http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/KURAN_VE_ILIM_794_Hafta_Semineri_notlarindan/22905#.VKORMyusU3k
KUR’AN VE İLİM 794. Hafta Semineri notlarından
KUR’ANVE İLİM tefsir semineri çalışmalarımızın 794. haftasına da ulaştık, elhamdülillah…
‘… Kendi dünyamıza çekilmekle yetinemeyiz. İçinde bulunduğumuz ülkenin ve insanlığın zulmünü ve fıskını def etmek için de çalışmamız gerekmektedir. Mesela, biz Allah’ın verdiği imkânla bu işi de bu satırları yazıp yayınlayarak yapıyoruz.
Allah bize çok büyük nimetler ihsan etmiştir. 1970’lerdeki durumumuzla bugünkü durumumuzu kıyasladığımızda, kıyaslanmayacak kadar Allah’ın nimetlerine ulaşmış oluyoruz. O gün CHP bir ateist idi. O gün MHP ırkçılık içinde idi. O gün BDP sadece bir eşkıya teşkilatı idi. Millî Görüş partisi de kapatılan ve yeniden kurulan bir parti idi.
Partimizi kapatıyorlardı. Gayeleri; biz parti kurmaktan vazgeçelim, yeraltı faaliyetlerine katılalım istiyorlardı. Biz ne yaptık? Kapanan parti yerine yeni parti kurduk. 1973’te biz iktidar olduk. Risale-i Nur cemaatlerine legal çalışmayı öğrettik. MHP’yi de legal çalışmaya zorladık. CHP de onlarla yaptığımız koalisyon sayesinde ateist olmaktan vazgeçti.
Bugün nerdeyiz?
Cumhurbaşkanlığı seçimindeki duruma bakınız ve yetmişlerden beri Allah’ın bize neleri, neleri ihsan ettiğini görünüz. Bu bir ırmaktır, gittikçe coşarak akmaktadır. Biz de kayığımızın dümenini öyle sağa sola çeviriyoruz ki kayalıklara çarpmayalım. Nehri biz akıtmıyoruz, nehir bizi götürüyor. Bu sözlerimizi o nehir söyletmektedir...
Kur’an’ı bugün bize inmiş olarak okursak önümüzü aydınlatır...’ (s.4)
***
‘… ERBAKAN sayesinde “ADİL DÜZEN” tüm dünyaya duyurulmuştur. Risale-i Nur ve Millî Görüş’ün başarıları insanlığı III. binyıl uygarlığının yanına getirmiştir, insanlar şimdi kapıyı açıp içeri girme durumundadırlar. Adil Düzen Çalışanları olarak her biriniz “Kur’an Düzenine” insanları çağırma durumundasınız. Göreviniz budur. Allah size bu çalışmalarınızın karşılığı olarak cenneti vaat etmiştir.
- Kur’an Allah’ın sözüdür, her asra ve her topluluğa, hattâ her kişiye ayrı ayrı doğrudan hitap eder. Herkes, Kur’an bana nâzil oldu, bize nâzil oldu diyecektir. Buradaki “Ke/Sen” harfinin muhatabı benim diyecektir.
- Kur’an’ı böyle okumaya başlayacaktır; meallerden ve tefsirlerden okumaya başlayacak, kendisinin ne yapması gerektiği veya kendilerinin ne yapmaları gerektiğine kendileri karar vereceklerdir.
- Her söze kulak verecekler ve en iyisine uyacaklar.
- Her iyilik yapanın yanında ortaklaşa birbirlerine dayanışacaklar, Akevler benzeri kooperatifler her yerde kurulacaktır.
- Bu kooperatifler arası teavün yani karşılıklı yardımlaşma olacaktır.
İnsanları bu şekilde çalışmalara davet etmek görevimizdir. Kur’an Allah sözüdür. Onun dışında çıkar yol yoktur. Bu gerçek insanlığın kulaklarında çınlatılmalıdır...’ (s.5)
***
‘… Şimdi onlara her birimiz soruyoruz.
Batı uygarlığında zulüm var mı, Firavunluk var mı? Batı uygarlığında fesat var mı? İnsanlık fesat içinde değil midir? Rüşvet ve mafya yok mudur?
Behey şaşkınlar. O halde o zalimlerden, o müfsitlerden ne bekliyorsunuz? Sizi de kendileri gibi zalimler yapsınlar mı, sizi de kendileri gibi müfitler yapsınlar mı?
Ne yapılması gerekir?
Türkiye’de “ADİL DÜZEN” için âlimlerden bir heyet oluşturulmalıdır. Bu heyet mensupları bizim hazırladığımız “Adil Düzene Göre İNSANLIK ANAYASASI”nı baştan ele alıp son şeklini vermelidirler. Sayın Cumhurbaşkanımız, belediye başkanı iken bizim bu çalışmalarımızın aleyhine, bazı arkadaşlardan heyetler kurdu ve aleyhimize raporlar yazdırdı. Şimdi onun kefaretini vermesi için çalışma arkadaşlarımızla beraber onlardan ve daha başkalarından oluşan, devamlı çalışan, başka işi olmayan bir KURUL oluşturmalıdır. Ayrıca ordu da Harp Akademisi’nde bunu ele almalı ve askeri bakımdan inceletmelidir...’ (s.6)