-Gelecek olanlar çok sade ve anlaşılır şeylerdir-
Marks’ın kehaneti doğrudur. Tam anlamıyla tekelleşme gerçekleşince galip takımın oynayabileceği takım kalmayacağı için galip olan takım da ortalıktan silinip gider.
O halde yakın tarihimizde ne oldu?
Siyaset tekelleşti. Sermaye tekelleşti. Doruk noktasına ulaştılar. Artık yönetemiyorlar. Önce anlaştılar, “karma ekonomi” adı altında birleştiler dünyayı öyle yönetmeye başladılar. Şimdi de onun ömrü bitti. Birliktelikleri bozuldu. Şimdi çatışıyorlar...
Soru/sorun şu: Hangi taraf galip gelecek?
Böyle doruk noktasına ulaşınca taraflardan biri galip gelmez, iki taraf da sahneden çekilir, beklenmedik birileri gelir.
Atina ile Isparta çatışıyordu, ikisi de silindi.
Roma ile Sasaniler çatışıyordu, ikisi de silindi.
Osmanlılar ile Avrupa çatışıyordu, ikisi de silindi.
Bunlar çatışıp dururken onların yerlerine yenileri geldi.
Şimdi de Sermaye ile devletler çatışıyor. Bunlar sistem olarak yaşlanmıştır ve ömürlerini doldurmuşlardır. Biri diğerine galip gelemez. Adil Düzen sistemini kabul eden yeni devlet galip gelecektir.
Batılılar o kadar çok yaşlanmışlardır ki bu gerçeği göremiyorlar.
Türkiye’deki Ak Parti-Gülen çatışması da böyledir. CHP-DP çatışması ne oldu? Tarih onları sildi. Şimdi Türkiye’de Erdoğan-Gülen çatışması var. İkisi birbirini yenmiyor, yenemez. Bu durumda ikisi de gider ve yerlerine yeni birisi gelir.
Gülen’in ve Erdoğan başından beri bu gerçeği göremediler. Her ikisi de Kur’an düzenini benimsemiş kimselerdir, anlaşmalılar; hakemlere gidip anlaşmalılar. Erdoğan diyebilir ki; o kim ki ben onunla anlaşayım; ben devletim, teslim etsin gitsin.
Peygamber böyle yapmadı. Hendek Savaşı’nda Yahudiler ihanet ettiler ve düşmanla bir oldular. Medine bu savaşta Mekke müşriklerinin elinden kıl payı kurtuldu ama Peygamber olağanüstü hal ilan edip halkı hapishanelere doldurmadı, sadece Yahudiler konusunda hakeme gitti.
İhanet eden Yahudilere hakemlerini seçmelerini teklif etti. Onlar bir hakem seçtiler. Peygamber de onun hakemliğini kabul etti. Seçilen hakem Müslümandı ama Yahudilerin dostu idi, onlarla büyük ticari işbirliği vardı. Peygamber de hakemi sevinçle karşıladı, ağır cezalar vermek istemiyordu, yine merhamet tarafı galip gelmişti. Ama hakem kararlarına uymak zorunda idi, hakem erkeklerin idamına kara verdi ve o da infaz etti.
Yahudiler yine rahat duramadılar. Hayber’de fesat merkezini kurdular, Peygamber orasını da aldı ama onları öldürmedi, sürdü. Böylece dış siyasette başkanın yetkilerinden ikisini de fiilen uyguladı. Yahudiler Arabistan’dan sürülmüşlerdi. Medine artık onların merkezi değildi.
Halife Ömer kısa zaman sonra Kudüs’ü teslim aldı ve Kudüs’ü merkez yapmalarını sağladı. Böylece Medine’deki cezalarını çekmiş, asıl merkezlerine kavuşmuşlardı. Osmanlılar beş yüz yıl öncesinde Yahudilere özel yer vermiş, o sayede Yahudiler dünyanın en zengini olmuşlardır.
Sermaye İslamiyet’in sona erdiğini sanmış ve din savaşlarını rejim savaşlarına dönüştürmüştür. Sonuç olarak İslamiyet yeniden ayaktadır. Sermaye bile cahil Müslümanları terörist olarak kullanmak dünyayı fesada götürüyor.
Bunların hepsi Allah’ın kaderidir, Kur’an’ın nura galip gelerek tamamlanacaktır.
Biz bunları bundan 50 (elli) sene önce söylemiştik, www.akevler.org sitemizde ilk sırada olup 1969 yılında yayımlanan kitabımda ikisinin de (komünizm ve kapitalizmin) yıkılacağını anlatıyorum. Şimdi o günleri yaşıyoruz.
Ne olacak, yıkılanların yerine ne gelecek?
Kanlı veya kansız, Sermaye ve siyaset yeryüzünü Adil Düzen’e terk edeceklerdir. Bu geçiş kabullenenler -kim olursa olsunlar- kurtulacak, kabul etmeyenler helak olacaklardır.
Gelecek olanlar çok sade ve anlaşılır şeylerdir.
a) Karşılıksız para yerine karşılıklı bonolar.
b) Ekseriyet demokrasisi yerine hicret demokrasisi.
c) Merkezi yönetimler yerine dengeli yönetim.
d) İşçilik sistemi yerine ortaklık ekonomisi sistemi.
Bunlardan hangisini beğenmiyorsunuz, hangisi anlaşılmıyor?
Bekleyin…
Biz de bekliyoruz...
Kimin haklı çıktığı yakında görülecektir.