KUR’AN MATEMATİĞİ 2 EYLÜL 2000
75. SEMİNER NOTLARI clubs.yahoo.com/clubs/adilduzen
www.adilduzen.8m.com
بسم الله الرحمن الرحيم
ان الله بالغ امره قد جعل الله لكل شيىء قدرا طلاق 65-3
و ان من شيىء الا عند نا خزائنه و ما ننزله الا بقدر معلوم الحجر 15-21
انا كل شيىء خلقناه بقدر القمر 54-49
وكل شيىء عنده بمقدار رعد -138
Allah emrini balığ edendir. Her şeye bir Kadr ca’letmiştir.
(Allah istediğini yapar. Her şeyin bir ölçüsü vardır.)
İndimizde hazineleri olmayan hiçbir şey yoktur. Malum kaderi dışında onu tenzil etmeyiz.
(Beş boyutlu uzayda her şeyimiz var. Dört boyutlu uzayda hareket eden üç boyutlu uzayda belli zamanlarda ortaya çıkıp sonra kaybolurlar.)
Biz her şeyi kader içinde halk ettik. (Her şey doğar, yaşar, ölür ve bunlar ölçülüdür.)
Onun indinde her şey mikdar iledir. (Onun yanında her şey ölçülüdür. Birimi vardır.)
قدر Qıdr kazan demektir. Katr kelimesinden gelişmiştir. Yağmur suyu toplamak için kullanılıyordu. Damlamak anlamına gelmiştir. Sonra yemek pişirilen kazan anlamına geldi. Kazanda iki özellik vardır. Biri, kazana konacak malzeme ölçülüdür, buna “kadr” denmektedir. Diğeri de, kazana konan malzemenin pişme dakikaları da ölçülüdür, ona da “kader” denir. Demek ki bir şeyin hem mekan hem de zaman içinde ölçüsü vardır. Enerjiyi zaman ile çarparsak yahut hareket miktarını mekan ile çarparsak tesir parçacığını elde etmiş oluruz. Bunların adı “kadr” ve “kader” olmaktadır. Demek ki Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” Kur’an’da açıkça ifade edilmiştir.
MATEMATİK
Yıldız yığınları arasındaki mesafe gittikçe artmaktadır.
Uzaklaşma = Işık hızı / (Kainatın Çapı) * Yığınlar arası uzaklık
Yıldız yığınının zerre sayısı artmamaktadır. M = {mo dM/dt=0
Hareket miktarı da değişmemektedir. P = {pi = {mo*vi dP/dt=0
Enerji miktarı değişmez. E= {ei= {pi dv={mo vi*dv= ½ m v^2 dE/dt=0
Kuvvet kitlenin ivmesine eşittir. F=m*dv/dt
Merkezkaç kuvvet kitlenin açısal hızın karesi ile yarı çapın çarpımıdır. F = m*w^2 r
Çekim kuvveti uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. F= - q*q/r/r
Bunlar daha önceki konuşmalardan bilinmektedir.
Enerjinin yola göre türevi kuvvettir. Enerjinin frekansa göre türevi de tesir miktarıdır.
dE/dw = 1/ 2 d m w^2*r^2 = m*w*r^2 w = 2*3.1416 *f dir. (tanım)
dE/df= 2*3.1416 * m *w*r^2
Kainatta sonsuz büyük bir şey yoktur. Bunun başka anlamı, sonsuz küçük bir şey de yoktur.
En küçük tesir parçacığına ‘parçacık’ diyoruz. Kainat bu parçacıklardan oluşmuştur, diyoruz.
Parçacık sayısı * tesir parçası = h*n= 2*3.1416 * m *w*r^2 bulunur. W=2*pi*f dir.
İki tarafın w ile çarparsak ve iki tarafını 2*pi ile bölersek h*f*n = E bulunur.
½ nin gelmemesi parçacıkların ani sıçraması demektir.
Şimdi h*n = 2*3.1416 * m *w*r^2 ile (q/r)^2 = -m*w^2*r lerden
Yarıçap sınırlaması Rn = h^2*n*2/ (4*Pi^2-mo*q*^2)
Frekans sınırlamaları f = 8*pi^3*mo*q^4/(h^3*n^3)
Enerji sınırlaması bulunur. En = 2*pi*^2 mo*q^4/(h^3*c)
Dalga boyu sınırlaması 1/lm = En/(h*c) = R//n^2 = 109677.58 1/Cm
Bunun anlamı şudur ki, çekirdek etrafında elektron dolaşırken her yeri işgal edemez. Ancak belli yerleri işgal edebilir. Elektronun taşıdığı enerji de bellidir. Bir parçacığın taşıdığı en büyük güç e = mo*c^2 dir.
Parçacık duruyor kabul edersek o aman sıfır hızı olmuş olur. Öyleyse parçacığın sıfır hızı da yoktur.
U * V = C^2 yi kainatın genişlemesinden bulmuştuk. V sıfır olmuyor. U de sonsuz olmuyor.
Tarih boyunca zamanın ve mekanın sonradan yaratıldığını iddia eden peygamberlerle; kainatın ve zamanın kadim olduğunu, başlangıcı ve sonu olmayan varlıklar olduğunu savunan filozoflar arasında çekişme ile geçmiştir.
1- Kainat suret ve heyuladan ibarettir. Şekil değiştirerek periyodik olaylar sürüp gitmektedir diyorlardı. Kelamcılar ise kainat parçalanmaz parçacıklardan ibarettir. Başlangıcı ve sonu vardır diyorlardı. Evrim teorisi kainatın başlangıcı olduğunu kesin olarak kanıtlamıştır. Entropinin büyümesi de kainatın bir sonu olacağını kesin olarak gösteriyor. Böylece ilim peygamberleri onaylamıştır.
2- Kainatın parçacıklardan değil dalgalardan ibaret olduğunu savunan filozoflarla, kainatın parçacıklardan olduğunu savunan peygamberler arasındaki dava, peygamberlerin haklılığı ile sona ermiştir. Azami ışık hızı, tesir kuvantumu, kitle sakımı kanunu, enerji sakımı kanunu kainatın bölünmez parçacıklardan oluştuğunu kanıtlamıştır. İmkanlardan biri tercih edilmişse, bunu tercih eden bir kuvvet vardır demektir. Bu tercih bir işe yarıyorsa, o halde o kuvvet bilinçlidir demektir. Son derece dakik bir şekilde saat gibi çalışan kainatın bu tercihlerle oluştuğunu artık biliyoruz. Elektron atom ilişkisi, bunların oluşturduğu moleküller canlıyı meydana getirmektedir. Makine otomatikman çalışmaktadır.
3- Kainatın yaratılmadığını iddia eden filozoflara karşı kainatın genişlemekte olduğu sabit olmuş ve ömrü hesaplanmıştır. On milyar ışık yılından biraz fazladır. Zamanın ve mekanın bu patlama olmadan evvel varolmadığı artık bütün fizikçiler tarafından ispat edilmiştir. Aristo değil de Musa haklı çıkmıştır. Kitabı bize kadar ulaşan ilk peygamber Hz. Musa’dır. Teorileri ile bize felsefeyi ulaştıran da Aristo’dur.
4- Filozoflar insan beyninin kesin bilgilere sahip olacağını varsaymışlar ve ona göre sistemlerini kurmuşlardır. Peygamberler ise insan beyninin gerçekleri ancak kısmen bilebileceğini savunmuşlardı. Bildiklerimiz;
A) İzafîdir. Sobaya üstten bakarsak daire, yandan bakarsak silindir şeklindedir.
B) Nisbîdir. Kişi kendi varsayımları ve imkanları içinde olayları algılar. Köre göre yeşil yoktur. Bizim organ ve araçlarımızın müsaadesi nisbetinde hakikatları biliriz.
C) Takribîdir. Biz varlıkları parça parça veya dış görünüşü ile kavrarız. Tümünü kavramamız mümkün değildir. Bizim algıladığımız, varlığın kendisi değil ondan gelen dalgalardır ve arızalıdır. O halde bildiklerimiz kesin değil de yaklaşıktır.
D) İhtimalîdir. Bu, şu oldu veya olacak derken tamamen olmayabilir de. Yarın güneş doğacak. Büyük ihtimaldir. Ama doğmayabilir de. Güneş dağılabilir veya kopabilir.
İlimdeki bu varsayımlar peygamberleri haklı çıkarmıştır.
İslâmiyet bu boşluğu “icma” ile doldurmuştur.