Amerika keşfedilmeden önce Avrupa tarım döneminde idi, henüz tüccar mübadelesi dönemine geçmemişti. Oysa Asya ve Afrika tüccar mübadelesi dönemine geçmiş, İpek Yolunu bile kurmuştu. Avrupa’da yaşayan Yahudilerin tarım arazileri yoktu, sanayii de bilmiyorlardı tek geçim kaynakları ticaretti. Ne var ki tarım döneminde ticaret gelir getiren bir meslek değildi. Dolayısıyla Avrupa Yahudileri Avrupa’da en alt sınıfı oluşturuyorlardı.
Haçlı Seferleri sayesinde Batıda ticaret gelişmeye tüccarlık makbul meslek olmaya başladı. Yahudiler de ticareti bildiklerinden Avrupa’nın en üst sınıfı haline geldiler. Bugünkü Avrupa’nın dolayısıyla dünyanın durumu budur. Yahudiler en üst sınıfı teşkil etmektedirler.
Faizi meşrulaştırarak bugünkü sanayi dönemi için gerekli sermaye terakümünü sağladılar. Sonra da Doları icat ederek dünyaya hâkim oldular. Tüm dünya Doların esiridir. Devletler onun emrindedir. Sanayiciler onun emrindedir.
Başaramadıkları nedir?
Birincisi, sanayideki başarıyı tarımda sağlayamadılar. Sanayideki başarıyı hukukta sağlayamadılar. Köylerde işsiz emek varken faizli sistem varlığını sürdürdü. Köylerde iş arayan emek kalmayınca kentlerde ya yeni fabrikalar kurulamadı yahut eski fabrikalar kapandı, artık sistem çalışmamaya başladı, sistem tıkandı.
Birinci ve İkinci Cihan Savaşları bu sebeple çıkarıldı, yapılar ve fabrikalar tahrip edildi ve faize yeniden otlayacağı mera bulundu.
Bugün üçüncü dünya savaşı çıkarılamıyor.
Bunun iki sebebi vardır.
Bugün bombalanarak yıkılacak fabrikalar Sermaye’nin. Savaş çıkarsa kendi fabrikasını yıkmış olacaktır. Sermaye ikiye bölünmüştür. Rothshildler yıkalım diyor. Rockefeller hayır diyor. Aralarında anlaşma olmadığı için üçüncü cihan savaşı çıkmıyor.
İkinci bir sebep vardır. 1967 yılında İzmir’de kurulan Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi Kur’an’ın ortaklık çözümünü ileri sürdü. Erbakan bunu benimseyerek Adil Düzen’i dünyaya anlattı. Dünya uyandı ve şimdi Sermaye ile devletlerin arasında çatışma vardır. ABD’de Pentagon, İngiltere’de kraliçe savaşa karşı direniyorlar.
Sermaye hedefinden vazgeçmiş değildir. Ona göre Dünya Sermaye’nin yönettiği tek devlet olacaktır. Bunu Sermaye iki asırdır planlıyor. Marks’ı yetiştirdi; kapitalizmi sosyalizmle devirecek, sonra sosyalizmi işçilerin ayaklanması ile yıkacak ve komünizm getirilecekti. Komünizm tanımlanmıyordu. Sadece kötü olduklarından aile, din, sermaye ve devlet düşmanlığı yapılıyordu, yoklarla tanımlanıyordu.
Böylece bu kurumlar yıkılacak, dünya Yahudi sermayelerine kalacak, Halkın mülkiyeti yerine Sermaye’nin mülkiyeti kalacaktı. Tevrat’ta vaat edilen cennet vatan bu idi.
Sermaye’nin hedefi hala budur; Dolar gücü ile yeryüzünde bir Yahudi devletini kurmak. Yahudilerin yöneteceği bu devletin çalışanları diğer uluslar olacaktır.
Buna karşılık Kur’an ne diyor?
Kur’an bütün bunları anlattıktan sonra, Sermaye hâkimiyetinin sona ereceğini ve Yahudilerin Filistin’de toplanacağını bildirmektedir. Yeryüzüne komünizm değil İslam düzeni, Kur’an düzeni gelecektir. İsrail oğulları Kur’an’ın ve Tevrat’ın bildirdiklerine inanırlarsa, insanlık içinde tekelleşmeyen ve hükmetmeyen varlıklarını koruyacaklardır, direnirlerse bir hizmetten men edileceklerdir.
Eğer tarihi doğru okur ve ilmin verilerine de kulak verirsek önümüz aydınlanır, nereye gideceğimizi daha iyi biliriz.
Sermaye imparatorluğumuzu yıktı, dinimize yani düzenimize saldırdı ve yıkmada başarılı oldu ama iz çöktürmede başarılı olamadı. Bunu başarabilmek için de yeni adım atıyor. İmparatorluğu yıktığı gibi cumhuriyeti de yıkmaya çalışıyor, onu borçlandırıyor, borcunu borçla ödetiyor. Borç artınca krediyi kesiyor. Borçla yaşamaya alışmış ülke teslim oluyor. Çünkü fabrikalarını kapatmış ve köyleri boşaltmış oluyor. Çünkü çalışmadan yaşamaya alışmış olan halk artık üretim yapamıyor; çalışmayı unutmuş, yaşamayı da unutacak.