Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1144
Ankebut Suresi Tefsiri 15. Ayet
27.11.2021
2873 Okunma, 0 Yorum

ANKEBÛT SÛRESİ - 14. Hafta

 

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

فَأَنْجَيْنَاهُ وَأَصْحَابَ السَّفِينَةِ وَجَعَلْنَاهَا آيَةً لِلْعَالَمِينَ (15)

Onu (Nuh’u) ve gemi arkadaşlarını kurtardık ve onu (gemiyi) alemler için bir ayet kıldık. (15)

 

فَأَنْجَيْنَاهُ وَأَصْحَابَ السَّفِينَةِ

Onu ve gemi arkadaşlarını kurtardık.

فَ: Atıf harfidir. أَخَذَهُمُ الطُّوفَانُ وَهُمْ ظَالِمُونَ cümlesine bu cümleyi atfetmektedir. Sebep sonuç ilişkisi için gelmiştir. Çünkü tufanın onları alması ile kurtarılma eş zamanlıdır. Tufan onları zalimler halinde iken almış, tufandan dolayı kurtarma olayı gerçekleşmiştir şeklinde anlaşılmalıdır. Kurtarılmanın sebebi tufandır.

أَنْجَيْنَا: “Kurtardık” demektir. İf’âl bâbındandır. Birinci babdan نَجَا - يَنْجُو şeklinde tehlikeli ve zararlı bir durumdan emniyetli bir hale geçmek, kurtulmak manasındadır. Birinci bab if’âl bâbına (أَنْجَىيُنْجِي) tadiye etkisi ile gelir. Bâb değişimiyle “kurtulmak” anlamı “kurtarmak” anlamına değişir.

هُ: “O” demektir. Zamirdir. Önceki ayetteki Nuh’a racidir.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. أَصْحَابَ السَّفِينَةِ yi هُ ya atfetmektedir.

أَصْحَابَ: “Arkadaşlar” demektir. Çoğuldur. Tekili صَاحِب dir. Birisini başına gelebilecek kötülüklerden koruyarak yanından ayrılmayan, onunla birlikte olan, ona eşlik eden kimsedir. Kuran’da tamlama şeklinde çok fazla geçer.

Geçiş şekli

Anlamı

أَصْحَابُ الْجَنَّةِ

Cennet arkadaşları

أَصْحَابَ النَّارِ

Ateş arkadaşları

أَصْحَابُ الْجَحِيمِ

Cehîm arkadaşları

أَصْحَابِ السَّعِيرِ

Yakıcı arkadaşları

أَصْحَابُ الْأَعْرَافِ

Tepeler arkadaşları

أَصْحَابَ الْيَمِينِ

Sağ arkadaşları

أَصْحَابُ الشِّمَالِ

Sol arkadaşları

أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ

Uğurlu yer arkadaşları

أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ

Uğursuz yer arkadaşları

أَصْحَابَ السَّبْتِ

Cumartesi arkadaşları

أَصْحَابَ الْكَهْفِ وَالرَّقِيمِ

Mağara ve kitabe arkadaşları

أَصْحَابَ الْقَرْيَةِ

Karye arkadaşları

أَصْحَابَ الرَّسِّ

Ress arkadaşları

أَصْحَابُ الْأَيْكَةِ

Eyke arkadaşları

أَصْحَابُ الْحِجْرِ

Hicr arkadaşları

أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ

Uhdud arkadaşları

أَصْحَابُ مَدْيَنَ

Medyen arkadaşları

أَصْحَابُ مُوسَى

Musa’nın arkadaşları

أَصْحَابُ الصِّرَاطِ السَّوِيِّ

Normal yolun arkadaşları

أَصْحَابِ الْقُبُورِ

Kabirlerin arkadaşları

أَصْحَابِ الْفِيلِ

Fil arkadaşları

أَصْحَابَ السَّفِينَةِ

Gemi arkadaşları

السَّفِينَةِ: “Gemi” demektir. Kökü سفن dir. Bir şeyin yüzeyini yontmak manasındaki fiilden gelmiştir. Denizin yüzeyindeki suyu yonttuğu için denizde giden gemi için kullanılır.

(سفن) السين والفاء والنون أصلٌ واحد يدلُّ على تنحية الشيء عن وجه الشيء، كالقَشْر، قال ابن دريد: السفينة فعيلة بمعنى فاعلة، لأنَّها تسفِن الماء، كأنّها تقشِره.

Sin, Fâ ve nûn. Tek kök bir şeyin yüzeyinde bir şeyi yontmaya delalet eder, kabuğu soymak gibi. İbni Düreyd dedi ki: Sefine فاعلة manasında فعيلة dir. O suyu yontmasındandır, onun kabuğunu soyması gibi. (Makayisu-l Luga)

السَّفْنُ: القَشْر. سَفَن الشيءَ يَسْفِنه سَفْناً: قشره

Sefn: kabuğu soymak. Bir şeyi sefn etti, sefn eder, sefn etmek: onun kabuğunu soymak. (Lisanu-l A’râb)

Kuran’da gemi anlamına gelen ikinci bir kelime vardır: فُلْك.

فُلْك da “gemi” demektir. فلك kökünden gelmiştir. Birinci babdan فَلْكٌ mastarı birisinin veya bir mekânın çevresinde dairevi bir yol üzerinde tekrar geriye dönme hareketini yapmak manasındadır. Bu mastar manasından bu hareketi yapan manasında فُلْكٌ “gemi” anlamında isimdir. Eril, dişil, tekil, ikil, çoğul için ortak bir kelimedir. Bir yol üzerinde hareket eden her tür gemi فُلْك dur. Uçak, denizaltı, denizde giden gemi, uzay gemisi v.b. rota üzerinde hareket eden araçlar bu tanıma dahildir. Sefine ise sadece denizde giden gemidir. Sefine fulkun alt kümesidir. Her sefine fulktur ama her fulk sefine değildir.

وَاصْنَعِ الْفُلْكَ بِأَعْيُنِنَا وَوَحْيِنَا وَلَا تُخَاطِبْنِي فِي الَّذِينَ ظَلَمُوا إِنَّهُمْ مُغْرَقُونَ (37) وَيَصْنَعُ الْفُلْكَ وَكُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ مَلَأٌ مِنْ قَوْمِهِ سَخِرُوا مِنْهُ قَالَ إِنْ تَسْخَرُوا مِنَّا فَإِنَّا نَسْخَرُ مِنْكُمْ كَمَا تَسْخَرُونَ (38) فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ مَنْ يَأْتِيهِ عَذَابٌ يُخْزِيهِ وَيَحِلُّ عَلَيْهِ عَذَابٌ مُقِيمٌ (39) حَتَّى إِذَا جَاءَ أَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُ قُلْنَا احْمِلْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ إِلَّا مَنْ سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ وَمَنْ آمَنَ وَمَا آمَنَ مَعَهُ إِلَّا قَلِيلٌ (40) وَقَالَ ارْكَبُوا فِيهَا بِسْمِ اللَّهِ مَجْرَاهَا وَمُرْسَاهَا إِنَّ رَبِّي لَغَفُورٌ رَحِيمٌ (41)

Gözetimimiz ve vahyimizle gemiyi üret ve zulmedenler hakkında benimle muhatap olma. Onlar boğulanlardır. Gemiyi üretiyordu ve kavminden ileri gelenler ona her uğradıklarında onunla alay ediyorlardı. Dedi ki eğer bizimle alay ediyorsanız kesinlikle biz sizin alay ettiğiniz gibi sizinle alay edeceğiz. Kime rezil edici azabın geleceğini ve yerleşik azabın kimin aleyhine çözüleceğini ileride bileceksiniz. Nihayet emrimiz geldi ve tennur feveran etti. Dedik ki “onun içinde her iki eşten ve üzerine söz geçmiş olan dışındaki ehlini ve iman edeni taşı”. Onunla beraber yalnızca az (kimse) iman etti. Dedi ki “akması ve durması Allah’ın ismiyle olan onun içine binin. Kesinlikle rabbim bağışlayıcı ve rahimdir”. (Hud 37-42)

احْمِلْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ إِلَّا مَنْ سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ وَمَنْ آمَنَ

Onun içinde her iki eşten ve üzerine söz geçmiş olan dışındaki ehlini ve iman edeni taşı

Burada فِيهَا daki هَا zamiri يَصْنَعُ الْفُلْكَ deki الْفُلْكَ ye racidir. الْفُلْكَ müzekkerdir ama buna raci olan هَا zamiri müennesdir. Burada الْفُلْكَ müzekker olmasına rağmen müevvel müennesdir. السَّفِينَةَ (gemi) manasındadır. السَّفِينَةَmüennes olduğu için هَا zamiri onunla mutabakat halinde olur. السَّفِينَةُ kelimesi الْفُلْكُ kelimesinin alt kümesidir. Bütün السَّفِينَةُ ler الْفُلْكُ dur. Ama bütün الْفُلْكُ lar السَّفِينَةُ değildir. السَّفِينَةُ denizde giden gemidir. الْفُلْكُ ise denizde ve diğer ortamlarda giden gemilerin ortak adıdır. Burada الْفُلْكُ un aynı zamanda السَّفِينَةُ olduğu ayette gösterilmiştir.

ارْكَبُوا فِيهَا بِسْمِ اللَّهِ مَجْرَاهَا وَمُرْسَاهَا

Akması ve durması Allah’ın ismiyle olan onun içine binin

Burada da فِيهَا daki ve مَجْرَاهَا daki ve مُرْسَاهَا daki هَا zamiri يَصْنَعُ الْفُلْكَ deki الْفُلْكَ ye racidir. الْفُلْكَ müzekker olmasına rağmen müevvel müennesdir. السَّفِينَةَ (gemi) manasındadır.

أَصْحَابَ السَّفِينَةِ: “Gemi arkadaşları” demektir. Buradaki izafet zarfiyet için izafettir. الْأصْحَابَ فِي السَّفِينَةِ demektir. Referans noktası gemidir. Sınıf arkadaşı dediğimiz zaman referans noktası nasıl sınıfsa burada da gemidir. Onları arkadaş yapan gemidir. Daha tufan olmadan tufan olacağına inanarak gemiyi desteklemeleri, sonra da gemiye binmeleri onları arkadaş yapmıştır. Yani gemiye dayanarak birbirlerine yardım eden, eşlik eden, birbirlerini koruyan bir topluluktur.

هُ وَأَصْحَابَ السَّفِينَةِ: “O ve gemi arkadaşları” demektir.

أَنْجَيْنَاهُ وَأَصْحَابَ السَّفِينَةِ: “Onu ve gemi arkadaşlarını kurtardık” demektir.

أَصْحَابَ السَّفِينَةِ

وَ

هُ

أَنْجَيْنَا

Ankebut 15

الَّذِينَ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ

وَ

هُ

أَنْجَيْنَا

Araf 64

مَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ

وَ

هُ

أَنْجَيْنَا

Şuara 119

Kuran’da Nuh’un ve gemidekilerin kurtarılması أَنْجَيْنَاهُ وَ... (Onu ve … kurtardık) şeklinde üç kere geçmektedir. Ankebut’ta “gemi arkadaşları” şeklinde, Araf’ta “gemide onunla beraber olanlar” has ismi mevsul olan الَّذِينَ ile, Şuara’da “doldurulmuş gemide onunla beraber olanlar” umumi ism-i mevsul olan مَنْ ile geçmektedir. Ankebut’ta sefine, Araf ve Şuara’da fulk kullanılmıştır. Bu ayetler de sefinenin fulkun kapsamında olduğunu göstermektedir. Nuh ile beraber gemide olanlar hem has ism-i mevsulle (الَّذِينَ) hem de umumi ism-i mevsulle (مَنْ) gelmiştir. Has ism-i mevsul (الَّذِينَ) gelmesi gemide olanların organize olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda umumi ism-i mevsul (مَنْ) ile gelmesi her kim gemiye binmişse organizasyona dahildir anlamına gelmektedir. Yani gemiye organizasyona dahil olmayan binmemiştir. Binmek istese bile binememiştir. Hatta Nuh istediği halde alamamıştır. Nitekim Nuh oğlunu gemiye alabilseydi bu iki ayet anlamsal çelişki içinde olacaktı. Çünkü Nuh’un oğlu organizasyona dahil olmamıştı. Onun için hem مَنْ hem الَّذِينَ geçerli olmayacaktı. Sadece مَنْ ism-i mevsulüne dahil olacaktı.

 

وَجَعَلْنَاهَا آيَةً لِلْعَالَمِينَ

Onu alemler için bir ayet kıldık.

وَ: Atıf harfidir. جَعَلْنَاهَا آيَةً لِلْعَالَمِينَ cümlesini أَنْجَيْنَاهُ وَأَصْحَابَ السَّفِينَةِ cümlesine atfetmektedir.

جَعَلْنَا: “Kıldık” demektir. Bu fiil iki mef’ûl alır. İlk mef’ûle ikinci mef’ûl vasfını kazandırmaktadır.

هَا: “O” demektir. Üçüncü şahıs tekil dişil zamirdir. Arapçada her varlığın ismi ya erildir ya dişildir ya da hem eril hem dişildir. Bu kelime dişil tekil olduğuna göre ya dişil tekil ismi olan bir varlığa işaret etmektedir ya da gayr-i âkil cem (akıl sahibi olmayan çoğul) varlıklara işaret etmektedir. Önceki ayete bakarsak dişil tekil bir kelime vardır: السَّفِينَةِ (Gemi). Bu zamir gemiye racidir. جَعَلْنَا nın ilk mef’ûlüdür.

آيَةً: “Gösterge” demektir. ءيي kökünden gelmiştir. Dördüncü babdan mastar olarak bir kimse ya da bir şey hakkında onun bilinmesini sağlayacak bir işaret koymak manasındadır. Bu mastar manasından konulan işaret manasında آيَةٌ “gösterge” anlamında isimdir.

لِ: “İçin” demektir. Harf-i cerdir.

الْعَالَمِينَ: “Alemler” demektir. عَالَم “alem” demektir. علم kökünden gelmiştir. İkinci bâbdan عَلْمٌ mastarı bir şeyle, bir işle, bir sıfatla ya da bir belirti ile bir şeyi, birisini tanımlamak, karakterize etmek, sınıflamak manasındadır. Bu manadan gelerek عَالَم kendine has özellikleri ile çevresinden ayrılan, tanınan, aynı özelliğe sahip olup bu özellikleri ile diğer topluluklardan ayrılarak sınıflandırılan topluluk manasından “alem” anlamında camid isimden ism-i cemdir. Lafzen tekildir ama topluluktaki her birey de manen tekili olacağından içeriği ile çoğuldur. Bu durum ism-i cemlerin özelliğidir. Çoğulu عَالَمِينَ dir. الْعَالَمِينَ kurallı erkek çoğuldur ve Kuran’da hep bu şekilde geçmektedir. Âkil varlıklar için kullanılır. “Birbirinden farklı vasıflara sahip topluluklar” demektir.

لِلْعَالَمِينَ: “Alemler için” demektir.

آيَةً لِلْعَالَمِينَ: “Alemler için bir ayet” demektir. جَعَلْنَا nın ikinci mef’ûlüdür. Birinci mef’ûl olan zamirin işaret ettiği gemiye ayet vasfı kazandırılmıştır.

جَعَلْنَاهَا آيَةً لِلْعَالَمِينَ: “Onu alemler için bir ayet kıldık” demektir. Bu ayet geminin ayet kılındığını söylemektedir. Yani bir gösterge olmuştur. Gemi ortada yoktur. Bu durumda nasıl ayet olmuştur? Ayet olması için ortada olmasına gerek yoktur. Kuran’da anlatılarak ayet olmuştur.

وَآيَةٌ لَهُمْ أَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ

Onlar için onların zürriyetini doldurulmuş gemide taşımamız bir ayettir. (Yasin 41)

Bu ayette gemide taşımanın ayet olduğu bildirilmektedir.

جَعَلْنَاهَا وَابْنَهَا آيَةً لِلْعَالَمِينَ

Onu (Meryem’i) ve oğlunu alemler için ayet kıldık. (Enbiya 91)

Bu ayette de Meryem ve İsa tek bir ayet olmuştur. آيَتَانِ (iki ayet) denmemiştir. İkisinin tek ayet olması İsa’nın doğumunun bir ayet yani bir gösterge olmasıdır. Bugün bu doğum miladi takvimin başlangıcı olarak göstergedir.

Gemi bir ayet kılınmıştır. Bu çok önemlidir. Gemi neyin göstergesi olarak ayettir? Bu sorunun cevabı Nuh’un yaşadıklarının bütün olarak değerlendirilmesidir. Nuh kavmi için Kuran’da zalimler ifadesi kullanılmaktadır. الَّذِينَ ظَلَمُوا ile de zulümde organize oldukları görülmektedir. Haksızlıkların, adaletsizliklerin, dengesizliklerin artık organize bir şekle dönüştüğü topluluktur Nuh kavmi. İşte burada ayet olma önemlidir. Gemi bir göstergedir. Zulmün rutinleşip organize olduğu bir toplulukta topluluğu uyarın ama bir taraftan geminizi inşa edin demektir. Gemi bu şekilde bir ayettir yani göstergedir. Nuh’un gemisi onları fiziksel tufandan korumuştur. Bizim inşa edeceğimiz gemi sosyal bir gemi olmalı ve sosyal tufanlardan bizi korumalıdır. İşte bunu yaptığımız zaman Nuh’un gemisinin neden ayet yani gösterge olduğunu anlamış oluruz. Bu nedenle alemler için ayettir. Yani her dönemde birbirinden farklı vasıflara sahip topluluklar için göstergedir. Geminin gösterge olması geneldir. Zulüm toplulukları her çağda vardı ve her çağda olacaktır. Gemi ashabı olmak elimizdedir.

Zulüm düzenini tebliğ görevini yaparak değiştirmeye çalışmalıyız ama bir taraftan gemi inşa etmeliyiz. Tüm dünya zulüm içinde ve Nuh tufanından daha beteri geliyor. Tüm dünya ekonomik kriz içinde boğulacaktır. Çevre felaketleriyle boğulacaktır. Dünya Sermaye’nin ürettiği salgınların yanı sıra salgın hastalık gibi yayılmış olan kronik hastalıkların pençesi altındadır ve artık kronik hastalıklar gençlerde görülmeye başlamıştır. Erişkin diyabeti artık küçük çocuklarda görülmektedir. Bunun sebebi rezil gıdalar ve rezil beslenme şeklidir. Bu hastalıklar çok daha fazla artacaktır. Hastaneler yetmeyecek ama şifa da olmayacaklardır. Sermaye’nin ürettiği ve doktorların bir tanrı gibi taptığı Sermaye’nin ilaç şirketlerinin ürettiği ilaçlar kronik hastalıkları daha da kötü hale getirecektir. Ekonomiler çökecek, kurtulsun diye sarıldıkları karşılıksız paralar işe yaramayacak, Sermaye’nin güdümündeki tüm ekonomiler batacaktır. Faize dayalı bu sistem çökecek ve tüm dünya boğulacaktır. Bunun için bir gemi yapmalıyız. Aramızda öyle bir sistem kurmalıyız ki bu sistem bizim gemimiz olmalıdır. Tüm işleri senetlerle yapmalıyız. Aramızda senetler dışında para geçmemelidir. Dışarıya bir şey satarken veya alırken başlangıçta mevcut para kullanılabilir ama dışarının gemideki ürünlere daha fazla ihtiyacı olduğunda onları da bizim senetlerle almaya zorunlu tutmalıyız. Kendi topluluğumuzda resmi nikâhlar yapmamalıyız. Sözleşmelerle aileler kurmalı, mihir müessesesini tam olarak uygulamalıyız. Aramızdaki sorunları da dışarıyla ilişkilerimizi de yalnızca hakemlik ile çözmeliyiz. Kendi gıdamızı üretmeliyiz. Dışarıda üretilen ve tüm dünyayı kronik hastalıkların pençesinde kıvrandıran genetiğiyle oynanmış, kimyasal ilaçlarla doldurulmuş gıdaları tüketmemeliyiz. Evliya müesseselerini yani dayanışma ortaklıklarını kurmalıyız. Birimize bir şey olduğu zaman korkmamalı, korunacağını bilmelidir. Nuh’un gemisindekiler nasıl arkadaşsa yani birbirlerine yardım eden, eşlik eden, birbirlerini koruyan bir topluluksa bizim topluluğumuz da öyle olmalıdır. Dışarıda fırtınalar koparken bu gemi kurtulacaktır. Bizim için ayet yani gösterge olan Nuh’un gemisi gibi bir gemi inşa etmiş olacağız. Bu gemiye binenlerin hepsi الَّذِينَ has ism-i mevsûlüne dâhil olanlar olmalıdır. مَنْ ism-i mevsûlüne dahil olarak gelenler geçimleri için gelenler olabileceği gibi menfaatleri için gelenler de olabilir. Eğer organizasyona katılmayan yani iman etmeden (güvenmeden) başka sebeplerle Adil Düzen gemisine binenler olursa o gemi kalkmayacaktır.

Gemi önce bir aşiretle başlamalıdır (3-10 aile). Sonra semt (30-100 aile), sonra bucak (300-1000 aile) gemisi oluşmalıdır. Sonra bu bucak ilk hücre olacaktır ve yeni bucaklar meydana gelecek ve tüm dünya değişecektir. Batıl düzen sona erecek, hak düzen olan Adil Düzen gelecektir.

Nuh ve arkadaşları ile alay edildiği gibi bizimle de alay edeceklerdir. Küçük göreceklerdir. Bunların sermayesi yok, parası yok, üç beş kişi ne yapabilir diyeceklerdir. Yaptıklarımızı pratik görmeyeceklerdir. Çağ dışı diyeceklerdir. Paraların, kredilerin iş yaptığı dönemlerde böyle senetlerle iş mi olur diyeceklerdir. Dışarıda fırtınanın kopmakta olduğunu başka görenler de olacaktır. Onlar çözümleri merkezde arayanlardır. Merkezde gücü ele geçirip düzeni değiştireceğini sanma gafletindedirler. Merkezi emirlerle faizleri düşürerek faizi yeneceklerini sanmaktadırlar. Karşılıksız paraya faiz olsa ne olur, olmasa ne olur. Para karşılıksız olduktan sonra zaten batıldır. Batıl olanda enflasyon olmasın diye başka batılın derecesini düşürmek çözüm müdür? Tabi ki Akevler’in çözümleri pratik olmadığı için böyle son derece pratik (!) çözümlerle batış daha da hızlanacaktır. Tufan çok daha çabuk gelecektir.

 

 

Yalova, Teşvikiye; 27 Kasım 2021

M. Lütfi Hocaoğlu

 

 

 






Son Eklenen Seminerler
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1248
Lokman Suresi Tefsiri 14. Ayet
20.04.2024 67 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1247
Lokman Suresi Tefsiri 13. Ayet
13.04.2024 126 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1246
Lokman Suresi Tefsiri 12. Ayet
6.04.2024 60 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1245
Lokman Suresi Tefsiri 11. Ayet
30.03.2024 86 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1244
Lokman Suresi Tefsiri 10. Ayet
16.03.2024 91 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1243
Lokman Suresi Tefsiri 8-9. Ayetler
9.03.2024 75 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1242
Lokman Suresi Tefsiri 7. Ayet
24.02.2024 104 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1241
Lokman Suresi Tefsiri 6. Ayet
17.02.2024 69 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1240
Lokman Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
10.02.2024 115 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1239
Rum Suresi Tefsiri 60. Ayet
27.01.2024 134 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1238
Rum Suresi Tefsiri 59. Ayet
20.01.2024 134 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1237
Rum Suresi Tefsiri 58. Ayet
6.01.2024 170 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1236
Rum Suresi Tefsiri 57. Ayet
30.12.2023 182 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1235
Rum Suresi Tefsiri 56. Ayet
16.12.2023 234 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1234
Rum Suresi Tefsiri 55. Ayet
25.11.2023 214 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1233
Rum Suresi Tefsiri 54. Ayet
11.11.2023 242 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1232
Rum Suresi Tefsiri 53. Ayet
4.11.2023 200 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1231
Rum Suresi Tefsiri 51-52. Ayetler
21.10.2023 282 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1230
Rum Suresi Tefsiri 50. Ayet
14.10.2023 231 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1229
Rum Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.09.2023 234 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1228
Rum Suresi Tefsiri 47. Ayet
16.09.2023 259 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1227
Rum Suresi Tefsiri 46. Ayet
9.09.2023 307 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1226
Rum Suresi Tefsiri 44-45. Ayetler
2.09.2023 207 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1225
Rum Suresi Tefsiri 43. Ayet
19.08.2023 219 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1224
Rum Suresi Tefsiri 42. Ayet
12.08.2023 221 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1223
Rum Suresi Tefsiri 41. Ayet
5.08.2023 262 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1222
Rum Suresi Tefsiri 40. Ayet
29.07.2023 222 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1221
Rum Suresi Tefsiri 39. Ayet
22.07.2023 217 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1220
Rum Suresi Tefsiri 38. Ayet
15.07.2023 212 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1219
Rum Suresi Tefsiri 37. Ayet
17.06.2023 200 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1218
Rum Suresi Tefsiri 36. Ayet
3.06.2023 249 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1217
Rum Suresi Tefsiri 35. Ayet
27.05.2023 236 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1216
Rum Suresi Tefsiri 33-34. Ayetler
20.05.2023 272 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1215
Rum Suresi Tefsiri 31-32. Ayetler
13.05.2023 247 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1214
Rum Suresi Tefsiri 30. Ayet
6.05.2023 328 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1213
Rum Suresi Tefsiri 29. Ayet
29.04.2023 250 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1212
Rum Suresi Tefsiri 28. Ayet
15.04.2023 285 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1211
Rum Suresi Tefsiri 27. Ayet
8.04.2023 291 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1210
Rum Suresi Tefsiri 26. Ayet
1.04.2023 267 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1209
Rum Suresi Tefsiri 25. Ayet
25.03.2023 286 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1208
Rum Suresi Tefsiri 24. Ayet
18.03.2023 398 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1207
Rum Suresi Tefsiri 23. Ayet
11.03.2023 286 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1206
Rum Suresi Tefsiri 22. Ayet
4.03.2023 404 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1205
Rum Suresi Tefsiri 21. Ayet
25.02.2023 411 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1204
Rum Suresi Tefsiri 20. Ayet
18.02.2023 471 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1203
Rum Suresi Tefsiri 19. Ayet
11.02.2023 297 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1202
Rum Suresi Tefsiri 17-18. Ayetler
4.02.2023 450 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1201
Rum Suresi Tefsiri 14-16. Ayetler
28.01.2023 324 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1200
Rum Suresi Tefsiri 12-13. Ayetler
21.01.2023 307 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1199
Rum Suresi Tefsiri 11. Ayet
14.01.2023 318 Okunma


© 2024 - Akevler