http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Iki_onemli_konu_ve_iki_degerlendirme/22821#.VJpUg14i8
İki önemi konu ve iki değerlendirme
BEŞİKTEN MEZARA EĞİTİM
Geçen hafta “ŞÛRALAR VE MİLLÎ EĞİTİMDE REFORM MESELESİ “başlıklı iki yazı yazdım. Matematik Öğretmeni Yılmaz Tatlı’dan gelen değerlendirmeyi aynen aktarıyorum.
“Selamların En Güzeli Sizlerin Olsun, Esselâmü Aleyküm…
Çok kıymetli muhterem Reşat Nuri Abiciğim, 19 Aralık 2014 yazınızı okudum. Bu vesile ile özellikle “BEŞİKTEN MEZARA EĞİTİM” başlıklı maddesine, nezaketinize sığınarak âcizane katkıda bulunmak istedim. 23 yıldır lise düzeyinde Matematik öğretmenliği vazifesini ifa etmeye çalışıyoruz.
İLK, ORTA VE LİSE EĞİTİMİ şu anda ÖĞRENCİLERİMİZ ÜNİVERSİTEYE GİRME YARIŞINA girdiklerinden dolayı ANALİZ, MUHAKEME, KARAR VERME YETENEKLERİ ZAYİ OLUYOR. Özellikle zeki öğrencilerimize 45 Matematik sorusunu çözebilmek için on binleri bulan test sorusu çözdürülüyor. Bir zaman sonra emaneti teslim edeceğimiz zeki çocuklarımız HESAP MAKİNESİNE dönüşmektedir.
Herhangi bir üniversitede okuyan veya meslek hayatına başlamış bir kişi üniversitelerin açacağı derslere girebilmelidir. Özellikle uzaktan eğitim, her yaştan kişiye açık olmalıdır. Herhangi bir üniversiteyi bitiren bir kişinin standart diplomadan sonra transkriptler kapatılmamalı, teşvik edici yeni diploma türleri ortaya konup teşvik edilmelidir. Hizmet içi eğitim kapsamında açılan kurslardan alınan sertifikalar teşvik edilmesi gerekmektedir.
YAZINIZDAKİ ÖNERİLERİNİZİN MUHTEŞEM TESPİT VE ÖNERİLER OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. Allah (CC) hayırlara vesile olmasını ve “YENİ BİR DÜNYA ve ADİL DÜZEN” hedefiyle çıktığımız yolda tüm insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını niyaz ediyorum. Allah (CC) çalışmalarınızı bereketli kılsın.”
***
İKİ BAŞLI DEV VE NİHAİ ÇÖKÜŞ
Yine geçen hafta, TV5 “Günden Yansıyanlar” programına katıldım ve Hükümet ile Camia arasındaki son gelişmeleri değerlendirdim. (https://www.youtube.com/watch?v=q1GWqSSO_Yk) “Adil Düzen Çalışmaları” arkadaşımız Tayibet Erzen, bu konuda bir değerlendirme yaptı, aynen aktarıyorum.
“Tayyip Erdoğan, Gülen’e 2012’de eve dönüş çağrısı yaptığında ortalıktaki hâkim görüş şuydu: Rızası dışında gurbet ellerde vatan hasreti çeken biri var, Allah dostu olan, hak yolda ömrünü vakfeden bu biri devlet büyükleri ‘buyur’ derse gelebilecek, hasretlik bitecekti.
Ama ne oldu? Umulmadık bir cevap geldi; Gülen, dönemeyeceğini ve bu yolla hiçbir siyasi partiyi desteklemeyeceğini dile getirdi ve karşılıklı dostluk(!) devam etti. Bu nasıl köklü bir dostluksa, yıllarca ittifakla sürdü ve bir anda ellerinde patladı.
Gülen, rızası veya her ne kuruyorsa kafasında onun tezgâhıyla dönmeliydi. Siyasi bir partinin desteğini de alamazdı, çünkü Gülen Cemaati siyasiler üstü bir cemaatti. Yıllardır destek aldığı merciler varken niye siyasi partilere sığınsındı ki.
Dediğim gibi, onların siyasetle işi olmazdı, onlarda varsa yoksa Allah, Risaleler ve hizmet aşkı vardı. Bakmayın şimdi adliye önlerinde pankartlarla eylemler yaptıklarına, basın toplantılarında muhalif siyasilerden destek aldıklarına ve en nihayetinde gazete ve televizyonlarında hükümet aleyhtarı yayınlar yaptıklarına. Onların aslında siyasette bezleri yoktur, onlar 28 Şubat sürecinde “Devlete karşı çıkmak, anarşi yapmak Müslümanın yapacağı iş değildir…” deyip, binlerce insanın okullardan atılmasına, işsiz kalmasına, maddi ve manevi çöküş yaşamasına sebep olmuşlardır. Onların olayı daha derin, alttan ve sessizdir. 17 Aralık ile Gülen’i halife havasıyla ülkeye sokamamanın hezeyanlarıdır şimdi yaşananlar. Ama daha bir şey görmediler. Allah kerim. Allah, O’nun kitabını ve düzenini (Adil Düzen) beğenmeyip kendine başka kitaplar ve düzenler bulan ve daha da haddi aşarak bunları Allah’a isnat edenlere öyle oyunlar oynayacak ki, âyet yeniden tecelli edecek, Allah herkese rağmen nurunu tamamlayacak. “ONLAR TUZAK KURDULAR, ALLAH DA TUZAK KURDU. ALLAH TUZAK KURANLARIN EN HAYIRLISIDIR.” (Âli İmrân, 3/54)