Bu haftaki birinci makalemde İstanbul’da suyun nasıl yüzde 40 ucuzlayacağının formülünü verdim ve sonunda Su Bonosu sayesinde suyun % 40 ucuzlayacağını söyledim.
Bu haftanın ikinci makalesinde ise Su Bonosunun suyu nasıl % 40 ucuzlatacağını anlatmaya çalışacağım.
1) İstanbul halkı suyu satın almak zorunda olduğu için Su Bonosunu kullanmak zorundadır. Böylece Su Bonosu su işlerinde geçerli olacaktır. Bunda bir sıkıntı olmayacaktır. Bunun anlamı şudur ki artık İstanbul Belediyesi’nin su yatırım işletmeleri için sermaye arama derdi olmayacaktır. Ekonomi kanunlarına uymak şartı ile elinizde sonsuz sermaye var demektir. Bunun da tek kuralı vardır. Bononun piyasaya sürülebilmesine karşılık üreticiler su kooperatifine su taahhüdünde bulunacaklar ve onlara avans vereceklerdir. Yatırımlar da öyle olacaktır. Eğer piyasada Su Bonosu girdilere eşitse enflasyon yapmaz, dolayısıyla üretim ve tüketim azami yapılmaya başlanır. Bu da suyun miktarını % 40 artırırsa fiyatlar da % 40 düşer demektir. Su Bonosunun fiyatı düşer. Su % 40 ucuz satılmış olur.
2) Su Bonosu’na yalnız tam üretimi ve tüketimi sağlayan bir araç olarak bakmamalıyız. Semt bonosu sayesinde tüm bonoların faizleri sıfırlanmaktadır, faiz giderleri sıfıra inmektedir. Gerek yatırımlarda gerekse üretimdeki faizler artık Su Bonosuna yansımadığı için de Su Bonosu ucuz olacak, dolayısıyla su ucuzlayacaktır.
3) Ekonomide arz-talep kanunları vardır. Bir şeyin ucuz veya pahalı olması değil de dengeli olması istenir. Yani üretim tüketime eşit olmalıdır. Satmak isteyen bir malı her zaman piyasa fiyatı ile satmalı, almak isteyen her zaman piyasa fiyatı ile o malı almalıdır. Piyasa fiyatlarını dengede tutmak, asıl istenen budur.
PİYASA fiyatları nasıl değişir?
A) Yere göre değişir. Burada ucuz olur, başka yerde pahalı olur.
B) Zamana göre değişir. Hasat zamanı ucuz olur, ekim zamanı pahalı olur.
C) Krizlere göre değişir. Örnek, salgın hastalık varsa ilaç piyasası yükselir.
D) Tüketiciye göre değişir. Zenginler suları fıskiyede seyrederlerken fakirler içme sularını zor kullanabilirler. İşte, Semt Bonoları bu fiyat farklarını dengeleyecek bir araç olarak kullanılır. Örnek olarak sonbaharda halka kredi verirseniz halk ucuz satmaz mevsimi bekler. Tüccara kredi verirseniz tüccar malı yok pahasına alır kışın pahalı satar. O halde Semt Bonosu ile fiyatlara müdahale etmeden kredi yoluyla fiyatları dengeleyebilirsiniz.
4) Su Bonosu sayesinde sosyal adalet de sağlanır. Su üreticilerine Su Bonosu verilerek üretim yapmalarını sağlarsınız. Onlara arz ve talep kanunlarına göre ödeme yapmış olursunuz. Su tekelinizdedir. Dağıtım şebekesi elinizde olduğundan satın alıcı da yalnız sizsiniz.
Suyu maliyetinin iki misli değeri ile satarsınız. Yani su tüketecek İstanbul halkına 10 liraya mâl ettiğiniz suyu 20 liraya satmaya başlarsınız. Halk ister istemez suyu iki misli fiyatla satın almaya başlar. Bağırıp çağırabilirler ama sabredilmesi gerekir. Hafta sonu veya dönem sonu paralar gelene kadar sabredilir. Dönem veya hafta sonunda o hafta satılan su kazanç bedeli ve miktarı ortaya çıkar. Bu miktar nüfusa göre karşılıksız dağıtılır.
Bu uygulama neyi sağlar?
Eğer kişi kendisine düşen su kadar su kullanmışsa, yarısını iki misli fiyatla alır, diğer yarısını ise bedelsiz alır. Yani piyasa fiyatı ile denkleşmiş olur. Yok, eğer kendisine düşen payı ondan fazla kullanmışsa o zaman fazla kısmını iki misli fiyatla satın almış olur. Kendisine düşen miktardan az kullanmışsa bu durumda o kadar meblağ iade edilir demektir.
Bu formülün uygulanması ile ne elde edilir?
Susuz kimse kalmaz. Para ödemeden dahi su kullanabilir hale gelir. Kişiler kendiliğinden tasarruf içine girerler ve kıt kanaat kullanmaya başlarlar. Ama imkânı olanlar varsa onlar da suyu bol bol harcayabilir, bahçelerini sulayabilir, fıskiyelerini çalıştırabilirler. Bu durumda arz ve talep kanunları tam işletilmiş olur. Suyu sadece % 40 ucuz değil, belli miktardan aşağısını bedavaya verilebilir hale gelir. Basitçe şöyle ifade edilebilir. Su Vakfı kuruyoruz. İşletiyoruz. Elimizdeki kaynaklardan suyu satın alıyor veya temin ederek yüzde yüz kâr ediyoruz. Sonra bu yüzde yüz kârı halka su olarak dağıtıyoruz.
Benim hesabımda bir yanlışlık bulana gücümün yettiği kadar ödül vermeye hazırım.
Bulunamaz, çünkü yanlış değil doğru hesaba dayanır.
İmamoğlu ve/veya Erdoğan’a arz edilir. Bir ücret istenmez. Kendilerinin veya hazır bulundurdukları ve istedikleri danışmanlarla kendileri bulunmak şartıyla bunları tartışmaya hazırım.
Mesnetsiz eleştiriler her zaman karşımıza çıkar. Bunlar hakaretleri de çok severler. Sakin bir kafa ile düşünmelerini tavsiye ederim.
Son söz olarak derim ki; bu tür çözümleri başka bir yerde okumanız ve bulmanız zordur. Bekliyorum...