CENGİZ- Hakemlerin kararlarına uyma zorunluluğu vardır. Erbakan yargıya teslim oldu.
KARAGÜLLE- Erbakan Türkiye’de kaldı. Herkesin hicret hakkı var. Ya hicret eder ya da o ülkenin haksız da olsa kararlarına uyar. İslamiyet’te tutuklama, göz altına alma yoktur. Kişi her zaman yurt dışına çıkabilir. Oradan cinayetin diyetini ödeyebilir ve mağdur ya diyeti kabul eder ya da hep dışarda kalmasını ve onu orada öldürmeyi hedefleyebilir. Dayanışması öldürebilir ve yargılamaz. Gülen yurt dışındadır. Suçu orada işlemiştir. Mübaşir değil müsebbiptir. Müsebbip varken mübaşir suçlanamaz. Mübaşir olmak için suçun işlendiği yerde olma zorunluluğu vardır. ABD onu yargılar. Türkiye’de suç işleyip ABD’de olmaları sebebiyle orada yargılanırlar. İnfaz ise kişinin bulunduğu yerde yapılır. Orası infaz etmezse o devlet diyeti öder. Ödemezse yargı kararı ile savaşma hakkı doğar.
CENGİZ- Amerikalılar hiçbir zaman adil davranmaz.
KARAGÜLLE- Yargılama hakkı yalnız Allah’ındır. Allah da bu görevi hakemlere vermiştir. İnfaz eden de yöneticilerdir. Cengiz kendi odasında gazetelerin uydurmaları ile kimseyi yargılayamaz ve mahkum edemez.
CENGİZ- Türkiye mahkemeleri Gülen’in organize suç hem de nitelikli organize suç işlediğine karar vermiştir.
KARAGÜLLE- Gülen normal mahkemelerde yargılanmamaktadır. Olağanüstü hal mahkemelerinde yargılanmaktadır. Kaldı ki buna rağmen Gülen’in 15 Temmuz’a nasıl müdahale ettiği bilinmemektedir. Gülen’in 15 Temmuz darbesine ne zaman karar verdiği, kimleri görevlendirdiği, hazırlıktan sonra kime, ne tür bir talimat verdiği bilinmemektedir. Oysa Sermaye’nin bu işleri nasıl yaptığı çok açık bilinmektedir. Asıl faillerin hiçbirisi yakalanmış değildir. Yurt dışına gitmişlerdir veya yakalanmamışlardır. Soruşturma gizlidir. Yargılama alenidir. Geliyorsa devlet ona avukat atar yine yargılar. Avukatı onu savunur.
CENGİZ- Erbakan’a kan kusturmuştur. Cezasını çekmelidir.
KARAGÜLLE- Ceza kişilere verilmez, fiillere evrilir. İlk olarak iddiada yargı kararı sabit olmalıdır. Ceza hukukunda suç fiilin işlendiği yerde verilir. Fiilin işlendiği kanunlara göre muhakeme edilir. Gülen bir teşkilat kurmuş, bu teşkilatı 15 Temmuz’a hazırlamış ve 15 Temmuz gününde talimat vermiştir. Bütün bunlar illet değil sebeptir. İllet ise 15 Temmuz hareketini başlatan ve ona bizzat katılan ya da sokağa çıkan kişilerdir. Erbakan her zaman Gülen’in faaliyetlerini desteklemiştir. Konuşmaları dışında Erbakan’a karşı bir hareketi bilinmiyor. 15 Temmuz’da Erbakan yoktu.
CENGİZ- Bizim bucağımız yoktur. Hakemlik sistemi geçerli değildir. Hükümetin hakemliği geçerlidir. Hepimizin tabi olduğu hukukla yargılanmalı, Erbakan’a uydurduklarının cezasını çekmelidir.
KARAGÜLLE- Uluslararası bir yargı düzeni yoktur. Sermaye’nin oluşturduğu beş büyükler istediklerini yapmaktadır. Kaldı ki savaş hukuk düzeninde yapılmaz. Savaştan sonra barışa geçildiğinde hukuk düzenine göre geçilmez. Askeri düzende hakemlikten başka bir yol yoktur. Hendek Savaşı’nda Peygamber hakemlere gitmişti. Yahudiler tam ihanet etmişti. Ben hakemlere gidilsin diyorum. Bugünkü kanunların altında da hakemlik vardır. Yargılama hukuk düzeni içinde yapılmaktadır. Olağanüstü hal bunun için vardır. Hakemlik askeri düzende geçerlidir.
CENGİZ- Hakemlik sistemini kabul ediyorum. Akevlerdeki uygulamanın yaptırımı yoktur. Zulüm olmaktadır.
KARAGÜLLE- Akevler’de yaptırım vardır. Hukuk davalarında ortaklar arasındaki davalarda yaptırım muhasebede ona göre maddenin yapılmasından ibarettir. Ondan sonra devlet zaten hakem kararlarını mahkeme kararı gibi kabul ediyor. Ceza davalarında kooperatiflerin bedeni ceza verme yetkileri yoktur. Biz onu savcıya bildiririz. Avukatlarını tutarız ama ceza vermeyiz. Bizim cezamız ortaklıktan çıkarmadır.
CENGİZ- PKK müşriktir. Her gün cinayet işliyor. İtiraf etmesini mi bekleyeceğiz?
KARAGÜLLE- İki türlü savaş vardır. Biri cephe savaşıdır. Bir araziye hakim olurlar, orada toplanırlar ve isyan ederler. Devlet onları teslime çağırır. Teslim olmazsa devlet hakemlere gider ve onlar savaş ilan eder. Karşıda kim varsa hepsini öldürebilir. Suçlu-suçsuz bakmaz. Kadın-erkek, hasta-sağlam bakmaz. Sadece savaşmayanları öldürmek suçtur ama savaşanlarla beraber savaşmayanların da olması harbin meşruiyeti içindedir. İkinci savaş ise cephe kurmayı eşkıyalık yapmadır. Bunların adları tespit edilir ve bucak başkanı isimleriyle onları çağırır. İcabet etmezlerse sadece onların öldürülmesine, kanlarının heder olmasına mahkeme karar verir. Sonra onları herkes öldürebilir. Devlet de askeriyle birlikte sadece onları öldürebilir. Hatta öldürene ödül verilebilir.
CENGİZ- Fethullah Gülen mahkemeye gelmemektedir. O halde müşriktir, kanı hederdir.
KARAGÜLLE- Ben Erdoğan’la Gülen’in hakemlere gitmesini söyledim. Erdoğan şimdi Gülen aleyhinde konuşuyor. Gülen de onun aleyhinde konuşuyor. İkisi de yanlış yapıyor. Mümin iki hakemin kararlarına teslim olmalılar. Cumhuriyet kanunlarına göre dava açamaz veya savunamaz ama bu devletin kendi kanunlarına göre kişileri muhakeme etmesi ceza vermesi haktır. Bugünkü kanunlar ne söylüyorsa elbette o yapılacaktır. Erdoğan ile Gülen ise şeriata teslim olmalı ve davalı davacı olmamalılar. Şeriatın hükümlerine aykırı bir karar alınıyorsa savunma hakları elbette mahfuz olacaktır.
Benim çok açık olan hakemlik teklifimi kimse ağzına aldı mı? Cengiz Demirci aldı. Ne yazık ki o da tarafsız değil de husumet içinde aldı. Ey Muhammed hükmettiğinde adaletle hükmet diyor Kuran.
Kur’an’da hükmedersen adaletle hükmet diyor. Cengiz ve bana düşen konuşacaksak adaletle konuşmaktır, taraf tutmamaktır yani konuşurken adilane konuşacağız.
Ben diyorum ki suçları işleyenler cezalandırılacaktır. Onu durdurmak ne Erdoğan’ın ne de Gülen’in yetkisindedir veya gücündedir. Sadece aradaki husumeti kişi olarak bıraksınlar. Yaptırımı sadece Gülen’le Erdoğan’da olacaktır. O da Allah katında olacaktır. Bugün olanlar yanlıştır. Birinin yaptığı iş başkasına fatura edilerek asıl suçlu korunuyor. Bu tür suçların devam etmesi sağlanıyor. Bunu hakemlerle çözemeyiz. Bunu siyasetle çözeriz.
Ne tuhaftır ki Erdoğan ve Gülen Karagülle’yi ve Akevler’i siyasete başladıkları günden beri çok yakından tanıyorlar. Hayatımızda hiç çatışmamız olmadı. Şahsım hakkında ikisi de bir tek kelime bile söylemiş değildirler ama ikisi de görüşmüyorlar. Yani ikisi de adaletten kaçtı. İkisi de yıllarca beraber yürüdüğüm kişilerdir. Bu davranışlarından dolayı üzülüyorum.
İkisinin ahirete böyle gitmesini istemiyorum. Her ikisi de yapacaklarını yaptılar. İnsanlığa büyük hizmetler verdiler. Bundan sonra vermeseler de azıkları doludur.