Çare ve çözümü biliyorsunuz: ADİL DÜZEN…
Ömür dediğimiz dünya hayatı yolculuğumuz şöyle veya böyle devam ediyor ama nasıl devam ediyor?.. Yolculuk var, yolculuk var; âdil bir düzende yolculuk var, zalim bir düzende yolculuk var… Acaba ülkemizdeki ve çağımız dünyasındaki yolculuğumuz nasıl geçiyor?..
Bizim iki kelimeyle “SOSYAL TUFAN” diye tanımladığımız, hayatımızın dinî-ilmî-iktisadî-siyasi olmak üzere, her alanında sorunlar varsa; hayat yolculuğumuz nasıl geçer ki?..
Bir de şöyle diyelim, şöyle bir benzetme yapalım: Yolculuk yaparsınız... Şartlar olumlu ve müsaitse bazen rahat yolculuk yaparsınız, bazen de sıkılırsınız ve yorulursunuz...
Bunun iki sebebi vardır.
Yol kötü olur, araba bozuk olur; şoför ne kadar iyi olursa olsun, şartlar sebebiyle size rahat yolculuk yaptıramaz. Kimi zaman da yol çok iyi, araba da yeni olabilir ama şoför acemi veya dikkatsiz ve beceriksiz olur, o zaman da siz de hoş ve rahat bir seyahat yapamazsınız...
Her şeyden önce sorunun başı ve de sonucu şudur.
Çağımız dünyasında ve ülkemizde gerek “çalışmak” gerekse “yaşamak” bıktırıcıdır... İçinizden çoğu zaman ölsem de bu dağdağadan kurtulsam dersiniz... Dünya düzeni ile birlikte ülkenizin düzeni de çok ama çok bozuktur ve zalimdir, düzgün ve âdil değildir...
Sadece iktisadî açıdan duruma kısaca şöyle bir bakalım: Elinizdeki para puldur, karşılığı yoktur, faizlidir ve faiz sebebiyle enflasyona sebebiyet vermektedir, bunlardan dolayı da her gün değerini yitirmektedir… Pazarda her gün zamlarla karşılaşırsınız... Ay sonunu borçsuz geçiren insan binde bir var mıdır, bilemiyorum... Kredi kartlarıyla, akrabalık dayanışmasıyla, devletten çarpma ile yarı tok yarı aç yaşanmaktadır... İnsanlar her gün ‘var olan borçlarımı nasıl kapatacağım’ düşüncesi içinde kıvranmakta ve debelenmektedir...
Bunlar yetmiyormuşçasına, üstüne üstlük ve bir bu kadar da bürokrasi musibetinin ve bürokratların zulmü gelmektedir... Zalim düzenin ana unsurlarından olan gereksiz birçok bürokratik engellerle insanlar ömürlerinin yarısını bürokratik işlemlerde kaybediyorlar...
Son zamanlarda bizzat yaşadığımız birkaç örnek verelim: Bize yani bir kooperatifimize sebepsiz yere bir vergi cezası geldi; itirazlarla uğraşmayalım diye ödemeye karar verdik, üç yönetici olarak vergi ödemek için savcı ile maliye arasında günlerce gezdik!.. Yeni bir kooperatif kuruyoruz; dört aydır bir kuruluş numara veremediler yahut vermediler!.. Yabancı bir kişiye Türkiye’de çalışma izni alacağız; dört senedir uğraşıyoruz, belki on bin TL’den fazlasını harcadık, sorun hâlâ devam ediyor!.. Bir arkadaşımız bir ay önce yeni evine taşındı; bir aydır su, elektrik, gaz, telefon vs bürokrasi işlemleri bir türlü bitmiyor!..
Böyle bir ülkede doğru dürüst bir “düzen” vardır diyebilir misiniz?..
Böyle bir ülke düzeninde hayatınız bürokrasi ile boğuşmakla geçer...
Üstadım, bu meseleyi ele aldığımız günlerde dedi ki: Köyümde kimse gidip de hakkını devlet kapısında aramazdı, herkes kendi işini kendisi çözerdi yani ihkakı hak ederdi... Ben bugün hakkımı aramak için mevcut mahkemelere gitmem, ihkakı hakkı da meşru saymam... Kim ne zulüm yaparsa yapsın, sabrederim... Ama âdil bir düzen olsun diye de çalışırım…
Dert bir değil ki, dertler sadece bunlarla bitmiyor ki: Çocuğunuz okula gidiyor... Öğretmenleri var, dershaneleri var... Ödev veriyorlar, anne babası öğretsin diye!.. Bir de bakıyorsunuz ki; çocuklara bir şey öğretmiyorlar, sadece onları bıktırıp tembelliğe alıştırıyorlar!.. Bitmedi: Üniversite mezunu olan birine bir şeyler söylüyorsunuz ama anlamıyor... Samimi söylüyorum, köyümde ilkokul mezunu iki kişi vardı, askerlikte çavuşluk yapanlar vardı, onların o zamanki kültür seviyesi şimdiki üniversite mezunlarından çok ama çok daha üstündü!.. Bu kadar zaman harcıyoruz, bu kadar para harcıyoruz, çocuklarımızı tembelleştirelim ve beceriksizleştirelim diye!.. Bu durumda insanın oturup ağlayası gelir...
Bugünlük bu kadar yeter, daha fazla zulüm ve olumsuzluk saymamıza gerek yoktur. Ülkemiz uçuruma doğru gitmektedir. Yalnız ülkemiz uçuruma doğru gitmemekte, tüm insanlık “SOSYAL TUFAN” içinde büyük afete doğru koşmaktadır... Bunlara çare arayan yoktur... Bu köşenin müdavimi iseniz, çare ve çözümü biliyorsunuz: ADİL DÜZEN…