Sermaye, Türkiye ve yeni dönem-1
Haçlı Seferleri ile başlayan Avrupa’nın Doğu ile ilişkisi, Avrupa’da Yahudi sermayesinin gelişmesine neden oldu... Oluşan Yahudi sermayesi ham maddeyi dışarıdan alıyor ve Avrupa’ya taşıyordu... Avrupa da Müslümanlardan öğrendiği teknolojiyi kullanıyor, ham maddeyi mamul madde hâline getiriyor ve dünyaya satıyordu...
Bu dönemde önce kilise ve derebeylikleri yıkıldı, ulusal devletler oluşturuldu...
Sermaye ondan sonra krallıkları yıktı, yerlerine emrindeki diktatörleri yerleştirdi...
Sermaye I. Dünya Savaşı’nda imparatorlukları yıktı, sömürgeciliği yaygınlaştırdı...
II. Dünya Savaşı’nda sömürgeciliği ortadan kaldırdı, iki kutuplu dünyayı oluşturdu...
***
Osmanlı Devleti sonrasındaki yüz yıllık süreci bu şekilde özet olarak hatırlayıp hatırlattıktan sonra, bilahare özellikle bizi ilgilendiren, bizim çok iyi bilmemiz gereken ve bundan sonra da yapmamız gerekenlere yol gösterecek olan sürece bakalım…
Bizim Millî Görüş partisi MSP olarak CHP ile koalisyon yapmamız, bu iki kutuplu dünya düzenini çökertti, tek kutuplu bir dünya doğdu...
Rakipsiz kalan sömürü sermayesi ikiye bölündü ve sermaye şimdi de kendi içinde “üretici patronlar” ve “faizci bankerler” olarak çatışma hâlindedirler...
Bu konuları bu köşede defalarca yazdık; ilgilenenler o yazılarımıza bakabilirler…
***
Sermaye, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’yi Batılılara teslim etmemek için Türkiye’deki İstiklâl Savaşı’nı desteklemiştir... Sonraları Türkiye’yi kolayca işgal edip İsrail birliğine (BİP) katabilmek için Anadolu’daki Hıristiyanlar ile Avrupa’daki Müslümanları mübadele etti(rdi)ler... Bu merhalede Türkiye dinsizleşecek ama saflaşacaktı...
Gizli anlaşmalarla ve İslâmiyet’i mümkünse tamamen terk etmemiz şartı ile Hıristiyanlardan arındırılmış Türkiye’yi bize teslim ettiler...
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’deki Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) iktidardan indirdiler… Daha sonra işgal edecekleri Türkiye’nin alt yapılarını yapsın diye, kredi vererek yönetime Demokrat Parti’yi (DP) getirdiler... Demokrat Parti yatırımlar yapacak, ülkedeki altyapı tamamlanacak ama aç biilaç kalan Türkiye, ordusuyla yani asker milletiyle birlikte asrın sonunda İsrail’in yani sömürü sermayesinin emrine girecekti...
Ama…
Evdeki yani otel odalarındaki hesap çarşıya uymadı…
Sonunda onların bilmedikleri ekonomik kanunlarla karşılaştılar...
Bir ekonomi çevresine bir dolarlık yatırım yaparsanız, beş misli yatırım olur...
Para beş misli devrettikten sonra etkisini kaybeder...
***
1954 yılında bu durumun farkına varan sermaye kredisini Demokrat Parti’den kesti...
Maliye Bakanı Hasan Polatkan, CHP’nın biriktirdiği altınları sattı ve kredisiz yatırımlara devam etti...
1957 yılında o altınlar da bitti; bu sefer o zamanki Türkiye yöneticileri karşılıksız olarak büyük meblağda TL’yi çıkardı, piyasaya sürdü, bu dönemdeki gelişmeyi tamamladı...
Türkiye böylece o zamanki Demokrat Parti’nin yani Başbakan Adnan Menderes’in oluşturduğu kendi imkânları ile “tarım dönemi”nden “sanayi dönemi”ne geçti...
Bunu gerçekleştirenlere ceza olmak üzere darbe oldu...
Başbakan Adnan Menderes ve iki en önemli bakanı olan Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu asıldı...
Türkiye’de artık askerler hâkim olacak, dindarlık sona erecek ve Anadolu ile Trakya’daki bu topraklar onların yani sermayenin istediği gibi bir ülke olacak; sermayenin taşeronu dinsiz, milliyetsiz ve hedefsiz, para sevdalısı ordunun emrinde bir ülke olacaktı...
Devamı var…