http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Kuran_rahmettir_Kuran_yoksa_husran_var/23870#.VQOzrY6sU3k
Kur’an rahmettir; Kur’an yoksa hüsran var
“KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ” merkezli çalışma notlarımızdan derlediğim yazılara ara vermiştim. Bugün minik bir bölüm sunuyorum.
Kur’an’ın dört vasfından bahsedilmektedir;
MEV’IZA, ŞİFA, HİDAYET ve RAHMET...
İnsanda dört meleke vardır;
FİKİR, HİS, İRADE ve ÜNSİYET.
Bu dört melekenin oluşturduğu dört araç vardır;
LİSAN, LEVN (güzel sanat), SANAT ve HUKUK.
Bunlar da;
İLİM, DİN, İKTİSAT ve SİYASET kurumlarını oluştururlar.
FİKİR, yanlıştan doğruyu uzaklaştırır.
HİS, iyiden kötüyü uzaklaştırır.
İRADE, yararlıdan zararlıyı uzaklaştırır.
ÜNSİYET, zulmü adaletten uzaklaştırır.
Burada ilk ikisi kavlîdir, son ikisi ise fikrîdir.
Vazediyorsunuz, ona bilgi veriyorsunuz. Söylediklerinizi anlıyor, bilen hâline geliyor. Ama bu yetmiyor. Ona karşı beyinde birtakım tereddütler vardır. Bir türlü ikna olmuyor, biliyor ama benimseyemiyor.
Onun beynindeki şüpheleri nasıl gidereceksiniz?
Onu tedavi edeceksiniz, ona ilaçlar vereceksiniz. İşte Kur’an bunu vermektedir. Yani Kur’an insana doğruyu öğrettiği gibi; Kur’an aynı zamanda doğruyu sevdirmekte, onu benimsetmektedir, insandaki hastalıkları gidermektedir. Öğrendi, benimsedi, sonra da onu yapmayı öğrendi. Kur’an nasıl yapılacağını gösterdi ve yaptırdı. İşte, Kur’an ondan sonra müminlere rahmet olmaktadır, müminler o sayede rahmete ulaşmaktadır. Kur’an mümin olanlara işte bu şekilde rahmet olmaktadır.
NİMET maddî imkânlardır, RAHMET manevi imkânlardır.
Kur’an yalnız müminlere gelmemiştir, bütün nâsa yani bütün beşeriyete gelmiştir. Kur’an herkese mev’izedir, herkesin beynine şifadır, herkese hidayettir ama yalnız müminlere rahmettir. Mümin olmayanlar da ondan yararlanırlar, yani Kur’an’ın Allah sözü olduğuna inansalar da ondan yararlanırlar ama onlara rahmet olmaz. Rahmet yalnız müminleredir...
***
“KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ” notlarımızdan sunum yapmaya, bugün (13.03.2015), Yusuf Kaplan’ın “Eğitim sisteminin merkezinde Kur’ân olmadığı sürece…” başlıklı yazısını okuyunca karar verdim. Yazının başlangıç kısmı şöyle: “KUR’ÂN YOKSA HÜSRAN VAR! Bizim medeniyetimizin kurucu kaynağı, Kur’ân’dır. Eğitimimizin de, düşünce, sanat ve gündelik hayatımızın da ana kaynağı, kurucu-kaynağı Kur’ân’dır. Kur’ân’ı yok sayan her girişimin sonu hüsrandır. / Dün, Müslümanlar, tarih yapmışlarsa, insanlık tarihine ufuk ve çığır açıcı katkılarda bulunmuşlarsa, bunu, Kur’ân’a borçlular. / Fikirde, sanatta, ahlâkta ve siyasî hayatta büyük atılımlar yapmamızın kaynağı Kur’ân’dır. / Kur’ân, bize hem esaslı bir Yaratıcı tasavvuru hem muhkem bir kâinat, insan ve hakikat tasavvuru sunar. / Her medeniyetin “iyi”, “güzel” ve “doğru” tasavvuru vardır. Bizim medeniyetimizin fikir, sanat, ahlâk, siyaset ve hayat yolculuğunda “iyi”, “güzel” ve “doğru” tasavvurumuzun yegâne kaynağı Kur’ân olagelmiştir...” http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/yusufkaplan/egitim-sisteminin-merkezinde-kurân-olmadigi-surece-2008428