Hong Kong’da seçim olmuş, Pekin yanlıları seçimi kaybetmiş. Bunun anlamı şudur; Çin halkı henüz Çin yönetimini benimsemiş değildir, hala Batı özlemi içindedir.
Çin insanlık nüfusunun beşte birinden fazlasına sahip olan bir ülke. Sosyalizmle silkinen ülke her gün demokrasiye doğru da adımlarını atmaktadır. Çin yöneticileri gerçekleri görmeli, işçilik düzeninden ortaklık düzenine geçmelidirler. Sosyalizmden sonra ortaklık düzenine geçmek kapitalizm düzeninden geçmeden çok daha kolaydır.
Avrupa nasyonal sosyalizmi yaşadı, Rusya ve Çin enternasyonal sosyalizmi yaşadı. Her ikisi de sosyalizmin başarısızlığını gördü. Bununla beraber her iki tarafta da kapitalizm benimsenmedi. Yeni düzen aramaktadırlar.
İşçilik sisteminden ortaklık sistemine geçme ABD’de çok zordur. İşçiliğin zirvesindedir ve kolay kolay bundan vazgeçemez. ABD’nin yapacağı ülkesine çekilmek, işçilik sisteminde ülkesini refah içinde yaşatmak ve insanlıkla barış içinde olmaktır. Bizim ABD şirketlerine tanıyacağımız haklar, buralarda istedikleri yatırımları yapabilmeleri, sermayelerini ve bilgilerini serbest piyasa içinde insanlığa hizmete devem etmeleridir.
Ortaklık sistemi yeni dünyanın esasını oluşturur. Yeni düzen gümrüklerin, kotaların vizelerin, pasaportların olmadığı, buna karşılık her türlü değerlerin dünya piyasalarında serbest dolaşım içinde olacağı bir düzen olacaktır. Yeni düzende ABD dünyanın her tarafında petrol işletmeleri kurabilir. Elde ettiği ürünleri dünya piyasalarına pazarlayabilir. Tekel oluşturmaz. İpek Yolu denen Hac Yollarına da katılabilir ve yararlanabilir. Buraları hiçbir şekilde tekeline alamaz.
Avrupa Birliği ile Rusya bize en yakın ülkelerdir, geçmişimiz ve geleceğimiz birbirine çok benzer. Eninde sonunda kendi dünyamızı kendimiz kurmak zorundayız. Çin ile iyi geçineceğiz. ABD ile iyi geçineceğiz. Bütün pazarlarımız her ikisine de açık olacaktır. Yeni dünyada arz ve talep kanunları dünyada işler hale gelecektir. Bunun için Müslümanlar, Ortodokslar ve Katolikler olarak artık bir olmak zorundayız. Üçüncü binyıl uygarlığının ağırlığını tek başımıza hiçbirimiz taşıyamayız.
Bu arada Kur’an’ın Çin’e tavsiyeleri vardır, bunları tekrar etmek isterim.
1) Çin’in sosyalizmden kapitalizme değil ortaklık sistemine geçmesi gerekir. İzmir, İstanbul ve Yalova Akevler Kooperatiflerinde geliştirilmiş bulunan ortaklık sistemini ele alması ve daha da ileri götürmesi gerekir. Hong Kong’da da benzerleri denenmişse de Sermayenin yönlendirmesi ile yapıldığı için şimdilik durmaktadır. Bu çalışmadan da yararlanılabilir. Çin bunları kapitalizme değil de ortaklık ekonomisine yönlendirmelidir. Akevler Kooperatiflerinde çalışan ekip bunları Çin’e aktarabilir.
2) Çin’in böylesine yüksek bir nüfus ile tek devlet halinde olması karşılaştığı en ciddi sorunudur. Bundan vazgeçmeli, 100 milyondan fazla nüfuslu devlet anlayışı terk edilmelidir. Çin devletler birliğine dönüşmelidir. Japonya, Kore, Vietnam gibi ülkeler de bu birlik içinde yer almalıdır. Doğu Türkistan benzeri ülkeler isterlerse Çin isterlerse Batı tarafı kalabilmelidir. Silah zoru ile değil gelişecek yeni uygarlık anlayışı içinde onları yanına almalıdır. Bugün Avrupa Birliği’ne girebilmek için devletler sıradadır. Çin, bu yeni anlayışla oluşacak koşullara bağlı olarak; “Biz de Çin birliğine katılmak istiyoruz’ dedirtmeli, Çin almakta nazlanmalıdır.
3) Çin’in işçilik sisteminden ortaklık sistemine geçmesi için fazla çaba göstermesine gerek yoktur. Uluslararası para bir devletin parası olmamalıdır. Kuyumcular Kooperatiflerinin çıkaracağı ‘Altın Bono’ uluslararası para olmalıdır. Her kuyumcu dükkânında bulunan altın kadar altın bonosunu çıkarır ve kooperatiflerin kefaleti ile piyasaya sürer. Böylece yeryüzünde mevcut altın kadar altın bonosu piyasaya çıkar ve bu uluslararası para olur. Buna Rusya hemen katılır. Türkiye ve İran katılır. Doların ve Euro’nun uluslararası para olma özelliği sona erer. Ancak bu şekilde işçilik sisteminin karşılıksız parası terk edilirse ortaklık düzeni gelebilir.
4) Yeryüzü kıtalara ayrılalı ve her biri uygarlaşmada yarışmalıdır. Çin, Hint, Avrupa, Afrika, Güney Amerika, Kuzey Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın dâhil olduğu adalar ayrı ayrı birlikler oluşturmalıdır ama bu bloklar arası savaş şeklinde olmamalıdır. Savaş devletler arasında olmalıdır. Cihan (dünya) savaşları olmamalıdır.
Bu makalelerimi ABD takip ediyor. Büyük devlet demek bu demektir, dünyada olanlardan haberdardır. Ama Çin ve Rusya takip edemiyor, çünkü tüm istihbarat Sermaye’nin elinde, Çin’e veya Rusya’ya bu tür yazılar ulaşamamaktadır. Dünyanın sıkıntısı buradadır. Erdoğan bunu aşmalıdır, bunlara bu makaleyi ve diğerlerini ulaştırmalıdır. Önce Sermaye’nin yasağını aşıp kendisi okuyabilmeli ve değerlendirebilmelidir. Tüm sorun buradadır. Basın-yayın, bir başka deyişle basın, medya ve sosyal medya insanlığın bir numaralı sorunudur.