Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 1
24.03.2012
5288 Okunma, 2 Yorum

 

BANKA ve FINANSMAN ENSTRÜMANLARI

 

“Banka vardır ve zorunludur.” (Bakara 282)

 

Genel olarak Faiz ve buna bağlı olması muhtemel enstrümanların Faiz olabileceği endişesi ile tümüyle reddedilmesi, gelişimin önünü tıkamaktadır. Klasik anlayış, tarım toplumunun ticaret ve değişim argümanlarına dayanmaktadır. Oysa modern toplumların ihtiyaçları bundan çok başkadır ve çok daha ileri düzeyde finansman yönetimine ihtiyaç duyarlar.

 

Faizsiz Banka,” klasik bankaların dayandığı temel yaklaşımlardan tamamen farklı yaklaşımlara dayanmakta ve kâr amacını gütmeyen vakıf statüsü ile kurulmuş olan bir kuruluştur . Faizsiz banka mübadele araçlarının ticaretiyle uğraşmamalıdır. Çünkü mübadele araçlarının ticaretinde sağlanan fazlalık veya eksiklikler doğrudan veya dolaylı olarak bir tür faizdir.” Şeklinde düşünülmektedir.

 

Eğer bankanın geliri mübadele araçları ile olmayacaksa, neyle olacak? Bu sorunun cevabı verilemediği için “Vakıf” veya “Devlet” seçenekleri devreye alınmaktadır. Bunun da en temel sebebi “Faiz”in tümüyle reddediliyor olmasıdır. Halbuki Kur’an Riba’yı reddeder. Sermaye veya finansal araçlar üzerinde yapılacak işlemleri ve bunlardan dolayı elde edilecek faydayı reddetmez. Kaldı ki, geniş çaplı sermaye ihtiyaçlarının giderilmesi ve yatırımların yapılabilmesi, Vakıflar aracılığıyla kurulacak ve işletilecek olan bankaların ulaşabilecekleri bir düzey değildir.

 

Burada yaılması gereken şey, bankacılığın sistematik olarak yapılandırılmasıdır. Varsayımlar “0” enflasyon baz alınarak düşünülmektedir. Çünkü piyasa araçlarının enflasyona sebebiyet vermeyeceği ve önleyeceği varsayılmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki enflasyon sadece piyasa araçlarının hareketinden dolayı ortaya çıkmaz. Bunların dışında da pek çok sebeple enflasyon oluşabilir. (sadece emisyon hacminin artması veya faizin körüklediği tekelcilik sebebiyle enflasyon oluşmaz) Böyle bir durumda dengeyi sağlayacak bir mekanizmanızın olması gerekir. Bilinen denge araçlarından biri de paranın kontrolü ile ilgilidir.

 

“Beyt-ül Mal” bir çeşit merkez bankası olarak işlev görmüştür. Geçmişin ihtiyaçlarının yaygın olmaması sebebiyle bu kurum, gerek devletin hazinesi ve gerekse merkez bankası olarak kullanılmış ve uygulanmıştır. Ancak günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için geliştirilmesi gereklidir.

 

Bankalar gelirlerini nereden sağlayacaklar? Eğer yaptıkları işlemlerden hiçbir ücret talep eteyeceklerse, bu kurumların giderleri devletin kasasından veya toplumun cebinden karşılanmak zorundadır. Topluluk zaten zekat ve vergi vermektedir ve ayrıca niçin banka veya finansman giderleri için bir yükün altına girsin? Kaldı ki sistemi “Vakıf” olarak tasarlamak, zafiyetlere ve istismara neden olacaktır. Kur’an ın öngörülerinden yola çıkarsak:

 

  1. Bankalar yaptıkları işlemlerden ücret alırlar
  2. Kredilerden piyasa koşullarında ortalama kazanca orantılı bir pay talep edebilirler. Bu bir çeşit ortaklıktır. Çünkü krediyi alan işletme o kredi sebebiyle kazanç elde edecektir.  Bunun bir kısmının önceden belirlenerek (tahmin edilerek) bankaya ödenmesinin hiçbir sakıncası yoktur.
  3. Mübedele araçları üzerindeki işlemlerde, bankanın “Aracı Kurum” olması ve güvenliği sağlaması sebebiyle komisyon alması veya ücret alması doğaldır. Bu bir çeşit “Emeğin kiralanması”dır.
  4. Mevduatlar krediye aktarılır. Böylece elde edilecek gelirden mevduat sahibine de pay verilmiş olur.
  5. Bankalar Repo işlemleri yapamazlar. Parayı alıp satamazlar. Likidite ihtiyaçları olması halinde aynı koşullarda onlar da borçlanır/kredi alırlar.
  6. Sermaye, üretim, yatırım ve dolayısıyla istihdam içindir. Sadece bu kanal kredilendirilebilir. Tüketim harcamaları için kredi verilemez. Tüketim harcamaları, bireylerin vatandaşlık haklarına karşılık düzenlenebilir.

Vatandaşlık hakkı: Her birey, doğduğu andan itibaren, Toprak ve doğal kaynaklar üzerinde pay sahibi olur. Doğal kaynakların işletilmesi devlete aittir. Buradan elde edilecek olan gelirler vatandaşlarının hakkı olarak ayrılır ve ödenir. Bireyler bu hakkı kullanırlar. Tüketim harcamaları için krediye ihtiyaçları olduğunda bu haklarını belli bir süre için tevdi ederek krediye dönüştürebilirler (Bakara 29, Enbiya 103, Araf 27)”

 

  1. Kurallara bağlı faaliyet göstermelidir, aracı kurum olmalıdır.   Kredileşme, ortaklık senetlerine likidite kazandırma ve genel hizmet amaçlı kuruluşlardır.

 

İki çeşit banka vardır:

  1. İnvestment bank (Yatırım bankası)

Yatırım bankaları özellikle devlet eliyle işletilen ve Zekat (karz-ı Hasen) dayalı finansal kuruluşlardır.  Allah’a borç nasıl verilir? Devlete verilmek suretiyle Allah’a borç verilmiş olur çünkü Devlet bu finansmanı toplumun yararına kullanmak zorundadır. Yatırım ve üretimin geliştirilmesi, iyileştirilmesi çoğaltılması gerekmektedir.  (vergiden ayrıdır, devletin genel giderleri veya sosyal devlet ihtiyaçlarında kullanılamaz)

ZEKAT : Karşılıksız finansmandır. Topluluk finansmanıdır. Zekat toplama yetkisi devlete aittir. SLT ile aynıdır. Toplanan zekatlar kalkınma amaçlı kullanılır. (Yatırım, üretim, proje ve istihdamın kredi olarak desteklenmesi) Zekat vergi değildir. (Bkz. Bakara 43/110/277, Hac 41, Mü’minun 4, Nur 37/56, Neml 3 vd.), toplam maldan zekat alınır, miktarı ve koşulları lafzen belirlenmiştir. Bu sınır "ihtiyacın faslası"dır.

SADAKA: Zorunlu vergilerdir, Zekattan ayrıdır. Devletin genel ihtiyaçları ve yatırımları için kullanılır. Toplumun üreten ve çalışan kesiminin, toplumun diğer kısmını desteklemesi zorunludur.   Bu devlet eliyle yapılır ve maldan vergi alınmak suretiyle yerine getirilir. (Bkz. Zariyat 19, Tevbe 60/79/103/104, Bakara 219)

 

Bu bankalar Ticari işletmelerdir, yaptıkları işlemlerden ücret talep ederler, kullandırdıkları kredilerden pay talep ederler.

 

İki türül yatırım (INVESTMENT) bankası olabilir:

Kamu Yatırım Bankası:

  1.  Sermaye kaynağı Zekattır. (Bakara 245, Hadid 11, Tegabun 17, Zariyat 19) Devlet zekatı toplar ve buradan yatırım, üretim, proje ihtiyaçlarına dengeli ve kontrollü olarak yatırımcılara kredi olarak tahsis edilir.
  2. Istismar edilen kredi dolayısıyla yatırımcı veya üreticiden kazanca nispetle bir pay talep edilir. (Yasa veya mevzuatla belirlenir)
  3. Bankanın giderleri, istismar edilen kredilerden elde edilecek olan katılım veya gelir ile karşılanır.

 

Özel sektör Yatırım Bankası:

  1. Yeterli sermayesi olan özel şirketler de yatırım bankacılığı yapabilirler. Bunların sermayesi özvarlıklarına dayanır. (bunarın zekat toplama yetkisi yoktur)
  2. Kredinin niteliğine göre muhtemel kazanca nispetle pay talep ederler. (Devlet bankaları ile aynı koşullarda) Giderlerini de bu şekilde karşılar ve kazanç elde etmiş olurlar.

 

  1. Deposit Bank (Mevduat bankası)

Mevduat bankaları, küçük tasarruf sahiplerinin tasarruflarını güvence altına alabilecekleri ve küçük kazanımlar elde edebilecekleri bankalardır. Bu bankalar topladıkları mevduatları küçük işletmelerde kredi olarak değerlendirirler ve kazanç elde ederler. Elde ettikleri kazancı mudiler ile paylaşırlar. Böylece tasarruf sahibi hem parasını güvence altına almış olur, hem de tasarruf edilmiş olan para atıl durumda beklemeyerek yatırıma dönüşmüş olur. Bu bankalar:

  1. Devlet veya özel sektör tarafından belirlenmiş kurallara göre kurulur ve işletilir
  2. Yapılan işlemlerden ve mevduat sahiplerinin tasarruflarını güvence altına almaları sebebiyle mudi hesaplarından komisyon ve/veya ücret talep edebilirler
  3. Gelirleri standart komisyonlar ve kullandıkları kredilerden elde edecekleri pay iledir.

 

Finansal istikrar ve sürdürülebilir ekonomi:

Her ne kadar, sistem finansman ihtiyaçlarını dengeli ve ekonomik dağıtıyor olsa da her zaman risk mevcuttur. Pek çok kredi çeşidi vardır. Bazı kredi türlerinde önceden “teminat/ipotek” alınabilir. Ancak özellikle AR-GE ve Yatırım kredilerinde bu çoğu zaman mümkün olmaz. Aslolan kalkınmanın sürekliliğidir. Her halukarda, istismar edilmiş olan kredilerin geri dönüşünde riskler olabilir, çeşitli sebeplerle üretim durabilir, zarar meydana gelebilir.  “Zarar etmek de, Zarar vermek de yoktur” ilkesi önemlidir. Bu sebeple:

 

 Risk sigortası ve Kredi destek (garanti) fonu (Bakara 280)

Ticari faaliyetlerde risksizlik söz konusu değildir. Her ne sebeple olursa olsun meydana gelebilcek olumsuzluklar veya zararlar her ne kadar tarafları bağlayıcı gibi görünse de dolaylı olarak toplumun veya devletin cebinden çıkacak olan bir yüktür. Önemli olan, zararı taraflara yıkmak değil, zarar oluşması riskini ortadan kaldırmak veya bir zarar sözkonusu ise bunu bertaraf etmektir. Bu sebeple Risk sigortası ve kredi destek fonu kurulmalıdır.

  1. Üretimin durması veya aksaması sebebiyle meydana gelebilecek olumsuzluklarda öncelikli olan “yeniden yapılandırma” dır. Bankalar verecekleri kredilerde bu ihtimalı her zaman göz önüne almak zorundadırlar. Yeniden yapılandırmada ilave bir talepte bulunulamaz.
  2. Borcun yeniden yapılandırılmasından sonra dahi ödeme güçlüğü meydana geliyorsa Fon devreye girer. İşletmenin ihtiyaçlarını belirler ve rasyonel çözümler üreterek sürdürülebilirliği sağlar.
  3. Gerekli olması halinde ilave kredi desteği vererek üretimi destekler/sübvanse eder (karşılıksız değildir ancak uzun vadeli olmalıdır)
  4. İşletmenin gelişimine katkı sağlar, üretimi realize eder. Mevcut kredi borçlarını gerektiği hallerde kapatarak, işletmenin fona borçlanmasını sağlayarak uzun vadede sürdürülebilirliği garanti altına alır.
  5. Fon, devletin kontrolünde faaliyet gösterir. Bankaların kullandırdıkları kredilerden eşit olarak (banka ve üretici) ödeyecekleri primler ile desteklenir. Gerektiğinde Devletin kaynaklarından finansman temin edilir (Zekatlar) Kar amacı gütmeyen kurum olmalıdır. Kamu kurumu olarak faaliyet gösterir.

 

Böylelikle üretimin sürekliliği, sermayenin korunması ve yeniden kullanılabilir hale gelmesi sağlanmış olacaktır. Bu durum aynı zamanda rekabet ortamını da olumlu etkileyerek piyasa dinamiklerinin/dengelerinin bozulmasını önleyecektir.

 

Piyasa enstrümanlarının dengeli dağıtılması ve yönetilmesi ile parasal eylemlerin kontrolü de sağlanmış olur. Bankaların faaliyet gelirleri, sınırsız “Faiz”e bırakılmadan, doğrudan hizmet gelirleri olarak düzenlemesi ise “faiz” baskısını ortadan kaldıracaktır. (Gelişmiş ekonomilerde her ne kadar Faiz uygulamaları varsa da, bankaların gelir kalemleri hizmet bedellerindendir.)

 

Genel Tanımlar:

 

Tarım toplumunun uygulamaları ile günümüz dünyasının ihtiyaçlarını karşılamak imkansızdır. Geçmişte ticaret mübadele’ye dayanırdı. Yani bir çuval şekeri iki çuval buğday ile değiştirebilirdiniz. Ancak günümüz dünyasında bunu yapmanın imkanı olmadığı gibi, üretim alanlarının yaygınlaşması ve ticaretin globalleşmesi bunu imkansız kılmaktadır. Zaten çoğalan ihtiyaçlar sebebiyle bu yöntem verimsizleşmiştir. Bilgisayar üreten bir fabrika buğdayı ne yapsın? Kabul ettiğini varsaysak bile bu ilave bir maliyet ve çaba gerektiren bir uygulama halini alır. Çünkü üretim konseptinde olmayan bir ürün ile malını takas etmiştir ve o malı da kendi işi olmadığı halde değiştirmek zorundadır.

 

  • Akile : Diyet ödeyecek yakınlar. Terim olarak "âkile" çoğu fıkıhçılara göre bir aşiret top­luluğudur. Hanefîlere göre ise, divan üyelerinden her biri­nin ve onu koruyan kabilesinin adıdır. Aslında bu terim “katl” ile ilgilidir. İşlenen bir cinayet sebebiyle katilin kan bedelini ödemeye yardım etmek anlamına gelir.

 

Bazıları bu kelimeden ve uygulamadan yola çıkarak bireylerin hatalarının veya borçlarının toplulukça paylaşılmasını öngörmektedirler. Bu belki mesleki örgütlerin üstlenebileceği bir şey olabilir ancak yeterli ve verimli olmayacaktır. Özellikle iktisadi anlada “bir kişinin hatasından dolayı oluşan borcu niçin başkaları ödesin?” sorusu cevapsız kalacaktır. Bunun yerine Karz-ı Hasen müessesesi vardır ve devlet zaten bireyin problemlerini çözmek için vardır. Akıllı ve verimli kullanılması gerekir.  

 

  • SELEM KREDISI: selem veresiye alış-verişin aksine önce para sonra mal alış-verişi şeklindedir. Önce para verilmekle vadesinde malın cari fiyatından daha ucuza alınması sağlanmaktadır. Bu sistem hâlâ ülkemizde özellikle tarımda yaygındır. Sakıncalı sonuçları, devlet veya banka gibi bir kurum tarafından desteklenmemesinden kaynaklanmaktadır.

 

Sistem, insanların hata yapmalarına olanak tanımamalıdır. Selem uygulaması, insanların “fıtrat”larını göz ardı eder. Bu uygulamada üretici aleyhine bir baskı oluşması, zararın yaygınlaşması ve acımasız bir sermaye tahakkümü ortaya çıkmasını da sağlar. Yani sistem insana hata yapma imkanı tanır. Sistemin mekanizmalarını bu hata olasılıklarını ortadan kaldıracak şekilde düzenlemek gerekir. Tarımsal üretim devlet tarafından desteklenmeli, ihtiyacı olana kredi sağlanmalıdır. Sanayi üretimi finans araçlarıyla desteklenmeli ve mevduat krediye aktarılmalıdır. Krediler de garanti altına alınmalı (Denelenmeli ve takip edilmeli), üreticinin/kredi kullananın inisiyatifine terk edilmemelidir. Bunun yöntemleri tartışılabilir.

 

Kaldı ki, ticaret “Risk” demektir. Siz alacağınız malı “Peşin ödeme” gerekçesiyle daha ucuza almakla, üreticinin o mal üzerinde zarar etme ihtimalini kuvvetlendirmiş olursunuz. Bu durum zararı sadece üreticiye yüklemek olur. Sermaye ihtiyacının bu şekilde karşılanması demek, üreticinin sermaye kaybetmesi anlamına gelir. Bankacılık sisteminin oluşmadığı dönemlerde bu bir çeşit sermaye desteği sayılabilir. Ancak günümüz dünyasında bu işlemin önemli ve olumsuz etkileri muhakkaktır. Kaldı ki klasik anlayışa göre bu da bir çeşit “faiz” olur.

 

 

  • Faizsiz bankanın sermayesi, özel ve tüzel kuruluşlardan borç alınan altınlardan oluşacaktır. Borç altın verenler isterlerse kendilerine altınlar aynen iade edilecektir.

 

Hiçbir ülkenin “altın” stoku likiditeye eşit değildir ve ihtiyacı karşılamaya yetmez. Likiditeyi çoğaltmak için altının değerini artırmak, paranın değerini düşürür. Sermaye sermayedir. Borç ile sermaye olmaz. Sermaye “Kazanç” olmayan bir yerde durmaz.

 

  • Önerilen faizsiz banka kâr amacına yönelik bir kuruluş olmayacaktır. Banka vakıf olarak veya vakıfların kurduğu bir Anonim Şirketi şeklinde kurulacaktır

 

Yapısal problemler ve zafiyetler oluşur. Bankalar, devlet veya özel sektörün sermaye birikimiyle kurulmalıdır. Ticari işletmeler olmalıdır. Gelirleri aracılık hizmetlerinden ve kredi katılımlarından sağlanmalıdır. (Meslek örgütlerinin bankaları olabilir, Çin’de bazı bankalar böyledir, bu tür bankaların sermayesi meslek örgütüne üye olanların ödemiş oldukları paylardan oluşur, ancak ticari kuruluşlardır. Genel bankacılık kurallarına göre faaliyet gösterirler.)

 

Kar amacı olmayan yerde, zarar etme korkusu yoktur. Bu durum ciddi yapısal problemlerin ortaya çıkmasına sebep olur.

 

  • Faizsiz banka kredi ve borç işlerinde aracı bir kuruluştur. Kredi ve borçlarda eksilme ve artma borçluya aittir. Banka tüccar değil, komisyoncudur. Doğrudan rizikoyu taşımaz. Taraflar taahhütlerini yerine getirmediği takdirde kefil olarak öder, sonra müstekrizin kefil veya akilesine rucu eder.

 

Kredi ve borçlardaki eksilme veya artmayı borçluya yüklediğiniz zaman, Faiz itiraz edilen “tek taraflı riziko” dan bankayı kurtarıp, bu riski bütünüyle borçluya yüklemek anlamına gelir. Ticari bir işletme olmayan veya bir taraf olmayan şirketin borçlu ve alacaklı arasındaki ihtilaflarda veya taahhütlere uyulmaması sebebiyle niçin ödeme yapsın?

 

  • Bankanın emanet olarak aldığı değerlerde banka yönetici ve görevlerin kusur veya hatalarına bağlı olmayan artış ve azalışlar mal sahibine aittir.

 

Banka emanet aldığı değerleri çalıştırmak zorundadır. Krediye dönüştürmek ve mevduat sahibine buradan pay vermek zorundadır. Artış ve azalışlarda sorumsuz olan banka niçin mevduat sahibinin sermayesini değerlendirmekle uğraşsın? Veya niçin azalmaması için çalışsın?

 

  • Faizsiz bankanın vereceği kredi veya senetlerine likidite kazandıracağı kuruluşlarla ilgili kararları önceden belirlenen kriterlere göre alınacaktır. Banka yöneticilerinin şahsî karar alma yetkileri mümkün olduğu ölçüde en aza indirilecektir.

 

Yasal düzenleme olmalıdır. Devlet denetimi olmalıdır. Bankaların insiyatifinde şahsi kararlara bırakılmamalıdır.

 

  • Faizsiz bankaya yatırılan mevduatlar kredi olarak verilmekte ve banka bu kredileri özel veya tüzel kişilere aktarmaktadır. Kredinin hem hukukî hem de iktisadî rizikosu Faizsiz Banka'nın teminatı altındadır,

 

Burda çelişki vardır. Eğer banka artam veya eksilmeden sorumlu değilse, ve eğer borcun artamsı veya azalması borçlunun sorumluluğunda ise, niçin banka ayrıca teminat altına almış olsun? Veya nasıl? Sadece alacağı komisyon karşılığında böylesine büyük bir riskin altına sokulamaz.

 

  • Faiz, Kur'ân   ve hadislerde yeralmadığı gibi, fıkhî kaynaklarda da bu anlamda bir kullanım söz konusu değildir. Fıkhî kaynaklarda bu anlamı karşılayan RİBA lafzıdır.

 

RIBA, Faiz kavramından farklıdır. Kur’an da tanımı vardır.   Borç olarak verilen şeyin, borç dönemi içerisindeki ortalama değerinin en az iki katına Riba denir. Bunun dışında kalan enstrümanların hiç biri RIBA tanımı içerisinde değerlendirilemez. Düzenlenebilir. Sınırlandırılabilir.

 

  • Faiz, Zarara Katılmayan Kârdır: Ticaretteki temel nitelik kâr ve zarar ihtimâlini bünyesinde taşımasıdır.  «Zımanın (rizikonun) ol-madığı yerde rıbh (Kâr) yoktur» tarzında vârid olan hadisi de (43) konuya bu hususta açıklık getirmektedir. Ticâretin faizle farklılığı da burada ortaya çıkmaktadır; Faizin temel niteliğinin ise zarar ihtimalinin bulunmaması olduğunu hepimiz biliriz.

 

Doğru değildir. Zıma yoksa kar da yoktur. Bu doğrudur. Ancak “Faiz” algısını “Zıma”dan soyutlamak mümkün değildir. Modern uygulamalarda verilen kredilerin tümüyle batma olasılığı vardır. “Sıfır Risk” diye bir şey yoktur.

 

Kur’an sermayenin korunmasını da öngörmektedir. Bunun mekanizmasını da ortaya koyar. Her işlem, risk taşır. Zarar meydana geldiğinde önemli olan zararı telafi etmek ve sermayenin batmasına engel olabilmektir.

 

Zarar” netice itibariyle toplumu etkileyen önemli bir faktördür. Sermayenin batması ve üretimin durması doğrudan topluluğun refahını olumsuz etkileyen bir şeydir. “Faizsiz Banka” veya “Faizsiz Ekonomi” tasarımlarında “Risk” bütünüyle taraflara yüklenerek “ortak zarar/topluluk zararı” göz ardı edilmektedir. Bu durum, Faizli uygulamalarda da böyledir. Bu sebeple ortaya çıkan sıkıntılar herkes tarafından bilinmektedir. Önemli olan topluluğun ortak değerlerinin çoğaltılması ve korunmasıdır. (Akile veya dayanışma ortaklıkları bunun için yeterli değildir)

 

Niçin kredi vardır? Üretim yapmak ve fayda oluşturmak için. Niçin üetim vardır? İhtiyacı karşılamak ve fayda oluşturmak için. Eğer sermayeyi bu ikisi arasındaki unsur olmaktan çıkarır ve sadece kar-zarar ilişkisi haline sokarsanız bu modern uygulamalardan farksız bir hale gelir. Yine sermaye batar, yine topluluk zarar eder ve sıkıntı çeker. Neticede bunu ödeyecek olan yine topluluğun kendisidir.

 

  • Deyn, verilen borçtur. Burada meydana gelecek artışlar ve azalışlar borçluya aittir. Hiçbir şekilde alacaklının iştiraki söz konusu değildir. Emânet ise emâneti bırakana aittir.

 

Bu kavramlar “Kredi” çerçevesinde kullanılıyor ise, bu çok yanlıştır. Lafza uygun değildir. Bireysel borç ve emanetler günümüz dünyasında dikkate alınması gereken bir faktör değildir. Zaten Kur’an bireylerin sosyal olarak desteklenmesini zorunlu tutar. Bu sebeple, bireysel borç alışverişi de söz konusu değildir.

 

Eğer bu kavramlar “bankacılık uygulaması” içerisinde düşünülüyor ise, banka “emanet” aldığını farzeder ve bütün sorumluluğu emaneti verene yükler. Bunun önünde bir engel yoktur.

 

  • Misliyat : Bu lafız aynen iadesi mümkün olmayan fakat birbirinin yerine ödenebilen aynı cins şeyleri belirler.

 

Hile yapılmaktadır. Bir çuval buğday borç verebilirsiniz ve karşılında bir çuval buğday geri alabilirsiniz.  Ancak bir buzdolabı borç veremezsiniz. Çünkü verdiğiniz buzdolabını geri aldığınız zaman eskimiş ve kullanılmış olur. Borç verdiğiniz şey “PARA” yani değeridir. Ticari emtiaların hepsi için böyledir.  

 

Diyelim ki bir buzdolabı borç vereceksiniz, bugünkü değeri ile 100 birim. Alıp verdiniz. 1 yıl sonra bu buzdolabının değeri 50 birim oldu. Siz alacağınızı 50 birim olarak mı tahsil edeceksiniz? Niçin? Borç veren buzdolabını borç vermemekle parasını da kaybetmemiş olur. Niçin bunu yapsın? Eğer o zaman değerini geri ister, yani 100 birim olarak geri talep eder derseniz bu da “faiz” olur ve zaten hile olur. Çünkü siz buzdolabı vermiştiniz.

 

Bu tür malları kiralamanız da mümkün değildir. Ancak Kira’yı “Faiz” kabul edenlerin kiralayanın hakkını göz ardı ettikleri de unutulmamalıdır. Emek de kiralamadır. Emek aşındığı için mi kiralamış oluyorsunuz?

 

  • Hz. Peygamber'in «Zarar etmek de, zarar vermek de yoktur» şeklinde varid olan hadisi ekonomik ilişkilerde gözetilmesi gereken menfaat parelelliği ilkesini son derece net bir şekilde ortaya koymaktadır.

 

“Faizsiz sistem” veya “Faizsiz bankacılık” kavramları altında ortaya konulan uygulama modelleri içerisinde “Zarar vermek yoktur” ifadesine denk gelecek bir düzenlemeye rastlamadım. Bu ifade Bakara 280 ayetin ortaya koyduğu çerçeveye eşittir.

 

Bütün varsayımlar “zararın taraflarca paylaşılması” esasına dayanıyor. Bu yanlıştır. Zarar (sermaye veya üretim açısından) toplumu da ilgilendiren bir şeydir. Ne kadar taraflar arasında paylaştırmaya uğraşırsanız uğraşın, meydana gelen zararın sıkıntılarını topluluk da çeker. Önemli olan, zarar meydana gelmeden önce tedbir almak veya meydana gelmiş ise bunu bertaraf edecek mekanizmaları kurmuş olmaktır.

 

Buna ilave olarak “akile” sistemi (dayanışma ortaklıkları) ile probleme çözüm arandığı görülüyor. Ancak bu belki küçük çaplı zararlarda değerlendirilebilecek bir uygulama olabilir. Bu da işletmenin sürdürülebilirliğine değil, sadece zararın paylaşılmasını hedef alır. Bir çözüm değildir.

 

  • üretim talebe göre ve onun oluş-turduğu serbest fiyat göstergelerine göre değil, sermâyenin kazan-cına göre yapılmaktadır.

 

Bu durum bütün dünya için geçerli değildir. Bölgesel uygulamalarda bu kabil sıkıntılar yaşanıyor olabilir. Ancak global üretim hemen hemen bütünüyle talebe dayalıdır. Sipariş yoksa üretim de yoktur.

 

  • Faizli bir kredileşmede bu tamamen tersine işler hale gelmekte, araçlar amaç hâline dönüşmekte, üretimin artırılarak talebin karşılanması amacı unutularak, sermâyenin kâr etmesi gayesi hakim kılınmaktadır. Burada gadre uğrayan geniş halk yığınlarıdır. Tabii bu konuda onların rızalarının olduğu söylenemez.

 

“Tarafların çıkarları” belirli koşulları da beraberinde getirir. Üretici kendi açısından çıkarını hesaplar, sermaye sahibi yani kredi veren de kendi çıkarı açısından hesabını yapar. Sıkıntı denetimsiz ve kuralsız ilişkilerden doğar. Modern “Faiz” algısının en büyük problemi budur.  Bu çerçevede sermayeyi tek başına suçlamak manasızdır. Çünkü üretici de kendi açısından Kar etmeyi amaçlamaktadır.

 

  • Nienhaus gibi, Muhammed Sıddîkî gibi beynelmilel uzmanlar, diyorlar ki: “Biz haydi mudaraba, muşaraka yoluyla, ortaklık yoluyla sanayi veya ticareti finanse edelim. Ancak, bu orta ve uzun süreli kredi olayıdır; ve orta ve uzun süreli yatırımı finanse etme olayıdır. Bu şirketlerin bir de kısa süreli işletme sermayesine ihtiyacı var. Bunu nereden temin edecekler?»

 

Devlet Zekattan temin edecektir, özel sektör kendi sermayesinden temin edecektir. Kurallar belirlenir ve eşit uygulanır, kim daha uygun koşullar sağlıyor ve daha karlı ise, yatırımcı onunla iş yapar. Devlet daha iyiyse devletle, özel sektör daha iyiyse özel sektörle. Böylece rekabet de korunmuş olacaktır.

 

“Siyah ve noktalı olarak yazılan paragraflar “Faizsiz Yeni bir Banka Modeli (Faizsiz kredileşme sistemi)” kitabından alınmıştır”

 

 


YorumcuYorum
Hüseyin Kayahan
24.03.2012
22:47

Sam bey, riba ile ilgili ayrı bir makele yazmak istiyorum. Sanırım ekonomik konularda cevap, katkı ve eleştiriler öncelikle ekonomiyi benden daha iyi bilen ve önemseyen arkadaşlardan gelecektir. Gelmezse veya eksik gördüğüm bir husu olursa ben onları eklemek isterim. Sadece daha önce de bahsettiğiniz için (tabii yanılmıyorsam ya da yanlış anlamamışsam) "risk sigortası ve kredi destek fonu" ugulamasını siz yapıyor musunuz? böye bir uygulamanız mı var yoksa bu sizin çzüm olarak düşündüğünüz bir modelleme midir?

Eğer taraflar yeterli hoşgörü ve sabrı gösterebilirlerse, boksörlerin ve güreşcilerin ilk anda yaptıkları türden bu ısınma ve karşı tarafı yoklama hamlelerine benzer tartışmalar, sonra esas konulara gelecek ve çok verimli neticeler ortaya çıkacaktır. Her türlü yarışma, müsabaka insanlar tarafından zevkle izlenir. İki kişinin basit bir tavla oyunu bile etraflarındaki pek çok insan tarafından ilgiyle izlenir. Futbol maçlarını ise söylemeye bile gerek yok. İlmi artışmalar da bundan hali değildir. Ben hem zevk alıyorum, hem de çok şey öğreniyorum. Teşekkürler.

saygılarımla.

Hüseyin Kayahan

Sam Adian
24.03.2012
23:10

Sayın Kayahan, Modern bankacılığın bir sigorta fonu vardır. Bu sigorta fonu daha çok küçük ölçekli krediler ve kredi kartlarının risklerini bertaraf etmek içindir. Ancak işleyişi itibariyle bizim önerimize uygun bir şey değildir. Çünkü bunların yaptığı iş, risk takibini bankaların üzerinden alıp tahsilatı mevcut prosedürler çerçevesinde (cebr-i icra vs.) yapabiliyorsa yapmaktır. Yani sistemi desteklemek amacıyla bankaların katılımıyla oluşturulmuş bir fondur. Resulullah’ın “zarar etmek de yoktur, zarar vermek de yoktur” sözü önemlidir. Bakara 280. Ayet sadece borçlunun sıkıntısı sebebiyle borcun yeniden yapılandırılmasını önermez, aynı zamanda borçlunun desteklenmesini de gerektirir. Öte yandan “Allah’a borç vermek” nasıl mümkün olabilir? Eğer finansmanın kaynağı topluluk ise, zararın muhatabı da topluluk olur. Öte yandan, ekonomideki en önemli kayıplar, batan krediler ve işletmeler sebebiyle meydana gelmektedir. Kapitalizm bu konuya çözüm bulmuş değildir. Sermaye batmaktadır, işletme batmaktadır, çalışanlar işsiz kalmaktadır. Ancak neticede mağdur olan topluluktur. Karz-ı Hasen bunun için de önemlidir. Burada hedeflenen şey, zarar eden şirketlere finans sağlamak değildir. Kredileşme gerçekleştiği andan itibaren işletmenin takibi, desteklenmesi ve eğer herhangi bir şekilde bir zarar veya aksama meydana gelirse bunun giderilmesi ve gerekiyorsa ilave finansman ile, sermayenin güvence altına alınması, üreticinin üretimini sürdürebilir halde tutulması hedeflenmelidir. Elbette karşılıksız değildir. Mutlaka uzun vadede üretim devam ettikçe üretici geri ödemekle yükümlü olmalıdır. Böylece üretim durmamış, çalışanlar işsiz kalmamış, sermaye de batmamış olur. Yani fayda devam eder. Bu bizim Kur’an dan çıkardığımız bir çözümdür. Henüz uygulaması yoktur.

(iktisatçı değilim, bu yüzden terminoloji ve uygulama şekli ile ilgili hata yapıyor olabilirim)





Son Yorumlanan Makaleler
Sam Adian
SOSYAL KAPITALIZM.
21.03.2012 14463 Okunma
24 Yorum 28.05.2024 14:39
Sam Adian
EKIMUS SALAT - Namaz bir Ritüel midir?
1.02.2012 19576 Okunma
16 Yorum 28.05.2024 14:30
Sam Adian
EN IYI ANAYASA YAZILI OLMAYANDIR.....
7.07.2012 13518 Okunma
35 Yorum 28.05.2024 14:26
Sam Adian
IŞLEVSIZ TANRI...!
9.09.2012 15283 Okunma
43 Yorum 28.05.2024 14:10
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 27175 Okunma
46 Yorum 28.05.2024 13:53
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 53049 Okunma
19 Yorum 28.05.2024 13:50
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 34574 Okunma
25 Yorum 28.05.2024 13:42
Sam Adian
... VE NIHAYET RAB
12.10.2012 5540 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 01:06
Sam Adian
KIYAMET GÜNÜ.....
21.12.2012 7030 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 00:43
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE DOĞAL KAYNAKLAR, 18
4.06.2017 5432 Okunma
1 Yorum 05.06.2017 09:35
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI FAKTORLER - 15
2.06.2017 12317 Okunma
3 Yorum 03.06.2017 14:51
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 3
25.05.2017 4998 Okunma
1 Yorum 26.05.2017 00:55
Sam Adian
BIRKAÇ NOT
15.01.2014 7818 Okunma
4 Yorum 25.07.2014 16:22
Sam Adian
DÜZEN MESELESI ve AKEVLER
3.02.2013 6478 Okunma
1 Yorum 06.02.2013 22:28
Sam Adian
YUNUS-NUH : Mitolojiden Vahye
13.12.2012 12193 Okunma
4 Yorum 14.12.2012 14:59
Sam Adian
El-Lehu, Lehu ve Mülkiyet
9.12.2012 7508 Okunma
1 Yorum 12.12.2012 11:42
Sam Adian
MÜLKIYET MESELESI ve DÜZEN
6.11.2012 7771 Okunma
7 Yorum 21.11.2012 17:28
Sam Adian
SLT NEDIR?
3.11.2012 9574 Okunma
2 Yorum 04.11.2012 00:19
Sam Adian
KARAGÜLLE FELSEFESİ.....
13.10.2012 7672 Okunma
8 Yorum 23.10.2012 03:34
Sam Adian
RUBUBIYET....
6.09.2012 6716 Okunma
2 Yorum 12.10.2012 11:34
Sam Adian
Varlığın Rabbi....
28.08.2012 12263 Okunma
24 Yorum 05.09.2012 10:43
Sam Adian
.... VE TANRI! - 3
15.08.2012 6448 Okunma
1 Yorum 15.08.2012 21:16
Sam Adian
.... VE TANRI! - 1
12.08.2012 6966 Okunma
10 Yorum 14.08.2012 07:50
Sam Adian
.... VE TANRI! - 2
13.08.2012 7010 Okunma
6 Yorum 14.08.2012 03:44
Sam Adian
ORUCUN FAZILETLERI....
9.08.2012 7109 Okunma
4 Yorum 13.08.2012 13:58
Sam Adian
TANRI'NIN BEDENI....
2.08.2012 7614 Okunma
13 Yorum 08.08.2012 18:26
Sam Adian
CINSELLIK VE AKIT
19.07.2012 8109 Okunma
11 Yorum 30.07.2012 06:11
Sam Adian
MATERYALIST NIKAH
22.07.2012 5627 Okunma
2 Yorum 24.07.2012 03:40
Sam Adian
UTANMAZLIK ZINA MIDIR?
13.07.2012 14322 Okunma
16 Yorum 14.07.2012 21:14
Sam Adian
HADIM'DAN ZINAYA
12.07.2012 11431 Okunma
18 Yorum 13.07.2012 10:00
Sam Adian
ORTAK REFERANSLAR ve BIR ÖNERI
11.04.2012 8617 Okunma
9 Yorum 21.06.2012 16:27
Sam Adian
ADEM VE TOPLUMU - 1
4.05.2012 7007 Okunma
3 Yorum 04.05.2012 15:03
Sam Adian
YARATILIŞ VE SÜREÇ
2.05.2012 5603 Okunma
1 Yorum 03.05.2012 07:38
Sam Adian
BAZI ELEŞTIRILER
29.04.2012 5614 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 20:51
Sam Adian
YARATILIŞ
29.04.2012 7146 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 13:07
Sam Adian
KUR'AN'DA CEZA KAVRAMI
14.04.2012 16964 Okunma
3 Yorum 19.04.2012 20:21
Sam Adian
ANLAMADA YÖNTEM
12.04.2012 6029 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 16:04
Sam Adian
KAT'A ve NEFY
31.03.2012 14020 Okunma
22 Yorum 11.04.2012 01:44
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DIN FAKTÖRÜ
1.04.2012 6912 Okunma
11 Yorum 09.04.2012 23:53
Sam Adian
KAT'a ve NEFY - KAVRAMLAR
7.04.2012 12881 Okunma
32 Yorum 09.04.2012 18:02
Sam Adian
ŞURA
6.04.2012 9291 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 20:27
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DEVLET ve IKTIDAR
4.04.2012 9693 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 09:59
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KARAR MEKANIZMALARI
29.03.2012 11489 Okunma
15 Yorum 31.03.2012 20:26
Sam Adian
CRITICS
27.03.2012 5593 Okunma
2 Yorum 28.03.2012 22:17
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KURUMSALLIK
26.03.2012 6450 Okunma
3 Yorum 27.03.2012 20:01
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - INSAN VE DEVLET
26.03.2012 9449 Okunma
9 Yorum 27.03.2012 16:28
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 2
25.03.2012 4429 Okunma
1 Yorum 25.03.2012 05:43
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 1
24.03.2012 5288 Okunma
2 Yorum 24.03.2012 23:10
Sam Adian
"ADIL DÜZEN"IN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI
20.03.2012 5415 Okunma
7 Yorum 23.03.2012 18:49
Sam Adian
Metod ve uygulama
18.03.2012 5615 Okunma
9 Yorum 21.03.2012 10:01
Sam Adian
ANLAMAK.....
15.03.2012 6514 Okunma
5 Yorum 16.03.2012 18:21
Sam Adian
HMR ve SONUÇ
16.03.2012 12334 Okunma
18 Yorum 16.03.2012 18:08
Sam Adian
RIBA'nın UNSURLARI
11.03.2012 12754 Okunma
12 Yorum 15.03.2012 16:14
Sam Adian
HMR HAKKINDA - 2
14.03.2012 7214 Okunma
7 Yorum 15.03.2012 08:14
Sam Adian
INSANLIK ANAYASASI HAKKINDA-1
12.03.2012 4103 Okunma
2 Yorum 12.03.2012 17:32
Sam Adian
DARB-I MESEL VE YETKI GASPI
8.03.2012 10536 Okunma
22 Yorum 11.03.2012 16:10
Sam Adian
RIBA ve EKONOMI-1
9.03.2012 7003 Okunma
7 Yorum 10.03.2012 19:31
Sam Adian
SÖYLEYECEKLERIMIZ VAR
1.03.2012 4696 Okunma
5 Yorum 10.03.2012 08:24
Sam Adian
RIBA VE EKONOMI
7.03.2012 12436 Okunma
15 Yorum 09.03.2012 06:04
Sam Adian
DÖRT DELIL
22.02.2012 5287 Okunma
4 Yorum 02.03.2012 07:45
Sam Adian
INSAN VE DÜZEN
1.03.2012 4811 Okunma
6 Yorum 01.03.2012 19:11
Sam Adian
SLT ve SISTEM Toplu değerlendirme ve cevaplar
19.02.2012 11362 Okunma
16 Yorum 24.02.2012 01:08
Sam Adian
SLT-CEMAAT ŞERHI
15.02.2012 4347 Okunma
6 Yorum 16.02.2012 17:53
Sam Adian
SLT ve CEMAAT -
4.02.2012 4364 Okunma
1 Yorum 05.02.2012 08:58
Sam Adian
Allah Nasıl SLT eder?
2.02.2012 4869 Okunma
5 Yorum 03.02.2012 19:11
Sam Adian
SLT ve MESCID
25.02.2012 4362 Okunma
Sam Adian
BAŞÖRTÜSÜ
23.03.2012 5595 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ - 2
30.04.2012 4354 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ KURAMI VE EVRIM
1.05.2012 5695 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ VE DÜZEN
3.06.2012 4974 Okunma
Sam Adian
RAMAZAN ve TARIH
11.08.2012 12131 Okunma
Sam Adian
Ve MUKADDERAT...
14.10.2012 6305 Okunma
Sam Adian
ARASAT'TAN BIR ARSA
18.12.2012 4808 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 1
7.02.2013 5482 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 2
7.02.2013 5076 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 3
8.02.2013 6576 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 4
8.02.2013 5498 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 1
24.05.2017 4108 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 2
24.05.2017 3538 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI YONETIM SISTEMI - BANKA - 16
3.06.2017 3803 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAK VE YATIRIM YONETIMI - 17
3.06.2017 3170 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TARIHSEL YANILGILAR - 4
27.05.2017 4161 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - RIBA - BIR OZGURLUK DOLANDIRICILIGI 5
27.05.2017 4576 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE MULKIYET - 6
27.05.2017 4364 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SADAKA : KAMU MALIYESI - 7
27.05.2017 4725 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / A - 8
29.05.2017 6381 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / B- KOORDINASYON 9
29.05.2017 4623 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE/C - MEKANIZMALAR 10
29.05.2017 6575 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - ZEKAT - IKTISADI YONETIM SISTEMI - 11
30.05.2017 6758 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - INFAQ - TASARRUF MEVDUATI - 12
31.05.2017 4094 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KARZ-I HASEN / YATIRIM FONU - 13
31.05.2017 4417 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI PARAMETRELER - 14
2.06.2017 4623 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - URETIM VE ISHLETME - 19
5.06.2017 4232 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - FIYAT ANALIZI / Ucret, Fiyat, Para 20
6.06.2017 6932 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TUKETIM - 21
7.06.2017 3762 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SERBEST TICARET ve PIYASALAR - 22
8.06.2017 3719 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - YAPISAL ANALIZ - MAKRO/MIKRO - 23
9.06.2017 4237 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - BUYUME VE ETKILER - 24
10.06.2017 5902 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI DENGELER/REFAH TOPLUMU 25
11.06.2017 3813 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI EVRIM - 26
12.06.2017 4250 Okunma


© 2024 - Akevler