Yunanistan’da bundan 2500 sene önce bir yönetim krizi doğmuştu. Atina’yı asilzadeler idare ediyordu. Asilzadelerin aralarındaki ihtilaftan dolayı etkileri kaybolmaya başladı. Söz ayağa düştü. Solon’u görevlendirdiler, ‘bize kanunlar yap’ dediler. O da Mısır’a gitti, orada araştırmalar yaptı. Sonunda Atina aristokratlarına çözüm buldu; aristokrat beyleri ekseriyet kararına göre Atina’yı yöneteceklerdir. Bu halkın ekseriyeti değildi. Bugünkü meclis benzeri soydan gelen aristokratik bir yönetimdi. Bu usul zaman zaman kullanıldı.
Son olarak Avrupa’ya Sermaye hâkim olunca, temsili demokraside de ekseriyet sistemini getirdiler. Kralların ve kilisenin etkileri böylece kırılacak, Sermaye böyle hâkim olacaktı. Nasılsa para kimde ise ekseriyeti o alacaktı. Gelişmemiş ülkelerde para ile hâkim olunamadığı için oralarda askeri diktatörlükler kurdular.
KUR’AN ekseriyet sistemini şiddetle reddeder; ekseriyete uyarsan seni dalalete götürürler der.
SERMAYE bugün iki silahla insanlığı sömürmektedir; biri FAİZ, diğeri EKSERİYET SİSTEMİ. Kur’an ise ekseriyet kararlarına şirk demektedir. Evet, “karşılıksız para” putun bir adıdır, “ekseriyet sistemi” putun diğer adıdır.
AKEVLER’in başlattığı “ADİL DÜZEN ÇALIŞMALARI” iki putu Hz. İbrahim gibi kırmayı hedefler; karşılıksız parayı ve ekseriyet sistemini. Karşılıksız parayı, nakit yerine ikame ettiği demir çimento ile uzaklaştırdı. Ekseriyet sistemini de hakemlik sistemi ile uzaklaştırdı. Kooperatifin içi şirkten kurtuldu. Bilgisizlik, siyasi baskılar, ekonomik baskılar ve Sermaye’nin oltasına takılan ortakları sebebiyle başarısı istenen seviyede olmadı ama çalışmalara devam edilmektedir; başarıya ulaşılacaktır.
Adı “ekseriyet” ise de, hiçbir zaman ekseriyet kararı alınamamaktadır. Para veya silah ekseriyeti sağlamak için kullanılmaktadır. Halkı açlık veya sopa ile korkutanlar oy almaktadırlar ve ondan sonra da iktidar tahtından inmemektedirler. Silah ile para güçleri çatışınca halk biraz rahat eder. Ama tehlike belirince, o günün aristokratları anlaşır, karma ekonomide birleşir ve halkı birlikte sömürmeye başlarlar.
Dev güçler olmuşlardır, Roma/Bizans ile Kisra durumundadırlar.
AKEVLER, Mekke’deki yüz kişilik grubu temsil eder. Ama bir asır sonra, göreceksiniz, yeryüzünde ne beş büyüklerin ne de iki sermayedarın hükmü kalacaktır. KUR’AN DÜZENİ dünyayı sarmış olacaktır. Karşılıksız doların yerini Altın, Demir, Buğday ve Toprak Bonoları alacak; ekseriyet sisteminin yerini de serbest sözleşmeler alacaktır.
DEVLET kanunlar yapmayacak; devlet halkın içtihatları, sözleşmeleri, ortak vekil kararları ve hakem kararlarını koruyacaktır. Devlet bekçidir, hükümran değildir. Halk kendi kendisini yönetecektir. İnsan kendi kararları ile yaşar ve çalışırsa sorumlu olur. Başkasının emrindeki bir işçi sorumlu olamaz; nitekim bugün de sorumlu değildir. Birkaç patron insandır, hürdür. Geri kalanlar iradeleri bağlanmış birer hayvan seviyesindedir. Kendileri düşünüp karar veremezler. Kendilerine verilen işi bir makine gibi yapar, karın tokluğuna çalışırlar.
Evet, Ak Parti başkanlık sistemi getireceğine, meclis tüzüğünü değiştirerek, ekseriyet sistemi yerine, şirk sistemi yerine, şeriat sistemini, vahdet sistemini getirmelidir.
ŞERİAT SİSTEMİNDE KARARLAR NASIL ALINIR?
a) Önce konu ikişer ikişer görüşülür. Uzlaşılan hususlar belirtilir. Uzlaşma olmayan hususlarda hakemlere gidilir. Tek metin hâline getirilir. Sonra dörtlü grup karşı karşıya gelir. İkinci uzlaşma metni hazırlanır. Uzlaşamazlarsa, onlar da hakemlere giderler. Ondan sonra devam edilir. Sonunda iki metin kalır. Onlar arasında da uzlaşma olmazsa, onlar da hakemlere giderler. Böylece tek metin ortaya çıkar.
b) Bu metin insanların arzularını belirler, halkın isteğini ifade eder. İş burada bitmez. Bundan sonra devlet başkanının ilmî danışmanları vardır. Onlar şuralardır; ilmî, meslekî, siyasî ve dinî şuralardır. Burada başkanın başkanlığında tartışılır. Son söz başkanın olur, bucak başkanının olur, devlette devlet merkez bucağının başkanının olur. Konulara göre şuralardan birinde karar bağlanmış olur; ilmî, dinî, meslekî ve siyasî şuralarda. Yürürlüğe girer.
c) Böylece istişare sonunda başkanın kararı ile yürürlüğe giren kararlar yine yargı denetimindedir. İlgililer hakemlere başvurarak yasayı iptal ettirebilirler.
d) Bu şekilde oluşmuş yasalar yalnız bucaklarda uygulanır. Her bucağın yasası kendi bucağında uygulanır. İl ve ülke merkez bucaklarının yasaları da yalnız merkez bucaklarda uygulanır. Yerinden yönetim sistemi vardır. Merkez bucağın kararları taşra bucaklarda uygulanmaz. Halk istediği bucakta yaşama hakkına sahiptir. Ekseriyet demokrasisi yerine “hicret demokrasisi” vardır.