Sermaye Suriye’yi terör merkezi yapmıştır. Suriye ile ilgilenen devletler adına teröristleri toplamış ve hepsini Sermaye finanse etmiştir. Görünürde bunlar birbirleriyle savaşacak ama sonunda bir CIA emekli generali etrafında birleşerek Türkiye’ye saldıracaklardı. Bunlara 4000 TIR silah sevk edildi. Sermaye tüm gücü ile bunları silahlandırdı. Sermaye’nin yaptığı plana göre Türkiye ile Suriye’deki teröristler savaşacak ve üçüncü cihan savaşı başlayacaktı.
Benzer denemeyi Sermaye Türkiye’de yaptı. 15 Temmuz’da halkı sokağa döktü. Gülenci askerlerin halk üzerine bombalar yağdıracağını sanmış ve böylece Türkiye’yi iç savaşa sürüklemeyi planlamıştı. Benzer uygulamayı Irak’ta yapmış, Kuveyt’i Saddam’a işgal ettirmiş, sonra kendisi saldırarak Irak’ı işgal etmişti. Sermaye benzer şekilde Türkiye’yi de işgal edebileceğini sanmıştı.
Sermaye’nin hesaplayamadığı bir şey vardı. Irak’ta suni devlet vardı; adı devletti ama gerçekte müstevlilerin siyasi emellerine hizmet eden kişiler vardı, halkı ile karşı karşıya olan bir devletti. Onu yenmekle Türk Ordusunu yenmek arasında dağlar kadar fark vardı.
Sermaye’nin Türk Ordusunu halkıyla çatıştırmak için kurduğu tuzaklar Mustafa Kemal ile başlar. Onunla anlaştı ve Türkiye’de inkılaplar yaptı. Sermaye’nin planı şöyleydi. Ordu ile halkın arası açılacak, halk isyan edecek, Sermaye onu destekleyecek, böylece Türk generallerini emirlerinde gezdirecekti.
Türk generalleri inkılapları yaptılar, ancak öyle davrandılar ki Türk halkı isyan etmedi. Sonunda 1960’a gelindiği zaman Türk ordusu yönetime el koydu. Ama beklenen olmadı. Askerler demokrasiyi getirdiler. Halkımız özgürlüğe kavuştu.
Bundan rahatsız olan Sermaye 1971 müdahalesini planladı; başaramadı.
1980 müdahalesini yaptırdı; yine başaramadı.
1997 müdahalesini yaptırdı; başaramadı.
Ergenekon ve Balyoz oyunları ile ordumuzla halkın arası açılacaktı; olmadı.
Gezi olayları ve 15 Temmuz denemeleri de sonuç vermedi.
Yani Türk ordusu saldırıları hep püskürttü.
Şimdi de benzer bir tuzağı Afrin’de denedi; olmadı.
Askerlikte bir kural vardır; savunma ile savaş kazanılamaz, karşı saldırıya geçilmelidir. Ne var ki karşı taraf doğrudan gelmiyor. Karşında cephe yok ki saldırasın. Onun için yapılacak iş saldırının onun taktiği ile yapılmasıdır. O sahte demokrasi ve sahte laiklikle geliyor; Türkiye gerçek demokrasi ve gerçek laiklikle gelmiştir.
Suriye’de Esad yönetimini kabullenmeliyiz, Esad’la barışmalıyız, Afrin zaferimizi böylece taçlandırmalıyız.
İlhanlılar Anadolu’yu istila etmiş, hükümdar Antalya’ya kaçmıştır. Sivas kadısı İlhanlılara gider ve “Anadolu’yu Selçuklular olmadan yönetemezsiniz” der. “Ben sizi anlaştırayım” der ve anlaştırır. Selçuklular İlhanlılara bağlı olarak saltanata devam ederler.
Ben de size derim ki: Suriye’yi Esad’sız yönetemezsiniz. Hazır yenmişken onunla barışın. Suriye’ye barış gelsin. Bunu söylerken Suriye’deki Esad muhaliflerini ezin demiyorum. Suriye’deki bütün grupları barıştırın. O grupların hepsi Sermaye’nin finanse ettiği guruplardır. Şimdi öyle bir düzen getirmeliyiz ki onlar Suriye’de kendi imkânları ile yaşayabilmelidirler. Esad’la barışarak, uzlaşarak ve onun hükümranlığını tanıyarak orada Sermaye desteği olmadan yaşayabilmelidirler.
Biz destekleyelim, biz finanse edelim demiyorum. Suriye dünyanın en bereketli topraklarına sahiptir. Belki beş misli nüfusu barındıracak durumdadır. Yeter ki sömürüden kurtulsun, yeter ki fitne ve fesat yuvaları bulunmasın.
Türkiye, İran ve Rusya bunu yapmalıdır.
Bunun için Suriye’ye yeni anayasa gelmelidir. Adil Düzen Anayasası gelmelidir. Tüm gurupların barış içinde yaşamasını sağlayacak barış anayasası gelmelidir. Semt kooperatifleri kurulmalıdır. Bucak kantonları kurulmalıdır. Esad yönetimi illerin iç işlerine karışmamalıdır. İsviçre modeli federe devlet oluşmalıdır. Esad Suriye’nin bağımsızlığını sağlamalıdır, kantonlar arası çıkacak ihtilafları çözmelidir.
Suriye kendi başına kendisini savunacak güçte değildir.
Buna Türkiye, İran, Rusya, AB ve Çin destek vermeli, ABD de katılmalıdır.
Sermaye buna razı olmak istemeyebilir ama bu sayede ve bu vesileyle Sermaye’nin de haddi bildirilmiş olur.