklerine, sapıtmış atalarını kutsallaşıp rehber ediniyorlar. Sonuç malum!

Bülent Sungur
13.07.2015
00:26

Sayın Mete Firidin,

Makalelerinizi, ele aldığınız çok ilginç mevzuları merakla ve heyecanlan incelerken, ĞAVSİYYET aleyhindeki görüşlerinize tanık oldum. Maalesef, merhum Abdulkadir Geylani aleyhindeki o cümleniz beni çok üzdü...  Ancak, Sn. Karagülle'den size nasihat sadedinde itiraz gelmesine sevindim... 

Meselenin, ikizler burcuna bağlanmasını mümkün kılacak bir SEMİTİK delil bulunabilir mi emin değilim... Bu sözcüğün peşinden bu yönde bir araştırma yapmadım. Fakat, bu sözcüğün sizin sandığınız gibi ğayn+vav+sad kök harflerine dayandığı yanlıştır... Çünkü, bu sözcük ğayn+vav+peltek se harflerdinden oluşur... Bu köke istinat eden morfolojiyi Kurân'da 5 ayette görmek mümkündür... 

Kanaatimce, Ricali Ğayb denilen ve erenler/ermişler olan, biiznillah mutasarrıf KULLAR vardır... Ancak, bunun mahiyetinin elbette kitaplarda yazıldığı gibi/kadar olduğunu, yine kitabî kanaldan teyit mümkün değildir... Çünkü, bu îmanî/itikadî veya amelî bir konu değildir! Bu esrarengiz bir konudur! Böyle olunca, bu işin özünde ŞİRK bulunduğunu iddia etmekle, bu işe sonradan ŞİRK bulaştırmak arasındaki farka odaklanmak naçizane tavsiyemdir. Şahsen böyle yapmaktayım. 

Selam ve Saygılarımla,

Bülent Sungur

www.kuranizeka.com

Mete Firidin
13.07.2015
09:37
Bülent bey: Gavs inancının Sümer müşrikliğinden, Yunan müşrikliğine geçtiği, oradan da İslama geçirilmeye çalışıldığı ve bu konuda da baya başarılı olunduğu görülmektedir. Bunu tevil etmeye çalışmanız sizin ahiretiniz için elem vericidir.
Hadi bunu tevil ettiniz. Enam 64. ayetin nasıl tevil edeceksiniz?
Hüseyin Kayahan
13.07.2015
15:42
Karagülle'nin yaklaşımı doğrudur.

Rütbe, insanın temsil ettiği kişiyi ifade eder. Kendisine 100 kişi bağlanana "yüzbaşı", 1000 kişi bağlanana "binbaşı", 10000 kişi bağlanana "albay", vb. dediğimiz gibi, bu insanlar kendilerine bağlanan sayısınca rütbe alırlar. Bu rütbeler kendi aralarında geçerlidir ve o kişiye mensup olmayanlara bir değer ifade etmez. Askerlikte de öyle değil midir? Askeri rütbe, askeri mıntıkalarda ve askerler arasında geçerli bir rütbedir. Onun sivile bir direktifi olamaz. tarikatlarda da böyledir. O rütbeler kendi arlarında ve kendileri içindir, bizi ( o grupta olmayanları) bağlamaz ve bize bir şey de ifade etmez. Sadece biz takdir etmeliyiz ki; o kişi o kadar insanı etkilemiş ve yönlendirmektedir. Bunu da hiç zor kullanmadan, sevdirerek beceriyorlar.

Esas mesele de burada zaten. Biz kendimize bakmalıyız. Biz kaç kişiyi halkamıza katabiliyoruz ve söylediklerimizi yaptırabiliyoruz. "Halk cahil de onun için onların arkasından gidiyor" da denemez; zira batıda tarikatlara hep üst düzey entellektüeller katılmaktadır.

Mete hoca, sanki biraz kıskanıyorsunuz gibi geldi bana. Adamların yüzbinlerce takipcisi var ne de olsa, değil mi..? Sen de şöyle etkili ve takipcili bir "fan club" kursana...!

Saygılarımla.
H.Kayahan
Mete Firidin
13.07.2015
16:30

Şöyle diyelim:

Size Allah'tan başka veli edindikleriniz veli olsun. Bana yalnızca Allah.

Hüseyin Kayahan
13.07.2015
17:43

Akıl baliğ olduktan sonra babam velim olmaktan düşmüştü.

Av. Akdemir'de de hukuki bir vekaletim var, benim adıma mahkemelerde savunma beyan edebilir, aleyhime beyan da bulunamaz, bulunsa da geçerli değildir. Avukatın tasarrufları da velinin tasarrufları gibidir. Eminim sizinde vekalet verdikleriniz vardır.

"Mü'minlerin dununda Yahudileri veli ittihaz etmeyin" diye ayet yok mu? Demek ki velayet müessesesi vardır ama kimlerin kimlere veli olacağı ayrı bir mevzudur.

Saygılarımla

H.Kayahan

Tayibet Erzen
14.07.2015
09:55

Veli Türkçe'de 'dost, yardımcı' manalarında kullanılsa da Kuran'da bu manalarda kullanılmamaktadır. Kuran bu manaların karşılığı olarak halil(خَلِيلَ ) kelimesini kullanır. Kuran'da geçen veli ise 'koruyucu' manasındadır ve dayanışma ortağı olarak hukuki ve siyasi koruma sağlamaktadır.

Anladığım kadarıyla Mete Bey ve Hüseyin Bey 'veli' kelimesini farklı anlamlandırarak tartışıyorlar. 

Tayibet Erzen
14.07.2015
09:59

Veli Türkçe'de 'dost, yardımcı' manalarında kullanılsa da Kuran'da bu manalarda kullanılmamaktadır. Kuran bu manaların karşılığı olarak halil(خَلِيلَ ) kelimesini kullanır. Kuran'da geçen veli ise 'koruyucu' manasındadır ve dayanışma ortağı olarak hukuki ve siyasi koruma sağlamaktadır.

Anladığım kadarıyla Mete Bey ve Hüseyin Bey 'veli' kelimesini farklı anlamlandırarak tartışıyorlar. 





Son Eklenen Makaleler
Mete Firidin
Taha Suresi 125. Ayet Meali
22.11.2017 8259 Okunma
4 Yorum 25.11.2017 14:43
Mete Firidin
The Wings of Moses the Prophet
24.08.2017 5071 Okunma
Mete Firidin
Quasar and Sure Nur Ayat 35
31.07.2017 3831 Okunma
Mete Firidin
Nur Surah Ayat 35
31.07.2017 4117 Okunma
Mete Firidin
Hz. Musa'nın Kanatları ve Yaşadığı Dönem
4.06.2017 7241 Okunma
Mete Firidin
Allah'ın Nurunun Meseli
3.06.2017 4651 Okunma
Mete Firidin
Hz. Adem'in Annesi
3.06.2017 20311 Okunma
1 Yorum 24.04.2021 16:56
Mete Firidin
Hz. Nuh, Tufan ve Sümerler
29.05.2017 7161 Okunma
Mete Firidin
Kuran'dan Hz. İsa ve Meryem Hakkında
29.05.2017 13949 Okunma
Mete Firidin
Zülkarneyn Bilimsel Tefsir
29.05.2017 7049 Okunma
Mete Firidin
Dünya’nın ve Evren’in Yaşı
26.02.2017 6216 Okunma
1 Yorum 13.12.2022 01:10
Mete Firidin
Mars Hayali
7.01.2017 9720 Okunma
7 Yorum 12.10.2018 00:32
Mete Firidin
The Birthday Of Jesus Christ According to Quran
4.12.2016 11937 Okunma
10 Yorum 30.11.2017 15:56
Mete Firidin
Abdest ve Kuran'a Dokunmak
17.07.2016 6817 Okunma
Mete Firidin
Küsküt
10.07.2016 11063 Okunma
2 Yorum 25.11.2017 15:40
Mete Firidin
Azap
10.07.2016 9715 Okunma
4 Yorum 11.07.2016 18:20
Mete Firidin
Şeytan
3.07.2016 13694 Okunma
2 Yorum 04.07.2016 20:17
Mete Firidin
Ayağa Mesh Meselesi
12.02.2016 13041 Okunma
6 Yorum 06.07.2016 22:09
Mete Firidin
Varsayım Yapanlar Öldürüldü!
3.02.2016 8866 Okunma
1 Yorum 06.02.2016 17:26
Mete Firidin
Kuran'da MLY Kökünün Anlamı
30.01.2016 7067 Okunma
Mete Firidin
Cenaze Töreni
24.01.2016 9312 Okunma
1 Yorum 25.01.2016 12:25
Mete Firidin
Zeyd Meselesi
26.12.2015 8943 Okunma
Mete Firidin
Hadid Suresi 25. ayet ve Zülkarneyn
25.10.2015 14977 Okunma
4 Yorum 25.10.2015 13:00
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 32512 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Mete Firidin
Taqwa Kelimesi
15.10.2015 9096 Okunma
1 Yorum 19.10.2015 14:11
Mete Firidin
Kuran'da Zamanın Sonu
30.09.2015 18914 Okunma
11 Yorum 25.10.2015 15:50
Mete Firidin
Qyl Kökü Ve Anlamı
22.09.2015 8731 Okunma
2 Yorum 02.10.2015 19:38
Mete Firidin
Al-i İmran Suresi Meal
16.09.2015 6564 Okunma
Mete Firidin
Ete kelimesi ve Fahişet
30.08.2015 6452 Okunma
Mete Firidin
Bakara Suresi Meali
28.08.2015 8903 Okunma
4 Yorum 16.01.2019 16:36
Mete Firidin
Sidr ve Sadr Kelimeleri
11.08.2015 16572 Okunma
7 Yorum 18.08.2015 14:52
Mete Firidin
Nisa 15. Ayet ve Recm Cezası
22.07.2015 10473 Okunma
1 Yorum 14.01.2019 12:41
Mete Firidin
Nisa 15. Ayet ve Fuhuş
21.07.2015 13206 Okunma
3 Yorum 15.12.2018 16:41
Mete Firidin
Şatr Kelimesi
8.07.2015 6669 Okunma
Mete Firidin
Fecrin Beyaz ve Karanlık İpliği
29.06.2015 11857 Okunma
2 Yorum 02.07.2015 10:06
Mete Firidin
Fatiha suresi meal
28.06.2015 9991 Okunma
2 Yorum 28.06.2015 18:37
Mete Firidin
İnşallah ne demek?
6.06.2015 15242 Okunma
1 Yorum 14.07.2019 09:13
Mete Firidin
Cennetteki Khamr
28.05.2015 21796 Okunma
17 Yorum 29.05.2015 19:00
Mete Firidin
İçki Haram mı?
25.05.2015 26253 Okunma
13 Yorum 12.01.2020 17:25
Mete Firidin
Şerr
10.05.2015 11289 Okunma
9 Yorum 19.05.2015 15:59
Mete Firidin
Midian Medyen Medine
3.05.2015 10630 Okunma
8 Yorum 02.02.2019 10:15
Mete Firidin
Petra Yalanı
28.04.2015 72648 Okunma
9 Yorum 02.05.2015 13:07
Mete Firidin
Hz. İbrahim ve Lisan
23.04.2015 21459 Okunma
1 Yorum 24.04.2015 09:49
Mete Firidin
Beyne Yedeyhi
23.04.2015 9205 Okunma
Mete Firidin
Hz. İbrahim’in Atası ve Nemrut
19.04.2015 29173 Okunma
1 Yorum 20.04.2015 20:48
Mete Firidin
Haqaben Ehqaben
16.04.2015 8982 Okunma
6 Yorum 18.04.2015 10:06
Mete Firidin
Musa Peygamberi Evlat Edinen Firavun
13.04.2015 14589 Okunma
Mete Firidin
Khepresh
9.04.2015 5971 Okunma
2 Yorum 10.04.2015 09:45
Mete Firidin
İmhotep'in Babası
7.04.2015 12537 Okunma
13 Yorum 03.05.2018 23:12
Mete Firidin
Hz. Nuh, İbrahim, Yusuf ve Musa Kronolojisi
5.04.2015 114090 Okunma
10 Yorum 12.01.2020 16:47
Mete Firidin
Musa Ve Firavun Zamanı
31.03.2015 12039 Okunma
Mete Firidin
Be-Sad-Tı ve Be-Sin-Tı Kelimeleri
25.03.2015 9407 Okunma
3 Yorum 26.03.2015 20:14
Mete Firidin
Kıyamet Suresi 16. Ayet ve Hadisler
22.03.2015 13842 Okunma
1 Yorum 22.03.2015 21:54
Mete Firidin
İki Doğu Ve İki Batı
19.03.2015 14089 Okunma
3 Yorum 22.03.2015 22:01
Mete Firidin
El Muheymin
18.03.2015 7740 Okunma
1 Yorum 19.03.2015 09:48
Mete Firidin
Alaqa Kelimesi
9.03.2015 7645 Okunma
1 Yorum 09.03.2015 21:07
Mete Firidin
Yırtıcı ve Hastalıklı Hayvanların Haramlığı
3.03.2015 8811 Okunma
4 Yorum 14.04.2015 18:05
Mete Firidin
Mizan ve Yerçekimi
1.03.2015 9849 Okunma
2 Yorum 02.03.2015 17:20
Mete Firidin
‘NY kökü (201)
26.02.2015 5612 Okunma
Mete Firidin
Damarlar
23.02.2015 6547 Okunma
Mete Firidin
Zariyat Suresi 49. Ayet
23.02.2015 6112 Okunma
Mete Firidin
El Mecid
20.02.2015 7691 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:22
Mete Firidin
Zariyat 17. Ayet
20.02.2015 7227 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:24
Mete Firidin
Ayn Ye Ye Kökü
19.02.2015 5272 Okunma
Mete Firidin
Kuran'da Tecavüzün Cezası
18.02.2015 24716 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:19
Mete Firidin
Sabah
14.02.2015 6889 Okunma
1 Yorum 15.02.2015 16:52
Mete Firidin
Ayete Göre Kutuplarda Namaz
25.01.2015 15590 Okunma
3 Yorum 16.01.2019 16:40
Mete Firidin
Lut Kavminin Fahişliği
23.01.2015 5549 Okunma
Mete Firidin
El Aqsa
20.01.2015 6303 Okunma
Mete Firidin
Ğadev Kökü
10.01.2015 7644 Okunma
1 Yorum 14.01.2015 09:16
Mete Firidin
Hz. İbrahim’deki Çare
7.01.2015 7498 Okunma
2 Yorum 24.12.2022 20:53
Mete Firidin
Hz. İsa’nın Doğum Günü
2.01.2015 24156 Okunma
Mete Firidin
Adem’e Üflenen İlahi Ruh
1.01.2015 6355 Okunma
Mete Firidin
Hz. İsa'nın Doğduğu Mevsim
31.12.2014 12470 Okunma
1 Yorum 01.01.2015 11:03
Mete Firidin
Kuran’da Namaz Vakitleri
28.12.2014 25990 Okunma
Mete Firidin
Peygamber Eyyub
21.12.2014 7599 Okunma
3 Yorum 30.04.2015 14:55
Mete Firidin
Gavs Ve İkizler Burcu
15.12.2014 19838 Okunma
10 Yorum 14.07.2015 09:59
Mete Firidin
Dikkat Edilen, Dikkat Çekilen
6.12.2014 4650 Okunma
Mete Firidin
Lanet
6.12.2014 6977 Okunma
Mete Firidin
Allah Celle Celalühü Ne Demektir?
30.11.2014 28897 Okunma
1 Yorum 01.12.2014 08:16
Mete Firidin
Mübarek Kelimesi
30.11.2014 8984 Okunma
2 Yorum 30.11.2014 13:40
Mete Firidin
Subhân'Allah
23.11.2014 11876 Okunma
2 Yorum 29.11.2014 17:01
Mete Firidin
Hz. Meryem Hermafrodit mi?
12.11.2014 18185 Okunma
2 Yorum 02.10.2021 23:06
Mete Firidin
Qazefe Kelime Kökü
2.11.2014 6515 Okunma
Mete Firidin
Havariler Ve Huriler
29.10.2014 7580 Okunma
4 Yorum 29.10.2014 19:00
Mete Firidin
Hacc Suresi 15. Ayet Ve Deist
23.10.2014 18220 Okunma
Mete Firidin
Beynes Seddeyni
17.10.2014 4085 Okunma
1 Yorum 18.10.2014 10:18
Mete Firidin
Estetik Ameliyat ve Nisa Suresi 119. Ayet
3.10.2014 78835 Okunma
1 Yorum 03.10.2014 20:39
Mete Firidin
Arıya Vahiy Edilen
28.09.2014 4442 Okunma
Mete Firidin
Sünnet Olmak
9.09.2014 6715 Okunma
1 Yorum 17.09.2014 18:56
Mete Firidin
İblis Yees Gına
29.08.2014 8205 Okunma
7 Yorum 10.09.2014 19:06
Mete Firidin
Yemin Kelimesi
26.08.2014 9184 Okunma
Mete Firidin
Sümerli, Samiri (167.)
19.08.2014 6723 Okunma
Mete Firidin
Lut Kavmi Homoseksüel Değildi!
3.08.2014 34326 Okunma
15 Yorum 03.12.2017 03:35
Mete Firidin
Nutfe Kelimesi
28.07.2014 4448 Okunma
Mete Firidin
İsrailoğulları’nın Seçilmişliği!
22.07.2014 6931 Okunma
Mete Firidin
Hz.İsa’nın Büyüdüğü Yer
8.07.2014 17311 Okunma
Mete Firidin
Nuh Peygamberin Kâfir Oğlunun Salı
26.06.2014 8089 Okunma
7 Yorum 17.04.2020 20:41
Mete Firidin
Kuran’da FRY Köklü Kelimeler
20.06.2014 5757 Okunma
Mete Firidin
Tevbe suresi 123. Ayet
16.06.2014 10312 Okunma
2 Yorum 17.06.2014 08:33


© 2025 - Akevler