Kur’an’da insanın yaşa göre ehliyetinin farklı olduğu anlatılmaktadır.
Kişilik ceninle başlar. Haklara sahip olur. Daha doğmadan önce, ölen bir kimsenin mirasına cenin de sahip olur. Haklar ölünce biter.
Görevler ise doğumla başlar ve mirasın taksimiyle biter.
Yedi yaşına kadar kişi haklarını kendisi kullanamaz, görevlerini yapamaz. Anne ve babası onun haklarını kullanır.
*
15 yaşına gelen erkek veya kız çocuğu tam ehliyete sahip olur, kişisel haklarını tamamen bağımsız olarak kullanır. Kimsenin ona müdahale etme yetkisi yoktur.
İnsanın kamuya ait hak ve görevleri kullanmak için belli yaşlara ulaşması gerekir.
30 yaşına kadar öğrenim dönemini geçirir.
30-40 arasında kendi isteğiyle olgunluk çağına ulaşır.
Nominal olgunluk yaşı 33 yaştır. Bu zamana kadar bir sorumluluğu tam olarak yüklenemez ancak bir yaşlı ile ortak olarak yüklenebilir. Olgunluk yaşına giren tüm sorumluluğu alır ve kendi iş şartlarıyla görevlerini yapar. Bu yaşın sonu 63 yaştır.
70 yaşına kadar belli bir yaşta kendi isteğiyle yaşlılar sınıfına girer.
Bunun nominal yaşı 67 yaştır.
Yani 100 yıllık ömrünün üçte biri öğrenme, üçte biri uygulama, üçte biri de öğretme yaşları olarak geçer.
Bu dönemlerin hükümleri farklı farklıdır. Özellikle başkanlık ve bakanlıklar gibi kamu sorumlusu olmak olgun yaşlarda olur. Emeklilik yoktur, yaşlılar sınıfına geçme vardır.
Başkanlığın yanında bir de fahri başkanlık vardır. Yaşlılar sınıfına girmekle sorumluluklar biter demek değildir. İnsan beşikten mezara kadar sorumludur. Yaşlılar sınıfına girenler, faaliyetlerini sürdürmek için gençlerle iş birliği yaparlarsa, kredi ve genel hizmeti istihkak ederler. Yaşlıların öğretme, gençlerin de öğrenme görevleri vardır. İslamiyet’te uygulamasız bir öğretme ve uygulamasız bir öğrenme yoktur. Dolayısıyla bir işletme kuramazlar anlamında değildir, işletme sorumlusu olamazlar anlamında değildir.
*
Kırgızistan’dan döndüğüm zaman bir işletme kurmak istedim. İzmir’dekiler sen yaşlısın, işletme kuramazsın dediler. Ben de İstanbul’a taşındım. İstanbul’daki faaliyetimizden dolayı yalnızca bana değil, Süleyman Akdemir’e ve Hıra Karagülle’ye siz yaşlısınız artık çekilin dediler. İstanbul’dakiler de buna benzer espriler yaptılar.
Ben hiçbir kooperatifin başkanı değilim. Bütün çalışmalarımı genel hizmet sorumlusu olarak yapıyorum. Yaşlı genel hizmet sorumlusu olamaz diye bir kural yoktur. Önce bu hususları açıklamak isterim. Ben, işçi haklarıma harfiyen uyarım. Uymadığım olursa hatırlatabilirsiniz. Hatta hakemlere de gidebilirsiniz.
Sonra…
Özellikle Hilmi Altın ile Harun Özdemir’e söylüyorum;
Kimsenin kimseye ‘sen bunu yapamazsın’ demeye yetkisi yoktur.
‘Ben bunu yapacağım’ demeye yetkisi vardır.
İzmir’e gelip herkesin ne yapabileceğini belirledim ve seçmelerini istedim.
Bu benim görevimdir.
Fahri başkanların bir görevi de başkanlık boşaldığı zaman oraya başkanın gelmesini sağlamaktır. Şimdi İzmir’de önerime göre oluşmuş statünün yürürlüğe konmasını istiyorum.
*
Kur’an’da “sâdetenâ ve küberâenâ” (سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا) diye geçmektedir.
(وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا Ahzab 33/67). سَادَة başkanlardır, كُبَرَاء ise yaşlılardır.
Yaşlıların söz hakları olduğu bu ayetten anlaşılmaktadır.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: R. N. Erol, S. Akdemir, Ece Ferah