http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/KURAN_VE_ILIM_796_Hafta_Semineri_notlarindan/23047#.VLIS1iusU3l
KUR’AN VE İLİM 796. Hafta Semineri notlarından
Biz 1970’lerde kapitalizm yıkılacak, sosyalizm yıkılacak dediğimizde; ‘meta’ (ne zaman) diyorlardı. Birini gördüler (sosyalizm yıkıldı), diğerini de (kapitalizmin yıkıldığını) görüyorlar. İkisinin de savaşla değil de kendi kendilerine yıkıldığını yani ıslah olmadıklarından dolayı yıkıldıklarını görüyorsunuz. AK Parti’nin yapacağı tek iş Kur’an’ın dediklerine kulak vererek bu vaadden yani bu ecelden kurtulmasıdır... / Bugün, Erbakan sayesinde insanlık “Hak düzeni” öğrendi. “Adil Düzen” anlatmalarımız yanında uygulamalarımız da dünyayı şaşırttı. Biz Halk Partisi (CHP) ile koalisyon yaptık, biz Hareket Partisi (MHP) ile seçim ittifakı yaptık... / Siz bizim elli senede yaptıklarımızı yakından öğreneceksiniz. Sonra kendiniz içtihad yapacaksınız. Okumadan ve öğrenmeden içtihad yapmıyorsunuz. Bu okumayı da günde en az bir defa akşamla yatsı arasında iki üç saat birlikte çalışarak yapacaksınız. Biz bunu her akşam yapmaktayız. Bunu yapmadan, birlikte olunmak için hicret etmeden “Adil Düzen”i öğrenmek ve uygulamak mümkün değildir... (sayfa 4)
Burada bir hususa işaret etmek isterim. Adil Düzen Çalışanları bu devleti yıkmaz; bu ne onların görevi ne de yetkisi içindedir. Adil Düzen Çalışanları “Adil Düzen”i hazırlar, kooperatifler şeklinde kendi içlerinde uygularlar. Devlete sadık birer dağınık ortaklıklar topluluğu olurlar. Ama devlet “Adil Düzen”i kabul etmediği için dışarıdan veya “Adil Düzen” dışındaki iç güçler tarafından yıkılır demektir. Nasıl Osmanlı İmparatorluğu’nu Cumhuriyetçiler yıkmadılar, kendisi yıkıldıysa; birinci cumhuriyetçileri de ikinci cumhuriyetçiler yıkmayacak, birinci cumhuriyetçiler kendiliğinden yıkılmış olacaklardır... (s.9)
Biz şimdi diyoruz ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin önünde seçenekler vardır. 1) “Adil Düzen”i benimseyecek ve ömrü yüzlerce sene uzayacaktır. 2) “Adil Düzen”i benimsemeyecek ve ikinci cumhuriyet kurulacaktır. 3) “Adil Düzen”i benimsemeyecek, ikinci cumhuriyet kurulmayacak, başkaları gelip yönetecek, halk “Adil Düzen”i benimseyecek. 4) Halk baskı ile de olsa “Adil Düzen”i benimseyecek, Türkiye’deki Türk halkları yok edilecek, başka halk gelecek ve onlar kuracaktır... / Biz söylemekle mükellefiz, söyletmekle değil. Adil Düzen Çalışanları şunu bilmelidirler ki her yerde söyleyecekler, söylediklerinde görevleri orada biter, onların cevabını beklemeyecekler. Biz Erbakan’la birlikte sadece söyledik, ondan sonrasını ecellerine bıraktık. Ecelleri geldi ve geçti. Dün ateistlere karşı cihad yapmak zorunda idik, bugün teistlere karşı cihad yapmak zorundayız. Medine dönemine girdik. Ama yine sadece söyleme durumundayız. Bugün inkılâp makroda olmayacaktır. Bugünkü inkılâpta ekonomik inkılâp esastır. Çünkü bugün sanayi dönemine geçilmiş, kimse artık kendi tarlasında çalışmıyor, başkasının işini yapıyor. İstihdam sorununu çözmek zorundayız... (s.10)
Biz elli sene önce Sovyet sosyalizmi liberalizm olacaktır, Amerikan kapitalizmi sosyalizm olacaktır demiştik; biri gerçekleşti, ikincisi de gerçekleşiyor... / Sömürüyü devam ettirmek isteyen sermaye direniyor. Sömürülen ülkelerin yöneticileri de sermaye ile işbirliği içindedirler. Cürüm devam ediyor. Azab ise yalnız onlara gelmeyecek, “Adil Düzen” için çalışmayanların hepsine gelecektir... (s.11)
Bugün Türkiye ve dünya iki şeyle karşı karşıyadır; ya “Adil Düzen”i kabul edecek ya da azabı tadacaktır, dünya ya “Adil Düzen”i kabul edecek ya da Nuh Tufanı benzeri tufan ile gark olacaktır, yer ve gök de onlar için ağlamayacaktır. Tarihte iki büyük inkılâp olmuştur. Hazreti Nuh zamanında gaz döneminden katı dönemine yani tarım dönemine geçilmiştir. Şimdi de tarım döneminden sanayi dönemine geçilmektedir. “Sosyal Tufan” kapıdadır... / İnsanlığın beklediği tufan veya tufanlar nelerdir? 1- Başta köyler boşalmakta, tarım sektörü çökmektedir. Böyle devam ederse insanlar tarımın nasıl yapılacağını unutmuş olacaklardır. Bunun sebebi faizli sistemdir. Çok kazanayım hırsı köyleri boşaltmıştır... 2- Çevre kirliliği alıp yürümektedir, her gün daha da kirlenen dünyada zehirleniyoruz. Bunun sebebi yine faiz, yine daha çok kazanayım hırsıdır... 3- Anarşi ve mafya, faili meçhul cinayetler her gün biraz daha bizi rahatsız etmektedir... 4- İşsizlik, nüfusun gittikçe azalması vs. insanlığı bekleyen tufan seviyesindeki âfetlerdir... / “ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI” bunlara çözüm üretmiştir; hâlâ üretmektedir ama ilgilenen yok! İnsanlar; ‘hani nerde, gelmiyor’ diyerek oturmakta! Korkunç akıbetten habersiz olan insanlar birbirleri ile boğuşmakta!.. (s.13)
Bardak kırıldıktan sonra mı tedbir alacaksınız? Gelin uçuruma yuvarlanmadan biz gemimizin dümenini sahil-i selâmete doğru yöneltelim... / Her bin yılda bir insanlık yeni uygarlığa geçer. Bunların en büyüğü Hazreti Nuh zamanında olmuştur. O zaman insanlar yazıyı bulmuşlardı. Bugünkü bu durum ikinci büyük evrim zamanıdır. İnsanlık yazının yanında bilgisayarı bulmuştur. O gün “doğa azabı” gelmişti. Şimdi “de sosyal azab” gelmektedir. Uyanın ey insanlar uyanın, gark olmadan uyanın... / “El-Yevm” demeyip de “el-Ân” demesi azabın birden geleceğine işarettir. Karşılıksız para birden çökebilir... İnsanlık birden felce uğrar... Kimse bir şey üretemez, kimse bir şey satamaz... Uluslararası hareket durur... Devletler yıkılır... Merkez Bankaları yağmalanmaya başlanır.. Köylerdeki araziler ekilmez olur... Sokaklarda insanlar birbirlerini öldürmeye başlar... Sarhoş olmadıkları halde insanlar sarhoş gibi hareket etmeye başlar... Artık insanlar doğurmamaya, hamileler de çocuklarını aldırmaya başlarlar... Bütün bunların bugün alametleri var. Bugün herkes aklını yitirmiş durumda... (sayfa 14)